
Altı buyuk uygarlığın başkenti, kutsal kitaplardaki şehir, kanunların yurdu.. Babil..
Babil, kuleleri ile bahcesi ile tarihi ile o kadar unlu bir başkent ki. Hem 6 buyuk uygarlığın başkentliğini yapmış hem de asma bahceleri ile dunya harikaları arasına girmiş. Tevrat ’ta kıstası olan bu guzel kenti, kentin tarihini, hangi imparatorluklara ev sahibi olduklarını yazmak istedik.. Eski Mezopotamya ’nın en unlu yerleşim yerlerinden olan Babil, bugunku Bağdat ’ın guneyinde yer almakta..
[h=3] Babil Ne Demek? [/h]Akad dilince, Tanrı ’nın evi anlamına gelir. BÂb kapı; ili Tanrının anlamına gelir. Akadca Babil, alıntı bir sozcuk farklı forumlarda başka dillere gecmiştir. İbranice ’ye BAVEL ya da BABEL, İran ’da konuşulan Persceye BABİRUŞ ve eski Yunancaya BABYLON şeklinde gecmiştir. Bugun batı dillerinde ozel bir isim olarak Babylon kullanılır.
Eldeki yazılı belgelere gore şehir MO 3.000 yıl civarlarında kurulmuş. Akadlardan kalan belgelerde Babil adına rastlanır ama şehrin cok daha once kurulduğu tahmin edilmektedir.
Dilbilimcilere ve arkeologlara gore bu isim de Akadca ’da başka bir dilden gecmiş. Babil bolgesinin Akad ve Sumer uygarlıklarına ev sahipliği yaptığı duşunulunce anlamı yine Tanrı ’nın Kapısı olan başka bir sozcuk cıkıyor karşımıza. Sumerce KADİNGİRRA.. Ayrıştırırsak KA < kapı; DİNGİR > Tanrı; RA > -nın ; yani Tanrı ’nın kapısı. O donemde, Sumercede bu anlama gelen kelime, Akadcaya tercume yoluyla taşınmış olabilir. Elbette boyle duşunulmesinin tarihi bir arka planı da var. Sumer tabletlerinde AKADLI SARGON diye birisinden bahsedilir. Tarih, MO 23. yuzyılı gosterirken, Sargon ’un Sumer devletciklerini yıktığından ve hatta tum mabedleri yaktığından bu mabedlerde bulunan tanrı heykellerini de kendi şehrine goturduğunden bahsedilir. Buradan anlaşılacağı uzerine, Babil bir Sumer kenti iken Akkad yağmasına uğramıştır. Bu durumda, şehrin adının Akadcaya tercume yoluyla gectiği kabul edilebilir. Yalnız mesele, Akkadlı olan Sargon ’un yaşadığı şehir olan Akad ’dan herhangi bir iz kalmaması.. Muhtemelen bu şehir de Mezopotamya ’da ama henuz bu şehirden bir iz bugune kadar bulunmamıştır.
[h=4]Babil ve tarihi omru.. [/h]Babil, bilinen haliyle en az 2.000 yıllık bir devlet gecmişine sahip. Tevrat yani Kitab-ı Mukaddes ’te adı gecen Babil, bilinen en eski tarihî belgelere gore bir Sumer kentiydi. Tevrat ise Babil ’in Nuh tufanından sonra Nemrud ’un krallığının başladığı dort şehirden birisi olduğundan bahseder. Babil, Tevrat ’ta Sinear şehirlerinden birisi olarak anılır. Yalnız, Sumer belgelerine dayanarak Akkadların işgaline uğradığı ve Sumerlerden sonra Akkadların şehri olduğu bilinir. Kimi tarihciler, kayıp Akkad şehrinin Babil ’in yıkıntılarının arasında olduğuna ikna olmuş durumdadır. Teknik olarak boyle bir durum mumkundur ama Akkad şehrini bulmak icin başka bir tarih eserin yok edilmesi gibi bir durum soz konusu değildir.
