Sinemamızda elbette cok sayıda iyi film bulunuyor fakat oran olarak baktığımızda bunlar vasat yapımların yanında devede kulak kalıyor.
İyi işlerin bu denli az olmasının nedenlerini derinlemesine incelediğimizde bir sorun deryasıyla karşılaşıyoruz. İşte Turk sinemasının gelişememesinin nedeni olan prangalar:
[h=2]1. Korku filmlerinde hep "cin" unsurunun kullanılması.[/h]
Evet, cocukluğumuzdan beri cin olgusuyla korkutulduk. Peki Turk kulturunde gercekten de cin dışında bir korku oğesi yok mu? Batı'daki gibi vampir, kurt adam gibi korku unsurları yok belki fakat sadece cinlerden ibaret bir korku kulturumuzun de olmadığı su goturmez bir gercek.
Film sektoru muhtemelen yeterli bir araştırma yapmıyor ya da yaratıcılık konusunda bir hayli eksik. Oysa Turk mitolojisini biraz inceleseler ozgun hikÂyeler bulacaklardır. Al karısı, gulyabani, yeraltının kotu tanrısı Erlik Han ve daha onlarcasını bulmak ve kullanmak mumkun.
[h=2]Bu tip filmlerin isimlerinin genellikle Arapca tercih edilmesi, dini duyguları harekete gecirmek isteyen yapımcıları komik duruma duşuruyor.[/h]
İsim koyma konusunda Buyu, Okul, Guzelliğin Portresi, Baskın: Karabasan gibi sade ornekler olsa da şu gibi isimlerin ne kadar fazla olduğunu bilirsiniz: Dabbe, Siccin, Sir-Ayet, Alem-i Cin, Huddam, Ecinni, Şeytan-i İns, El Ummar, Zifir-i Azap, Mircin
[h=2]2. Sırf guzel/yakışıklı olduğu icin yeteneksiz oyunculara başrol verilmesi.[/h]
Bu şekilci zihniyet nedeniyle hem kaliteli oyunculuklar izlemek mumkun olmuyor hem de mankene benzemedikleri icin gercek yeteneklerin onu kesiliyor.
[h=2]3. Dram filmlerinde aşırı miktarda duygu somurusu yapılması.[/h]
Cok guzel bir hikÂyesi olmasına rağmen onu anlatış biciminin duygu somurusu yapılarak verilmesi filmi mahvediyor. Oscar aday adayı olarak gosterilen, bir Kore filminden uyarlanan 7. Koğuştaki Mucize filmi buna iyi bir ornek. Aslında buna rağmen onemli bir hayran kitlesi edindi fakat Oscar Akademisi, eleştirmenler bunu yemez.
Yakın donemin başarılı filmlerinden İşe Yarar Bir Şey'de de ağır bir dram oykusu olmasına rağmen yonetmen bunu olgunlukla işlediği icin film yurt dışında da oldukca ovgu topladı. 7. Koğuştaki Mucize ise olgunlukla işleyemediği icin popcorn izleyiciye hitap ediyor ve buyuk odulleri bu yuzden kazanması imkÂnsız.
[h=2]4. Fantezi arabeskcilerin yonetmenlik yapması.[/h]
Mahsun Kırmızıgul, Ozcan Deniz gibi isimler yonetmenlik koltuğunda iyi işler cıkaramıyor. Bu bir on yargı değil, gercekten iyi film cekebilseydiler takdir edebilirdik fakat gorunen koy kılavuz istemez. Ne yazık ki bol ağlaklı filmleriyle belli bir kesime hitap ederek cok izlenebiliyorlar.
Herkes film yapmakta tabii ki ozgurdur fakat sektorde ciddi anlamda yer bulacak kadar bir ağırlıklarının olmaması gerekiyor. Bu konuda sadece sektor değil toplumun yonelimi de hatalı.
[h=2]5. Yaratıcı yetenekleri korelten televizyon kanalları.[/h]
3 saat suren bir dizi icin her hafta harıl harıl calışmak zorunda bırakılan senaristler, kurgucular, yonetmenler, oyuncular ve diğer set ekibi; bu zaman darlığı ve yapımcıların diretmelerinden dolayı yaratıcılıklarını ekrana yansıtamıyor.
Orneğin Salih Bademci dijital platformlardaki rolleri sayesinde icindeki gercek yeteneği gosterebildi. Kim bilir daha ne yetenekler bu baskılar nedeniyle korelip gidiyor...
[h=2]6. Komediden arındırılmış ciddi bir bilim kurgu filminin cekilememesi.[/h]
Yıllar once "Turist Omer Uzayda" gibi filmler cekildi fakat bu bir parodiydi, anlayışla karşılanabilir. Ciddi olma kaygısıyla cekilen "Dunyayı Kurtaran Adam" filmi ise işi eline yuzune bulaştırmıştı.
