

Liberalizm; her bireyin inanc, vicdan ve duşunce ozgurluğunun tanınması gerektiğini savunan ekonomik ve siyasal oğretilerdir. Ekonomi ve siyaset felsefelerinde devlet, birey ve toplum arasındaki ilişkilerde bireyin hak ve ozgurluklerini temel alan bir duşunce sistemidir. Batı siyasi felsefesinin başlıca oğretilerinden biridir. Temel değerleri, “bireysel ozgurluk” ve “eşitlik” olarak ifade edilir. Bu iki konunun nasıl anlaşılması gerektiği konusunda farklı gruplar arasında ceşitli anlaşmazlıklar yaşanabiliyor. Oyle olsa da liberalizm; demokrasi, kapitalizm, din ozgurluğu ve insan hakları ile ilişkili goruşleri icerir.
[h=3]Tanım[/h]Liberalizm, en basit tanımıyla “bireysel ozgurluk”tur. Duşunce, ifade, inanc, ticaret yapma, mulkiyet edinme ve siyaset yapma ozgurluklerini kapsar. Devlet gucu karşısında her turlu ozgurluğu savunan felsefi ve siyasi doktrinlerdir. Devletin ekonomiye mudahalesinin en alt duzeyde olması gerektiğini savunur. En ideal olan sistemin; devletin sınıflar, bireyler ve devletler arasındaki ekonomik ilişkilere hicbir şekilde karışmaması olduğunu one surer. Devlet yetkisinin her alanda ve her anlamda kısıtlanması gerektiğini; bu yetkiyi elinde tutanların, bireylerin yaşamlarını nasıl yonlendireceklerine, herhangi bir gerekceyle hicbir şekilde karışmaması gerektiğini savunur. Devletin, toplumsal ve kulturel yaşamın duzenlenmesinde hicbir şekilde belirleyici rol ustlenmemesi gerektiğini ileri surer.
Siyasal liberalizm, "en iyi hukumet en az hukumet edendir" şeklinde ozetlenebilir. Soyut anlamını, "bırakınız yapsınlar, bırakınız gecsinler" sozunde bulan oğreti ise, “iktisadi liberalizm”dir. Siyaset felsefesi; ozgurluk, kişisel haklar, hoşgoru, kurumsal demokrasi ve hukuk yasaları gibi ilkelerin felsefece dayanaklarını inceler. Liberal devletin, devlet ve toplum anlayışı, ferde ve onun iradesine dayanır.
Liberalizme gore, siyasal kuruluşlar; siyasal ve toplumsal cıkarlardan bağımsız olarak kişisel cıkarların korunmasına yaptıkları katkılar bağlamında meşrulaşır. Liberal felsefeciler; her toplum ve kulturun kendi sonunu kendi icinde taşıdığı duşuncesine, siyasal ve toplumsal kuruluşların insanı daha iyiye donuşturme amacı taşımaları gerektiği goruşune karşı cıkarlar.
Liberalizm, hem 'solcuların' hem de 'sağcıların' eleştirilerinden nasibini almıştır. ‘Sağ ’ın liberalizme yonelik en temel eleştirisi; bireysel ozgurluğun artırılmasında toplumsal yapılara ve sınırlamalara gereksinim olduğunu goz ardı etmesi ve yerleşik kurumlara ve geleneklere duyarlı olmamasıdır. ‘Sol ’ tarafından da; iktidarın birkac kişinin elinde toplanmasına karşı hicbir savunması olmayan ve insanın toplumsal ve siyasal doğasına ilişkin herhangi bir cozumlemeden yoksun "ozgur pazar ideolojisi" olmakla eleştirilir.
[h=4]Tarihi[/h]Liberalizm fikri, modern Avrupa'nın ilk cağları olan 17. yuzyılda Descartes, Milton ve Spinoza gibi duşunurler tarafından ortaya atılmıştır. Adını, 19. yuzyıl başlarında İspanya' da kurulan 'Liberales' ismini taşıyan siyasi partiden alır. Felsefî anlayışı daha eski tarihlere dayanıyor. Mesela Eski Yunan filozofları liberal fikirleri ısrarla savunmuşlardır.