Babil şehri, altı buyuk uygarlığa ev sahipliği yapmıştır:
1. Amurrular yani Eski Babil Krallığı : MO 1894 – 1595
2. Kassitler : 1595 – 1174
3. Asurlular : 745 – 626
4. Keldaniler yani Yeni Babil Krallığı : 626 – 539
5. Ahameniler yani İran : 539 – 332
6. İskender – Selevki : 332 – 275
Elbette bu altı donem de cok onemlidir ama Babil ’i Babil yapan, onu dunyanın en guzel şehri yapan Babil İmparatorluğudur. Yani Kaldaniler.. Ayrıca, dunyanın ilk yasalarının bu kentte yazılması, Hammurabi devri ile Amurrular zamanında olmuştur.
Keldaniler, yani eski Babil İmparatorluğu doneminde o meşhur asma bahceler yapılmıştır. Kendin imarına onem verilmiş ve akıllı mimarinin bir urunu olarak efsanelere dahi konu olan o saray yapılmıştır. Saray o kadar sağlamdır ki Buyuk İskender, Keldaniler tarafından yapılan sarayda hayata gozlerini yummuştur. Bu saray, Buhtunnasr olarak bilinen II. Nebukadnezzar tarafından yapılmıştır ve onun olumuye de zaten Keldaniler zayıflamaya başlamışılardır.562 yılında olen hukumdar II. Nebukadnezzar ’dan 23 yıl sonra da Babil İmparatorluğu Perslerce yıkılmıştır.
Yapılan kazılar sonucunda, şehre bugunku halini veren II. Nebukadnezzar ’dir ve onun imar faaliyetleri de kendisinden once yapılan yapıtların yıkılması ile olmuştur.
Babil sarayı ve Babil, meşhur Herodot Tarihinde, Tevrat ’ta, Kuran-ı Kerim ’de ve bazı Arap tarihcilerinin eserlerinde bahsedilir. Yalnız Arapların verdiği bilgiler icinde İskender ile ilgili olan bilgilerde hatalar vardır. Arap tarihlerinin bir kısmında Babil sarayını İskender ’in yerle bir ettiği, Babil şehrini mahvettiği yazar. Lakin bu doğru değildir. İskender unlu Babil Kulesi ’ni kendisinden oncekiler gibi yıkmamış, aksine Kyros gibi yıkmayıp onarmaya calışmıştır. Unlu Babil Kulesi, İskender ’in gorevlendirdiği 10.000 calışan tarafından molozlarından temizlenmiş ve o molozlar yeni bir kule yapımı icin kullanılacakken İskender olmuştur. İskender ’in olumunden sonra devlet erkanı, Babil Kulesi ile uğraşmamıştır.. Maalesef, kendinden sonra gelen imparatorlar yeni baş şehir belirlemiş ve Babil yıkıntıları ile kaderine terk edilmiştir.

Babil ’in kalıntıları bugun Bağdat ’ın 88 km guneyinde bulunan Hille kasabası civarındaydı ve orada yaşayan Araplar, bu kalıntıların Babil şehrinin kalıntılarını oldukları bildikleri halde herhangi bir kazı işlemi yapılmadı. Hatta Araplar bu yoreye ATLATU BABİL adını bile vermişlerdir. 20.yy başlarında ve hatta 19.yuzyılın ilk ceyreğinde , Avrupalı arkeologlar bu durumu oğrenmiş ve hemen arkeolojik kazılara başlanmıştır. Bu kazılarda, Heredot Tarihinde gecen bilgilerin de sayesinde, Babil neredeyse tamamlanmıştır..
[h=4]Babil Kulesi [/h]Dillerin doğuşu ile ilgili efsanelerde gecen, Kuran ve Tevrat ’ta yeri olan kule.. Efsanelerde, halk inanışlarında Babil, dik başlılığı, Allah ’a kufru ve şirki, buyuculuğu gosterir gibi bir durum vardır. İşte, tum bu durumlara neden olan şey Babil Kulesinden başka bir şey değildir. Aslında bu suclamalar Talmud ’u kaleme alan Yahudilere karşı yapılan bir propaganda olsa da yine de bu propagandanın kaynağı da Babil Kulesi olmuştur.