Aradan gecen bunca yılda hÂl bilim kurgu turunde bir aşama kaydedemedik. G.O.R.A gibi iyi bilim kurgu filmleri cekilmiş olsa da yine komedi turunde olduğu icin bahsettiğimiz o "ciddi" atmosfere bir turlu ulaşamadık.
Dijitalleşen sinema-dizi sektoru sayesinde "ciddili yerli bilim kurgular" yapılmaya başlansa da sektorun bu konuda iyi olabilmesi icin daha kırk fırın ekmek yemesi gerektiğini blutv'deki Boru 2039 ve Gain'deki Senkron yapımlarıyla bir kez daha anladık. TV'deki yapımlar ise hic umut vermiyor, ATV'deki Akıncı dizisi bunun orneklerinden biriydi.
[h=2]7. Etkisini en cok kotu efektler ve kurgu ile gosteren teknik yetersizlik.[/h]
Efekt ve yoğun kurgu gerektiren bir filmi cekmek icin yeterli ekipman ve bilgiye sahip olmamasına rağmen o işin altına girmek hobi haline gelmiş durumda. Projenin buyukluğuyle yeteneğinizin seviyesi celişirse ortaya korkunc bir yapım cıkacaktır.
[h=2]8. Ana akım komedinin gaz cıkarmak, tokat atmak ve kufur etmekten ibaret olması.[/h]
Bu yaratıcılık yoksunluğu nedeniyle IMDb Bottom 100'de pek cok Turk filmi bulunuyor. Ayrıca Batı'nın populer kultur unsurlarının Turk kulturune uyarlanarak komedi yapılmaya calışılması apayrı bir sorun. Destere, Laz Vampir, Kutsal Damacana gibi yapımları hatırladığınızda ne demek istediğimizi anlayacaksınız.
[h=2]9. Film isimlerinin yaratıcılıktan yoksun olması.[/h]
İşte bazı ornekleri: Kadri'nin Goturduğu Yere Git, Turkler Cıldırmış Olmalı, Kolpacino, Destere, Kutsal Damacana, Omercip, Pak Panter, Cumali Ceber ve dahası... Genelde ismi kotu olan filmlerin kendisi de kotu oluyor. Bir isim bile koymasını beceremeyenlerin iyi bir film yapması da elbette beklenemez.
Oysa Nuri Bilge Ceylan filmlerinin isimleri gayet oturaklı durur: Bir Zamanlar Anadolu'da, Kış Uykusu, Mayıs Sıkıntısı, Ahlat Ağacı, Kuru Otlar Ustune...
[h=2]10. Afiş tasarımlarının kotu olması.[/h]
Bu konuda minimalizmden cok cok uzağız. En sık yapılan hatalardan biri de film ekibinin neredeyse tamamının afişe yerleştirilmeye calışılması. Tanınmış oyuncuları, başrolleri koyar gecersiniz normalde ama yardımcı oyuncunun yardımcı oyuncusu dahi afişe koyuluyor, biraz daha zorlasalar dublorleri koyabilirler. Bunu yaparak "Bakın cok emek var bu işte" mesajı mı vermek istiyorlar acaba? Ustelik photoshop'lar amator duzeyde.
[h=2]11. 30 yaşındaki oyuncuların liselileri oynaması.[/h]
2-3 yaş buyuk oyuncuların secilmesi goz ardı edilebilir fakat 10 yaşa kadar esnetilip liseli oğrenci uniforması giydirilmesi izleyiciye saygısızlıktır.
[h=2]12. "Butce yok ya abi!" diyen sinemacıların cokluğu.[/h]
Aslında butceden ziyade yaratıcılık yok. Toprak Altında(Buried) filmi sadece tabutta geciyor ama şahane yaratıcı bir filmdir. Butce yoksa bile duşuk butceli de iyi bir film cekilebilir.
[h=2]13. Uyarlama filmlerin fazla olması.[/h]
Aslında uyarlama yapmak kotu değildir fakat cok sayıda yapmak ve bunların coğunun kotu olması sinemamızı dibe surukluyor. Yaratıcılık sıkıntısının cekildiğinin bir işareti ya da zaten tutmuş olan bir işin Turkiye'de de tutacağının duşunulmesi.
İyi bir filmi uyarlamak, ortaya yine iyi bir filmin cıkacağı anlamına gelmez. Genellikle kotu uyarlamalar yapılması, sinemada yetkin insan sayısının ne kadar az olduğunu gosteriyor.
[h=2]14. Filme gereğinden fazla reklam alınması.[/h]
Sponsor gelirleri tabii ki bir film icin olmazsa olmazdır fakat urunun/logonun arka planda cok da dikkat cekmeden yer alması gerekirken sahnenin onune gecmesi filme onemli olcude zarar veriyor.
