
Bu yazımızda olume bağlı tasarrufların şekli ve maddi acıdan ayrımı, tasarruf serbestisi ve ehliyet konularından bahsedeceğiz.
Hukuki işlemler hukuki sonuc doğurmaya yonelik irade beyanlarıdır ve bunlar ceşitli acılardan ayrıma tabi tutulurlar. Sağlar arası işlemler ve olume bağlı tasarruflar bu ayrımlardan biridir. Sağlar arası işlem denildiği zaman hukum ve sonuclar tarafların sağlığında doğurması amacıyla yapılmış işlemlerdir. Oysa olume bağlı tasarruflarda, tasarruf işlemini taraflar sağlığındayken yaparlar ancak o işlemin sonuclarını olumden sonra arzu ederler.
Olume bağlı tasarruftaki ‘tasarruf ’ kelimesi borclar hukukunda kullanılan tasarruf işlemi, borclandırıcı işlem, kazandırıcı işlem anlamındaki tasarruf değildir. Buradaki tasarruf kelimesi, miras bırakanın olumden sonra hukum ve sonuc doğurmasını arzu ettiği emirlerden ibarettir. Bazen bir işlemin olume bağlı tasarruf mu yoksa sağlar arası işlem mi olduğu noktasında tereddut edilebilir. Bu kısımda yorum suretiyle miras bırakanın iradesinin anlaşılması gerekir. Bu tarz tereddutler ancak karineler ve yorum vasıtasıyla sonuca ulaştırılabilmesi mumkun olmaktadır. Butun bu durumlar goze alındıktan sonra sonuca ulaşılamıyorsa ‘favor negoti ’ ilkesi devreye girer. Bu yapılan işlem lehine yorum kuralıdır. Bunun yanında miras hukukunda yaygın olan diğer bir ilke ise ‘favor testamenti ’ ilkesidir. Bu ilke ise vasiyetname lehine yorum kuralıdır. Ozetlenecek olursa bir işlemin sağlar arası veya olume bağlı tasarruf olduğu noktasında belirsizlik varsa favor negoti ilkesi devreye girer ve o işlem sağlar arası bir işlem olarak kabul edilir. Vasiyetnamede bir hususun ne olduğu tam olarak tespit edilemiyorsa favor testamenti ilkesi devreye girer ve vasiyeti gecersiz kılmak yerine vasiyeti ayakta kılacak yorum tercih edilir.
Borclar Kanunu, olunceye kadar bakma sozleşmesinin mirascı atanmasını icermese bile miras sozleşmesi şeklinde yapılmadıkca gecerli olmayacağından bahseder. Olunceye kadar bakma sozleşmesi sağlar arası işlemdir ama şekil olarak klasik borclar hukuku şekil şartlarının değil, miras hukuku şekil şartlarının uygulanması ongorulmuştur. Aynı durum bağışlamanın yerine gelmesinin bağışlayanın olumune bağlı olduğu durumlar icin de gecerlidir. Burada da klasik borclar hukukuna ilişkin hukumler yerine vasiyete ilişkin hukumler gecerli olmaktadır.
[h=3]Şekli ve Maddi Anlamda Olume Bağlı Tasarruflar [/h]Borclar hukukunda şekil serbestisi vardır, yani daha once hic yapılmamış şekilde yapılan bir sozleşme bile borclar hukuku acısından gecerli olur ama aile, eşya ve miras hukukunda şekle bağlılık ilkesi, sınırlı sayı prensibi gecerli olmaktadır. Bu hukuk alanları icin ongorulmuş şekillerin dışına cıkılamaz, kimse kendi yarattığı yeni tip sozleşmeleri bu hukuk alanları icin kullanamaz. Miras hukukunda iki tane olume bağlı tasarruf tipi ongorulmuştur. Bunlardan birisi vasiyetnamedir, diğeri ise miras sozleşmesidir. Vasiyetnamelerinde nasıl yapılacağını sayı ve tip olarak resmi, yazılı ve sozlu vasiyetname şeklinde kanun koyucu belirlemiştir. Miras sozleşmesinde de kanun koyucu olumlu miras sozleşmesi ve mirastan feragat sozleşmesi olarak iki tip belirlemiştir. Bu tipler dışında miras sozleşmesi veya vasiyetname yapmak mumkun değildir.