Babil, semavi dinlerin doğduğu yer olarak lanse edilir. Babil imparatorluklarının dili, coktanrılı dinler kategorisine girer ama adının anlamından da dolayı dinler icin hep cok onemli bir yer sayılmıştır. Civi yazılı metinlerin verdikleri bilgilere gore Mezopotamya ’da bulunan en buyuk mabed kulesi Babil Kulesi. Bu tur kulelere Akadca ZAKARU denirdi. Kuleler diyoruz elimizdeki belgelere gore Babil tek değil; evet en yukseği ve en gosterişlisi idi ama tek değildi.
Babil Kulesi ’ni kimin yaptırdığı hala muallakta kalan bir konudur. Yazıtlardan birisinde Babil Kulesinin tamir edildiğinden bahsediyor ki bu tamirin yapılması icin Babil Kulesi ’nin Akkadlı Sargon tarafından yapılması gerekiyor. Ama hem isminin Sumerce olması hem de şehrin Sumerler zamanında yapılması, bu kulenin de Sumerler zamanında yapılmasını akla getiriyor. İslam mufessirlerine gore ise Babil Kulesi, Nemrud tarafından inşa edildi.
Heredot, Babil kulesini tarif eder. Heredot ’un yazdıklarına gore kule yan ziggurat, 91 x 91 en ve boy oranına sahip kare bir zemin uzerindedir ve tum uzunluğu 75 metre olmaktadır. Uzunluklar, tabandan tavana doğru daralmaktadır. Kuculen altı kat olduğunu dile getiren Heredot, 7.katta, Marduk hareminin olduğundan bahseder. Bu harem mavi tuğlalardan yapılmıştır. En buyuk Tanrılarının hareminde babilin isminin geldiği “kutsal kapı” bulunur. 7. kata direk tırmanan bir merdiven olduğundan bahseden Heredot, bu merdivenden yalnız, İlah Marduk tarafından secilen bakirelerin girdiğinden bahseder.
Bu mimariyi niye anlattık? Bu mimariyi anlattık cunku Heredot ’un bu tasvirinin, kazılardan da goruleceği gibi gercek bir tasvir olduğun gorduk ama ana sebep, bu mimarinin, İslamiyet ’te bile kullanılan bir mimari haline gelmesi. Babil zigguratı, uzun zaman Mezopotamya mimarisinin mihenk taşı oldu. Cok azametli olan Babil Kulesi gibi minareler dikildi İslam ruzgarları eserken aynı coğrafyada. Bunlardan en cok dikkat cekeni, aynı zamanda halifelik unvanını taşıyan Abbasiler zamanında inşa edilen Samera Camii. Bu caminin minaresi, 33 x 33 metre boyutlarında kare bir zemin uzerinde yukselen 3 metre ve son katta da bir koşk bulunan bir yapı. Dahası, bu koşke muezzinin rahat gidebilmesi icin sadece koşke cıkan bir merdiven de bulunuyor. Semera Camii, cok acık ve net bir şekilde, buyuculukle ve kafirlikle suclanan, ifrit Nemrud ’un inşaa ettiğine inanılan Babil Kulesinin minik bir kopyası..
Bu kulenin Allah ’a isyanı temsil etmesinin nedeninin kulenin tepesindeki koşkun isminden kaynaklandığı goruşu pek cok tarihci tarafından kabul edilmiştir. Babil Kulesi, kuşkusuz Mezopotamya uygarlığındaki en yuksek ve ihtişamlı kule ve bu kulenin en tepesinde de İlah Marduk icin bir koşk bulunuyor. İşte bu koşke Sumerce ESAGİLA denmiş. Bu kelimenin anlamı, başını goklere kaldırmış, başını goğe yukseltmiş demektir. Tevrat ise Babil Kulesi icin “başı goklere erişecek kule” tabirini kullanmıştır. Sanıyoruz ki bu kulenin Nemrud tarafından dikildiği inancı da bu anlamdan geliyor. Cunku Nemrud, Allah ’a şirk koşmak, ona kafa tutmak, onunla yarışmak icin tepesi goğe değen bir kule inşa etmiş. Ustelik bu motif, hem İsrail geleneğinde hem de İslam geleneğinde gecen bir kıstas. Hal boyle olunca Babil Kulesi, kufur ve isyanın motifi ve hatta kaynağı haline donmuş.
