Oncelikle "goğus" ile "meme"nin aynı şeyler olmadığını acıklamak gerekiyor. Goğus, hayvanların(yani insanların da) boynu ile karnı arasındaki bolgedir. Meme ise her zaman goğuste bulunmak zorunda değildir(orneğin inekler).
İnsan cinselliğinin evrimsel surecini daha iyi anlama konusunda onem arz eden bu teori, merak edilen bu soruya oldukca ufuk acıcı yanıtlar veriyor.
[h=2]İnsanın evrimsel surecinde anne ile bebek arasındaki ilişkiyi guclendirmek icin emzirme surecinde bebekte birtakım noral ağlar evrimleşti.[/h]
ABD'de bulunan Emory Universitesinin Psikiyatri Bolumu'nde calışan Profesor Larry Young'a gore; bu noral ağlar, zamanla farklılaşarak ergenlik cağına giren erkeklerde farklı bir amaca hizmet ediyor gibi gorunuyor. Cinsel durtulerin de etkisiyle kadın memelerine karşı ilginin artmasında etkisi olabilir.
Eğer bu teori tamamen doğrulanabilirse, Freudyen yaklaşımı da icine alacağı icin bilim icin onem arz edebilir. Freudyen yaklaşımda bilincaltıyla ilgili teoriler bulunuyor ve erkeğin cocuklukta annesiyle olan ilişkisine dikkat cekiliyor.
[h=2]Emzirme esnasında meme ucu uyarıldığı icin annenin beyninde oksitosin salgılanır. "Aşk kimyasalı" olarak da bilinen bu hormon, annenin bebekle daha cok ilgilenmesini sağlar.[/h]
Fakat son donemde yapılan araştırmalara gore, bu hormon aslında bebeklerle ilgilenmek icin kullanılmıyor. Meme ucununun uyarılması cinsel istek uyandırıyor, bu da vajinal ile klitoral uyarım ile aynı beyin bolgelerini faaliyete geciriyor.
Meme ucu cinsel partneri tarafından uyarılan kadının beyninde oksitosin salgılanır, boylece kadın, partnerine olan dikkatini artırır. Aynı durum emzirme icin de gecerlidir; meme ucu uyarılan kadın, dikkatini bebeğine yonlendirir ve aralarındaki bağ guclenir.
Bu davranışı kadınlar uzerinde yaptıkca aralarındaki bağın arttığını goren erkekler, evrimsel surecte bunu tekrarladıkları icin insanın fizyolojik ve psikolojik yapısı da buna gore şekilleniyor. Ureme ve neslin devamı icin oksitosin hormonunun bu davranışı şekillendirmede payı oldukca buyuk.
[h=2]Peki neden diğer memeli hayvanlarda ve primatlarda dişilerin memeleri bu kadar on planda değil? Neden sadece insan erkekleri dişi memelerine bu kadar ilgi duyuyor?[/h]
Profesor Young'ın belirttiğine gore, bu durumun nedeni tek eşlilik olabilir cunku memeli hayvanların %97'sinde tek eşlilik gorulmuyor. Diğer canlılarda ciftler arasında insanlarda olduğu kadar guclu bir bağlılığa ihtiyac duyulmuyor.
[h=2]İnsanların fizyolojik yapısının ve seks esnasındaki pozisyonların da etkisi olabilir.[/h]
Coğu memelinin aksine iki ayak ustunde kolayca durabilen ve yuz yuze bakarak cinsellik yaşayan insanlar, meme ucuyla daha fazla etkileşim halindedir. Orneğin tarla fareleri de tek eşlidir fakat hep arkadan ciftleştikleri icin aşağıya sarkan meme ucları insanlardaki kadar işlevsel olamamıştır. Bu yuzden cinsel evrim surecinde erkeğin kadın memelerine ilgisi arttıkca beyindeki noral ağlar da buna gore adapte olmuştur.
[h=2]Bu yaklaşımlar kulturlere gore farklılık gosterebilmektedir.[/h]
Gormek İcin Tıklayın Bazı Afrika kabilelerinde kadınlar memelerini ortme gereği duymaz, erkekler de fazla bir ilgi gostermez. Memelerini ortmedikleri icin meme uclarından haz almadıkları soylenemez. Henuz bu konuda yeterli bilimsel calışmalar bulunmuyor.
Kaynaklar: Live Science, Huffington Post, Evrim Ağacı
İnsan cinselliğinin evrimsel surecini daha iyi anlama konusunda onem arz eden bu teori, merak edilen bu soruya oldukca ufuk acıcı yanıtlar veriyor.
[h=2]İnsanın evrimsel surecinde anne ile bebek arasındaki ilişkiyi guclendirmek icin emzirme surecinde bebekte birtakım noral ağlar evrimleşti.[/h]

