TBMM Başkanı Mustafa Şentop ve Dışişleri Bakanı Mevlut Cavuşoğlu, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Bağımsız Daimi İnsan Hakları Komisyonu'nun Turkiye ziyareti kapsamında İstanbul'da duzenlediği Muslumanlar Karşılaştıkları İnsan Hakları İhlalleri temalı seminere video mesaj gonderdi. TBMM Başkanı Şentop, mesajında uluslararası siyasette onemli kırılmalar yaşandığına dikkat cekti. İslam duşmanlığının son 20 yılda artış gosterdiğine değinen Şentop, acıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Uluslararası siyasetin onemli kırılmalar yaşadığı bir donemden geciyoruz. Yeryuzunun herhangi bir noktasında yaşanan ve herhangi bir ferdin etkilendiği gelişmelerin bir başka yeri ve insanları daha once hic olmadığı kadar etkileyebildiği, ilgilendirdiği yeni bir gerceklikle karşı karşıyayız. Artık sadece kenar Dicle'de kurdun kaptığı koyuna karşı değil, Sakarya'dan Nil'e, Tuna'dan Kongo nehrine kadar dunyanın dort bir tarafındaki kuzulardan sorumluyuz. İnsaniyet olarak benzersiz bir şekilde sınava tabi tutulduğumuz farklı bir zamanı tecrube ediyoruz. Ust uste yaşanan savaşlar, ic catışmalar, teror saldırıları, ekonomik krizler, duzensiz goc dalgaları, salgınlar, iklim ve cevre sorunları gibi daha nice hadiseler buyuk insani krizlere meydan verdiği gibi bizleri toplumsal bazı sınamalarla da karşı karşıya bırakıyor.
Ekonomiden guvenliğe, eğitimden sağlığa hayatın her sahasında ciddi yansımaları olan bu hadiseler, yeni paradigmalar, hassasiyetler, kırılganlıklar, ayrışmalar ve kutuplaşmaları ortaya cıkardı. Var olanları da daha derinleştirdi. Ancak ortaya cıkan guclu kutuplaşma ve problemler maalesef demokrasiyi ayakta tutan kurumlara da zarar veriyor. Hoşgoru, coğulculuk ve birlikte yaşama gibi ilkelerin aşılmasına sebep olur. Kutuplaşma aynı zamanda toplumun tamamına yayılarak gunluk etkileşimleri ve ilişkileri zehirleyecek kadar insan hayatını etkileyebiliyor. Dunyada İslam duşmanlığı, yabancı karşıtlığı ve ırkcılık giderek ve maalesef yukseliyor. Maalesef bu durum hastalıklı bir sosyal vaka olmanın otesinde devlet politikalarında da yer buluyor. Son 20 yılda en yaygın ırkcılık bicimlerinden biri haline gelen İslam duşmanlığının tezahurlerine, butun coğrafyalarda kamuda ve devlette sosyal ve geleneksel medyadan akademiye, uluslararası kuruluşlardan yargı organlarına kadar butun mecralarda şahit oluyoruz. Unutulmamalıdır ki insanların dinini ya da inancını ifade etme ozgurluğu en temel insan haklarından biridir. Ve fertlerin temel hak ve ozgurluklerinin garanti altına alınması hukuk devletinin en oncelikli vasfı ve vazifesidir. Batı Trakya Musluman Turk azınlığı ve on iki adalarda yaşayan Turk okulunun Lozan Antlaşması ve Evrensel İnsan Hakları normları hilafına temel hak ve ozgurluklerden yıllardır mahrum bırakılması, baskıcı politikalar ve cifte standartlar sebebiyle sosyoekonomik kalkınmaların engellenmesidir. Yunanistan'da yaşayan Musluman Turk azlığının etnik kimlikleri inkar edilerek eğitim haklarını gasp eden uygulamalar yururluğe konulmakta. Kendi vakıfları uzerinden tasarruf imkanları kısıtlanmakta ve hayatın her alanında ayrımcı bir mevzuata tabi tutulmaktadırlar. Yunanistan'da Musluman azınlık haklarının hice sayıldığı bu cağ dışı uygulamalara karşı İslam İşbirliği Teşkilatı uyeleri olarak guclu şekilde tepki gostermemiz ve Musluman Turk kardeşlerimizle dayanışma serinlenmeye devam ederek muftuleri dinlememiz buyuk onem taşımaktadır. Benzer şekilde Kıbrıs'ta cozume evet diyen Musluman Kıbrıs Turk halkının hicbir hukuki zemini olmayan insan haklarıyla bağdaşmayan izolasyonlara maruz bırakıldığını hepimiz biliyoruz. Kıbrıs Turk halkının dış dunyayla entegrasyonu engellenmekte, ulaşım, eğitim, spor gibi temel hakları bile yok sayılmaktadır. Kıbrıs Rum tarafı adanın ortak sahibi Kıbrıs Turkleriyle iktidarı ve refahı paylaşmak istememektedir. Bu sebeple Kıbrıs meselesine yıllardır devam eden muzakerelerde cozum bulunamamıştır. Musluman Kıbrıs Turk halkı ise cozum icin her zaman iyi niyetle gayret gostermiştir. Musluman Kıbrıs Turkleriyle temaslarımızı ve ilişkilerimizi geliştirmek ve onların İİT faaliyetlerine katılımını desteklemek gerek. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin cağrıları, gerekse İİT'nın karar ve bildirileri cercevesinde hepimizin yukumluluğudur. Bu bağlamda başta BM olmak uzere uluslararası camianın ve insan haklarının tayinini ve denetimini elinde bulundurduğu iddiasındaki diğer kuruluşların insan hakkı ihlallerinin ve İslam duşmanlığına karşı tepki gostermelerinin paylaştığımız ilkelere sadakatin gereği olduğuna inanıyoruz. Bu kuruluşları beyanatlarının ve aldıkları kararların gereğini yerine getirmeye ve itibarlarını muhafaza etmeye davet ediyoruz.”