Babil kulesi, dillerin karıştığı yer kabul edilir..
Babil Kulesi, tum dillerin tek bir dilden turediğini iddia edenlerin cıkış noktasıdır. Tevrat ’a gore tufandan kurtulan Hz. Nuh ’un oğulları “Butun yeryuzu uzerine dağılmayalım diye gelin kendimize bir şehir ve başı goklere erişecek bir kule bina edelim” derler. Bu bina, Babil Kulesidir ama Allah, tum kullarının bir olmasını istemez ve onların dunyanın farklı bolgelerine dağıtır. Babil Kulesi yarım kalır ve dunya, farklı dillerden oluşan bir yer haline gelir. Bunu desteklemek icin halk etimolojisinde Babil sozcuğunun “balal” kokunden geldiğini ve BABAL sozcuğunun de KARIŞTIRMAK anlamına geldiğini savunur buna inanan bilim insanları. Yalnız bunun bir telmih unsuru olması ihtimali de vardır. Cunku Babil halkı pek cok defa surulmuştur.
Babil kenti, ozellikle Keldaniler zamanında Mezopotamya ’nın işlek ticaret merkezi halindeydi. Tabiiki en kozmopolit şehirlerindendi ve pek cok kavimden insan vardı. Bu devirden kalan yazıtlarda artık asimle olmuş Sumerlerden, Akkadlardan, Gutilerden, Amurrulardan, Kassitlerden, Aramilerden, Asurlulardan ve daha pek coklarından bahsedilir. Bir de Babil Sarayının mimari II. Nebukadnezzar ’ın Kudus ’u fethettikten sonra Yahudileri, işci olarak Filistinli, Fenikeli, Mısırlı, İyonyalı, Elamlı , Medli ve Persli insanları getirdiği bilinir. Bu işciler de Babil Kulesinde calışmışlardır. Boyle bir tarihi gercek bilinirken Tevrat ’ta gecen 72 dile bolunduler iddiası da bir temele oturuyor.
[h=4]Buyuculuk ve Babil Kuyusu .. [/h]Kutsal kitaplarda Harut ve Marut ile buyu kıstasları vardır. Babil kentinin de buyuculukle suclanmasının nedeni de budur.
Babil sadece buyuculuğun değil, var olduğu zamandan bu yana gok biliminin de en cok geliştiği yer olarak da bilinir. Ama Harut ve Marut meleklerinin buyuculukle alakalı kıstası ilk kez Kuran-ı Kerim ’de gecer. Zaten tarihi kaynaklarda da Babil kentinin Keldaniler ve Ahameniler zamanında Mezopotamya ’nın buyu merkezi haline geldiği bilinir ( Eğer buyu diye bir şeyi kabul ediyorsanız)
Kuran-ı Kerim ’de, buyuyu kotuye kullanmamaları şartı ile Harut ve Marut, Babil halkına buyuyu oğretir ama sadece bu bilgi verilir. Harut ile Marut ’un cinsellikle ilgili bir suctan cezalandırıldığı ya da Babil kuyusu denilen hayali bir yere asıldığı ile ilgili bilgi vermez. Hayali diyoruz cunku Babil kazılarında, bahsedilen kuyuya rastlanmamıştır. Boyle bir kuyu yoktur. Peki biz bu hikayeyi nereden biliyoruz? Bu hikayenin bir kısmı Asya efsanelerine, bir kısmı da Benî İsrail hikayelerine dayanır. Bu efsaneleri duyan ve daha kotusu inanan tarihcilerin bu konuyu kitaplarında bu şekilde işlemesi ile bize kadar gelir. Sozu acılmışken, Benî İsrail rivayetlerinde ŞAMHOZOY adlı bir meleğin, işlediği cinsellik sucundan dolayı, kendisini gokle yer arasına asmasından bahsedilir. Oyle goruluyor ki bu rivayet, Babil Kulesi ’nin motifi ile birleşip yine Babil kulesinden tureyen bir efsane halini almış. Ustelik, biraz da mecaz duşunduğumuzde Babil ’in gunahkarların kuyusu anlamında kullanılabileceğini de duşunebiliriz.