Bireyler bazı durumlarda ortak vasiyet duzenleme ihtiyacı duyarlar. Birden fazla kişi aynı anda ve aynı denge icerisinde son arzularını acıklarlar, Fransız hukuku gibi bazı hukuklar bu duruma musaade etmişlerdir. Başka bir husus olarak karşılıklı vasiyetname duzenlenebilir. Ortada birden fazla belge vardır ama bunlar arasında bir bağlılık vardır. Yapılan kazandırmalar birbirine adeta koşul gibi eklenmiştir. Bazen de birbirine bağlı vasiyetnameler vardır. Bunun da icerik acısından diğerlerinden farklılığı, birinin gecerliliği diğerinin gecerlilik şartına bağlanmış olmasıdır.
Maddi anlamda olume bağlı tasarruf, yapılan olume bağlı tasarrufun iceriğidir, yani miras bırakan ne arzu ediyorsa odur. Şekli anlamda olume bağlı tasarruf ise kanunun ongorduğu iki şekilden ibarettir, yani vasiyetname ve miras sozleşmesi.
[h=4]Tasarruf Serbestisi [/h]Bizim hukukumuzda olume bağlı tasarruf yapma mecburiyeti yoktur. Olume bağlı tasarruflardan hicbiri yapılmazsa kanundaki yasal mirascılık devreye girer. Kanun koyucu saklı payı zedelemeden başkalarını da mirascı yapma hakkını miras bırakanlara vermiştir. Hatta yasal mirascılardan bazılarına yasal haklarından daha fazla pay verme imkanını da tanımıştır. Ancak bunun olcutu diğer yasal mirascıların saklı paylarını aşmamaktır. Olume bağlı tasarruflarda sınırlı da olsa hukumsuzluğun turleri (butlan, yokluk, kesin gecersizlik) soz konusu olabilir ama olume bağlı tasarruflarda asıl hukumsuzluk mevzuu iptal edilebilirliktir. Miras bırakan adaletsiz bir dağıtım yapmış olsa bile saklı payı ihlal edilen bir mirascı duruma tepkisiz kalarak işlemin gecerli olması soz konusu olabilir. Yani saklı payı ihlal edilen mirascı dava acıp acmamakta ozgurdur. Medeni hukuk ve borclar hukukunda bahsi gecen bircok kesin gecersizlik hali miras hukukunda iptal sebebidir.
Medeni Kanun miras ile alakalı maddelerinde ayırtım gucu olmayan bir kişinin ayırtım gucu olmadığı bir sırada olume bağlı tasarruf yapmasını iptal sebebi olarak ongormuştur ama aynı durum Borclar Kanunu ’na gore kesin gecersizlik halidir ve hakim kendiliğinden işlem yapar.
Tasarruf aldatma, yanılma veya korkutma halinde yapılırsa Borclar Kanunu ’na gore iptal, zorlama ise kesin gecersizlik halidir ama yine Medeni Kanun ’da iptal sebebidir.
Şekle aykırılık Borclar Kanunu ’nda kesin gecersizlik halidir ancak miras hukukunda iptal sebebidir.
Olume Bağlı Tasarruf Serbestisi Hakkının Kullanımı
Olume bağlı tasarruf yapma konusunda kişi serbesttir ama kişi bunu yapmak istiyorsa kanunda belirtilen şekli şartlarına uymak zorundadır.
Olume bağlı tasarruflar kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardandır. Kişinin olumden sonra sonuc doğurmasını arzu ettiği hususlardır. Dolayısıyla bu tarz işlemlerde temsil gecerli değildir.
Olume Bağlı Tasarruflarda Ehliyet
Yasamıza gore iki ceşit olume bağlı tasarruf vardır. Bunların ikisi de ehliyet bakımından farklı hukumlere tabi tutulmuşlardır. Kanunun da tabirine gore vasiyet yapabilmek icin 15 yaşını doldurmuş olmak ve ayırt etme gucune sahip olmak gerekir.
