
Falın genel olarak ne demek olduğunu, dunyada fal kavramının ne olduğunu “Fal Nedir?” adlı makalemizde işlemiştik. Bugun ise, İslamiyet ’te ve Turkler ’de falın yerini konuşup, Turkler ’in İslamiyet ’i tercih etmeleri ile fal anlayışlarında yaşadıkları değişiklikleri tartışacağız.
[h=4]İslamiyet ’ten Once Fal Anlayışı[/h]Kuran-ı Kerim ’de fal diye bir sozcuk yoktur. Cahiliye doneminde fal anlamına gelen ya da fal anlayışına yakın bazı inanclar vardır. Bu bakımdan once Cahiliye doneminde fal ile alakalı olan terimler bulunmaktaydı. Once onlardan biraz bahsedelim ki Cahiliye donemindeki inanclar hakkında fikrimiz olsun.
Tefe ’ul: Cahiliye doneminde, gelecek hakkında iyimser yorumlar yapmak anlamına geliyordu.
Tıyere: Tefe ’ul ’un aksine bir nesneyi uğursuz olarak belirlemek ve gelecekte olumsuz bir şeyler olacağını soylemek, gaipten haber vermek anlamına gelir.
Teşe ’um: Tefe ’ul ile aynı anlamdadır.
Tum toplumlarda, eski donemlerden kalkma batıl inanclar vardır. Bu Arap topluluklarında da gecerlidir. Avrupa topluluklarında da. Cahiliye doneminden bu yana bir folklor ogesi olan fal ceşitlerini şu şekilde sıralayabiliriz:
a. Hattu ’r reml: Kum uzerine bir takım şekillere bakarak gelecekten haber verme işine denir.
b. Zecr, tıyere ve iyafe: Ceşitli insan ve hayvan seslerinin yorumlanması işine denir.
c. İrafe : Arraf denilen bir kaptaki suyun aldığı ve şekle gore insanın hayatı hakkında yorum yapılır.
d. İhtilac: İnsan bedenindeki ceşitli organların verdikleri biyolojik tepkilerden anlam cıkarma işidir. Bugun Anadolu ’da buna benzer gelenekler devam etmektedir. Goz seyirmesini misafir gelecek olarak yorumlamak, avuc ici kaşınması icin para gelecek olarak elin ustunun kaşınmasını da para gidecek olarak yorumlamak gibi.
e. Tark ya da diğer adı ile kehanet: Nohut, bakla, taş gibi malzemelerden faydalanarak kişilerin hayatlarını ve geleceklerini yorma/yorumlama işidir.
f. Kıyafe: Diğer adıyla firaset olan bu falda, insanların fiziksel ozelliklerine bakarak onların kişilik ozelliklerini tahmin etme işidir. Orneğin boyu kısa olan fesattır, uzun boylu olanlar aptaldır gibi. Ek bir bilgi olarak; Divan edebiyatında kıyafetname adlı şiir turleri vardı. Bu şiir turlerinde kişilerin dış gorunuşune bakarak o kişilerin huyları, bazı olaylara verecekleri tepkileri anlaşılmaya calışılırdı.
Cahiliye doneminde ezlam denen bir olay da vardı. Buna gore şans okları ile rızk, kısmet aranırdı. Ayrıca yine bu devirde kehanet olayı da yaygındı. Kahinler, kendilerine ozel gorme yeteneklerinin verildiğini iddia ederek kuşların adlarından, seslerinden ya da hareketlerinden uğursuz anlamlar cıkarıyorlardı.
[h=3]İslamiyet ile Birlikte Fal Anlayışı[/h]Turk ansiklopedisinde dunya uzerinde fal anlayışlarını verirken H.z Yusuf ’un Firavun ’un ruyalarını yorumlamasından bahsetmektedir. Kitab-ı Mukaddes ’in Eski Ahit bolumunun Yusuf ve Yakub ’un Firavun ’un ruyalarını yorumladıkları kısımları yazdığından bahseden ansiklopedide, aynı kitabın Yeni Ahit bolumunde de Magusların ve Pilatus ’un karısının ruyalarını anlatır. H.z Yusuf ’un Firavun ’un ruyalarını geleceğe gore yorumlanması da bazı alimlerce fal sayılmakta bazılarına gore de Allah ’ın hikmeti sayılmaktadır.