[h=3] Babil Ne Demek? [/h]Akad dilince, Tanrı ’nın evi anlamına gelir. BÂb kapı; ili Tanrının anlamına gelir. Akadca Babil, alıntı bir sozcuk farklı forumlarda başka dillere gecmiştir. İbranice ’ye BAVEL ya da BABEL, İran ’da konuşulan Persceye BABİRUŞ ve eski Yunancaya BABYLON şeklinde gecmiştir. Bugun batı dillerinde ozel bir isim olarak Babylon kullanılır.
Eldeki yazılı belgelere gore şehir MO 3.000 yıl civarlarında kurulmuş. Akadlardan kalan belgelerde Babil adına rastlanır ama şehrin cok daha once kurulduğu tahmin edilmektedir.
Dilbilimcilere ve arkeologlara gore bu isim de Akadca ’da başka bir dilden gecmiş. Babil bolgesinin Akad ve Sumer uygarlıklarına ev sahipliği yaptığı duşunulunce anlamı yine Tanrı ’nın Kapısı olan başka bir sozcuk cıkıyor karşımıza. Sumerce KADİNGİRRA.. Ayrıştırırsak KA < kapı; DİNGİR > Tanrı; RA > -nın ; yani Tanrı ’nın kapısı. O donemde, Sumercede bu anlama gelen kelime, Akadcaya tercume yoluyla taşınmış olabilir. Elbette boyle duşunulmesinin tarihi bir arka planı da var. Sumer tabletlerinde AKADLI SARGON diye birisinden bahsedilir. Tarih, MO 23. yuzyılı gosterirken, Sargon ’un Sumer devletciklerini yıktığından ve hatta tum mabedleri yaktığından bu mabedlerde bulunan tanrı heykellerini de kendi şehrine goturduğunden bahsedilir. Buradan anlaşılacağı uzerine, Babil bir Sumer kenti iken Akkad yağmasına uğramıştır. Bu durumda, şehrin adının Akadcaya tercume yoluyla gectiği kabul edilebilir. Yalnız mesele, Akkadlı olan Sargon ’un yaşadığı şehir olan Akad ’dan herhangi bir iz kalmaması.. Muhtemelen bu şehir de Mezopotamya ’da ama henuz bu şehirden bir iz bugune kadar bulunmamıştır.
[h=4]Babil ve tarihi omru.. [/h]Babil, bilinen haliyle en az 2.000 yıllık bir devlet gecmişine sahip. Tevrat yani Kitab-ı Mukaddes ’te adı gecen Babil, bilinen en eski tarihî belgelere gore bir Sumer kentiydi. Tevrat ise Babil ’in Nuh tufanından sonra Nemrud ’un krallığının başladığı dort şehirden birisi olduğundan bahseder. Babil, Tevrat ’ta Sinear şehirlerinden birisi olarak anılır. Yalnız, Sumer belgelerine dayanarak Akkadların işgaline uğradığı ve Sumerlerden sonra Akkadların şehri olduğu bilinir. Kimi tarihciler, kayıp Akkad şehrinin Babil ’in yıkıntılarının arasında olduğuna ikna olmuş durumdadır. Teknik olarak boyle bir durum mumkundur ama Akkad şehrini bulmak icin başka bir tarih eserin yok edilmesi gibi bir durum soz konusu değildir.
Babil şehri, altı buyuk uygarlığa ev sahipliği yapmıştır:
1. Amurrular yani Eski Babil Krallığı : MO 1894 – 1595
2. Kassitler : 1595 – 1174
3. Asurlular : 745 – 626
4. Keldaniler yani Yeni Babil Krallığı : 626 – 539
5. Ahameniler yani İran : 539 – 332
6. İskender – Selevki : 332 – 275
Elbette bu altı donem de cok onemlidir ama Babil ’i Babil yapan, onu dunyanın en guzel şehri yapan Babil İmparatorluğudur. Yani Kaldaniler.. Ayrıca, dunyanın ilk yasalarının bu kentte yazılması, Hammurabi devri ile Amurrular zamanında olmuştur.
