Justice King on kapıyı actı ve gecmişiyle yuz yuze geldi.
Umutsuzca unutmaya calıştığı acık mavi gozleriyle, Maggie ona bakıyordu.
Uzun, kızıl sacları şiddetli ruzgÂrın etkisiyle ucuşuyordu ve muntazam dudakları hafif alaycı bir tebessumle kıvrılmıştı.
"Merhaba Justice," dedi ruyalarına giren o ses. "Uzun zaman oldu."
Sekiz ay, yirmi beş gun, diye gecirdi icinden Justice,
ama bir şey soylemeden, sadece baktı.
Uzun boyluydu ve cenesi, hatırladığı gibi yine o aynı dik başlı kararlılıkla havaya kalkmıştı.
Burnunun kenarındaki ciller onu cok masum gosteriyordu,
ama her nefeste hızla inip kalkan goğsu, sinirli olduğuna işaretti.
Bakışları kadına kilitlendi. "Burada ne arıyorsun, Maggie."
"Beni iceri davet etmeyecek misin?"
"Hayır." Ona bu kadar yakın olmak isteyeceği son şeydi.
"İnsan karısıyla boyle mi konuşur?" diye sordu ve adama aldırmadan yanından gecip, ciftlik evine girdi.
Karısı...
Justice'in sol elinin başparmağı farkında olmaksızın,
Maggie'nin gitmesine izin verdiği gun cıkardığı alyansını aradı