İslamiyet Arap topraklarına geldiğinde yukarıdaki başlıkta bahsettiğimiz inanclar halk arasında fazlaca yaygındı. Hz. Muhammed doneminde indirilen Kuran-ı Kerim ’de hicbir şekilde fal adı gecmemektedir. Ayrıca aşağıda sıralayacağımız ayetlerde alemin ikiye ayrıldığını ( duyular otesi ve duyu dunyası) ve her iki alemin de Allah ’tan başka sahibi olmadığını, tum bu sahaların Allah ’a ait olduğunu ve sadece Allah ’ın bilgisi dahilinde hareket olduğunu, bu hareketleri de O ’ndan başkasının bilemediğini soyler:
Ez- Zumer 39/46
Et- TalÂk 65/12
Al-i İmran 3/179
El- Enam 6/50
En Nahl 16/77
El- Cin 72/26 – 27
Buna da bağlı olarak İslamiyet doneminde folklorik bir inanc sistemi dahi olsa gaipten haber verdiğine inanılan her şey yasaklanmıştır. Fal, tevhid inancına zarar verdiği gerekcesi ile ve de putlar donemini hatırlattığı icin tamamen men edilmiştir.
Hz. Muhammed, falı hic hoş karşılamamaktadır. Kuşların ucuşlarından, hayvanların seslerinden, baklagillerinin yerdeki rastgele şekillerinden uğursuz haberler vermek Hz. Muhammed ’e pek hoş gelmemektedir. Ona gore geleceğe dair her şey sadece Allah tarafından bilinir, onun kullarına bu yetenek hasıl olmamaktadır. Bu yasakların da temeli de budur; insanları iyilik ya da kotuluğun kaynağını doğrudan doğruya Allah ’a değil o cisimlere yuklemeye başlamıştı. Bu da tevhid (tevhit) inancına zarar vermekte idi.
Pek cok hadis, fala inanmanın bir cezası olacağından bahseder. Musned, Muslim, İbn Mace, Tırmizî rivayetlerinde fala inanların Hz. Muhammed ’e inen kitabı inkar etmiş kabul edileceklerinden, onların cennete giremeyeceklerinden ve namazlarının 40 gun gecersiz olacağından bahsedilmektedir.
Buhari ’nin aktardığı bir olaya gore Hz. Muhammed ’in huzurunda tıyereden soz edilirken Hz. Muhammed, “Tıyerenin aslı yoktur onun en iyisi faldır” demiştir. Ayrıca Hz. Muhammedin falı salih, hasen, tayyip ifadelerle andığı bilinmektedir. İslam alimleri bu olayı Hz. Muhammed ’in iyimser haberlere verdiği bir tepki olarak yorumlamışlardır. Tıyerenin uğursuz haberleri vermesini hoş karşılamamıştır. Ama yine de her şeyi Allah ’tan bekleme psikolojisinin hicbir zaman zarar gormesini istememiştir. Falı iyi olarak nitelendirmesinin tek nedeninin iyi haberlerin insan uzerindeki olumlu etkisi olmasında hem fikir olan İslam alimleri, yine de kişinin Allah ’tan umudu kesmemesi gerektiğini soylemişlerdir.
Buna rağmen fal hala uygulanan bir yontemdir…
Kuran ’da, ayetlerde ve hadislerde falın yasaklanması, bilinmezi bilmenin sadece Allah ’a ait olduğunun vurgulanması pek de bir işe yaramamış gibi gorunuyor gunumuzde ve gecmişte. Cahiliye doneminde mevcut olan
Kelime ve isimlerle fal tutma
Zarla fal acma
Gokle ile ilgili fallar
İnsan bedeninin belirli tepkilerinden bir anlam cıkarma
Kesilmiş koyun kemiğinden fal acma
Sudan falına bakma
Kahveden fal bakma
Balmumundan fal bakma
Eldeki cizgilerden fal bakma
Fallarına hala oldukca fazla ilgi vardır. Yalnız İslam dunyasına son donemlerde kitaptan ya da Kuran ’dan fal bakma olayı yaygınlaşmıştır. İslam, kokenden uzaklaştıkca bazı kurallar da unutuldu ki bunlardan birisi de fal inancı idi. Hatta fal, yasaklandığı icin Kuran ’dan fal bakma tekniği geliştirildi diyebiliriz.
Kitaptan ya da Kuran ’dan fal bakma o kadar gelişip ceşitlenmiş ki Mesnevi, Ahmeddiye, Muhammediye gibi eserlerin arka tarafında fal acıklayıcı listeler yerleştirilmiştir.
Kuran ’dan fal bakma şu şekilde olmaktadır: Kuran-ı Kerim ’den rastgele bir sayfa acılır ve acılan sayfadaki ayetin 7 ayet gerisindeki ayet yorumlanırdı. Bu yorum genelde bir dilek tutan kişi tarafından yapıldığı icin yorum da ona gore yapılırdı.
