Ayna, ışığın yuzde 100 ’e yakın bir kısmını duzgun olarak yansıtan cilalı yuzeylere denir. Gunluk hayatta cok sık kullandığımız aynalar, onceleri metal bir yuzeyin parlatılmasıyla elde edilirken, gunumuzde ise gumuş takviyesi kullanılarak elde edilmektedir. İnsanlık tarihinin en onemli icatlarından biri olan aynalar, evlerde, ofislerde, restoranlarda ve bircok mekanda dekoratif amaclarla kullanıldığı gibi tepegoz cihazlarında, projeksiyonlarda, periskoplarda, guvenlik tedbirlerinin alındığı bazı yerlerde taşıtların altını aramak amacıyla farklı alanlarda da yoğun bir şekilde kullanılmaktadır.
Ayna, ilk zamanlar yuzeyi iyice parlatılmış duz metal levhalardan yapılmış, sonraki donemler de bir yuzu cok ince bir metal katmanıyla kaplanmış cam levhalardan yapılmıştır. Aynanın ışığı yansıtarak goruntu vermesini sağlayan bu metal kaplamaya ‘sır ’ adı verilmiştir. Metaller, cok kolay şekillendirilip, cilalanabilirler. Ayrıca dayanıklı olmaları ve yuzeylerinin rahatlıkla puruzsuz hale getirilebilmeleri nedeniyle cok eskiden beri ayna yapımında kullanılmaktadırlar.
Aynalar, ceşitli sureclerden gecerek gunumuze kadar ulaşmışlardır. İcadı cok eski zamanlara giden ve goruntuyu aksettiren ilk aynalar, yaklaşık 4 bin yıl kadar once Ortadoğu ve İtalya ’nın kuzeyinde yanardağ lavlarının parlak artıklarının cilalanmasıyla yapılmıştır. 14. yuzyılda Venedik ’te gumuşleme yontemi ile ayna yapma tekniği geliştirilmiştir. Venedikliler gumuşleme yontemi ile cam bir tabakanın arka yuzeyine cıva surerek ayna yapmayı başarmışlardır. Ozellikle kadınlar bu cam parcasına buyuk ilgi gostermişler ve ellerinden hic duşurmemişlerdir. Gunumuzde sadece uc yuzyıl oncesine kadar Avrupa ’da cam eşya ve ozellikle de ayna yapımının sırrına sahip tek ulke Venedik ’tir. Venedikliler bu sırrı buyuk bir ozenle saklamışlardır. Hatta Murano adasına kurdukları ayna ve cam eşya fabrikalarına cam ustalarından başka hic kimsenin girmesine izin vermemişlerdir.
Milattan onceki zamanlarda Romalılar, Yunanlılar, Mısırlılar ve Etrusklerin bronz ya da daha değerli olan gumuş el aynaları kullanıldıkları bilinmektedir.
14. yuzyılda Almanya ’nın Nurnberg kentinde, asıldıkları odanın icinde bulunan her şeyi yansıtan dışbukey aynalar yapılmıştır. Dışbukey aynalar, cam ustaları tarafından ufleme yontemiyle oluşturulan cam kurelerin ortadan ikiye bolundukten sonra ic kısımlarını ince bir cıva tabakasıyla kaplanması sonucunda elde edilmiştir.
Venediklilerin ayna yapımında kullandıkları yontem 19. yuzyılda yerini başka bir yonetme bırakmıştır. 1835 yılında Alman kimyager Justus yon Liebig tarafından, gunumuzde ayna yapmak icin kullanılan yeni yontemin temelleri atılmıştır. Bu yontem ile gumuşnitratın ozel bir yontemle cama tatbik edilerek, icindeki gumuşun cama yapışması sağlanıyordu. Bu işlemin sonucunda da net goruntu veren aynalar elde edilmiştir. Gumuş nitrat, cam yuzeye sıvanırken ayrıştırmak icin Rochelle tuzu ya da şeker kullanılmıştır.
Gunumuzde kullanılan aynalar ise 1903 yılında Emil Bloch tarafından geliştirilmiştir. Bloch, duz camı altın folyo ya da gumuş ile kaplayarak modern anlamda ilk aynayı elde etmiştir.
[h=4]Anadolu ’da Obsidyenden Yapılan Aynalar[/h]Aynanın Anadolu ’da ki tarihi İ.O. 6000 yılına kadar uzanmaktadır. Anadolu ’daki ilk ayna ve dunyanın en eski aynası arkeolog J. Mellaart tarafından Catalhoyuk ’te bulunan obsidyen aynalardır. Obsidyen, volkanik patlamalar sonucunda lavların soğumasıyla oluşur. Az sayıda ulkede bulunan obsidyeni Anadolu ’da; Nemrut Dağı, Hasan Dağı, Ağrı Dağı, Sarıkamış, İkizdere ve Kars civarında bulunmaktadır. Anadolu, binlerce yıl boyunca işlenmiş obsidyen ihrac etmiştir. M.O. 6000 ’de, obsidyenin bir yuzeyi parlatılarak yapılan ayna Anadolu Medeniyetleri Muzesi ’ndedir. Ayrıca obsidyen ayna ornekleri ODTU Bilim ve Teknoloji Muzesi ’nde sergilenmektedir.
Tarih boyunca ceşitli isimlerle adlandırılan aynaya Uygurlar ‘kozgu ’ adını vermişlerdir. Bunun yanı sıra Anadolu ’da aynaya; yuzgorgusu, yuzgorgu, bakanak, bakar, gozgor, gozgec, bakbakı, gozunke, kılıklık gibi isimler verilmiştir.
[h=3]Ayna Ceşitleri[/h][h=3]Duz Aynalar[/h]Yansıtma işlevini goren yuzeyleri duz olan aynalardır. Bu aynalara ışık ışınları duzgun olarak yansır. Cisimlerin aynada oluşan gorunumleri cisimlerden cıkarak aynada yansıyan ışınların uzantılarının kesiştiği yerde oluşur. Duz aynada goruntu sanaldır. Goruntu ile ayna arasındaki mesafe cisimle ayna arasındaki mesafeye eşittir. Duz aynalar, tepegoz cihazlarında, projeksiyonlarda, periskoplarda, kuaforlerde ve bazı binaların camlarında yalıtım amacıyla kullanılmaktadır.
Kuresel Aynalar
Kuresel aynalar, tumsek ayna ve cukur ayna olmak uzere 2 ’ye ayrılır.