Olume bağlı tasarruflar kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardan olduğu icin bunlarda temsil soz konusu olmaz. Temsil olmadığı icin kanun koyucu en azından vasiyetname yapabilme konusundan yaş sınırını aşağıya cekme konusundan bir problem olmayacağını duşunmuştur ve vasiyeti yapan kişi ondan istediği zaman geri donebilir. Cunku tek taraflı bir işlemdir.
Vasiyetname Yapma Ehliyeti
1- 15 yaşını doldurmuş olmak
2- Ayırtım gucune sahip olmak
Vasiyetnameler yazılı, sozlu, resmi olmak uzere uc gruba ayrılırlar. Her kim vasiyet yapan kişinin ayırtım gucu olmadığını iddia ederse bu durumu o ispat etmekle yukumludur. Bu ispat faaliyeti icerisinde hekim raporları onemli bir delildir. Doktor raporu ile miras bırakanın vasiyeti yazmadan once bir akıl hastalığı olduğu belirlenirse bu sefer ispat yuku yer değiştirir. Bu ozellikle resmi vasiyetnamelerde gecerlidir. Noter vasiyetnamenin hazırlanması sırasında kişinin ehliyetinden dolayı şupheye duşerse hekim raporu getirilmesini isteyebilir. Hekim raporu gerceği yansıtmasa dahi bunun aksini ispat etmek cokta kolay bir durum değildir.
Miras Sozleşmesi Yapma Ehliyeti
Miras sozleşmesi yapabilmek icin;
Ayırt etmek kudretine sahip olmak,
Kısıtlı bulunmamak,
Ergin olmak gerekir.
Bazı olume bağlı tasarruflar miras sozleşmesi gibi yapılsalar dahi iceriği itibariyle bakıldığında vasiyetname gibidir. Ornek uzerinden gidersek, tarafların ikisi de karşılıklı olarak terekeleri uzerinde tasarruf ederler, yani olume bağlı bir tasarruf yaparlar. Yaptıkları işlem terekeyi ilgilendirir. O durumda her ikisi icin de bu olume bağlı tasarruftur ve her ikisinin de tam ehliyetli olması gerekir. Bazen ise kişi olume bağlı tasarruf yapar ve terekesi uzerinde tasarrufta bulunur. Ancak bu işi mal bıraktığı kişi ile karşılıklı bir sozleşme icerisinde gibi yapar. Fakat netice itibariyle diğer taraf sadece kazanan durumdadır. Bazı durumlarda ise bir taraf olume bağlı tasarruf yaparken diğer taraf sadece sağlar arası bir borc altına girmektedir. Bu durum karşısında da ehliyet ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Eğer taraflardan birisi sadece karşı tarafın iradesini kabul etmekle yetiniyor ya da sadece sağlar arası bir borc altına girip de terekeyi ilgilendiren bir borc altına yukumlenmiyor veyahut kendisi acısından olume bağlı tasarruf yapmıyorsa miras sozleşmesi ehliyet kuralları değil, genel ehliyet kuralları uygulanır. Eğer taraflardan biri olume bağlı tasarruf yaptığında kendisini borc altına sokan hicbir işleme girmemişse ve tam ehliyetliyse bu durumda miras sozleşmesini temsilcisi vasıtasıyla da yapabilir. Yani olume bağlı tasarrufta bulunmayan kişi tam ehliyetli ise iradi bir temsilci vasıtasıyla da işlem yaptırabilir. Eğer olume bağlı tasarrufta bulunmayan taraf tam ehliyetsiz ise onun adına işlemi yasal temsilcisi yapacaktır ama boyle bir durumda dahi Turk Medeni Kanunu madde 462 ve 463 gereğince vesayet ve denetim makamlarının (sırasıyla sulh ve asliye hakimi) izni gereklidir. Eğer sınırlı ehliyetsiz ise (kucukler ve kısıtlanmış kişiler) bu kişiler herhangi bir ivaz borcu altına girmiyorsa yasal temsilciye ihtiyacları olmadan kendi başlarına işlem yapabilirler ama kanun bunların ahlaki istismarı olabilme durumuna karşı yasal temsilciye işlemi iptal ettirme hakkı da vermiştir. Eğer sınırlı ehliyetsiz olan kişi bir ivaz borcu altına giriyorsa yasal temsilcisinin icazet (onay) vermesi gerekecektir.

