
Tıp oğrencileri, doktorluğun ilk adımı olarak stetoskop alır. Her ortamda taşımaktan zevk alırlar. Vucudumuzun “ic sesini” veren bir enstrumandır.
Stetoskop, vucut icindeki sesleri dinlemeye yarayan tıbbi bir cihazdır. Vucudun icindeki seslerin normal olup olmadığını anlamaya yarar. Her doktorun kullandığı pratik bir cihaz olan stetoskop, her yaştan her hasta icin kullanılabilir. Kullanıcısı acısından tecrube gerektiren bir işlemdir. Orneğin, kalpten gelen bir sesin normal olup olmadığını anlamak deneyim gerektirir. Her insanın organlarının sesleri farklılık gosterebilir. Bu aşamada stetoskop kullanan doktor veya sağlık gorevlisinin deneyimi gundeme geliyor. Doktorların boyunlarından duşurmediği, tıp oğrencilerinin gozleri gibi baktığı bir cihaz olan stetoskop, “fiziki muayenenin enstrumanı” niteliğindedir. Stetoskobu tanımak icin makalemize kulak verelim!
[h=4]Tarihi [/h]Stetoskobun tarihi, Hipokrat ’ın kalp seslerini dinlemesi ile başlayan bir surec. M.O. 400 ’lu yıllarda Hipokrat, kalp seslerini dinlemiş ve bu ses icin “goğus kafesi icinde kaynayan sirke” tanımı yapmıştır. 17. yuzyılda İngiliz doktor William Harvey, bu sesi, “akan suyun şırıltısı” olarak tanımladı. Harvey, aynı zamanda kan dolaşımını doğru olarak tanımlayan ilk kişidir. Stetoskobun gunumuzdeki haline gelmesi icin ceşitli malzemeler ve farklı yontemler denendi. İlk stetoskop materyali, 35 milimetrelik tahta bir silindirdir. En iyi ses iletimi ilk olarak bu malzemeden sağlandı. Bu malzeme ile kalp atışı sesleri, tuplere gore daha net bir şekilde ayrıştırılabildi.

(Cam ağacından yapılmış ilk stetoskop ve mucidi Rene Laennec)
Paris'teki Necker-Enfants Malades Hastanesi'nde gorevli Fransız doktor Rene Theophile-Hyacinthe Laennec, stetoskobun mucididir. 1816 yılında rulo haline getirdiği bir kÂğıdı iple bağladı ve hastanın goğsune dayayarak kalp atışlarının sesini dinledi. Laennec, kulağını hastaların goğsune koyarak, kalp atışlarını ve nefes alışverişlerini dinlerdi ve bu duyduğu seslerler tanı koyabilirdi. Ancak kadın hastalar icin bu yontemi kullanmaktan cekinirdi. Bu sebeple işitme sorunu yaşayan insanların kullandıkları huni şeklindeki cihaza benzer bir alet yapmaya karar verdi. Bu tur bir cihazla hastaların kalp atışlarını duyup duyamayacağını anlamak isteyen Dr. Laennec, bir dosya kÂğıdını rulo yaparak hastasının goğsune dayadı. Laennec, icadı ile ilgili şunları soylemiştir; “Bir parca kÂğıt alıp cok sıkı bir şekilde rulo haline getirdim. Bir ucunu prekordiyal bolgeye diğer ucunu kulağıma tuttum. Kalbin atışını daha onceden kulağımla duyduğumdan cok daha acık duyabildiğim icin hem şaşkın hem de mutluydum." Laennec, daha sonra kÂğıt yerine ahşaptan borularla denemeler yaptı. Cam ağacının en iyi sonucu verdiğini gordu. Evinde 30 santimetre uzunluğunda, 3,5 santimetre capında camdan bir dinleme cihazı geliştirdi. Cihazın ucunu, kulağa uygun şekilde huni gibi yaptı. Laennec ’in uygulandığı yontem zamanla gelişerek tuplerle vucut dinleme yontemleri ortaya cıktı. Bu tupler, stetoskobun başlangıcı olarak kabul ediliyor.