Hatta diyaloglarda bile sponsor hakkında ovguler yer alabiliyor. Bunun en kotu orneklerinden birini Cem Yılmaz'ın Arif v 216 filminde gorduk. Filme bir marka onemli olcude destek vermiş belli ki ama bazı sahnelerde film değil dupeduz reklam filmi izledik. Evet, markanın ismi cok kişiye ulaştı ama iyi olabilecek bir filmde gereksiz yer edinerek aslında saygınlığına zarar verdiğinin farkında değil.
Benzer bir durum puhutv'de yayınlanan Fi dizisinde de yaşandı. Bir marka bazı sahneleri işgal etmişti adeta, diziyi yarıda bırakma isteği dahi uyandırıyordu bu gibi durumlar. Boyle bir tercih yerine filme zarar vermeden tanıtımlar yapmak herkes icin cok daha yararlı olacaktır.
[h=2]Hollywood, filmlere reklam yerleştirmeyi iyi bir işcilikle yaptığı icin hem filmin akışı bozulmuyor hem de urunun etkisi izleyicide olumlu oluyor.[/h]
Orneğin Justice League'de Mercedes reklamı var fakat bu reklam bizdeki yapımlarda olsaydı başrol oyuncusu o arabayı ne kadar krediyle alacağımızı bile acıklardı.
[h=2]15. Seks furyasının, arabeskcilerin, milliyetci kahramanların istilası.[/h]
70'lerde televizyonun gelmesiyle birlikte sinemadan kopmaya başlayan halkı tekrar salonlara cekmek icin ceşitli taktikler denendi. Yapımcılar bunun uzerine erotik filmlere yoneldi ve unlu oyuncular bile bu filmlerde oynamaya başladı.
Arabeskciler ise klişe konulara sahip olan, sinema bile demenin bin şahit istediği filmleri muzik klipleri gibi kullanarak unlerine un kattılar. Ustune bir de sanatsal olmaktan cok uzak olan milliyetci kahraman filmleri eklenince gercek sinema kuytu koşede kaldı.
[h=2]16. Sinema eğitiminin yetersiz olması ve birtakım toplumsal nedenler.[/h]
Sinemaya ilgisi olsalar bile gencler toplumsal baskı nedeniyle farklı alanlara yonelmek zorunda kalıyor. Aile, cevre, siyaset, ekonomi gibi faktorler onları memur, avukat, doktor gibi seceneklere yoneltiyor. İşsiz kalmamak icin tutkusundan vazgecen genclerin sanatkar tarafları ne yazık ki koreliyor.
[h=2]17. Sansurun neden olduğu baskılar.[/h]
Orneğin Netflix'in Turkiye yapımı dizisi "Şimdiki Aklım Olsaydı", cekimlerine başlanmasına birkac gun kala baskılar nedeniyle iptal edildi. Dizide bir eşcinsel karakter olduğu icin Kultur ve Turizm Bakanlığı cekim izni vermedi. Dizinin senaristi Ece Yorenc, bu projeyi başka bir coğrafyada hayata gecirmek icin uğraşıyor. Yani kendini iyi işlerle kanıtlamış bir ismin eseri ne yazık ki başka ulkede değerlenecek.
Deniz Gamze Erguven'in yonettiği, Fransa'nın Oscar adayı olmayı başaran Mustang filmi de sinemadaki beyin goclerinin bir orneği. Film bu coğrayada cekildi, dili Turkce fakat iceriğindeki duşunceler nedeniyle burada sansure uğrayacak ve Oscar icin aday adayı gosterilmeyecekti. Yonetmen daha sonra Hollywood'da Daniel Craig ve Halle Berry'li bir filmi, The Handmaid's Tale'in bir bolumunu yonetti. Marvel'ın Eternals'ını yonetmesi duşunulen adaylar arasındaydı. Ozetle, sansur nedeniyle iyi yeteneklerin ve eserlerin onu kesiliyor.
[h=2]Umarız ki Turk sineması bu tip prangaları en yakın zamanda aşarak daha ozgur olabilir.[/h]
Yine de butun bunlara rağmen nadiren de olsa şahane filmler cıkıyor. Hatta bazı filmlerimiz Oscar alan filmlerden bile cok daha kaliteli. Bu olumsuzluklara rağmen Sarmaşık, İşe Yarar Bir Şey, Bizim Buyuk Caresizliğimiz gibi kaliteli işler cıkabiliyor.
İyi işlerin bu denli az olmasının nedenlerini derinlemesine incelediğimizde bir sorun deryasıyla karşılaşıyoruz. İşte Turk sinemasının gelişememesinin nedeni olan prangalar:
[h=2]1. Korku filmlerinde hep "cin" unsurunun kullanılması.[/h]

