
Dunya edebiyatının en onemli klasik yapıtlarından biri olan İki Şehrin HikÂyesi, Paris ve Londra arasında gelişen olay kurgusuyla, tarihin en hareketli anlarından birinin, Fransız Devrimi'nin ekseni etrafında bicimlenir. Edebiyat dunyasının "Dickens'ın en buyuk tarihî romanı" olarak, yazarın kendisinin ise "Yazdığım en iyi hikÂye" diye tanımladıkları yapıt, Fransız Devrimi ile Teror Donemi kargaşasında yaşamak zorunda kalan bir grup insanın ozel yaşamlarını aktarırken, donemin acımasız toplumsal koşullarını da irdeler.
Hapsedildiği Bastille zindanından kurtarılan Doktor Manette ile iş işten gecmeden İngiltere'ye gondermiş olduğu kızının on sekiz yıl sonra buluşmaları ve Londra'da yeni bir yaşam kurmaları; sevgi, dostluk, ozveriyle orulmuş bu yaşamın Paris'te gelişen devrim dalgasının haberleriyle golgelenişi, iki şehri yansıtıyor okuyucuya. Paris'teki karanlık gunlerin karşısında Londra'daki aydınlık ve dingin gunler yer alıyor. Ancak her iki şehir de karanlığın icinde umudu, aydınlığın icinde huznu taşıyor.