
Bu yazımızda icra takip işlemlerinin ne zamanlarda yapılamayacağını, ne zamanlarda askı halinde, yani talik halinde olacağından bahsedeceğiz.
Tatil gunlerinde ve tatil saatlerinde icra takip işlemleri yapılamaz.
İcra İflas Kanunu madde 51- guneşin batmasından 1 saat sonra ile guneşin doğmasından 1 saat onceye kadarki devrede (gece vakti) ve tatil gunlerinde takip muameleleri yapılamaz. Ancak, gece iş gorulen yerlerde gece vakti hasılat haczi yapılması mumkundur. Tatil gunlerinde haciz ve tebligat yapılabileceği gibi muhafaza tedbirleri de alınabilir. Borclunun mal kacırdığı anlaşılırsa gece vakti dahi haciz yapılması caizdir.
Bir borclu hakkında kanunda gosterilen sebeplerden dolayı icra talik edilmiş veya konkordato icin muhlet verilmiş ise, o borcluya karşı takip muamelesi yapılamaz.
Tebligat yonetmeliği gece vakti tebligat yapılabileceğini belirtmiştir.
Gunduz vakti hacze başlanmış ve bitmemişse gece vakti gelmiş olsa bile hacze devam edilebilir.
Tatil gunlerinden anlaşılması gereken resmi tatil gunleridir. Bu gunlerde icra takip işlemleri yapılamaz ama tebligat ve haciz yapılabilir, muhafaza tedbiri uygulanabilir. Haczetmek hukuken el koymak demektir, fiilen haczetmek muhafaza tedbiri uygulamaktır.

İdari tatil gunlerinde icra takip işlemleri yapılır. İcra takip işleminin suresinin son gunu idari tatile geliyorsa o gun o işlem icin son gundur.
[h=2]Talik Halleri [/h]Talik kelimesi ertelemeden gelir. Talik hallerinin bir genel bir de ozel halleri vardır. Genel sebepler, butun borclular icin gecerli olabilecek sebeplerdir. Oncelik olarak genel talik hallerinden bahsedecek olursak, talik hallerinde icra takip işlemi yapılamaz. Cumartesi gunu veya bayram gunleri nasıl satış veya icra takip işlemi yapılamıyorsa talik hallerinde de bunlar yapılamaz. Talik halleri icra takip işlemleri icin getirilmiştir.
İcra İflas Kanunu madde 52- karısı yahut kocası ve kan ve sıhriyet itibariyle usul veya furuundan birisi olen bir borclu aleyhindeki takip, olum gunu ile beraber 3 gun icin talik olur.
Maddede bahsedilen, eşlerden birisi olduyse ya da borclunun alt soy, ust soy kısmından biri yahut eşin alt soy, ust soy kısmından biri olduyse, olum gunu dahil olmak uzere takip işlemi uc gun talik olur. Bu uc gunluk sure icerisinde borclu mallarını satsa bile (mal kacırma) icra işlemleri yapılamaz. Bu durum dışında borclunun olmesi halinde de bir sonraki madde duzenlenmiştir.
İcra İflas Kanunu madde 53- terekenin borclarından dolayı olum gunu ile beraber 3 gun icin takip geri bırakılır. Mirascı mirası kabul veya reddetmemişse bu hususta Medeni Kanun muayyen muddetler gecinceye kadar takip geri kalır.
İcra takibi sırasında borclu olduğunde tereke henuz taksim edilememiş veya resmi tasfiyeye tabi tutulmamış yahut mirascılar arasında aile şirketi tesis olunmamışsa borclu hayatta olsaydı hangi usul tatbik olunacak idiyse terekeye karşı ona gore takip devam eder.
Bu takibin mirascıya karşı devam edebilmesi ancak rehinin paraya cevrilmesi veya haciz yollarıyla kabildir.
Maddenin bahsettiği Medeni Kanun ’daki surelerin bitiminden kasıt, mirası reddetme suresine kadar beklenmesidir. Mirası reddetme suresi 3 aydır.