Evet, cocukluğumuzdan beri cin olgusuyla korkutulduk. Peki Turk kulturunde gercekten de cin dışında bir korku oğesi yok mu? Batı'daki gibi vampir, kurt adam gibi korku unsurları yok belki fakat sadece cinlerden ibaret bir korku kulturumuzun de olmadığı su goturmez bir gercek.
Film sektoru muhtemelen yeterli bir araştırma yapmıyor ya da yaratıcılık konusunda bir hayli eksik. Oysa Turk mitolojisini biraz inceleseler ozgun hikÂyeler bulacaklardır. Al karısı, gulyabani, yeraltının kotu tanrısı Erlik Han ve daha onlarcasını bulmak ve kullanmak mumkun.
[h=2]Bu tip filmlerin isimlerinin genellikle Arapca tercih edilmesi, dini duyguları harekete gecirmek isteyen yapımcıları komik duruma duşuruyor.[/h]

İsim koyma konusunda Buyu, Okul, Guzelliğin Portresi, Baskın: Karabasan gibi sade ornekler olsa da şu gibi isimlerin ne kadar fazla olduğunu bilirsiniz: Dabbe, Siccin, Sir-Ayet, Alem-i Cin, Huddam, Ecinni, Şeytan-i İns, El Ummar, Zifir-i Azap, Mircin
[h=2]2. Sırf guzel/yakışıklı olduğu icin yeteneksiz oyunculara başrol verilmesi.[/h]