Stetoskobun tarihsel gelişimi ile ilgili bazı onemli surecler şunlardır;
1829 yılında İngiliz doktor Charles James Blasius Williams, Laennec ’in geliştirdiği stetoskobu iki parcaya bolerek, geliştirdi. Williams, eğilip bukulebilen bir cihaz icat etti. Williams, aynı zamanda, kalp seslerinin kaynağına ilişkin tartışmalara katkı yapan ve oskultasyonun onemli onculerinden bir isimdir.
1830-1840 yılları arasında tek kulaktan dinleme imkÂnı sağlayan, kaucuk, elastik ve daha estetik stetoskoplar geliştirildi. Bu aletler, kalp ve akciğer seslerini dinlemek icin acısal hareketler yapmaya olanak sağlıyordu.
1851 yılından İrlandalı doktor Alfred Leared, “binaural stetoskop” adı verilen bir alet icat etti.
Cift kulaklıklı ilk stetoskop, 1852 yılında yapıldı ve kullanıldı. Amerikalı doktor George P. Cammann, her iki kulağa takılabilen stetoskop tasarladı.
1894 yılında İtalyan Aurelio Bianchi, karmaşık bir stetoskop uzerinde bazı calışmalar yaptı. Bianchi ’nin Amerikalı muhendis Bowles ile yaptığı stetoskop tasarımları goğus kafesi icin kullanıldı.
1926 yılında Lad Howard Spragues, ilk can ve diyafram birleşimini bugunku şeklinde getirdi.
1940 yılında Lad Howard Spragues ve Maurice Rappaport, stetoskobun bilimsel fizik prensiplerini belirledi.
1958 yılında İngiliz kardiyolog Dr. Aulrey Leatham, ilk tasarımından farklı olarak daha kucuk canlı bir stetoskop tasarladı. Bir manivelası bulunan bu stetoskop, kucuk can sayesinde bebekler ve cocuklarda kolaylıkla kullanılabilecek ozellikteydi.
İlk elektronik stetoskop, 1961 yılında Amplivox firması tarafından uretildi. Bu stetoskopta vakumlu tup teknolojisi kullanıldı. Ağırlığı ve boyu ile de ideal kullanım sağladı.
1961 yılı, stetoskoplar icin onemli bir kilometre taşıdır. Massachusetts'teki West Roxbury VA Hastanesi'nde gorevli kardiyolog Dr. David Littmann, paslanmaz celik ve hafif alaşımdan temin edilebilen tek borulu ve aerodinamik, hafif bir stetoskop tasarladı. Dr. Littmann, ağır ve hantal stetoskopların eksikliklerinin ve mevcut modellerin ortaya cıkan olağandışı gurultusunun farkındaydı. Littmann ’ın stetoskobu, hafifliği, esnekliği ve mukemmel akustik ozellikleri nedeniyle hızla kullanılan en populer modellerden biri oldu. Littmann stetoskobunun tasarımı, 1967 yılında bir şirket tarafından satın alındı. Littmann stetoskobu populerlik kazanmaya devam etti ve mevcut aralıklara ozel modeller eklendi. Gunumuzde de hala en cok tercih edilen stetoskoplar arasında Littmann stetoskopları yer alır.
“Stetoskop” kelimesi, Yunanca iki kelimenin birleştirilmesi ile turetilmiş bir sozcuktur. Yunanca “goğus” anlamındaki “stetos” ve “bakmak” anlamındaki “skopein” kelimelerinden “stetoskop” sozcuğu ortaya cıkmıştır. İngilizcesi “stethoscope” şeklindedir.