Halifelik makamına elinde bulunan Osmanlı İmparatorluğunda dahi devlet yonetiminde cincilerin calıştırıldığı da bir gercektir.
Batı ’da Fal Anlayışı
Batı icin fal anlayışı ozellikle Orta Cağ doneminde iskambil kağıdı ve kristal kure aracılığıyla gelecek hakkında yapılan yorumlar şeklindedir. Bu donemde, gelecek hakkında yorum yapanların genelde kadın olduklarına inandıkları icin “cadı” damgası vurma ve “cadı yakma” geleneği ortaya cıkmıştır.
Fal anlayışının gecmişin M.O 4000 yıl kadar indirebiliyoruz ki ilk fal bakma işi de Mısır ve Cin medeniyetlerinde meydana gelmiştir. Helen kulturunun beşiği olan Yunanistan da dahi fal anlayışı cok ceşitlidir. Hatta Antik Yunan ’da Yunan filozofu Pythagoras Mısır ’ı ve bazı Asya ulkelerini gezerek Kaldelerin ve Magusların gizli bilimlerini incelemiş; bunlardan birisi olan numerolojiyi yani sayı ilmini Yunanistan ’a getirmiştir. İşin ilginc yanı bu sayı ilmine Eflatun ’unda da inandığı biliniyor; hatta mantığın kurucusu Aristo, fizyognomi yani yuz cizgilerinden gelecek okuma hakkında bir kitap yazıp bu da yetmezmiş gibi bu konuda uzman bircok kişi yetiştirmiştir.
Orta Cağ doneminde Avrupa ’da Aristo ’nun bu kitabını Micheal Scot ( 1175 – 1234) kendi diline cevirip İmparator II. Friedich ’e sunmuş ve ona uzun bir zaman danışmanlık gorevinde bulunmuştur. Micheal Scot aynı zamanda gok bilimi ile de ilgilenmektedir. Cok unlu olan Fransız kahin Nostradamus ’un kehanetleri o zamanın Fransız yonetimince bir hayli onemli gorulmuş yine Nostradamus soylu sınıfından olan Catherine de Medicis ’e geleceğini soylemiştir. İngiltere ’de de I. Elizabeth genclik zamanlarından bu yana matematikci, simyacı, gok bilimci, ruh cağırıcı ve aynı zamanda bakıcısı olan John Dundee ’ye ( 1527 - 1608) omru boyunca guvenmiş, hayatının en onemli anı olan tac giyme toreni tarihini de onun belirlemesini istemiştir.
[h=4]Eski Turklerde Fal Anlayışı[/h]Turklere ait bir fal kitabından bahsedilir. Bu eser, Maniheist Uygular tarafından yazılan Irk Bitig adındaki fal kitabıdır. Irk, fal anlamına gelir, bitig ise yazılan şey şimdiki tabir ile kitap demektir.
Turklerde fal ile ilgili kitap pek azdır. Bunlardan da en onemli Irk Bitig ve uzerinde en cok tartışılan eserdir. Bunun nedeni de eserin dilidir ama şuan bu konuyu değil eserin iceriğini konuşacağız.
Fal kitabında 65 tane fal vardır. Her falda da 3 adet şans sayısı bulunur. Şans sayılarının ardından fal metni ve en sonunda da falın iyi mi kotu mu olduğunu bildiren sonuclar kısmı bulunmaktadır. Irk Bitig ’de bulunan fal sistemini Ceval Kaya, IRK BİTİG ’DE FALCILIK adlı makalesinde ayrıntılı bir şekilde incelmiştir; meraklıların bakması onerilir.
Orta Asya topraklarında aşık kemiğinden fal bakma hala kullanılan bir fal bakma yontemidir. Aşık kemiğinin zar gibi kullanılıp bir dilek tuttuktan sonra kemiklerin atılması ve cıkan sonuca gore dileğin yorumlanması durumudur. Cok eski zamanlardan beri suregelen bir fal bakma tekniğidir. Ayrıca aşık atma bir cocuk oyunu da olmuştur.
Eski Turklerde doğanın ruhları olduğuna inanılırdı. Ozellikle bu durum Moğollar icin elzemdi. Turk mitolojisinde de doğanın cok onemli bir yere sahip olduğu da ustun koru bir araştırma ile dahi ortaya cıkabilmektedir. Yalnız şu da bir gercektir ki falcılık, her millette ve her medeniyette hekimlik ve din alanında kullanılmış ve hatta bir donem rahiplerin tekeli altına da girmiştir. Eski Turklerde şaman denen din gorevlilerinin yonetim icinde bulunduğuna dair bir belge yoktur cunku Eski Turklerde dine dayalı bir yonetimden soz edilemez. Yalnız Uygurlar devrinde din değişimi esnasında rahiplerin hakanlar icin kitap cevirileri vardır ama bir devlet dini oluncaya ve Turklerin yaşam bicimini değiştirinceye kadar odak nokta olmamıştır.