Bu şekilci zihniyet nedeniyle hem kaliteli oyunculuklar izlemek mumkun olmuyor hem de mankene benzemedikleri icin gercek yeteneklerin onu kesiliyor.
[h=2]3. Dram filmlerinde aşırı miktarda duygu somurusu yapılması.[/h]

Cok guzel bir hikÂyesi olmasına rağmen onu anlatış biciminin duygu somurusu yapılarak verilmesi filmi mahvediyor. Oscar aday adayı olarak gosterilen, bir Kore filminden uyarlanan 7. Koğuştaki Mucize filmi buna iyi bir ornek. Aslında buna rağmen onemli bir hayran kitlesi edindi fakat Oscar Akademisi, eleştirmenler bunu yemez.
Yakın donemin başarılı filmlerinden İşe Yarar Bir Şey'de de ağır bir dram oykusu olmasına rağmen yonetmen bunu olgunlukla işlediği icin film yurt dışında da oldukca ovgu topladı. 7. Koğuştaki Mucize ise olgunlukla işleyemediği icin popcorn izleyiciye hitap ediyor ve buyuk odulleri bu yuzden kazanması imkÂnsız.
[h=2]4. Fantezi arabeskcilerin yonetmenlik yapması.[/h]

Mahsun Kırmızıgul, Ozcan Deniz gibi isimler yonetmenlik koltuğunda iyi işler cıkaramıyor. Bu bir on yargı değil, gercekten iyi film cekebilseydiler takdir edebilirdik fakat gorunen koy kılavuz istemez. Ne yazık ki bol ağlaklı filmleriyle belli bir kesime hitap ederek cok izlenebiliyorlar.
Herkes film yapmakta tabii ki ozgurdur fakat sektorde ciddi anlamda yer bulacak kadar bir ağırlıklarının olmaması gerekiyor. Bu konuda sadece sektor değil toplumun yonelimi de hatalı.
[h=2]5. Yaratıcı yetenekleri korelten televizyon kanalları.[/h]

3 saat suren bir dizi icin her hafta harıl harıl calışmak zorunda bırakılan senaristler, kurgucular, yonetmenler, oyuncular ve diğer set ekibi; bu zaman darlığı ve yapımcıların diretmelerinden dolayı yaratıcılıklarını ekrana yansıtamıyor.
Orneğin Salih Bademci dijital platformlardaki rolleri sayesinde icindeki gercek yeteneği gosterebildi. Kim bilir daha ne yetenekler bu baskılar nedeniyle korelip gidiyor...
[h=2]6. Komediden arındırılmış ciddi bir bilim kurgu filminin cekilememesi.[/h]

Yıllar once "Turist Omer Uzayda" gibi filmler cekildi fakat bu bir parodiydi, anlayışla karşılanabilir. Ciddi olma kaygısıyla cekilen "Dunyayı Kurtaran Adam" filmi ise işi eline yuzune bulaştırmıştı.
Aradan gecen bunca yılda hÂl bilim kurgu turunde bir aşama kaydedemedik. G.O.R.A gibi iyi bilim kurgu filmleri cekilmiş olsa da yine komedi turunde olduğu icin bahsettiğimiz o "ciddi" atmosfere bir turlu ulaşamadık.
Dijitalleşen sinema-dizi sektoru sayesinde "ciddili yerli bilim kurgular" yapılmaya başlansa da sektorun bu konuda iyi olabilmesi icin daha kırk fırın ekmek yemesi gerektiğini blutv'deki Boru 2039 ve Gain'deki Senkron yapımlarıyla bir kez daha anladık. TV'deki yapımlar ise hic umut vermiyor, ATV'deki Akıncı dizisi bunun orneklerinden biriydi.
[h=2]7. Etkisini en cok kotu efektler ve kurgu ile gosteren teknik yetersizlik.[/h]

Efekt ve yoğun kurgu gerektiren bir filmi cekmek icin yeterli ekipman ve bilgiye sahip olmamasına rağmen o işin altına girmek hobi haline gelmiş durumda. Projenin buyukluğuyle yeteneğinizin seviyesi celişirse ortaya korkunc bir yapım cıkacaktır.
[h=2]8. Ana akım komedinin gaz cıkarmak, tokat atmak ve kufur etmekten ibaret olması.[/h]

