
Konstantinapol!
Katerina kupeşteye dayanıp muhteşem gorunen şehre baktı...Nefesi kesilmişti.Her ne kadar kendisini uayrmış olsalarda ağzı acık kalmıştı.Denizin pırıltısnın ustunde kent devasa surlarıyla ucsuz bucaksız beyaz bir kurdele gibi parlıyordu.urların ustunde ceşitli buyuklukte ve bicimde duzinelerce yapı gozukuyordu.Konstantinapol’un muhteşem bir kent olduğu anlatılmıştı ama boylesine bir ihtişama kendisini hazırlamamıştı.
Surların gerisinde yukselen en buyuk kubbeye baktı. “Aya Sophia,” diye mırıldandı.Anlatılanları hayata gecirmeye hazır, kararlıKonstantinapol onları karşılılıyordu...
Katerina bir koleydi. Kendisini satın alıp ozgurluğunu bağışlayan prensesine bir gun minnet borcunu odeyeceğine dair soz vermişti. İşte şimdi zanmanı gelmişti. Prenses ondan buyuk bir sadakat bekliyordu. Fakat Katerina’nın onunde kocaman bir engel vardı.
Varangian Muhafızları Komutanı Ashfirth Saxon...
[/HIDE]
Word
[/HIDE]