[h=4]Anadolu ’da Fal Anlayışı[/h]Anadolu topraklarında hemen hemen her nesneden fal bakma durumu vardır: Fasulye, nohut, kum, ruzgar, insan bedeni, insanın yaşı, yuz cizgileri, ateş alevi, kozun şekli, ıslak odunun sesleri ve buna benzer bircok fal ceşidi bulunmaktadır.
Anadolu ’nun yonetimini elinden tutan Osmanlı Devleti icin de fal yoktur demek cok zordur. Uzun bir sure halifelik makamını elinde bulundurmasına rağmen Osmanlı saraylarında muneccimbaşı mertebesi cok onemli bir makamdır. En basitinden onlar “Ulema” sınıfından sayılır ve Birun halkının ilk mertebesi onlara aittir. Ustelik bir taht-ı revanda gezerler ve taht-ı revanda pahalı kumaşlar serilidir. En onemlisi de kadıasker yanında, hemen hemen kadıasker ihtişamındaki bir at ile halk icine karışıyorlardı. Bu bilgiler ve aşağıda acıklayacağımız diğer bilgiler de o zamanların unlu seyyahı Evliya Celebi tarafından verilmektedir. Anadolu ’nun ve dahi cevresinin pek cok yerini gezen Evliya Celebi 17.asırda 10 ciltlik bu eserini yazmıştır. 2013 yılında bu eser UNESCO Dunya Belleği Listesine dahil edilmiştir. Eserin bu kadar onemi olmasının nedeni de Evliya Celebi ’nin gercekten yalın ve duru bir dili olmasıdır. Eser icinde abartı unsurları vardır ama karşılaştırma yontemi ile bilgiler elenebilirse değerli şeyler ortaya cıkmaktadır. Hem halk hem de devlet bazında yazdıkları, bugun elimizdeki en onemli kaynaklardan birisidir. Falcılık konusunda da hem devlet hem de halk katında Osmanlı devletinin 17.yy ’da nasıl bir konumda olduğunu gostermektedir.
İşin halk tarafı daha gariptir cunku fal bir iş okuludur. İstanbul ’da muneccimler, remilciler ve falcılar esnaf kolu olarak gecmektedir. Evliya Celebi ’nin seyahatnamesinde verilen bilgilere gore remilciler 300 neferdir ve esnafın tam 15 dukkanı vardır. H.z Danyal ’ı da pir olarak kabul ederler. ( Hz. Danyal, Hz. Cebrail ’in bazı fal tekniklerini oğrettiği peygamberdir. Ayrıca Harut ve Marut kıssalarında da buyu ve fal gecmektedir.) Falcıların ise bir dukkanı ve bir neferi vardır. H.z Ali ’yi pir olarak kabul eden muneccimlerde ise 70 nefer vardır. Bu konuda daha fazla bilgi edinmek Elif Dulger ’in Evliya Celebi Seyahatmesi ’nde Fal adlı makalesini ve ulaşabilirseniz bu konunun aynı kişiden yuksek lisans tezi olarak yazılmış haline goz atabilirsiniz.
Turkiye Cumhuriyet ’i kurulduktan sonra 13 Aralık 1925 yılında Tekke ve Zaviyeler kapatılmıştır. Medeni olduğuna kanaat getirilen bircok ulkede de devlet, falcılık faaliyetlerini bir devlet kurumu olmaktan cıkarıp yasaklanmıştır.
Ne yazık ki fal baktırmanın psikolojik bir yanı da vardır. İnsanlar yakınlarına anlatamadıkları şeyleri falcılara anlatıp ic dokerler. Bir yabancı ile konuşmanın vereceği rahatlama duygusu icin falcılık hala devam etmektedir. Ayrıca falcıların iyi ve guzel şeyleri ne kadar gercek dışı da olsa insanların en azından o gunu sağlam bir psikoloji ile atlatmasına yardım etmektedir. Bu bakımdan bir ulkede ne kadar stres yapacak konu varsa falcılar da o kadar coğalacaktır. Bu yuzdendir ki refah seviyesi yuksek, madden ve manen iyi durumda olan ulkelerdeki falcılar ile stresli, bunalımlı, geleceği karmaşık olan ulkelerdeki falcıların sayısı eşit değildir. Kultur seviyesi ve ilim arttıkca insanların fala duydukları ihtiyacları da azalacaktır. Turkiye Cumhuriyet ’inin de bu konudaki en buyuk desteği Tekke ve Zaviyeleri kapatmak olmuştur, en azından bugun falcılık bir devlet kurumu olmadığı icin zararlarından bahsetmek kolaydır.