[h=3]Tanım [/h]Stetoskop, vucut icindeki sesleri dinlemek icin kullanılır. Diyafram, elastik boru (tup) ve kulaklıktan oluşan ve tıp uygulamalarında kullanılan bir cihazdır. Calışma sistemi oldukca basit olan stetoskop, “mekanik yukseltici” olarak da bilinir. Stetoskopla vucut seslerini dinleme işlemine “oskultasyon” denir. Oskultasyon, fizikî muayenenin stetoskopla yapılan kısmını tarif eden işlemdir ve genellikle goğus ve batın bolgesi hastalıklarını araştırma ve teşhisi icin kullanılır. Bu yontem, tecrube gerektiren bir işlemdir. Stetoskopla yapılan araştırma ve teşhis işlemlerinde kulağa gelen sesin normal olup olmadığını anlamak teorik ve pratik surecler gerektirir.
[h=3]Stetoskobun Ozellikleri ve Calışma Prensibi [/h]Stetoskobun basit veya karmaşık yapılı ceşitleri olsa da genel olarak calışma prensipleri ses iletimi temelindedir. Yassı koni şeklindeki diyafram, vucutta dinlenmek istenen bolgeye konulur. Diyafram, ortam şartlarından yalıtılmış bir zardan oluşur. Dokundurulan yuzeyden gelen ses dalgaları veya titreşimleri, zarı titreştirir. Zar, konik parca icindeki havaya baskı uygular ve oluşan hava basıncı elastik boru veya tupten gecerek kulaklığa ulaşır. Kulaklıktaki uygun parcalar, sesi kulağa ulaştırır. Bazı stetoskoplarda “can” adı verilen bir kısım daha bulunur. Can, alcak sesleri yukseltmeye yarar. Akustik stetoskoplar, sesi yukseltmeden kulağa taşır.
Vucuttaki organların sesleri, doktorlar icin bir veri kaynağıdır. Deneyimli bir doktor, organlarını normal calışma sesini analiz ederek sorunu bulabilir. Organın doğal sesinin haricinde bir anormal bir ses, hastalığın teşhisine yardımcı olur. Kalp atışlarının veya o bolgedeki işleyişin sesi, 60 ila 500 Hz arasındadır. Kalbin genişlediği anda ust bolgeden gelen sesler 60 Hz ’in altında ise, kalp kapakcılarında sorun olabileceğine işaret eder. Akciğerlerden gelen 1400 Hz. veya uzerindeki sesler de, bir sorun olduğu anlamına gelir. Stetoskobun zil alıcısı, 30 ila 500 Hz. arası duşuk frekanslı sesleri; diyafram alıcı ise 200 ila 1400 Hz. arası daha yuksek frekanslı sesleri dinlemeyi sağlar. Stetoskop alıcıları iki elastik hortum ile kulağa uzanır. Kulaklıklar, dışarıdan gelen gurultuleri engelleyecek ozellikte ve capta tasarlanmıştır. Diyafram, ince bakalitten yapılır.

[h=3]Stetoskop Ceşitleri [/h]Akustik Stetoskop: En yaygın ve bilinen stetoskop ceşididir. Goğus ve sırt bolgesinden gelen sesleri hava dolu ici boş tupler vasıtasıyla kulağa iletir. Ana parcaları can ve diyaframdır. Diyafram, hastanın goğus kısmına yerleştirilince plastik diyaframın titreşimi ile akustik hava dalgaları uretilir ve borudan dinleyicinin kulaklarına iletilir. Eğer can kullanılıyorsa, titreşimler direkt olarak dinleyicilerin kulaklarına iletilir. Can en iyi duşuk frekanslı sesler verirken, diyafram yuksek frekanslı sesleri duymak icin kullanılır. Her ikisi de tam olcekli bir oskultasyon yapmak icin gereklidir. Akustik stetoskopların onemli bir dezavantajı, her zaman ses seviyesinin duşuk olmasıdır. Bununla birlikte, 1999 yılında “tabakalı surekli lumen” in icat edilmesi ve 2002 yılında kinetik akustik mekanizma bu sorunu cozmuştur.

