Burnu gıdıklanmaya başlamıştı. O anda hapşırırsa, urken kadının demiri kafasına yapıştırması kacınılmaz olurdu.
Birden yuzunde ve boynunda hafif dokunuşlar hissetti. Burnuna da nefis bir koku gelmişti.
O ne olduğunu anlayamadan dokunuşlar goğsune doğru indi.
Evet evet'. Hala yaşıyorum ve bana oyle dokunmaya devam edersen az sonra ne kadar canlı olduğumu hic ummadığın bir şekilde anlayacaksın.
"Gitmem gerektiğini biliyorum, ama seni burada bu halde bırakamam. Ustelik araban da yolu kapatıyor." Duraladı.
"Baygın olmadığını soluklarından anlayabiliyorum. Ac artık gozlerini."
Bana o kadar sokulursan soluklarım elbette sıklaşır. Ustelik... Hey! Ceketimin icinde ne arıyorsun?
Kit onun ceketinin icinde elbette ki silah arıyordu.
Ve olduğundan da emindi, cunku adamın sırtında o havada deri bir palto vardı. Ama silah neredeydi?
Elini adamın belinde dolaştırıp aramaya devam etti. Bedeni ne kadar sıcak ve... Ve ne kadar da kaslıydı?