

Sanatcı, yaşadığı toplumdan alarak kendi ic dunyasında harmanladığı duygu ve duşuncelerini estetik bir uslupla dışa vurarak sanat eserleri uretir. İcinde yaşadığı toplumun sanatcı uzerinde etkisi oldukca fazla olsa da aslında sanatcı alışılagelmişin dışında olandır. Olaylara cevresindekilerden farklı bir acıdan baktığından verdiği tepki de diğer insanlardan farklı olur. Bu tepkiyi verirken sanatcını kullandığı yontemler sanat dallarının oluşmasına sebep olmuştur. Cunku her sanatcının kendisini ifade şekli farklılık gosterir. Kimi sanatcılar resim, heykel gibi gorsel sanatlarla, kimisi muzik, edebiyat gibi işitsel sanatlarla, bazıları ise tiyatro, bale, dans ve opera gibi dramatik sanatlarla kendisini ifade etmiştir. Normal bir insanın duşuncelerini sadece konuşarak ya da yazarak, hicbir estetik uslup kullanmadan ifade ettiğini duşunursek sanatcıların normal olmadığını anlamak cok zor olmaz. Sanat insanlık tarihi kadar eski bir olgudur. Sanat tarih boyunca butun insanlığı etkilemiş, felsefi bir olgudur. Sanat sonucu ortaya cıkan eser iğrenc ve cirkin dahi olsa estetik acıdan guzeldir. Sanat felsefesi sanattaki guzelin arayışı icindedir. Oysa estetik doğada bulunan guzelliği de kapsamaktadır.
Felsefe acısından sanat 3 şekilde yapılmaktadır;
Taklit olarak sanat
Yaratma olarak sanat
Oyun olarak sanat
Platon ve Aristoteles sanat eserinin doğada var olan guzellik taklit edilerek ortaya cıktığını ileri surmuşlerdir. Croce ’ ye gore doğada ideal ve mukemmel guzellik yoktur, sanatcı eserlerine kendi kişiliğini ve yaratıcı gucunu katarak eserini mukemmel guzelliğe ulaştırabilir. Schiller oyun ve sanatın birbiriyle bağlı olduğunu, her ikisinin de hayal gucu ile hicbir fayda gutmeden, insanı ozgurleştirmek icin yapıldığını iddia etmiştir.
Sanat geniş bir kavram olmasına karşın genel olarak guzel sanatlar icin kullanılır. Pratik sanatlar ise zanaat kelimesi ile ifade edilmektedir. Sanat ve zanaat coğu zaman birbiri ile karıştırılan ve birbiri yerine kullanılan kelimelerdir. Aralarındaki fark ise zanaat oğrenilerek kazanılan el becerisi ile maddi fayda sağlamak icin yapılırken, sanat hicbir fayda gutmeden yaratıcılık ve hayal gucunun dışa vurulmasıdır. Zanaatcı belirli olculerle birbirlerinin aynı urunler uretirken, sanatcı tamamen ozgun ve kuralsız bir şekilde eserler oluşturur. Sanatcı eğer eserini bir fayda sağlamak icin uretiyorsa o zaman zanaatcı olur. Sanat ve zanaat daha doğrusu pratik sanatlar ve guzel sanatlar bu yonleriyle birbirlerinden ayrılırlar.