(Elektronik stetoskop)
Elektronik Stetoskoplar: Elektronik stetoskoplar, yukarıda calışma prensibini anlattığımız mekanik stetoskoplara oranla daha karmaşık sistemli; ancak daha verimli bir stetoskoptur. Mekanik stetoskopların sunduğu verileri uzman doktorlar yorumlayabilir. Elektronik stetoskoplar ise, “yorumlanmış veriler” sunarak deneyimsiz kullanıcılara da kolaylık sağlar. Henuz gelişmekte olan elektronik stetoskoplar, hem pahalıdır hem de tam olarak gelişmemiştir. Bu sebeple yaygın kullanımı yoktur. Mekanik stetoskoplar, halen doktorların en cok tercih ettiği stetoskoplardır.
Elektronik stetoskoplar, sesi elektriksel bir işarete donuşturur. Vucuttan gelen seslerin oluşturduğu hava titreşimini elektriksel işarete donuşturen basınc algılayıcılar, vucuttaki sesleri, ortam seslerinden yalıtılmış mikrofonlar aracılığı ile elektronik ortama aktarır. Ses, mikrofon sayesinde gerilime donuşturulur ve cok zayıf ve gurultuludur. Yukseltec ve filtre uygulamaları ile sinyal, daha sonra ses, goruntu veya teşhis sonucları olarak analog veya dijital bir sisteme aktarılır. Elektronik stetoskoplarda genellikle dijital sistemler kullanılır. Bu aşamada elde edilen işaret, nonce sayısal değerlere donuşturulur, ardından da bir işlemci aracılığı ile işlenerek cıktı olarak alınır. Elde edilen veriler kolaylıkla yorumlanabilir. Elektronik stetoskopların en buyuk avantajı, hastanın oskultasyonu ile ilgili bir veri tabanı oluşturabilmektir. Bu veriler, hastanın durumu ile ilgili gelecekte referans olarak kullanılmaktadır.
Doppler Steteskop: “Doppler etkisi” kullanılarak calışan bir stetoskop ceşididir. Hareket, ses dalgalarının frekansındaki değişiklikle tespit edilir. Aort yetersizliklerinin saptanması ve bozulmuş ventrikuler gevşemenin saptanmasında daha duyarlıdır. (Doppler etkisi; dalga ozelliği gosteren frekans ve dalga boyunun hareketli bir gozlemci tarafından farklı zaman veya konumlarda farklı algılanması olayıdır.)
Fetal (Cenin) Stetoskobu: “Fetuskop” veya “Pinard boynuzu” olarak da bilinir. Eski bir dinleme trompetine benzer. Hamile kadının karnına yerleştirilerek fetusun kalp atışlarının veya o bolgedeki diğer seslerin dinlenmesine veya olanak sağlar.

[h=4]Bunları Biliyor Musunuz? [/h]Cift kulaklıklı ilk stetoskobu tasarlayan Amerikalı doktor George P. Cammann ’ın tasarladığı cihaz, 1 inclik ahşap cana bağlı tuplere doğru incelen spiral telliydi. Yayla metal dinleme tuplerine bağlı, kullanımı kolay ve konforlu bir cihazdı. Cammann ’ın tasarımının ardından gunumuze kadar stetoskop tasarımında cok az değişim oldu.
Stetoskobun mucidi Leannec ’in, kadınların goğuslerine kulağını koyma utancı sebebiyle bir alet geliştirmesi, stetoskop icin “utanctan doğan cihaz” yorumlarına yol acmıştır.
Stetoskopla vucudun bircok organı veya bolgesinden ses alınabilir. Ancak genellikle kalp ve nabız atışları, akciğer sesleri, solunum sesleri, bağırsak ve mide sesleri dinlenir. Ayrıca kan basıncını olcmek icin de kullanılabilir.
Bebekler ve cocuklarda stetoskop kullanan bazı doktorlar, vucuda dokunan diyafram bolumu soğuk olduğu icin kıyafetlerine surterek ısıtırlar.
Bebek ve cocuklar icin kullanılan bazı stetoskoplara korkmamaları icin peluş kılıflar gecirilir.