Bu yaratıcılık yoksunluğu nedeniyle IMDb Bottom 100'de pek cok Turk filmi bulunuyor. Ayrıca Batı'nın populer kultur unsurlarının Turk kulturune uyarlanarak komedi yapılmaya calışılması apayrı bir sorun. Destere, Laz Vampir, Kutsal Damacana gibi yapımları hatırladığınızda ne demek istediğimizi anlayacaksınız.
[h=2]9. Film isimlerinin yaratıcılıktan yoksun olması.[/h]

İşte bazı ornekleri: Kadri'nin Goturduğu Yere Git, Turkler Cıldırmış Olmalı, Kolpacino, Destere, Kutsal Damacana, Omercip, Pak Panter, Cumali Ceber ve dahası... Genelde ismi kotu olan filmlerin kendisi de kotu oluyor. Bir isim bile koymasını beceremeyenlerin iyi bir film yapması da elbette beklenemez.
Oysa Nuri Bilge Ceylan filmlerinin isimleri gayet oturaklı durur: Bir Zamanlar Anadolu'da, Kış Uykusu, Mayıs Sıkıntısı, Ahlat Ağacı, Kuru Otlar Ustune...
[h=2]10. Afiş tasarımlarının kotu olması.[/h]

Bu konuda minimalizmden cok cok uzağız. En sık yapılan hatalardan biri de film ekibinin neredeyse tamamının afişe yerleştirilmeye calışılması. Tanınmış oyuncuları, başrolleri koyar gecersiniz normalde ama yardımcı oyuncunun yardımcı oyuncusu dahi afişe koyuluyor, biraz daha zorlasalar dublorleri koyabilirler. Bunu yaparak "Bakın cok emek var bu işte" mesajı mı vermek istiyorlar acaba? Ustelik photoshop'lar amator duzeyde.
[h=2]11. 30 yaşındaki oyuncuların liselileri oynaması.[/h]

2-3 yaş buyuk oyuncuların secilmesi goz ardı edilebilir fakat 10 yaşa kadar esnetilip liseli oğrenci uniforması giydirilmesi izleyiciye saygısızlıktır.
[h=2]12. "Butce yok ya abi!" diyen sinemacıların cokluğu.[/h]

Aslında butceden ziyade yaratıcılık yok. Toprak Altında(Buried) filmi sadece tabutta geciyor ama şahane yaratıcı bir filmdir. Butce yoksa bile duşuk butceli de iyi bir film cekilebilir.
[h=2]13. Uyarlama filmlerin fazla olması.[/h]

Aslında uyarlama yapmak kotu değildir fakat cok sayıda yapmak ve bunların coğunun kotu olması sinemamızı dibe surukluyor. Yaratıcılık sıkıntısının cekildiğinin bir işareti ya da zaten tutmuş olan bir işin Turkiye'de de tutacağının duşunulmesi.
İyi bir filmi uyarlamak, ortaya yine iyi bir filmin cıkacağı anlamına gelmez. Genellikle kotu uyarlamalar yapılması, sinemada yetkin insan sayısının ne kadar az olduğunu gosteriyor.
[h=2]14. Filme gereğinden fazla reklam alınması.[/h]

