“Seni oraya yalnız mı gondereceğimi sanıyorsun?”
Farah, sevincle Shehab ’ın kollarına atlayarak, “Sen de mi benimle geleceksin?” diye sordu.
“Dunyanın obur ucuna da olsa evet… Los Angeles ne ki…”
Tam yirmi dort saatlik zaman dilimi farkı vardı aralarında. Los Angeles… Her şeyin başladığı yer…
Bu kez ucakta birbirleriyle kavga ederek değil, tatlı tatlı muhabbet ederek yolculuk edeceklerdi.
Ama yine de Shehab ’ı huzursuz eden bir şeyler vardı.
Karşısında tum guzelliğiyle duran Farah ’a baktı.
Tanrım… Ona gerceği nasıl soyleyecekti? Onun yeniden acı cekmesine nasıl tahammul edecekti?
Bu buyunun bozulmasına izin mi verecekti?
PDF
PNG