Keldaniler, yani eski Babil İmparatorluğu doneminde o meşhur asma bahceler yapılmıştır. Kendin imarına onem verilmiş ve akıllı mimarinin bir urunu olarak efsanelere dahi konu olan o saray yapılmıştır. Saray o kadar sağlamdır ki Buyuk İskender, Keldaniler tarafından yapılan sarayda hayata gozlerini yummuştur. Bu saray, Buhtunnasr olarak bilinen II. Nebukadnezzar tarafından yapılmıştır ve onun olumuye de zaten Keldaniler zayıflamaya başlamışılardır.562 yılında olen hukumdar II. Nebukadnezzar ’dan 23 yıl sonra da Babil İmparatorluğu Perslerce yıkılmıştır.
Yapılan kazılar sonucunda, şehre bugunku halini veren II. Nebukadnezzar ’dir ve onun imar faaliyetleri de kendisinden once yapılan yapıtların yıkılması ile olmuştur.
Babil sarayı ve Babil, meşhur Herodot Tarihinde, Tevrat ’ta, Kuran-ı Kerim ’de ve bazı Arap tarihcilerinin eserlerinde bahsedilir. Yalnız Arapların verdiği bilgiler icinde İskender ile ilgili olan bilgilerde hatalar vardır. Arap tarihlerinin bir kısmında Babil sarayını İskender ’in yerle bir ettiği, Babil şehrini mahvettiği yazar. Lakin bu doğru değildir. İskender unlu Babil Kulesi ’ni kendisinden oncekiler gibi yıkmamış, aksine Kyros gibi yıkmayıp onarmaya calışmıştır. Unlu Babil Kulesi, İskender ’in gorevlendirdiği 10.000 calışan tarafından molozlarından temizlenmiş ve o molozlar yeni bir kule yapımı icin kullanılacakken İskender olmuştur. İskender ’in olumunden sonra devlet erkanı, Babil Kulesi ile uğraşmamıştır.. Maalesef, kendinden sonra gelen imparatorlar yeni baş şehir belirlemiş ve Babil yıkıntıları ile kaderine terk edilmiştir.

Babil ’in kalıntıları bugun Bağdat ’ın 88 km guneyinde bulunan Hille kasabası civarındaydı ve orada yaşayan Araplar, bu kalıntıların Babil şehrinin kalıntılarını oldukları bildikleri halde herhangi bir kazı işlemi yapılmadı. Hatta Araplar bu yoreye ATLATU BABİL adını bile vermişlerdir. 20.yy başlarında ve hatta 19.yuzyılın ilk ceyreğinde , Avrupalı arkeologlar bu durumu oğrenmiş ve hemen arkeolojik kazılara başlanmıştır. Bu kazılarda, Heredot Tarihinde gecen bilgilerin de sayesinde, Babil neredeyse tamamlanmıştır..
[h=4]Babil Kulesi [/h]Dillerin doğuşu ile ilgili efsanelerde gecen, Kuran ve Tevrat ’ta yeri olan kule.. Efsanelerde, halk inanışlarında Babil, dik başlılığı, Allah ’a kufru ve şirki, buyuculuğu gosterir gibi bir durum vardır. İşte, tum bu durumlara neden olan şey Babil Kulesinden başka bir şey değildir. Aslında bu suclamalar Talmud ’u kaleme alan Yahudilere karşı yapılan bir propaganda olsa da yine de bu propagandanın kaynağı da Babil Kulesi olmuştur.

Babil, semavi dinlerin doğduğu yer olarak lanse edilir. Babil imparatorluklarının dili, coktanrılı dinler kategorisine girer ama adının anlamından da dolayı dinler icin hep cok onemli bir yer sayılmıştır. Civi yazılı metinlerin verdikleri bilgilere gore Mezopotamya ’da bulunan en buyuk mabed kulesi Babil Kulesi. Bu tur kulelere Akadca ZAKARU denirdi. Kuleler diyoruz elimizdeki belgelere gore Babil tek değil; evet en yukseği ve en gosterişlisi idi ama tek değildi.