Olume bağlı tasarruftaki ‘tasarruf ’ kelimesi borclar hukukunda kullanılan tasarruf işlemi, borclandırıcı işlem, kazandırıcı işlem anlamındaki tasarruf değildir. Buradaki tasarruf kelimesi, miras bırakanın olumden sonra hukum ve sonuc doğurmasını arzu ettiği emirlerden ibarettir. Bazen bir işlemin olume bağlı tasarruf mu yoksa sağlar arası işlem mi olduğu noktasında tereddut edilebilir. Bu kısımda yorum suretiyle miras bırakanın iradesinin anlaşılması gerekir. Bu tarz tereddutler ancak karineler ve yorum vasıtasıyla sonuca ulaştırılabilmesi mumkun olmaktadır. Butun bu durumlar goze alındıktan sonra sonuca ulaşılamıyorsa ‘favor negoti ’ ilkesi devreye girer. Bu yapılan işlem lehine yorum kuralıdır. Bunun yanında miras hukukunda yaygın olan diğer bir ilke ise ‘favor testamenti ’ ilkesidir. Bu ilke ise vasiyetname lehine yorum kuralıdır. Ozetlenecek olursa bir işlemin sağlar arası veya olume bağlı tasarruf olduğu noktasında belirsizlik varsa favor negoti ilkesi devreye girer ve o işlem sağlar arası bir işlem olarak kabul edilir. Vasiyetnamede bir hususun ne olduğu tam olarak tespit edilemiyorsa favor testamenti ilkesi devreye girer ve vasiyeti gecersiz kılmak yerine vasiyeti ayakta kılacak yorum tercih edilir.
Borclar Kanunu, olunceye kadar bakma sozleşmesinin mirascı atanmasını icermese bile miras sozleşmesi şeklinde yapılmadıkca gecerli olmayacağından bahseder. Olunceye kadar bakma sozleşmesi sağlar arası işlemdir ama şekil olarak klasik borclar hukuku şekil şartlarının değil, miras hukuku şekil şartlarının uygulanması ongorulmuştur. Aynı durum bağışlamanın yerine gelmesinin bağışlayanın olumune bağlı olduğu durumlar icin de gecerlidir. Burada da klasik borclar hukukuna ilişkin hukumler yerine vasiyete ilişkin hukumler gecerli olmaktadır.
[h=3]Şekli ve Maddi Anlamda Olume Bağlı Tasarruflar [/h]Borclar hukukunda şekil serbestisi vardır, yani daha once hic yapılmamış şekilde yapılan bir sozleşme bile borclar hukuku acısından gecerli olur ama aile, eşya ve miras hukukunda şekle bağlılık ilkesi, sınırlı sayı prensibi gecerli olmaktadır. Bu hukuk alanları icin ongorulmuş şekillerin dışına cıkılamaz, kimse kendi yarattığı yeni tip sozleşmeleri bu hukuk alanları icin kullanamaz. Miras hukukunda iki tane olume bağlı tasarruf tipi ongorulmuştur. Bunlardan birisi vasiyetnamedir, diğeri ise miras sozleşmesidir. Vasiyetnamelerinde nasıl yapılacağını sayı ve tip olarak resmi, yazılı ve sozlu vasiyetname şeklinde kanun koyucu belirlemiştir. Miras sozleşmesinde de kanun koyucu olumlu miras sozleşmesi ve mirastan feragat sozleşmesi olarak iki tip belirlemiştir. Bu tipler dışında miras sozleşmesi veya vasiyetname yapmak mumkun değildir.