Mirascı, mirası reddetmeyeceğine dair hareketlerde bulunuyorsa, malları kullanıyorsa veya gizliyorsa, bu mirasın kabul edildiği anlamına gelir. Ancak mirascıların terekedeki malların korunması icin dava acmaları mirasın kabul edildiği anlamına gelmemektedir. Kanuna gore bu takip iki şekilde devam ettirilir;
1. Terekeye karşı takip,
2. Mirascılara karşı takip olarak devam ettirilebilir.
Terekeye karşı takipte uc husus vardır:
Resmi tasfiye yapılmamış olmalıdır,
Mirascıların terekeyi taksim etmemiş olması gerekir.
Aile şirketi kurulmamış olması gerekir.
Kanun ‘Bu takibin mirascıya karşı devam edebilmesi ancak rehinin paraya cevrilmesi yoluyla veya haciz yollarıyla mumkun olur. ’ şeklinde bahsetmiştir. Bunu acıklayacak olursak; iflas yoluyla takipte mirascılara karşı takip edileceği soylenmez. Muris iflas yoluyla takip edildiyse bu takip iflas şeklinde devam edebilir. Ancak haciz yoluyla takip edildiyse bunun iflas şeklinde devam ettirilmesi mumkun olmayacaktır. Cunku murisin mirascıları devlet memuru ise iflas etmeleri zaten mumkun olmayacaktır. Ancak tereke iflas yoluyla takip edilebilir. Terekenin tuzel kişiliği yoktur ama iflasa tabi olduğu kabul edilir. Yani tereke iflas edebilir.
Mirascılara karşı takipten kasıt, mirası kabul eden mirascılardır. Mirascılara karşı takip ile terekeye karşı takip arasında fark vardır. Terekeye karşı takip yapıldığında karşı tarafta artık butun mirascılar vardır. Cunku terekeden dolayı bir taksim soz konusu olmadığı icin mirascıların hepsi vardır. Bu durumda takip yapılıp mallar satıldığında, borcun bir kısmı karşılanmadıysa mirascıların şahsına karşı takip yapılamaz. Onlar şeklen oradadır. Bu yuzden onların şahsi mal varlığına gidilemez. Yani, boyle bir durumda sadece terekedeki mallar kadar borc alınabilir, geri kalan kısım icin yapılabilecek hicbir şey yoktur.
Mirascılara karşı takip yapıldığında terekeden gelen borcu karşılamadıysa takip mirascıların şahsi mal varlığına karşı da devam ettirilebilir. Taksim yapılmışsa zaten terekeye karşı takip yapılamaz. Eğer aile şirketi kurulduysa takip aile şirketine yonelik yapılır.
Mirascılara karşı takip nasıl yapılacaktır?
Mirascılar terekeyi paylaştılarsa, daha doğru tabir ile terekenin tercih edilemeyeceği durumlarda mirascılara karşı takip yapılır. Aile şirketi kurulduysa tereke artık takip edilemez, kurulan şirketin bir tuzel kişiliği vardır, takip ona karşı yapılır. Mirascılara karşı takip, mirascıların mirası kabul ettiği durumlarda soz konusu olacaktır. 3 ay boyunca mirascıların hepsi sessiz kalmışlarsa hepsinin mirası kabul ettiği sayılır. Mirascılara karşı takipte hepsinin takip edilmesi mecburiyeti yoktur, bir kısmı takip edilebilir. Sadece takip edilenlere takibin devam ettiğine dair bildiri yollanır. Bu durumda mirascılar, borca karşı kendi mal varlıklarıyla da sorumlu hale gelirler. Terekeden gelen mal, borcu karşılamaya yetmezse, şahsi mallara da borcun tahsili icin gidilebilir.
Turk Medeni Kanunu madde 655- paylaşmada kendisine miras bırakanın borcları icin rehin edilmiş bir tereke malı duşen mirascı, o malın guvence altına alındığı borcunu da ustlenmiş olur.
Ornek verilecek olursa, mirascı A ’nın miras payları icerisinde ipotekli arsa mevcutsa, o ipoteğin paraya cevrilmesi yoluyla takip yapıldığında diğer mirascı olan B ’ye gidilirse, B bunu odemeyebilir. Cunku madde 655 ’e gore bu malın guvence altına alınma borcu A ’dadır. Bu yuzden A ’ya karşı takip yapılması gerekir. Alacak tamamen alınamadığında rehin acığı belgesi duzenlenir. Bu belgeyle de bu borctan dolayı diğer mirascılara gidilemez.
