Tam zamanlı bir işte calışmak, cocukların bakımlı olmasını sağlamak, ev işlerini yonetmek ve tum bunları elbette kusursuz gorunerek yapmak. Bir kadının hayatındaki tanıdık baskılar bunlardır. Yorgun, stresli ve tukenmiş hissettiğimiz icin suclanabilir miyiz? Her şeye bir arada ve her zaman sahip olmanın gercekci olmayan beklentisini cok iyi biliyoruz. Belki de sorunun yarısı burada yatıyor. Kadın olmanın gercek sorumluluğundan cok, mutluluğu calan mukemmelliğin baskısıdır. Kadınların oz değer duygumuz bir şekilde uretkenlik ve başarıya bağlıdır. Ortak mucadeleleri paylaşmak yerine, onları halının altına gizlemek ve mukemmel yaşam yanılsamasını tasvir etmek icin eğitildik. İşte, bu sebeplerle zamanla oluşan kaygıyla başa cıkmanın yolları; Otantikliği gercekten kucaklamak icin kadınların cesarete girmeleri ve insanların ne duşunduğu fikrini bırakmaları gerekir. Bu, kişinin kişisel değerleriyle uyumlu olmasının yanı sıra ait olmaya ve kabul edilmeye layık gorulmenin ne anlama geldiğine dair geleneksel inanclara temelden meydan okumayı gerektirir. Bu icsel değeri inşa etmek, ancak kişinin kendisi icin belirlenmiş icsel onlemler tarafından yonlendirildiği zaman mumkundur. Bu, 'Yeterli değilim ve asla yeterli olmayacağım' duşuncesinden, 'Butun kusurlarım ve kusurlarımla yeterliyim' duşuncesine gecmekle ilgilidir. Utanc ve karşılaştırmanın temelinde mukemmellik arayışı yatar. Gercekci olmayan beklentilere ve standartlara sahip olmak, kacınılmaz olarak, utanc ve kopukluğu daha da surduren kendi kendini yargılamaya yol acar. Başarısızlıkları ve kusurları normalleştirme, oz şefkat ile karşılanabilir. Arada bir kendinizi kontrol edin ve ic sesinizin ne dediğine kulak verin. Bu ic diyaloğu beslemek zorunludur cunku kendinizle nasıl konuştuğunuz her şeyi yonlendirir. İnsanlar bizi, bizim kendimizi yargıladığımızın yarısı kadar yargılamıyor. Bu yargıda, kimsenin anlamayacağını duşunerek kendimizi koruyoruz. Ancak başkalarının bizim durumumuzu anlamasını beklemenin yollarından biri de onlarınkini anlamaktır. Empatik olmak, guven ve bağlantı kurmanın kesin bir yoludur ve duyulma ve anlaşılma hissinden daha buyuk bir duygu yoktur. Populer algının aksine, kırılganlık zayıflık değildir. Cesaretin yattığı yer orasıdır. En derin kısıtlamalarımızı guvenilen kişilerle paylaşmak, derin bir guvenlik duygusu getirir ve kaygıyı uzak tutar. Daha da onemlisi, kapı eşiğinde utanc bırakıyor, cunku diğer guvenilir kişilerin hikayelerimizi dinlemesi, mucadelemizde yalnız olmadığımıza dair bize guvence veriyor.