[h=4]İslamiyet ’ten Once Fal Anlayışı[/h]Kuran-ı Kerim ’de fal diye bir sozcuk yoktur. Cahiliye doneminde fal anlamına gelen ya da fal anlayışına yakın bazı inanclar vardır. Bu bakımdan once Cahiliye doneminde fal ile alakalı olan terimler bulunmaktaydı. Once onlardan biraz bahsedelim ki Cahiliye donemindeki inanclar hakkında fikrimiz olsun.
Tefe ’ul: Cahiliye doneminde, gelecek hakkında iyimser yorumlar yapmak anlamına geliyordu.
Tıyere: Tefe ’ul ’un aksine bir nesneyi uğursuz olarak belirlemek ve gelecekte olumsuz bir şeyler olacağını soylemek, gaipten haber vermek anlamına gelir.
Teşe ’um: Tefe ’ul ile aynı anlamdadır.
Tum toplumlarda, eski donemlerden kalkma batıl inanclar vardır. Bu Arap topluluklarında da gecerlidir. Avrupa topluluklarında da. Cahiliye doneminden bu yana bir folklor ogesi olan fal ceşitlerini şu şekilde sıralayabiliriz:
a. Hattu ’r reml: Kum uzerine bir takım şekillere bakarak gelecekten haber verme işine denir.
b. Zecr, tıyere ve iyafe: Ceşitli insan ve hayvan seslerinin yorumlanması işine denir.
c. İrafe : Arraf denilen bir kaptaki suyun aldığı ve şekle gore insanın hayatı hakkında yorum yapılır.
d. İhtilac: İnsan bedenindeki ceşitli organların verdikleri biyolojik tepkilerden anlam cıkarma işidir. Bugun Anadolu ’da buna benzer gelenekler devam etmektedir. Goz seyirmesini misafir gelecek olarak yorumlamak, avuc ici kaşınması icin para gelecek olarak elin ustunun kaşınmasını da para gidecek olarak yorumlamak gibi.
e. Tark ya da diğer adı ile kehanet: Nohut, bakla, taş gibi malzemelerden faydalanarak kişilerin hayatlarını ve geleceklerini yorma/yorumlama işidir.
f. Kıyafe: Diğer adıyla firaset olan bu falda, insanların fiziksel ozelliklerine bakarak onların kişilik ozelliklerini tahmin etme işidir. Orneğin boyu kısa olan fesattır, uzun boylu olanlar aptaldır gibi. Ek bir bilgi olarak; Divan edebiyatında kıyafetname adlı şiir turleri vardı. Bu şiir turlerinde kişilerin dış gorunuşune bakarak o kişilerin huyları, bazı olaylara verecekleri tepkileri anlaşılmaya calışılırdı.
Cahiliye doneminde ezlam denen bir olay da vardı. Buna gore şans okları ile rızk, kısmet aranırdı. Ayrıca yine bu devirde kehanet olayı da yaygındı. Kahinler, kendilerine ozel gorme yeteneklerinin verildiğini iddia ederek kuşların adlarından, seslerinden ya da hareketlerinden uğursuz anlamlar cıkarıyorlardı.
[h=3]İslamiyet ile Birlikte Fal Anlayışı[/h]Turk ansiklopedisinde dunya uzerinde fal anlayışlarını verirken H.z Yusuf ’un Firavun ’un ruyalarını yorumlamasından bahsetmektedir. Kitab-ı Mukaddes ’in Eski Ahit bolumunun Yusuf ve Yakub ’un Firavun ’un ruyalarını yorumladıkları kısımları yazdığından bahseden ansiklopedide, aynı kitabın Yeni Ahit bolumunde de Magusların ve Pilatus ’un karısının ruyalarını anlatır. H.z Yusuf ’un Firavun ’un ruyalarını geleceğe gore yorumlanması da bazı alimlerce fal sayılmakta bazılarına gore de Allah ’ın hikmeti sayılmaktadır.