Takip terekeye karşı olduğunda muhatap butun mirascılardır, mirascılara karşı takip yapıldığında muhatap mirası kabul eden mirascılar arasından alacaklının sectiği kişilerdir.
Odeme emri durumuna gelindiğinde ise asıl borcluya (miras bırakan) odeme emri geldiğinde 7 gunluk itiraz suresi icerisinde olduyse mirascılara da odeme emri gonderilir ama 7 gunluk sure gecip takip kesinleştiyse ve asıl borclu ondan sonra olduyse, mirascılara odeme emri değil, takibin onlara karşı devam edeceği ihtarı gonderilir. Fakat bu noktada Yargıtay ’ın cok ilginc bir kararı vardır. ‘Eğer miras bırakan 7 gunluk sureden sonra olduyse, takip kesin olduğu halde mirascılara odeme emri gonderilirse onların yine itiraz hakkı doğar. ’ şeklinde kararı vardır.
Mirascılar iflas yoluyla takip edilemezler. Bu mirascılar tacir olsa bile mumkun değildir. Cunku İcra İflas Kanunu madde 53/3 takibin mirascıya karşı devam edebilmesi ancak rehinin paraya cevrilmesi veya haciz yollarıyla mumkun olabileceğinden bahsetmiştir.
Talik halleriyle alakalı Turk Medeni Kanunu madde 619 ’da ozel bir duzenleme vardır. Resmi tasfiye suresince tereke borclarından dolayı mirascılar hakkında takip yapılamaz. Mirascıların defter talebinde bulunmuş olmaları halinde, defter tutma işlemi sona erip her bir mirascı tutulan defter gereğince mirası kabul veya reddetmeleri icin verilecek 1 aylık surede takip ertelenir. Bu sure gecmeden mirası kabul eden mirascılar takip edilemezler.
Diğer talik hali sebeplerine gelinecek olursa, borclunun asker olma durumu goz onunde bulundurulmalıdır. Fakat mesleki olarak askerlik gorevi yapan subaylar değil, er ve erbaşlar bahis konusudur. Vatani gorevini yerine getirirken borclulara karşı takip ve tebligat yapılabilir. Sorun oluşturan kısım haciz ve satış işlemlerinin nasıl yapılacağı noktasındadır. Normal koşullarda haciz işleminin borclunun huzurunda yapılması gerekir. Askerlik hizmetinin devamı suresince erler, onbaşılar ve kıta cavuşları (uzman veya uzatmalı cavuş ve onbaşılar haric) aleyhine takipte, icra memuru, bir temsilci ataması icin kendisine uygun bir sure verir ve takibi bu surenin sonuna bırakır. Bu sure icerisinde temsilci tayin edip icra dairesine bildirmeyenler hakkında takip devam eder. Mal kacırması ihtimali olan hallerde ise bu sure icinde haciz yapılabilir. Verilecek olan sure kanunla belirlenmemiştir. Bu surenin belirlenmesi tamamen icra dairesinin takdirindedir.
Borcu tutuklu veya hukumluyse durum ne olacaktır?
Temsilcisi olmayan bir tutuklu veya hukumlu aleyhine takipte, temsilci ataması vesayet makamına ait olmadıkca, icra memuru bir temsilci tayin etmesi icin kendisine uygun bir sure verir ve takibi bu surenin bitimine bırakır. Bu sure icerisinde temsilci tayin edip icra dairesine bildirim yapmayan tutuklu veya hukumlu hakkında takibin devamına karar verilir. Mal kacırma durumu soz konusu olan hallerde ise bu sureler icerisinde de takibin devam etmesi mumkundur. Fakat bir yıldan uzun sureli hurriyeti bağlayıcı ceza alındıysa devletin kanuni temsilci ataması gerekir. Bu durumda icra dairesi borcluya temsilci ataması icin bildirimde bulunmaz. İcra dairesi vasinin atanması icin sulh hukuk mahkemesine yazı yazar. Ancak yine mal kacırma durumu soz konusu ise vasi beklenmeden icra takip işlemleri devam ettirilir.