Stetoskop, ses duzeyini yukseltir. Bu sebeple kulaklıklar takılıyken diyafram bolumune sert bir darbeyle vurulduğunda kulağa zarar verebilir.
Stereofonik oskultasyon ozelliği bulunan stetoskoplar, solunum sesleri ile lokalize normal kalp sesleri ve protez kalp kapakcılarının seslerini ayırt edebilecek ozelliktedir. Cift lumenli borusu ile stereo ses verebilir.
Gelişmekte olan ulkelerde pahalı stetoskopları alamayan doktorlar icin 3D yazıcılarla ucuz plastik stetoskoplar uretilebiliyor.

[h=4]Tarihi [/h]Stetoskobun tarihi, Hipokrat ’ın kalp seslerini dinlemesi ile başlayan bir surec. M.O. 400 ’lu yıllarda Hipokrat, kalp seslerini dinlemiş ve bu ses icin “goğus kafesi icinde kaynayan sirke” tanımı yapmıştır. 17. yuzyılda İngiliz doktor William Harvey, bu sesi, “akan suyun şırıltısı” olarak tanımladı. Harvey, aynı zamanda kan dolaşımını doğru olarak tanımlayan ilk kişidir. Stetoskobun gunumuzdeki haline gelmesi icin ceşitli malzemeler ve farklı yontemler denendi. İlk stetoskop materyali, 35 milimetrelik tahta bir silindirdir. En iyi ses iletimi ilk olarak bu malzemeden sağlandı. Bu malzeme ile kalp atışı sesleri, tuplere gore daha net bir şekilde ayrıştırılabildi.

(Cam ağacından yapılmış ilk stetoskop ve mucidi Rene Laennec)
Paris'teki Necker-Enfants Malades Hastanesi'nde gorevli Fransız doktor Rene Theophile-Hyacinthe Laennec, stetoskobun mucididir. 1816 yılında rulo haline getirdiği bir kÂğıdı iple bağladı ve hastanın goğsune dayayarak kalp atışlarının sesini dinledi. Laennec, kulağını hastaların goğsune koyarak, kalp atışlarını ve nefes alışverişlerini dinlerdi ve bu duyduğu seslerler tanı koyabilirdi. Ancak kadın hastalar icin bu yontemi kullanmaktan cekinirdi. Bu sebeple işitme sorunu yaşayan insanların kullandıkları huni şeklindeki cihaza benzer bir alet yapmaya karar verdi. Bu tur bir cihazla hastaların kalp atışlarını duyup duyamayacağını anlamak isteyen Dr. Laennec, bir dosya kÂğıdını rulo yaparak hastasının goğsune dayadı. Laennec, icadı ile ilgili şunları soylemiştir; “Bir parca kÂğıt alıp cok sıkı bir şekilde rulo haline getirdim. Bir ucunu prekordiyal bolgeye diğer ucunu kulağıma tuttum. Kalbin atışını daha onceden kulağımla duyduğumdan cok daha acık duyabildiğim icin hem şaşkın hem de mutluydum." Laennec, daha sonra kÂğıt yerine ahşaptan borularla denemeler yaptı. Cam ağacının en iyi sonucu verdiğini gordu. Evinde 30 santimetre uzunluğunda, 3,5 santimetre capında camdan bir dinleme cihazı geliştirdi. Cihazın ucunu, kulağa uygun şekilde huni gibi yaptı. Laennec ’in uygulandığı yontem zamanla gelişerek tuplerle vucut dinleme yontemleri ortaya cıktı. Bu tupler, stetoskobun başlangıcı olarak kabul ediliyor.
Stetoskobun tarihsel gelişimi ile ilgili bazı onemli surecler şunlardır;
1829 yılında İngiliz doktor Charles James Blasius Williams, Laennec ’in geliştirdiği stetoskobu iki parcaya bolerek, geliştirdi. Williams, eğilip bukulebilen bir cihaz icat etti. Williams, aynı zamanda, kalp seslerinin kaynağına ilişkin tartışmalara katkı yapan ve oskultasyonun onemli onculerinden bir isimdir.