Babil Kulesi ’ni kimin yaptırdığı hala muallakta kalan bir konudur. Yazıtlardan birisinde Babil Kulesinin tamir edildiğinden bahsediyor ki bu tamirin yapılması icin Babil Kulesi ’nin Akkadlı Sargon tarafından yapılması gerekiyor. Ama hem isminin Sumerce olması hem de şehrin Sumerler zamanında yapılması, bu kulenin de Sumerler zamanında yapılmasını akla getiriyor. İslam mufessirlerine gore ise Babil Kulesi, Nemrud tarafından inşa edildi.
Heredot, Babil kulesini tarif eder. Heredot ’un yazdıklarına gore kule yan ziggurat, 91 x 91 en ve boy oranına sahip kare bir zemin uzerindedir ve tum uzunluğu 75 metre olmaktadır. Uzunluklar, tabandan tavana doğru daralmaktadır. Kuculen altı kat olduğunu dile getiren Heredot, 7.katta, Marduk hareminin olduğundan bahseder. Bu harem mavi tuğlalardan yapılmıştır. En buyuk Tanrılarının hareminde babilin isminin geldiği “kutsal kapı” bulunur. 7. kata direk tırmanan bir merdiven olduğundan bahseden Heredot, bu merdivenden yalnız, İlah Marduk tarafından secilen bakirelerin girdiğinden bahseder.
Bu mimariyi niye anlattık? Bu mimariyi anlattık cunku Heredot ’un bu tasvirinin, kazılardan da goruleceği gibi gercek bir tasvir olduğun gorduk ama ana sebep, bu mimarinin, İslamiyet ’te bile kullanılan bir mimari haline gelmesi. Babil zigguratı, uzun zaman Mezopotamya mimarisinin mihenk taşı oldu. Cok azametli olan Babil Kulesi gibi minareler dikildi İslam ruzgarları eserken aynı coğrafyada. Bunlardan en cok dikkat cekeni, aynı zamanda halifelik unvanını taşıyan Abbasiler zamanında inşa edilen Samera Camii. Bu caminin minaresi, 33 x 33 metre boyutlarında kare bir zemin uzerinde yukselen 3 metre ve son katta da bir koşk bulunan bir yapı. Dahası, bu koşke muezzinin rahat gidebilmesi icin sadece koşke cıkan bir merdiven de bulunuyor. Semera Camii, cok acık ve net bir şekilde, buyuculukle ve kafirlikle suclanan, ifrit Nemrud ’un inşaa ettiğine inanılan Babil Kulesinin minik bir kopyası..
Bu kulenin Allah ’a isyanı temsil etmesinin nedeninin kulenin tepesindeki koşkun isminden kaynaklandığı goruşu pek cok tarihci tarafından kabul edilmiştir. Babil Kulesi, kuşkusuz Mezopotamya uygarlığındaki en yuksek ve ihtişamlı kule ve bu kulenin en tepesinde de İlah Marduk icin bir koşk bulunuyor. İşte bu koşke Sumerce ESAGİLA denmiş. Bu kelimenin anlamı, başını goklere kaldırmış, başını goğe yukseltmiş demektir. Tevrat ise Babil Kulesi icin “başı goklere erişecek kule” tabirini kullanmıştır. Sanıyoruz ki bu kulenin Nemrud tarafından dikildiği inancı da bu anlamdan geliyor. Cunku Nemrud, Allah ’a şirk koşmak, ona kafa tutmak, onunla yarışmak icin tepesi goğe değen bir kule inşa etmiş. Ustelik bu motif, hem İsrail geleneğinde hem de İslam geleneğinde gecen bir kıstas. Hal boyle olunca Babil Kulesi, kufur ve isyanın motifi ve hatta kaynağı haline donmuş.
Babil kulesi, dillerin karıştığı yer kabul edilir..