Borclunun Ağır Hastalık İcinde Bulunması
Borclunun ağır hastalık icerisinde bulunma durumunda kanun ilginc bir şekilde sure vermemiştir. Ağır hastalıktan kastedilmek istenen borclunun yoğun bakımda olmasıdır. Cunku borclunun kendisine temsilci tayin edemeyecek durumda olması gerekir. Burada icra dairesi kendi kendine sure verir ve o sure icerisinde borclunun iyileşmesine bekler. Bu surenin sonunda borclunun olmesi veya sağ cıkması haline gore takibe ona gore devam eder. Eğer hastalık hali devam ederse icra dairesi bir kez daha sure verebilir ama bu surenin de sonunda hastalık hali devam ederse borclunun yokluğunda icra takip işlemlerine başlanır. Turk Medeni Kanunu bu tarz bir durum icin bir kişinin kendi işlemlerini yurutemeyecek olması halinde kayyım atanacağından bahsetmiştir ve icra takip işlemleri ona karşı yapılır ve borclunun işlemlerini kayyım devam ettirir.
Bu kısma kadar beş adet talik halinden bahsettik bunlar genel talik halleriydi. Bunların dışında birde ozel talik halleri vardır. Yukarıda da bahsettiğimiz Turk Medeni Kanunu madde 619 ’da gecen mirascılara resmi defter tutulması icin verilen 1 aylık sure, iflasın ertelenmesi, konkordato muhleti ozel talik hallerindendir.
İcra İflas Kanunu madde 56- Takip talikleri esnasında muddetlerin cereyanı durmaz. Muddetin nihayeti bir talik gunune rastlarsa muddet talikin bitiminden sonra bir gun daha uzatılır.

Bu durum icra dairesinin sorumluluğunun kapsamını belirlemek icin cok onemlidir. Bu işlemlerin taraf takip işlemleri icin değil, icra takip işlemleri icin duşunulmesi gerekir. Birde borcluya odemesi, itiraz etmesi ve mal beyanında bulunması icin verilen 7 gunluk surenin son gununde borclunun eşinin olmesi (talik hali ortaya cıkması) halinde ne olacağı sorunu vardır. Buna istinaden ceşitli goruşler mevcuttur. Bu sure olum gunu dahil 3 gun ertelenir diyen goruşler vardır ama hukuk mantığına gore bakıldığında itiraz taraf işlemidir ve bu talik hali icra takip işlemleri icindir. Bu sebeple hukuk mantığına gore surenin uzamaması gerekir.

İcra İflas Kanunu madde 51- guneşin batmasından 1 saat sonra ile guneşin doğmasından 1 saat onceye kadarki devrede (gece vakti) ve tatil gunlerinde takip muameleleri yapılamaz. Ancak, gece iş gorulen yerlerde gece vakti hasılat haczi yapılması mumkundur. Tatil gunlerinde haciz ve tebligat yapılabileceği gibi muhafaza tedbirleri de alınabilir. Borclunun mal kacırdığı anlaşılırsa gece vakti dahi haciz yapılması caizdir.
Bir borclu hakkında kanunda gosterilen sebeplerden dolayı icra talik edilmiş veya konkordato icin muhlet verilmiş ise, o borcluya karşı takip muamelesi yapılamaz.
Tebligat yonetmeliği gece vakti tebligat yapılabileceğini belirtmiştir.
Gunduz vakti hacze başlanmış ve bitmemişse gece vakti gelmiş olsa bile hacze devam edilebilir.
Tatil gunlerinden anlaşılması gereken resmi tatil gunleridir. Bu gunlerde icra takip işlemleri yapılamaz ama tebligat ve haciz yapılabilir, muhafaza tedbiri uygulanabilir. Haczetmek hukuken el koymak demektir, fiilen haczetmek muhafaza tedbiri uygulamaktır.

İdari tatil gunlerinde icra takip işlemleri yapılır. İcra takip işleminin suresinin son gunu idari tatile geliyorsa o gun o işlem icin son gundur.
[h=2]Talik Halleri [/h]Talik kelimesi ertelemeden gelir. Talik hallerinin bir genel bir de ozel halleri vardır. Genel sebepler, butun borclular icin gecerli olabilecek sebeplerdir. Oncelik olarak genel talik hallerinden bahsedecek olursak, talik hallerinde icra takip işlemi yapılamaz. Cumartesi gunu veya bayram gunleri nasıl satış veya icra takip işlemi yapılamıyorsa talik hallerinde de bunlar yapılamaz. Talik halleri icra takip işlemleri icin getirilmiştir.