Sponsor gelirleri tabii ki bir film icin olmazsa olmazdır fakat urunun/logonun arka planda cok da dikkat cekmeden yer alması gerekirken sahnenin onune gecmesi filme onemli olcude zarar veriyor.
Hatta diyaloglarda bile sponsor hakkında ovguler yer alabiliyor. Bunun en kotu orneklerinden birini Cem Yılmaz'ın Arif v 216 filminde gorduk. Filme bir marka onemli olcude destek vermiş belli ki ama bazı sahnelerde film değil dupeduz reklam filmi izledik. Evet, markanın ismi cok kişiye ulaştı ama iyi olabilecek bir filmde gereksiz yer edinerek aslında saygınlığına zarar verdiğinin farkında değil.
Benzer bir durum puhutv'de yayınlanan Fi dizisinde de yaşandı. Bir marka bazı sahneleri işgal etmişti adeta, diziyi yarıda bırakma isteği dahi uyandırıyordu bu gibi durumlar. Boyle bir tercih yerine filme zarar vermeden tanıtımlar yapmak herkes icin cok daha yararlı olacaktır.
[h=2]Hollywood, filmlere reklam yerleştirmeyi iyi bir işcilikle yaptığı icin hem filmin akışı bozulmuyor hem de urunun etkisi izleyicide olumlu oluyor.[/h]

Orneğin Justice League'de Mercedes reklamı var fakat bu reklam bizdeki yapımlarda olsaydı başrol oyuncusu o arabayı ne kadar krediyle alacağımızı bile acıklardı.
[h=2]15. Seks furyasının, arabeskcilerin, milliyetci kahramanların istilası.[/h]

70'lerde televizyonun gelmesiyle birlikte sinemadan kopmaya başlayan halkı tekrar salonlara cekmek icin ceşitli taktikler denendi. Yapımcılar bunun uzerine erotik filmlere yoneldi ve unlu oyuncular bile bu filmlerde oynamaya başladı.
Arabeskciler ise klişe konulara sahip olan, sinema bile demenin bin şahit istediği filmleri muzik klipleri gibi kullanarak unlerine un kattılar. Ustune bir de sanatsal olmaktan cok uzak olan milliyetci kahraman filmleri eklenince gercek sinema kuytu koşede kaldı.
[h=2]16. Sinema eğitiminin yetersiz olması ve birtakım toplumsal nedenler.[/h]

Sinemaya ilgisi olsalar bile gencler toplumsal baskı nedeniyle farklı alanlara yonelmek zorunda kalıyor. Aile, cevre, siyaset, ekonomi gibi faktorler onları memur, avukat, doktor gibi seceneklere yoneltiyor. İşsiz kalmamak icin tutkusundan vazgecen genclerin sanatkar tarafları ne yazık ki koreliyor.
[h=2]17. Sansurun neden olduğu baskılar.[/h]

Orneğin Netflix'in Turkiye yapımı dizisi "Şimdiki Aklım Olsaydı", cekimlerine başlanmasına birkac gun kala baskılar nedeniyle iptal edildi. Dizide bir eşcinsel karakter olduğu icin Kultur ve Turizm Bakanlığı cekim izni vermedi. Dizinin senaristi Ece Yorenc, bu projeyi başka bir coğrafyada hayata gecirmek icin uğraşıyor. Yani kendini iyi işlerle kanıtlamış bir ismin eseri ne yazık ki başka ulkede değerlenecek.
Deniz Gamze Erguven'in yonettiği, Fransa'nın Oscar adayı olmayı başaran Mustang filmi de sinemadaki beyin goclerinin bir orneği. Film bu coğrayada cekildi, dili Turkce fakat iceriğindeki duşunceler nedeniyle burada sansure uğrayacak ve Oscar icin aday adayı gosterilmeyecekti. Yonetmen daha sonra Hollywood'da Daniel Craig ve Halle Berry'li bir filmi, The Handmaid's Tale'in bir bolumunu yonetti. Marvel'ın Eternals'ını yonetmesi duşunulen adaylar arasındaydı. Ozetle, sansur nedeniyle iyi yeteneklerin ve eserlerin onu kesiliyor.
[h=2]Umarız ki Turk sineması bu tip prangaları en yakın zamanda aşarak daha ozgur olabilir.[/h]

Yine de butun bunlara rağmen nadiren de olsa şahane filmler cıkıyor. Hatta bazı filmlerimiz Oscar alan filmlerden bile cok daha kaliteli. Bu olumsuzluklara rağmen Sarmaşık, İşe Yarar Bir Şey, Bizim Buyuk Caresizliğimiz gibi kaliteli işler cıkabiliyor.