Babil Kulesi, tum dillerin tek bir dilden turediğini iddia edenlerin cıkış noktasıdır. Tevrat ’a gore tufandan kurtulan Hz. Nuh ’un oğulları “Butun yeryuzu uzerine dağılmayalım diye gelin kendimize bir şehir ve başı goklere erişecek bir kule bina edelim” derler. Bu bina, Babil Kulesidir ama Allah, tum kullarının bir olmasını istemez ve onların dunyanın farklı bolgelerine dağıtır. Babil Kulesi yarım kalır ve dunya, farklı dillerden oluşan bir yer haline gelir. Bunu desteklemek icin halk etimolojisinde Babil sozcuğunun “balal” kokunden geldiğini ve BABAL sozcuğunun de KARIŞTIRMAK anlamına geldiğini savunur buna inanan bilim insanları. Yalnız bunun bir telmih unsuru olması ihtimali de vardır. Cunku Babil halkı pek cok defa surulmuştur.
Babil kenti, ozellikle Keldaniler zamanında Mezopotamya ’nın işlek ticaret merkezi halindeydi. Tabiiki en kozmopolit şehirlerindendi ve pek cok kavimden insan vardı. Bu devirden kalan yazıtlarda artık asimle olmuş Sumerlerden, Akkadlardan, Gutilerden, Amurrulardan, Kassitlerden, Aramilerden, Asurlulardan ve daha pek coklarından bahsedilir. Bir de Babil Sarayının mimari II. Nebukadnezzar ’ın Kudus ’u fethettikten sonra Yahudileri, işci olarak Filistinli, Fenikeli, Mısırlı, İyonyalı, Elamlı , Medli ve Persli insanları getirdiği bilinir. Bu işciler de Babil Kulesinde calışmışlardır. Boyle bir tarihi gercek bilinirken Tevrat ’ta gecen 72 dile bolunduler iddiası da bir temele oturuyor.
[h=4]Buyuculuk ve Babil Kuyusu .. [/h]Kutsal kitaplarda Harut ve Marut ile buyu kıstasları vardır. Babil kentinin de buyuculukle suclanmasının nedeni de budur.
Babil sadece buyuculuğun değil, var olduğu zamandan bu yana gok biliminin de en cok geliştiği yer olarak da bilinir. Ama Harut ve Marut meleklerinin buyuculukle alakalı kıstası ilk kez Kuran-ı Kerim ’de gecer. Zaten tarihi kaynaklarda da Babil kentinin Keldaniler ve Ahameniler zamanında Mezopotamya ’nın buyu merkezi haline geldiği bilinir ( Eğer buyu diye bir şeyi kabul ediyorsanız)
Kuran-ı Kerim ’de, buyuyu kotuye kullanmamaları şartı ile Harut ve Marut, Babil halkına buyuyu oğretir ama sadece bu bilgi verilir. Harut ile Marut ’un cinsellikle ilgili bir suctan cezalandırıldığı ya da Babil kuyusu denilen hayali bir yere asıldığı ile ilgili bilgi vermez. Hayali diyoruz cunku Babil kazılarında, bahsedilen kuyuya rastlanmamıştır. Boyle bir kuyu yoktur. Peki biz bu hikayeyi nereden biliyoruz? Bu hikayenin bir kısmı Asya efsanelerine, bir kısmı da Benî İsrail hikayelerine dayanır. Bu efsaneleri duyan ve daha kotusu inanan tarihcilerin bu konuyu kitaplarında bu şekilde işlemesi ile bize kadar gelir. Sozu acılmışken, Benî İsrail rivayetlerinde ŞAMHOZOY adlı bir meleğin, işlediği cinsellik sucundan dolayı, kendisini gokle yer arasına asmasından bahsedilir. Oyle goruluyor ki bu rivayet, Babil Kulesi ’nin motifi ile birleşip yine Babil kulesinden tureyen bir efsane halini almış. Ustelik, biraz da mecaz duşunduğumuzde Babil ’in gunahkarların kuyusu anlamında kullanılabileceğini de duşunebiliriz.