ABD'de bulunan Emory Universitesinin Psikiyatri Bolumu'nde calışan Profesor Larry Young'a gore; bu noral ağlar, zamanla farklılaşarak ergenlik cağına giren erkeklerde farklı bir amaca hizmet ediyor gibi gorunuyor. Cinsel durtulerin de etkisiyle kadın memelerine karşı ilginin artmasında etkisi olabilir.
Eğer bu teori tamamen doğrulanabilirse, Freudyen yaklaşımı da icine alacağı icin bilim icin onem arz edebilir. Freudyen yaklaşımda bilincaltıyla ilgili teoriler bulunuyor ve erkeğin cocuklukta annesiyle olan ilişkisine dikkat cekiliyor.
[h=2]Emzirme esnasında meme ucu uyarıldığı icin annenin beyninde oksitosin salgılanır. "Aşk kimyasalı" olarak da bilinen bu hormon, annenin bebekle daha cok ilgilenmesini sağlar.[/h]

Fakat son donemde yapılan araştırmalara gore, bu hormon aslında bebeklerle ilgilenmek icin kullanılmıyor. Meme ucununun uyarılması cinsel istek uyandırıyor, bu da vajinal ile klitoral uyarım ile aynı beyin bolgelerini faaliyete geciriyor.
Meme ucu cinsel partneri tarafından uyarılan kadının beyninde oksitosin salgılanır, boylece kadın, partnerine olan dikkatini artırır. Aynı durum emzirme icin de gecerlidir; meme ucu uyarılan kadın, dikkatini bebeğine yonlendirir ve aralarındaki bağ guclenir.
Bu davranışı kadınlar uzerinde yaptıkca aralarındaki bağın arttığını goren erkekler, evrimsel surecte bunu tekrarladıkları icin insanın fizyolojik ve psikolojik yapısı da buna gore şekilleniyor. Ureme ve neslin devamı icin oksitosin hormonunun bu davranışı şekillendirmede payı oldukca buyuk.
[h=2]Peki neden diğer memeli hayvanlarda ve primatlarda dişilerin memeleri bu kadar on planda değil? Neden sadece insan erkekleri dişi memelerine bu kadar ilgi duyuyor?[/h]

Profesor Young'ın belirttiğine gore, bu durumun nedeni tek eşlilik olabilir cunku memeli hayvanların %97'sinde tek eşlilik gorulmuyor. Diğer canlılarda ciftler arasında insanlarda olduğu kadar guclu bir bağlılığa ihtiyac duyulmuyor.
[h=2]İnsanların fizyolojik yapısının ve seks esnasındaki pozisyonların da etkisi olabilir.[/h]

Coğu memelinin aksine iki ayak ustunde kolayca durabilen ve yuz yuze bakarak cinsellik yaşayan insanlar, meme ucuyla daha fazla etkileşim halindedir. Orneğin tarla fareleri de tek eşlidir fakat hep arkadan ciftleştikleri icin aşağıya sarkan meme ucları insanlardaki kadar işlevsel olamamıştır. Bu yuzden cinsel evrim surecinde erkeğin kadın memelerine ilgisi arttıkca beyindeki noral ağlar da buna gore adapte olmuştur.
[h=2]Bu yaklaşımlar kulturlere gore farklılık gosterebilmektedir.[/h]

Kaynaklar: Live Science, Huffington Post, Evrim Ağacı