İcra İflas Kanunu madde 52- karısı yahut kocası ve kan ve sıhriyet itibariyle usul veya furuundan birisi olen bir borclu aleyhindeki takip, olum gunu ile beraber 3 gun icin talik olur.
Maddede bahsedilen, eşlerden birisi olduyse ya da borclunun alt soy, ust soy kısmından biri yahut eşin alt soy, ust soy kısmından biri olduyse, olum gunu dahil olmak uzere takip işlemi uc gun talik olur. Bu uc gunluk sure icerisinde borclu mallarını satsa bile (mal kacırma) icra işlemleri yapılamaz. Bu durum dışında borclunun olmesi halinde de bir sonraki madde duzenlenmiştir.
İcra İflas Kanunu madde 53- terekenin borclarından dolayı olum gunu ile beraber 3 gun icin takip geri bırakılır. Mirascı mirası kabul veya reddetmemişse bu hususta Medeni Kanun muayyen muddetler gecinceye kadar takip geri kalır.
İcra takibi sırasında borclu olduğunde tereke henuz taksim edilememiş veya resmi tasfiyeye tabi tutulmamış yahut mirascılar arasında aile şirketi tesis olunmamışsa borclu hayatta olsaydı hangi usul tatbik olunacak idiyse terekeye karşı ona gore takip devam eder.
Bu takibin mirascıya karşı devam edebilmesi ancak rehinin paraya cevrilmesi veya haciz yollarıyla kabildir.
Maddenin bahsettiği Medeni Kanun ’daki surelerin bitiminden kasıt, mirası reddetme suresine kadar beklenmesidir. Mirası reddetme suresi 3 aydır.

Mirascı, mirası reddetmeyeceğine dair hareketlerde bulunuyorsa, malları kullanıyorsa veya gizliyorsa, bu mirasın kabul edildiği anlamına gelir. Ancak mirascıların terekedeki malların korunması icin dava acmaları mirasın kabul edildiği anlamına gelmemektedir. Kanuna gore bu takip iki şekilde devam ettirilir;
1. Terekeye karşı takip,
2. Mirascılara karşı takip olarak devam ettirilebilir.
Terekeye karşı takipte uc husus vardır:
Resmi tasfiye yapılmamış olmalıdır,
Mirascıların terekeyi taksim etmemiş olması gerekir.
Aile şirketi kurulmamış olması gerekir.
Kanun ‘Bu takibin mirascıya karşı devam edebilmesi ancak rehinin paraya cevrilmesi yoluyla veya haciz yollarıyla mumkun olur. ’ şeklinde bahsetmiştir. Bunu acıklayacak olursak; iflas yoluyla takipte mirascılara karşı takip edileceği soylenmez. Muris iflas yoluyla takip edildiyse bu takip iflas şeklinde devam edebilir. Ancak haciz yoluyla takip edildiyse bunun iflas şeklinde devam ettirilmesi mumkun olmayacaktır. Cunku murisin mirascıları devlet memuru ise iflas etmeleri zaten mumkun olmayacaktır. Ancak tereke iflas yoluyla takip edilebilir. Terekenin tuzel kişiliği yoktur ama iflasa tabi olduğu kabul edilir. Yani tereke iflas edebilir.
Mirascılara karşı takipten kasıt, mirası kabul eden mirascılardır. Mirascılara karşı takip ile terekeye karşı takip arasında fark vardır. Terekeye karşı takip yapıldığında karşı tarafta artık butun mirascılar vardır. Cunku terekeden dolayı bir taksim soz konusu olmadığı icin mirascıların hepsi vardır. Bu durumda takip yapılıp mallar satıldığında, borcun bir kısmı karşılanmadıysa mirascıların şahsına karşı takip yapılamaz. Onlar şeklen oradadır. Bu yuzden onların şahsi mal varlığına gidilemez. Yani, boyle bir durumda sadece terekedeki mallar kadar borc alınabilir, geri kalan kısım icin yapılabilecek hicbir şey yoktur.
Mirascılara karşı takip yapıldığında terekeden gelen borcu karşılamadıysa takip mirascıların şahsi mal varlığına karşı da devam ettirilebilir. Taksim yapılmışsa zaten terekeye karşı takip yapılamaz. Eğer aile şirketi kurulduysa takip aile şirketine yonelik yapılır.