İslamiyet Arap topraklarına geldiğinde yukarıdaki başlıkta bahsettiğimiz inanclar halk arasında fazlaca yaygındı. Hz. Muhammed doneminde indirilen Kuran-ı Kerim ’de hicbir şekilde fal adı gecmemektedir. Ayrıca aşağıda sıralayacağımız ayetlerde alemin ikiye ayrıldığını ( duyular otesi ve duyu dunyası) ve her iki alemin de Allah ’tan başka sahibi olmadığını, tum bu sahaların Allah ’a ait olduğunu ve sadece Allah ’ın bilgisi dahilinde hareket olduğunu, bu hareketleri de O ’ndan başkasının bilemediğini soyler:
Ez- Zumer 39/46
Et- TalÂk 65/12
Al-i İmran 3/179
El- Enam 6/50
En Nahl 16/77
El- Cin 72/26 – 27
Buna da bağlı olarak İslamiyet doneminde folklorik bir inanc sistemi dahi olsa gaipten haber verdiğine inanılan her şey yasaklanmıştır. Fal, tevhid inancına zarar verdiği gerekcesi ile ve de putlar donemini hatırlattığı icin tamamen men edilmiştir.
Hz. Muhammed, falı hic hoş karşılamamaktadır. Kuşların ucuşlarından, hayvanların seslerinden, baklagillerinin yerdeki rastgele şekillerinden uğursuz haberler vermek Hz. Muhammed ’e pek hoş gelmemektedir. Ona gore geleceğe dair her şey sadece Allah tarafından bilinir, onun kullarına bu yetenek hasıl olmamaktadır. Bu yasakların da temeli de budur; insanları iyilik ya da kotuluğun kaynağını doğrudan doğruya Allah ’a değil o cisimlere yuklemeye başlamıştı. Bu da tevhid (tevhit) inancına zarar vermekte idi.
Pek cok hadis, fala inanmanın bir cezası olacağından bahseder. Musned, Muslim, İbn Mace, Tırmizî rivayetlerinde fala inanların Hz. Muhammed ’e inen kitabı inkar etmiş kabul edileceklerinden, onların cennete giremeyeceklerinden ve namazlarının 40 gun gecersiz olacağından bahsedilmektedir.
Buhari ’nin aktardığı bir olaya gore Hz. Muhammed ’in huzurunda tıyereden soz edilirken Hz. Muhammed, “Tıyerenin aslı yoktur onun en iyisi faldır” demiştir. Ayrıca Hz. Muhammedin falı salih, hasen, tayyip ifadelerle andığı bilinmektedir. İslam alimleri bu olayı Hz. Muhammed ’in iyimser haberlere verdiği bir tepki olarak yorumlamışlardır. Tıyerenin uğursuz haberleri vermesini hoş karşılamamıştır. Ama yine de her şeyi Allah ’tan bekleme psikolojisinin hicbir zaman zarar gormesini istememiştir. Falı iyi olarak nitelendirmesinin tek nedeninin iyi haberlerin insan uzerindeki olumlu etkisi olmasında hem fikir olan İslam alimleri, yine de kişinin Allah ’tan umudu kesmemesi gerektiğini soylemişlerdir.
Buna rağmen fal hala uygulanan bir yontemdir…
Kuran ’da, ayetlerde ve hadislerde falın yasaklanması, bilinmezi bilmenin sadece Allah ’a ait olduğunun vurgulanması pek de bir işe yaramamış gibi gorunuyor gunumuzde ve gecmişte. Cahiliye doneminde mevcut olan
Kelime ve isimlerle fal tutma
Zarla fal acma
Gokle ile ilgili fallar
İnsan bedeninin belirli tepkilerinden bir anlam cıkarma
Kesilmiş koyun kemiğinden fal acma
Sudan falına bakma
Kahveden fal bakma
Balmumundan fal bakma
Eldeki cizgilerden fal bakma
Fallarına hala oldukca fazla ilgi vardır. Yalnız İslam dunyasına son donemlerde kitaptan ya da Kuran ’dan fal bakma olayı yaygınlaşmıştır. İslam, kokenden uzaklaştıkca bazı kurallar da unutuldu ki bunlardan birisi de fal inancı idi. Hatta fal, yasaklandığı icin Kuran ’dan fal bakma tekniği geliştirildi diyebiliriz.
Kitaptan ya da Kuran ’dan fal bakma o kadar gelişip ceşitlenmiş ki Mesnevi, Ahmeddiye, Muhammediye gibi eserlerin arka tarafında fal acıklayıcı listeler yerleştirilmiştir.
Kuran ’dan fal bakma şu şekilde olmaktadır: Kuran-ı Kerim ’den rastgele bir sayfa acılır ve acılan sayfadaki ayetin 7 ayet gerisindeki ayet yorumlanırdı. Bu yorum genelde bir dilek tutan kişi tarafından yapıldığı icin yorum da ona gore yapılırdı.
Halifelik makamına elinde bulunan Osmanlı İmparatorluğunda dahi devlet yonetiminde cincilerin calıştırıldığı da bir gercektir.