Bireyler bazı durumlarda ortak vasiyet duzenleme ihtiyacı duyarlar. Birden fazla kişi aynı anda ve aynı denge icerisinde son arzularını acıklarlar, Fransız hukuku gibi bazı hukuklar bu duruma musaade etmişlerdir. Başka bir husus olarak karşılıklı vasiyetname duzenlenebilir. Ortada birden fazla belge vardır ama bunlar arasında bir bağlılık vardır. Yapılan kazandırmalar birbirine adeta koşul gibi eklenmiştir. Bazen de birbirine bağlı vasiyetnameler vardır. Bunun da icerik acısından diğerlerinden farklılığı, birinin gecerliliği diğerinin gecerlilik şartına bağlanmış olmasıdır.
Maddi anlamda olume bağlı tasarruf, yapılan olume bağlı tasarrufun iceriğidir, yani miras bırakan ne arzu ediyorsa odur. Şekli anlamda olume bağlı tasarruf ise kanunun ongorduğu iki şekilden ibarettir, yani vasiyetname ve miras sozleşmesi.
[h=4]Tasarruf Serbestisi [/h]Bizim hukukumuzda olume bağlı tasarruf yapma mecburiyeti yoktur. Olume bağlı tasarruflardan hicbiri yapılmazsa kanundaki yasal mirascılık devreye girer. Kanun koyucu saklı payı zedelemeden başkalarını da mirascı yapma hakkını miras bırakanlara vermiştir. Hatta yasal mirascılardan bazılarına yasal haklarından daha fazla pay verme imkanını da tanımıştır. Ancak bunun olcutu diğer yasal mirascıların saklı paylarını aşmamaktır. Olume bağlı tasarruflarda sınırlı da olsa hukumsuzluğun turleri (butlan, yokluk, kesin gecersizlik) soz konusu olabilir ama olume bağlı tasarruflarda asıl hukumsuzluk mevzuu iptal edilebilirliktir. Miras bırakan adaletsiz bir dağıtım yapmış olsa bile saklı payı ihlal edilen bir mirascı duruma tepkisiz kalarak işlemin gecerli olması soz konusu olabilir. Yani saklı payı ihlal edilen mirascı dava acıp acmamakta ozgurdur. Medeni hukuk ve borclar hukukunda bahsi gecen bircok kesin gecersizlik hali miras hukukunda iptal sebebidir.
Medeni Kanun miras ile alakalı maddelerinde ayırtım gucu olmayan bir kişinin ayırtım gucu olmadığı bir sırada olume bağlı tasarruf yapmasını iptal sebebi olarak ongormuştur ama aynı durum Borclar Kanunu ’na gore kesin gecersizlik halidir ve hakim kendiliğinden işlem yapar.
Tasarruf aldatma, yanılma veya korkutma halinde yapılırsa Borclar Kanunu ’na gore iptal, zorlama ise kesin gecersizlik halidir ama yine Medeni Kanun ’da iptal sebebidir.
Şekle aykırılık Borclar Kanunu ’nda kesin gecersizlik halidir ancak miras hukukunda iptal sebebidir.
Olume Bağlı Tasarruf Serbestisi Hakkının Kullanımı
Olume bağlı tasarruf yapma konusunda kişi serbesttir ama kişi bunu yapmak istiyorsa kanunda belirtilen şekli şartlarına uymak zorundadır.
Olume bağlı tasarruflar kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardandır. Kişinin olumden sonra sonuc doğurmasını arzu ettiği hususlardır. Dolayısıyla bu tarz işlemlerde temsil gecerli değildir.
Olume Bağlı Tasarruflarda Ehliyet
Yasamıza gore iki ceşit olume bağlı tasarruf vardır. Bunların ikisi de ehliyet bakımından farklı hukumlere tabi tutulmuşlardır. Kanunun da tabirine gore vasiyet yapabilmek icin 15 yaşını doldurmuş olmak ve ayırt etme gucune sahip olmak gerekir.
Olume bağlı tasarruflar kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardan olduğu icin bunlarda temsil soz konusu olmaz. Temsil olmadığı icin kanun koyucu en azından vasiyetname yapabilme konusundan yaş sınırını aşağıya cekme konusundan bir problem olmayacağını duşunmuştur ve vasiyeti yapan kişi ondan istediği zaman geri donebilir. Cunku tek taraflı bir işlemdir.