Mirascılara karşı takip nasıl yapılacaktır?
Mirascılar terekeyi paylaştılarsa, daha doğru tabir ile terekenin tercih edilemeyeceği durumlarda mirascılara karşı takip yapılır. Aile şirketi kurulduysa tereke artık takip edilemez, kurulan şirketin bir tuzel kişiliği vardır, takip ona karşı yapılır. Mirascılara karşı takip, mirascıların mirası kabul ettiği durumlarda soz konusu olacaktır. 3 ay boyunca mirascıların hepsi sessiz kalmışlarsa hepsinin mirası kabul ettiği sayılır. Mirascılara karşı takipte hepsinin takip edilmesi mecburiyeti yoktur, bir kısmı takip edilebilir. Sadece takip edilenlere takibin devam ettiğine dair bildiri yollanır. Bu durumda mirascılar, borca karşı kendi mal varlıklarıyla da sorumlu hale gelirler. Terekeden gelen mal, borcu karşılamaya yetmezse, şahsi mallara da borcun tahsili icin gidilebilir.
Turk Medeni Kanunu madde 655- paylaşmada kendisine miras bırakanın borcları icin rehin edilmiş bir tereke malı duşen mirascı, o malın guvence altına alındığı borcunu da ustlenmiş olur.
Ornek verilecek olursa, mirascı A ’nın miras payları icerisinde ipotekli arsa mevcutsa, o ipoteğin paraya cevrilmesi yoluyla takip yapıldığında diğer mirascı olan B ’ye gidilirse, B bunu odemeyebilir. Cunku madde 655 ’e gore bu malın guvence altına alınma borcu A ’dadır. Bu yuzden A ’ya karşı takip yapılması gerekir. Alacak tamamen alınamadığında rehin acığı belgesi duzenlenir. Bu belgeyle de bu borctan dolayı diğer mirascılara gidilemez.
Takip terekeye karşı olduğunda muhatap butun mirascılardır, mirascılara karşı takip yapıldığında muhatap mirası kabul eden mirascılar arasından alacaklının sectiği kişilerdir.
Odeme emri durumuna gelindiğinde ise asıl borcluya (miras bırakan) odeme emri geldiğinde 7 gunluk itiraz suresi icerisinde olduyse mirascılara da odeme emri gonderilir ama 7 gunluk sure gecip takip kesinleştiyse ve asıl borclu ondan sonra olduyse, mirascılara odeme emri değil, takibin onlara karşı devam edeceği ihtarı gonderilir. Fakat bu noktada Yargıtay ’ın cok ilginc bir kararı vardır. ‘Eğer miras bırakan 7 gunluk sureden sonra olduyse, takip kesin olduğu halde mirascılara odeme emri gonderilirse onların yine itiraz hakkı doğar. ’ şeklinde kararı vardır.
Mirascılar iflas yoluyla takip edilemezler. Bu mirascılar tacir olsa bile mumkun değildir. Cunku İcra İflas Kanunu madde 53/3 takibin mirascıya karşı devam edebilmesi ancak rehinin paraya cevrilmesi veya haciz yollarıyla mumkun olabileceğinden bahsetmiştir.
Talik halleriyle alakalı Turk Medeni Kanunu madde 619 ’da ozel bir duzenleme vardır. Resmi tasfiye suresince tereke borclarından dolayı mirascılar hakkında takip yapılamaz. Mirascıların defter talebinde bulunmuş olmaları halinde, defter tutma işlemi sona erip her bir mirascı tutulan defter gereğince mirası kabul veya reddetmeleri icin verilecek 1 aylık surede takip ertelenir. Bu sure gecmeden mirası kabul eden mirascılar takip edilemezler.