Batı ’da Fal Anlayışı
Batı icin fal anlayışı ozellikle Orta Cağ doneminde iskambil kağıdı ve kristal kure aracılığıyla gelecek hakkında yapılan yorumlar şeklindedir. Bu donemde, gelecek hakkında yorum yapanların genelde kadın olduklarına inandıkları icin “cadı” damgası vurma ve “cadı yakma” geleneği ortaya cıkmıştır.
Fal anlayışının gecmişin M.O 4000 yıl kadar indirebiliyoruz ki ilk fal bakma işi de Mısır ve Cin medeniyetlerinde meydana gelmiştir. Helen kulturunun beşiği olan Yunanistan da dahi fal anlayışı cok ceşitlidir. Hatta Antik Yunan ’da Yunan filozofu Pythagoras Mısır ’ı ve bazı Asya ulkelerini gezerek Kaldelerin ve Magusların gizli bilimlerini incelemiş; bunlardan birisi olan numerolojiyi yani sayı ilmini Yunanistan ’a getirmiştir. İşin ilginc yanı bu sayı ilmine Eflatun ’unda da inandığı biliniyor; hatta mantığın kurucusu Aristo, fizyognomi yani yuz cizgilerinden gelecek okuma hakkında bir kitap yazıp bu da yetmezmiş gibi bu konuda uzman bircok kişi yetiştirmiştir.
Orta Cağ doneminde Avrupa ’da Aristo ’nun bu kitabını Micheal Scot ( 1175 – 1234) kendi diline cevirip İmparator II. Friedich ’e sunmuş ve ona uzun bir zaman danışmanlık gorevinde bulunmuştur. Micheal Scot aynı zamanda gok bilimi ile de ilgilenmektedir. Cok unlu olan Fransız kahin Nostradamus ’un kehanetleri o zamanın Fransız yonetimince bir hayli onemli gorulmuş yine Nostradamus soylu sınıfından olan Catherine de Medicis ’e geleceğini soylemiştir. İngiltere ’de de I. Elizabeth genclik zamanlarından bu yana matematikci, simyacı, gok bilimci, ruh cağırıcı ve aynı zamanda bakıcısı olan John Dundee ’ye ( 1527 - 1608) omru boyunca guvenmiş, hayatının en onemli anı olan tac giyme toreni tarihini de onun belirlemesini istemiştir.
[h=4]Eski Turklerde Fal Anlayışı[/h]Turklere ait bir fal kitabından bahsedilir. Bu eser, Maniheist Uygular tarafından yazılan Irk Bitig adındaki fal kitabıdır. Irk, fal anlamına gelir, bitig ise yazılan şey şimdiki tabir ile kitap demektir.
Turklerde fal ile ilgili kitap pek azdır. Bunlardan da en onemli Irk Bitig ve uzerinde en cok tartışılan eserdir. Bunun nedeni de eserin dilidir ama şuan bu konuyu değil eserin iceriğini konuşacağız.
Fal kitabında 65 tane fal vardır. Her falda da 3 adet şans sayısı bulunur. Şans sayılarının ardından fal metni ve en sonunda da falın iyi mi kotu mu olduğunu bildiren sonuclar kısmı bulunmaktadır. Irk Bitig ’de bulunan fal sistemini Ceval Kaya, IRK BİTİG ’DE FALCILIK adlı makalesinde ayrıntılı bir şekilde incelmiştir; meraklıların bakması onerilir.
Orta Asya topraklarında aşık kemiğinden fal bakma hala kullanılan bir fal bakma yontemidir. Aşık kemiğinin zar gibi kullanılıp bir dilek tuttuktan sonra kemiklerin atılması ve cıkan sonuca gore dileğin yorumlanması durumudur. Cok eski zamanlardan beri suregelen bir fal bakma tekniğidir. Ayrıca aşık atma bir cocuk oyunu da olmuştur.
Eski Turklerde doğanın ruhları olduğuna inanılırdı. Ozellikle bu durum Moğollar icin elzemdi. Turk mitolojisinde de doğanın cok onemli bir yere sahip olduğu da ustun koru bir araştırma ile dahi ortaya cıkabilmektedir. Yalnız şu da bir gercektir ki falcılık, her millette ve her medeniyette hekimlik ve din alanında kullanılmış ve hatta bir donem rahiplerin tekeli altına da girmiştir. Eski Turklerde şaman denen din gorevlilerinin yonetim icinde bulunduğuna dair bir belge yoktur cunku Eski Turklerde dine dayalı bir yonetimden soz edilemez. Yalnız Uygurlar devrinde din değişimi esnasında rahiplerin hakanlar icin kitap cevirileri vardır ama bir devlet dini oluncaya ve Turklerin yaşam bicimini değiştirinceye kadar odak nokta olmamıştır.