Vasiyetname Yapma Ehliyeti
1- 15 yaşını doldurmuş olmak
2- Ayırtım gucune sahip olmak
Vasiyetnameler yazılı, sozlu, resmi olmak uzere uc gruba ayrılırlar. Her kim vasiyet yapan kişinin ayırtım gucu olmadığını iddia ederse bu durumu o ispat etmekle yukumludur. Bu ispat faaliyeti icerisinde hekim raporları onemli bir delildir. Doktor raporu ile miras bırakanın vasiyeti yazmadan once bir akıl hastalığı olduğu belirlenirse bu sefer ispat yuku yer değiştirir. Bu ozellikle resmi vasiyetnamelerde gecerlidir. Noter vasiyetnamenin hazırlanması sırasında kişinin ehliyetinden dolayı şupheye duşerse hekim raporu getirilmesini isteyebilir. Hekim raporu gerceği yansıtmasa dahi bunun aksini ispat etmek cokta kolay bir durum değildir.
Miras Sozleşmesi Yapma Ehliyeti
Miras sozleşmesi yapabilmek icin;
Ayırt etmek kudretine sahip olmak,
Kısıtlı bulunmamak,
Ergin olmak gerekir.
Bazı olume bağlı tasarruflar miras sozleşmesi gibi yapılsalar dahi iceriği itibariyle bakıldığında vasiyetname gibidir. Ornek uzerinden gidersek, tarafların ikisi de karşılıklı olarak terekeleri uzerinde tasarruf ederler, yani olume bağlı bir tasarruf yaparlar. Yaptıkları işlem terekeyi ilgilendirir. O durumda her ikisi icin de bu olume bağlı tasarruftur ve her ikisinin de tam ehliyetli olması gerekir. Bazen ise kişi olume bağlı tasarruf yapar ve terekesi uzerinde tasarrufta bulunur. Ancak bu işi mal bıraktığı kişi ile karşılıklı bir sozleşme icerisinde gibi yapar. Fakat netice itibariyle diğer taraf sadece kazanan durumdadır. Bazı durumlarda ise bir taraf olume bağlı tasarruf yaparken diğer taraf sadece sağlar arası bir borc altına girmektedir. Bu durum karşısında da ehliyet ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Eğer taraflardan birisi sadece karşı tarafın iradesini kabul etmekle yetiniyor ya da sadece sağlar arası bir borc altına girip de terekeyi ilgilendiren bir borc altına yukumlenmiyor veyahut kendisi acısından olume bağlı tasarruf yapmıyorsa miras sozleşmesi ehliyet kuralları değil, genel ehliyet kuralları uygulanır. Eğer taraflardan biri olume bağlı tasarruf yaptığında kendisini borc altına sokan hicbir işleme girmemişse ve tam ehliyetliyse bu durumda miras sozleşmesini temsilcisi vasıtasıyla da yapabilir. Yani olume bağlı tasarrufta bulunmayan kişi tam ehliyetli ise iradi bir temsilci vasıtasıyla da işlem yaptırabilir. Eğer olume bağlı tasarrufta bulunmayan taraf tam ehliyetsiz ise onun adına işlemi yasal temsilcisi yapacaktır ama boyle bir durumda dahi Turk Medeni Kanunu madde 462 ve 463 gereğince vesayet ve denetim makamlarının (sırasıyla sulh ve asliye hakimi) izni gereklidir. Eğer sınırlı ehliyetsiz ise (kucukler ve kısıtlanmış kişiler) bu kişiler herhangi bir ivaz borcu altına girmiyorsa yasal temsilciye ihtiyacları olmadan kendi başlarına işlem yapabilirler ama kanun bunların ahlaki istismarı olabilme durumuna karşı yasal temsilciye işlemi iptal ettirme hakkı da vermiştir. Eğer sınırlı ehliyetsiz olan kişi bir ivaz borcu altına giriyorsa yasal temsilcisinin icazet (onay) vermesi gerekecektir.