1830-1840 yılları arasında tek kulaktan dinleme imkÂnı sağlayan, kaucuk, elastik ve daha estetik stetoskoplar geliştirildi. Bu aletler, kalp ve akciğer seslerini dinlemek icin acısal hareketler yapmaya olanak sağlıyordu.
1851 yılından İrlandalı doktor Alfred Leared, “binaural stetoskop” adı verilen bir alet icat etti.
Cift kulaklıklı ilk stetoskop, 1852 yılında yapıldı ve kullanıldı. Amerikalı doktor George P. Cammann, her iki kulağa takılabilen stetoskop tasarladı.
1894 yılında İtalyan Aurelio Bianchi, karmaşık bir stetoskop uzerinde bazı calışmalar yaptı. Bianchi ’nin Amerikalı muhendis Bowles ile yaptığı stetoskop tasarımları goğus kafesi icin kullanıldı.
1926 yılında Lad Howard Spragues, ilk can ve diyafram birleşimini bugunku şeklinde getirdi.
1940 yılında Lad Howard Spragues ve Maurice Rappaport, stetoskobun bilimsel fizik prensiplerini belirledi.
1958 yılında İngiliz kardiyolog Dr. Aulrey Leatham, ilk tasarımından farklı olarak daha kucuk canlı bir stetoskop tasarladı. Bir manivelası bulunan bu stetoskop, kucuk can sayesinde bebekler ve cocuklarda kolaylıkla kullanılabilecek ozellikteydi.
İlk elektronik stetoskop, 1961 yılında Amplivox firması tarafından uretildi. Bu stetoskopta vakumlu tup teknolojisi kullanıldı. Ağırlığı ve boyu ile de ideal kullanım sağladı.
1961 yılı, stetoskoplar icin onemli bir kilometre taşıdır. Massachusetts'teki West Roxbury VA Hastanesi'nde gorevli kardiyolog Dr. David Littmann, paslanmaz celik ve hafif alaşımdan temin edilebilen tek borulu ve aerodinamik, hafif bir stetoskop tasarladı. Dr. Littmann, ağır ve hantal stetoskopların eksikliklerinin ve mevcut modellerin ortaya cıkan olağandışı gurultusunun farkındaydı. Littmann ’ın stetoskobu, hafifliği, esnekliği ve mukemmel akustik ozellikleri nedeniyle hızla kullanılan en populer modellerden biri oldu. Littmann stetoskobunun tasarımı, 1967 yılında bir şirket tarafından satın alındı. Littmann stetoskobu populerlik kazanmaya devam etti ve mevcut aralıklara ozel modeller eklendi. Gunumuzde de hala en cok tercih edilen stetoskoplar arasında Littmann stetoskopları yer alır.
“Stetoskop” kelimesi, Yunanca iki kelimenin birleştirilmesi ile turetilmiş bir sozcuktur. Yunanca “goğus” anlamındaki “stetos” ve “bakmak” anlamındaki “skopein” kelimelerinden “stetoskop” sozcuğu ortaya cıkmıştır. İngilizcesi “stethoscope” şeklindedir.

[h=3]Tanım [/h]Stetoskop, vucut icindeki sesleri dinlemek icin kullanılır. Diyafram, elastik boru (tup) ve kulaklıktan oluşan ve tıp uygulamalarında kullanılan bir cihazdır. Calışma sistemi oldukca basit olan stetoskop, “mekanik yukseltici” olarak da bilinir. Stetoskopla vucut seslerini dinleme işlemine “oskultasyon” denir. Oskultasyon, fizikî muayenenin stetoskopla yapılan kısmını tarif eden işlemdir ve genellikle goğus ve batın bolgesi hastalıklarını araştırma ve teşhisi icin kullanılır. Bu yontem, tecrube gerektiren bir işlemdir. Stetoskopla yapılan araştırma ve teşhis işlemlerinde kulağa gelen sesin normal olup olmadığını anlamak teorik ve pratik surecler gerektirir.
