"Evet, ben bir libertenim, itiraf ediyorum, bu konuda akla gelebilecek her şeyi duşundum; ama duşunduğum, tasarladığım şeyleri elbette yapmadım ve kesinlikle de yapmayacağım. Ben bir libertenim, adi suclu ya da katil değil." Tum zamanların en lanetli yazarı Marquis de Sade kendini boyle ifade etmişti. O, omru boyunca tum Fransız politik rejimlerinin zindan mudavimiydi. Monarşi koşullarında demokrat, 1789'da devrimci bir aktivist... olan bu muebbet isyancı, hep orta yolu reddetmenin peşinde koştu.
G. Apollinaire, A. Breton, O. Wilde, O. Mirbeau ve M. Heine gibi edebiyat devleri sayesinde gun ışığına cıkmış olan Sade'ın eserleri, yirminci yuzyılda felsefe, duşunce ve edebiyat alanında vazgecilmez bir referans noktasına donuşmuş; Dostoyevski dahil sayısız yaratıcının ilham kaynağı olmuştur. Başyapıtı olan Yatak Odasında Felsefe ise tum dunya dillerine cevrilerek milyonlarca adet basılmış, bircok kez sinemaya uyarlanmış, ozgur ve ozgun duşuncenin doruğu olarak kabul edilmiştir.
Genc bir kıza teorik ve pratik libertenlik eğitiminin verildiği Yatak Odasında Felsefe, metafiziğin, ahlÂkın, tarihin, felsefenin sık sık araya girdiği 1795 tarihli yedi diyalogdan oluşur. Diderot ve Rousseau'nun naturalizminin mirascısı, Pascal'ın savunucusu olan Sade, bu eserinde on sekizinci yuzyılın duşunce akımlarına saldırır; ozgur duşunceye sonuna kadar bağlı biri olarak doğayı yuceltir, şiddet de dahil her şeyin doğallığını savunur. Yalnızca cinselliği değil aynı zamanda etik, metafizik ve estetik algıyı da altust eder. Ona gore "hayal gucu duzenin duşmanıdır."
Baştan sona neşe ve kara mizah duygusunun egemen olduğu yapıt, fikir ve edebiyat tarihinde bir başyapıt olarak kabul gormuştur.
(Tanıtım Bulteninden)
(1,24 mb)
G. Apollinaire, A. Breton, O. Wilde, O. Mirbeau ve M. Heine gibi edebiyat devleri sayesinde gun ışığına cıkmış olan Sade'ın eserleri, yirminci yuzyılda felsefe, duşunce ve edebiyat alanında vazgecilmez bir referans noktasına donuşmuş; Dostoyevski dahil sayısız yaratıcının ilham kaynağı olmuştur. Başyapıtı olan Yatak Odasında Felsefe ise tum dunya dillerine cevrilerek milyonlarca adet basılmış, bircok kez sinemaya uyarlanmış, ozgur ve ozgun duşuncenin doruğu olarak kabul edilmiştir.
Genc bir kıza teorik ve pratik libertenlik eğitiminin verildiği Yatak Odasında Felsefe, metafiziğin, ahlÂkın, tarihin, felsefenin sık sık araya girdiği 1795 tarihli yedi diyalogdan oluşur. Diderot ve Rousseau'nun naturalizminin mirascısı, Pascal'ın savunucusu olan Sade, bu eserinde on sekizinci yuzyılın duşunce akımlarına saldırır; ozgur duşunceye sonuna kadar bağlı biri olarak doğayı yuceltir, şiddet de dahil her şeyin doğallığını savunur. Yalnızca cinselliği değil aynı zamanda etik, metafizik ve estetik algıyı da altust eder. Ona gore "hayal gucu duzenin duşmanıdır."
Baştan sona neşe ve kara mizah duygusunun egemen olduğu yapıt, fikir ve edebiyat tarihinde bir başyapıt olarak kabul gormuştur.
(Tanıtım Bulteninden)
(1,24 mb)