Diğer talik hali sebeplerine gelinecek olursa, borclunun asker olma durumu goz onunde bulundurulmalıdır. Fakat mesleki olarak askerlik gorevi yapan subaylar değil, er ve erbaşlar bahis konusudur. Vatani gorevini yerine getirirken borclulara karşı takip ve tebligat yapılabilir. Sorun oluşturan kısım haciz ve satış işlemlerinin nasıl yapılacağı noktasındadır. Normal koşullarda haciz işleminin borclunun huzurunda yapılması gerekir. Askerlik hizmetinin devamı suresince erler, onbaşılar ve kıta cavuşları (uzman veya uzatmalı cavuş ve onbaşılar haric) aleyhine takipte, icra memuru, bir temsilci ataması icin kendisine uygun bir sure verir ve takibi bu surenin sonuna bırakır. Bu sure icerisinde temsilci tayin edip icra dairesine bildirmeyenler hakkında takip devam eder. Mal kacırması ihtimali olan hallerde ise bu sure icinde haciz yapılabilir. Verilecek olan sure kanunla belirlenmemiştir. Bu surenin belirlenmesi tamamen icra dairesinin takdirindedir.
Borcu tutuklu veya hukumluyse durum ne olacaktır?
Temsilcisi olmayan bir tutuklu veya hukumlu aleyhine takipte, temsilci ataması vesayet makamına ait olmadıkca, icra memuru bir temsilci tayin etmesi icin kendisine uygun bir sure verir ve takibi bu surenin bitimine bırakır. Bu sure icerisinde temsilci tayin edip icra dairesine bildirim yapmayan tutuklu veya hukumlu hakkında takibin devamına karar verilir. Mal kacırma durumu soz konusu olan hallerde ise bu sureler icerisinde de takibin devam etmesi mumkundur. Fakat bir yıldan uzun sureli hurriyeti bağlayıcı ceza alındıysa devletin kanuni temsilci ataması gerekir. Bu durumda icra dairesi borcluya temsilci ataması icin bildirimde bulunmaz. İcra dairesi vasinin atanması icin sulh hukuk mahkemesine yazı yazar. Ancak yine mal kacırma durumu soz konusu ise vasi beklenmeden icra takip işlemleri devam ettirilir.
Borclunun Ağır Hastalık İcinde Bulunması
Borclunun ağır hastalık icerisinde bulunma durumunda kanun ilginc bir şekilde sure vermemiştir. Ağır hastalıktan kastedilmek istenen borclunun yoğun bakımda olmasıdır. Cunku borclunun kendisine temsilci tayin edemeyecek durumda olması gerekir. Burada icra dairesi kendi kendine sure verir ve o sure icerisinde borclunun iyileşmesine bekler. Bu surenin sonunda borclunun olmesi veya sağ cıkması haline gore takibe ona gore devam eder. Eğer hastalık hali devam ederse icra dairesi bir kez daha sure verebilir ama bu surenin de sonunda hastalık hali devam ederse borclunun yokluğunda icra takip işlemlerine başlanır. Turk Medeni Kanunu bu tarz bir durum icin bir kişinin kendi işlemlerini yurutemeyecek olması halinde kayyım atanacağından bahsetmiştir ve icra takip işlemleri ona karşı yapılır ve borclunun işlemlerini kayyım devam ettirir.
Bu kısma kadar beş adet talik halinden bahsettik bunlar genel talik halleriydi. Bunların dışında birde ozel talik halleri vardır. Yukarıda da bahsettiğimiz Turk Medeni Kanunu madde 619 ’da gecen mirascılara resmi defter tutulması icin verilen 1 aylık sure, iflasın ertelenmesi, konkordato muhleti ozel talik hallerindendir.
İcra İflas Kanunu madde 56- Takip talikleri esnasında muddetlerin cereyanı durmaz. Muddetin nihayeti bir talik gunune rastlarsa muddet talikin bitiminden sonra bir gun daha uzatılır.

Bu durum icra dairesinin sorumluluğunun kapsamını belirlemek icin cok onemlidir. Bu işlemlerin taraf takip işlemleri icin değil, icra takip işlemleri icin duşunulmesi gerekir. Birde borcluya odemesi, itiraz etmesi ve mal beyanında bulunması icin verilen 7 gunluk surenin son gununde borclunun eşinin olmesi (talik hali ortaya cıkması) halinde ne olacağı sorunu vardır. Buna istinaden ceşitli goruşler mevcuttur. Bu sure olum gunu dahil 3 gun ertelenir diyen goruşler vardır ama hukuk mantığına gore bakıldığında itiraz taraf işlemidir ve bu talik hali icra takip işlemleri icindir. Bu sebeple hukuk mantığına gore surenin uzamaması gerekir.