Ruyamda bir askeriyedeyim. Ama cok luks bir yer. Normal askeriyeler, koğuşlar gibi değil.
- Ben polis akademisi okuduğum icin askerlik yapmıcam, burda ne işim var? diye soruyorum kendi kendime.. Yatakhaneden cıkıp bir tane komutanın yanına gidiyorum ve soruyorum;
- Ben aslında asker değilim burda işim olmaması gerekiyor, diyorum.
- Hadi hadi şikayet etme torpillisin zaten sen rahat ol sivil gezebilirsin. Gibi birşeyler diyor.
Kafam iyice karışmaya başlıyor. Gidip ustume kendi eşorfmanlarımı giyiyorum gizli biryerde. Ben merak edip icerileri dolaşıyorum. Yatakhaneleri, odaları tek tek geziyorum. Bazı kişilerle, kadın komutanlarla felan muhabbet ediyorum. Sonra ise bir tane komutan var yaşlı. Beni yanına alıyor "sen artık benimlesin" felan diyor. Akşam olduğunda hic beklenmedik bir saldırıya uğruyoruz. Fakat Pkk tarafından değil. Amerika tarafından. Cok net hatırlıyorum yakın bir mesafeden amerikan bayraklarını, Bush, Obama gibi insanların portrelerini taşıyan sivilleri, aracları, bayrakları.. Bizim askerler catışmaya başlıyor fakat gece karanlığında olmasına rağmen herşeyi cok net goruyorum. Ben pencereden izliyorum savaşı. Odada sadece kadın komutan, erkek yaşlı komutan ve ben varım. Ben belime bakıyorum ve kucuk bir tabanca goruyorum. Cıkartıp tetiği cekiyorum. Başlıyorum ateş etmeye. Buyuk bir sinirle ateş ediyorum. Onlar da bana ateş ediyor fakat bana hic biri isabet etmiyor. Ustume kurşunların yağmasına rağmen iceri hic cekilmeden ateş etmeye devam ediyorum. Bizim askeriye binasının onune kadar yaklaşıyor amerikan sivilleri. Direk pencerenin altında goruyorum adamı ateş ediyorum fakat hic birini isabet ettiremiyorum, kimseye isabet edemedim zaten. Sonra işin komik tarafı başlıyor Komutana donup diyorum ki;
- Bu nasıl bir silah hic bir işe yaramıyor.
- Onun mermileri kuru sıkı. diyor Ben sinirleniyorum.
- O zaman gercek tabanca bulun bana zamanımız azalıyor bir suru kaybımız var diyorum.
Bu sırada kalbim hızla carpıyor. Komutan;
- Benim bir cozumum var ama.. Biraz riske girmemiz gerekiyor. Bodrum kata inip gercek mermileri almamız gerekiyor, diyor. Gizlice ve hızlı bir şekilde bodrum kata iniyoruz. Cok pis biryer, yerde bir suru pislikler var. Komutan hafif bir fener tutuyor yerde gercek kurşunları arıyoruz. Ama bulamıyoruz. Ben kızıyorum;
- Nasıl bir askeriye binası burası. Cephaneniz yok mu? Boyle şeylere nasıl hazırlıklı olmazsınız. Gibi şeyler soyleyip fırca atıyorum komutana. Elini omzuma koyuyor, ve diyor ki;
- Hic bir tecruben olmayıp boyle bir saldırıya rağmen cıkıp savaştın. Sana helal olsun, artık benim en guvendiğim adamım sensin, diyor. Biz ordan da hızla cıkıp tekrar komutanın odasına gidiyoruz. Dışarı cıkıp baktığımızda bizim bir suru mekanımız ateşle yanıyor, el bombaları atılmış. Etrafta bir tane bile askerimiz kalmamış. Sokaktan gecen sivil turkleri oldurmeye calışıyor amerikanlar. Gozumle hepsine şahit oluyorum. Sonra komutan diyor ki;
- Acil benim arabaya binip kacmalıyız. Alevler hızla buyuyor ve benzin istasyonu buraya cok yakın. Alev oraya kadar yayılıp orası patlarsa biz de oluruz. Koşup arabaya bindiğimizi hatırlıyorum. Sonrası yok..

Not: Hayatımda hic bilgisayar oyunu oynamadım. Boyle şeylerin etkisinde değilim Ama tarihle, savaşlarla, silahlarla felan ilgiliyim. Polis olacağımın da etkisi var tabiki. Ben yorum bekliyorum sizden. Tabanca kullanıp insanı vuramamak, şarjor doldurmak, komutanla konuşmak, bunların anlamlarını bilmiyorum..


__________________