[h=3]Stetoskobun Ozellikleri ve Calışma Prensibi [/h]Stetoskobun basit veya karmaşık yapılı ceşitleri olsa da genel olarak calışma prensipleri ses iletimi temelindedir. Yassı koni şeklindeki diyafram, vucutta dinlenmek istenen bolgeye konulur. Diyafram, ortam şartlarından yalıtılmış bir zardan oluşur. Dokundurulan yuzeyden gelen ses dalgaları veya titreşimleri, zarı titreştirir. Zar, konik parca icindeki havaya baskı uygular ve oluşan hava basıncı elastik boru veya tupten gecerek kulaklığa ulaşır. Kulaklıktaki uygun parcalar, sesi kulağa ulaştırır. Bazı stetoskoplarda “can” adı verilen bir kısım daha bulunur. Can, alcak sesleri yukseltmeye yarar. Akustik stetoskoplar, sesi yukseltmeden kulağa taşır.
Vucuttaki organların sesleri, doktorlar icin bir veri kaynağıdır. Deneyimli bir doktor, organlarını normal calışma sesini analiz ederek sorunu bulabilir. Organın doğal sesinin haricinde bir anormal bir ses, hastalığın teşhisine yardımcı olur. Kalp atışlarının veya o bolgedeki işleyişin sesi, 60 ila 500 Hz arasındadır. Kalbin genişlediği anda ust bolgeden gelen sesler 60 Hz ’in altında ise, kalp kapakcılarında sorun olabileceğine işaret eder. Akciğerlerden gelen 1400 Hz. veya uzerindeki sesler de, bir sorun olduğu anlamına gelir. Stetoskobun zil alıcısı, 30 ila 500 Hz. arası duşuk frekanslı sesleri; diyafram alıcı ise 200 ila 1400 Hz. arası daha yuksek frekanslı sesleri dinlemeyi sağlar. Stetoskop alıcıları iki elastik hortum ile kulağa uzanır. Kulaklıklar, dışarıdan gelen gurultuleri engelleyecek ozellikte ve capta tasarlanmıştır. Diyafram, ince bakalitten yapılır.

[h=3]Stetoskop Ceşitleri [/h]Akustik Stetoskop: En yaygın ve bilinen stetoskop ceşididir. Goğus ve sırt bolgesinden gelen sesleri hava dolu ici boş tupler vasıtasıyla kulağa iletir. Ana parcaları can ve diyaframdır. Diyafram, hastanın goğus kısmına yerleştirilince plastik diyaframın titreşimi ile akustik hava dalgaları uretilir ve borudan dinleyicinin kulaklarına iletilir. Eğer can kullanılıyorsa, titreşimler direkt olarak dinleyicilerin kulaklarına iletilir. Can en iyi duşuk frekanslı sesler verirken, diyafram yuksek frekanslı sesleri duymak icin kullanılır. Her ikisi de tam olcekli bir oskultasyon yapmak icin gereklidir. Akustik stetoskopların onemli bir dezavantajı, her zaman ses seviyesinin duşuk olmasıdır. Bununla birlikte, 1999 yılında “tabakalı surekli lumen” in icat edilmesi ve 2002 yılında kinetik akustik mekanizma bu sorunu cozmuştur.

(Elektronik stetoskop)
Elektronik Stetoskoplar: Elektronik stetoskoplar, yukarıda calışma prensibini anlattığımız mekanik stetoskoplara oranla daha karmaşık sistemli; ancak daha verimli bir stetoskoptur. Mekanik stetoskopların sunduğu verileri uzman doktorlar yorumlayabilir. Elektronik stetoskoplar ise, “yorumlanmış veriler” sunarak deneyimsiz kullanıcılara da kolaylık sağlar. Henuz gelişmekte olan elektronik stetoskoplar, hem pahalıdır hem de tam olarak gelişmemiştir. Bu sebeple yaygın kullanımı yoktur. Mekanik stetoskoplar, halen doktorların en cok tercih ettiği stetoskoplardır.