Tumsek Ayna

Yansıtıcı yuzeyi tumsek olan aynalardır. Her zaman ayna ile odak arasında olan goruntu cisimden kucuk, duz ve zahiridir. Tumsek aynalar gelen ışıkları dağıtabilme ve goruntuleri kucultebilme ozelliğine sahiptirler. Tumsek aynalar genellikle taşıtlarda dikiz aynası olarak ve bazı kavşaklarda gorulmeyecek noktaları gorebilmek amacıyla kullanılmaktadır. Ayrıca guvenlik tedbirlerinin alındığı bazı yerlerde taşıtların altını aramak icin de tumsek aynalar kullanılmaktadır.

Cukur Ayna

Cukur aynalar, merkezin dış kısmındaki cismin goruntusunu, merkez ve odak arasında tutarak cisimden kucuk, gercek ve ters goruntu verirler. Cisim merkezdeyken goruntusu de merkezde, boyu cismin boyuna eşit, gercek ve terstir. Cisim merkez ile odak arasındayken goruntu merkezin dışında, cisimden buyuk, ters ve gercektir. Cisim odak ile ayna arasında ise goruntu, aynanın arkasında cisimden buyuk, duz ve zahiri bir goruntudur.

Parabolik Aynalar

Yansıtıcı yuzeyleri parabolik olan aynalardır. Duşuk genleşmeye sahip cam ve pyrex maddelerinden yapılan parabolik aynalar, goruntunun daha net olması icin ince olarak tasarlanmaktadır. Ozel bir şekle sahip bu aynalar, enerjinin tek bir noktaya odaklanması icin tasarlanmıştır. Otomobil farlarında ve fenerlerde geri yansıtıcı olarak da kullanılmaktadır. Dunya Olimpiyat Oyunları ’nda, olimpiyat meşalesi, guneş ışığından buyuk parabolik aynalar yardımıyla tutuşturulmaktadır.