[h=4]Anadolu ’da Fal Anlayışı[/h]Anadolu topraklarında hemen hemen her nesneden fal bakma durumu vardır: Fasulye, nohut, kum, ruzgar, insan bedeni, insanın yaşı, yuz cizgileri, ateş alevi, kozun şekli, ıslak odunun sesleri ve buna benzer bircok fal ceşidi bulunmaktadır.
Anadolu ’nun yonetimini elinden tutan Osmanlı Devleti icin de fal yoktur demek cok zordur. Uzun bir sure halifelik makamını elinde bulundurmasına rağmen Osmanlı saraylarında muneccimbaşı mertebesi cok onemli bir makamdır. En basitinden onlar “Ulema” sınıfından sayılır ve Birun halkının ilk mertebesi onlara aittir. Ustelik bir taht-ı revanda gezerler ve taht-ı revanda pahalı kumaşlar serilidir. En onemlisi de kadıasker yanında, hemen hemen kadıasker ihtişamındaki bir at ile halk icine karışıyorlardı. Bu bilgiler ve aşağıda acıklayacağımız diğer bilgiler de o zamanların unlu seyyahı Evliya Celebi tarafından verilmektedir. Anadolu ’nun ve dahi cevresinin pek cok yerini gezen Evliya Celebi 17.asırda 10 ciltlik bu eserini yazmıştır. 2013 yılında bu eser UNESCO Dunya Belleği Listesine dahil edilmiştir. Eserin bu kadar onemi olmasının nedeni de Evliya Celebi ’nin gercekten yalın ve duru bir dili olmasıdır. Eser icinde abartı unsurları vardır ama karşılaştırma yontemi ile bilgiler elenebilirse değerli şeyler ortaya cıkmaktadır. Hem halk hem de devlet bazında yazdıkları, bugun elimizdeki en onemli kaynaklardan birisidir. Falcılık konusunda da hem devlet hem de halk katında Osmanlı devletinin 17.yy ’da nasıl bir konumda olduğunu gostermektedir.
İşin halk tarafı daha gariptir cunku fal bir iş okuludur. İstanbul ’da muneccimler, remilciler ve falcılar esnaf kolu olarak gecmektedir. Evliya Celebi ’nin seyahatnamesinde verilen bilgilere gore remilciler 300 neferdir ve esnafın tam 15 dukkanı vardır. H.z Danyal ’ı da pir olarak kabul ederler. ( Hz. Danyal, Hz. Cebrail ’in bazı fal tekniklerini oğrettiği peygamberdir. Ayrıca Harut ve Marut kıssalarında da buyu ve fal gecmektedir.) Falcıların ise bir dukkanı ve bir neferi vardır. H.z Ali ’yi pir olarak kabul eden muneccimlerde ise 70 nefer vardır. Bu konuda daha fazla bilgi edinmek Elif Dulger ’in Evliya Celebi Seyahatmesi ’nde Fal adlı makalesini ve ulaşabilirseniz bu konunun aynı kişiden yuksek lisans tezi olarak yazılmış haline goz atabilirsiniz.
Turkiye Cumhuriyet ’i kurulduktan sonra 13 Aralık 1925 yılında Tekke ve Zaviyeler kapatılmıştır. Medeni olduğuna kanaat getirilen bircok ulkede de devlet, falcılık faaliyetlerini bir devlet kurumu olmaktan cıkarıp yasaklanmıştır.
Ne yazık ki fal baktırmanın psikolojik bir yanı da vardır. İnsanlar yakınlarına anlatamadıkları şeyleri falcılara anlatıp ic dokerler. Bir yabancı ile konuşmanın vereceği rahatlama duygusu icin falcılık hala devam etmektedir. Ayrıca falcıların iyi ve guzel şeyleri ne kadar gercek dışı da olsa insanların en azından o gunu sağlam bir psikoloji ile atlatmasına yardım etmektedir. Bu bakımdan bir ulkede ne kadar stres yapacak konu varsa falcılar da o kadar coğalacaktır. Bu yuzdendir ki refah seviyesi yuksek, madden ve manen iyi durumda olan ulkelerdeki falcılar ile stresli, bunalımlı, geleceği karmaşık olan ulkelerdeki falcıların sayısı eşit değildir. Kultur seviyesi ve ilim arttıkca insanların fala duydukları ihtiyacları da azalacaktır. Turkiye Cumhuriyet ’inin de bu konudaki en buyuk desteği Tekke ve Zaviyeleri kapatmak olmuştur, en azından bugun falcılık bir devlet kurumu olmadığı icin zararlarından bahsetmek kolaydır.