Elektronik stetoskoplar, sesi elektriksel bir işarete donuşturur. Vucuttan gelen seslerin oluşturduğu hava titreşimini elektriksel işarete donuşturen basınc algılayıcılar, vucuttaki sesleri, ortam seslerinden yalıtılmış mikrofonlar aracılığı ile elektronik ortama aktarır. Ses, mikrofon sayesinde gerilime donuşturulur ve cok zayıf ve gurultuludur. Yukseltec ve filtre uygulamaları ile sinyal, daha sonra ses, goruntu veya teşhis sonucları olarak analog veya dijital bir sisteme aktarılır. Elektronik stetoskoplarda genellikle dijital sistemler kullanılır. Bu aşamada elde edilen işaret, nonce sayısal değerlere donuşturulur, ardından da bir işlemci aracılığı ile işlenerek cıktı olarak alınır. Elde edilen veriler kolaylıkla yorumlanabilir. Elektronik stetoskopların en buyuk avantajı, hastanın oskultasyonu ile ilgili bir veri tabanı oluşturabilmektir. Bu veriler, hastanın durumu ile ilgili gelecekte referans olarak kullanılmaktadır.
Doppler Steteskop: “Doppler etkisi” kullanılarak calışan bir stetoskop ceşididir. Hareket, ses dalgalarının frekansındaki değişiklikle tespit edilir. Aort yetersizliklerinin saptanması ve bozulmuş ventrikuler gevşemenin saptanmasında daha duyarlıdır. (Doppler etkisi; dalga ozelliği gosteren frekans ve dalga boyunun hareketli bir gozlemci tarafından farklı zaman veya konumlarda farklı algılanması olayıdır.)
Fetal (Cenin) Stetoskobu: “Fetuskop” veya “Pinard boynuzu” olarak da bilinir. Eski bir dinleme trompetine benzer. Hamile kadının karnına yerleştirilerek fetusun kalp atışlarının veya o bolgedeki diğer seslerin dinlenmesine veya olanak sağlar.

[h=4]Bunları Biliyor Musunuz? [/h]Cift kulaklıklı ilk stetoskobu tasarlayan Amerikalı doktor George P. Cammann ’ın tasarladığı cihaz, 1 inclik ahşap cana bağlı tuplere doğru incelen spiral telliydi. Yayla metal dinleme tuplerine bağlı, kullanımı kolay ve konforlu bir cihazdı. Cammann ’ın tasarımının ardından gunumuze kadar stetoskop tasarımında cok az değişim oldu.
Stetoskobun mucidi Leannec ’in, kadınların goğuslerine kulağını koyma utancı sebebiyle bir alet geliştirmesi, stetoskop icin “utanctan doğan cihaz” yorumlarına yol acmıştır.
Stetoskopla vucudun bircok organı veya bolgesinden ses alınabilir. Ancak genellikle kalp ve nabız atışları, akciğer sesleri, solunum sesleri, bağırsak ve mide sesleri dinlenir. Ayrıca kan basıncını olcmek icin de kullanılabilir.
Bebekler ve cocuklarda stetoskop kullanan bazı doktorlar, vucuda dokunan diyafram bolumu soğuk olduğu icin kıyafetlerine surterek ısıtırlar.
Bebek ve cocuklar icin kullanılan bazı stetoskoplara korkmamaları icin peluş kılıflar gecirilir.
Stetoskop, ses duzeyini yukseltir. Bu sebeple kulaklıklar takılıyken diyafram bolumune sert bir darbeyle vurulduğunda kulağa zarar verebilir.
Stereofonik oskultasyon ozelliği bulunan stetoskoplar, solunum sesleri ile lokalize normal kalp sesleri ve protez kalp kapakcılarının seslerini ayırt edebilecek ozelliktedir. Cift lumenli borusu ile stereo ses verebilir.
Gelişmekte olan ulkelerde pahalı stetoskopları alamayan doktorlar icin 3D yazıcılarla ucuz plastik stetoskoplar uretilebiliyor.