
"Son derece etkileyici... Harika bir seri.” – USA Today’in Cok satan yazarı Julie Kenner
“Harika, cekici ve zevkli... Mutlaka okumalısınız.” –The Demon King and I’ın Yazarı Candace Havens
“Okuyucuların coşkuyla destekleyecekleri ukala bir kadın kahramanımız var. Buna bir de diğer eğlenceli karakterleri ve dumanı ustunde tuten cinsel gerilimi ekleyin. İşte elinizdeki kitap bu muthiş bileşimin bir urunu.” – Dead If I Do’nun ulke genelinde cok satan yazarı Tate Hallaway
BENİ OLDURDULER. BENİ İYİLEŞTİRDİLER. BENİ DONUŞTURDULER.
Doğru tabii, bir yuksek lisans oğrencisinin hayatı tam anlamıyla goz kamaştırıcı olamazdı ama sonucta o benim hayatımdı işte. Ve Chicago vampirleri dunyaya varlıklarını acıklayana, ardından serseri bir vampir bana saldırana kadar gayet de iyi gidiyordu. Ama o serseri, kanımdan sadece bir yudum almıştı ki başka bir kan emici geldi ve onu korkutup kacırdı. Ve bu yeni gelen, hayatımı kurtarmanın en iyi yolunun, beni yaşayan bir oluye cevirmek olduğuna karar verdi.
Sonradan oğrendim ki, beni kurtaran kişi Cadogan Evi’ndeki vampirlerin lideriymiş. Artık tez araştırmamı, Kenwood’da bulunan ve Ethan Sullivan’ın boyunduruğu altındaki vampirlerle dolu bir malikÂneye nasıl ayak uydurulacağı uzerine yapıyordum. Tabii ki uzun boylu, yeşil gozlu, dort yuz yaşında bir vampir olarak yuzyılların kazandırdığı cazibeye de sahipti Sullivan ama ne yazık ki benim sadakatimi ve hizmetimi de bekliyordu. Gercek buydu…
Fakat gelişmekte olan guclerim (birdenbire bazı silahlara şaşırtıcı derecede yatkınlığım olduğunu oğrenmem), rahatsız edici bir guneş ışığı alerjisi ve Ethan’ın tutumu endişelerim arasında son sıradalardı. Biri hÂl beni oldurmek istiyordu. Bu beni ısıran Serseri vampir mi yoksa rakip evlerden bir vampir miydi? Ya da meşale taşıyanlar vampir cetesinden biri miydi?
Chicago’nun gece hayatına kabul edilmem bir savaşın belki de ilk kıvılcımı olacaktı. Ve birilerinin kanı dokulecekti.
şifre: