Bu hakiki hayat hikÂyesini kaleme alırken vak ’aların aslını ve tarihi gelişimini en doğru şekilde yazmak icin dikkat gosterdim.
Santa Fe ve New-York şehrindeki kutuphanelerde calışan memurlar o cağlardaki kaynakları onume serdikleri icin kendilerine minnettarım.
Romanda gecen butun şahıslar değişik olup sadece Fey, bundan istisna edilmiştir.
Bir yaz gunu, Fey ’in olumunden bir yıl once, Mary Austin ve ben otomobille Santa Fe ’deki babamın ciftliğine gitmiştik.
Mary ’nin Camino del Monte Sol ’deki buyuk ve guzel evinden ayrılırken her ikimiz de arka fonda adeta bir koruyucu gibi yukselen kayalıklara bakmıştık.
Bu kucuk dağ Mary icin mistik bir mÂn taşımakta idi.
Bu hususta bir hayli konuştuk. Sonra da Mary rast gele şoyle dedi :
«Vaktiyle şu Atalaya dağının eteklerinde bir kadın yaşamıştı.»
Bundan başka biraz birşeyler daha konuşulmuştu bu mevzuda...
Sonra, New-York ’ta da bundan soz acıldı. Ama bunlar sadece unutulmuş bir hikÂyenin tek tuk kırıntıları idi.
Ben bu kırıntıların bir cok kısımlarını da Santa Fe ’ye daha sonraları yaptığım ziyaretlerde unutmuş bulunuyordum.
Nihayet bir gun ahenkli bir cumle kafamın icinde canlanı verdi:
«Vaktiyle şu Atalaya dağının eteklerinde bir kadın yaşamıştı...»
Bu sefer Santa Fe ’ye bu kadının hikÂyesinin ne olduğunu oğrenmek icin gittim.
Ama buna dair tarihi muze ve kutuphanelerde hic bir şey yoktu.
Hatt oralarda uzun yıllar kalmış, yaşamış «Anglos»ların hatıralarında bile birşeye rastlamak mumkun olmamıştı.
Ama, en sonunda San Miguel kilisesinin yakınlarında harap bir kulubede yaşlı, İspanyol asıllı bir Amerikalı bulmuştum.
Bu adam biraz birşeyler hatırlıyordu:
«O; La Santa dediğimiz sinyora olmalı. Cok cok onceleri... Ben o zaman genc bir delikanlı idim.»