Liberalizm genellikle İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri tarafından savunulmuştur. “Liberal” olarak tarif edilebilen siyasal ve sivil davranışlara, insanlık tarihi boyunca rastlanabilir; ancak liberalizm tam teşekkullu bir doktrin olarak, yaklaşık 350 yıl once Kuzey Avrupa'da, ozellikle İngiltere ve Hollanda'da da yaygınlaşmaya başlamıştır. Bununla birlikte liberalizm, tarihte, Orta Avrupa'da, ozellikle de Floransa'da, 1300 ve 1400'lu yıllarda gelişen, 15. yuzyılında Ronesans doneminde zirveye ulaşan daha eski bir kulturel hareket olan humanizmden de etkilenmiştir. Serbest ticaretin uygulanması ve ozgurlukler yonunde insanların duşuncelerinin değişmeye başladığı donemlerde Avrupa ulkelerinde yaygınlaşmıştır.
Bu acıdan liberal doktrin icin en onemli tarih 1688 Devrimi (Muhteşem Devrim) ve 1688 tarihinden sonra İngiltere ’ye donen Lord Shaftesbury (Antony Ashley Cooper) ve John Locke gibi yazarların girişimcileridir. Bu donemde liberalizmin gelişmesine en cok katkıda bulunan yazarlar John Locke (1632-1704) ve John Stuart Mill ’dir (1808-1873). John Locke ’nin 1689 yılında yayınlanan “İnsanın Anlama Yetisi Uzerine Bir Deneme” (An Essay Concerning Human Understanding) adlı kitabı, liberalist doktrinin anahtarı olan bireysel ozgurlukleri savunan onemli bir başyapıttır.
Liberalizmin koku yakın tarihlidir; buna rağmen modern Batılı toplumlarda daha eski tarihlere uzanır. Amerika'da 1776 yılında, Fransa'da 1789 yılında yapılan iki buyuk devrim, liberalizmin ardındaki anahtar fikirlerin bazılarını sadeleştirdi. Bu fikirler; demokrasi, eşit haklar, insan hakları, devlet ve din arasındaki ayrım ve din ozgurluğudur.
19. yuzyıl, başlangıcta endustriyel devrimin ortaya cıkardığı yeni ekonomik ve sosyal koşullarla yuzleşmek zorunda kalan liberalizmin değerlerinin yoğun bir şekilde sadeleştirildiği donemdir. John Stuart Mill gibi yazarlar; ifade ozgurluğu, kadın ve kole ozgurlukleri gibi konuları gundeme getiren liberalizme onemli katkılar sağladı. Aynı zamanda sosyalist ve Komunist doktrinler, liberal goruşleri daha hassas bir hale getirdi ve uyumlu siyasi gruplarla ilişkilendirmeye zorladı.
20. yuzyılda liberalizm, Ludwig von Mises ve John Maynard Keynes gibi yazarlar tarafından değişen ve gelişen ekonomik koşullara uyum sağlaması icin yeniden duzenlendi. Bu anlamda Birleşmiş Milletler tarafından dunyaya yayılan siyaset ve yaşam tarzı, -prensip olarak değilse de- pratikte liberal yaşam tarzının başarısına onemli bir katkı sağladı.
Son yıllarda liberalizm, kapitalizm krizinin ve kureselleşmiş toplumların sorunlarına vurgu yapmak icin kullanıldı. 21. yuzyılda liberalizm, hÂl siyasi liderleri ve bireyleri etkileyen etkili bir doktrindir.
[h=3]Liberalizm Ceşitleri[/h]Liberalizmin cok sayıda ceşidi var. Her donemde farklı liberal goruşler ortaya cıkmış ve yeni liberalizm turleri gelişmiştir. Klasik ve sosyal (modern) liberalizm, en onemli liberal akımlardır. Liberalizm ceşitleri şoyle;
Klasik Liberalizm: Asıl ozgurluğun baskılardan vazgecilmesi olduğunu; bireylerin ekonomik ozgurluklerini kısıtlayan zorlayıcı yontemlerden kacınılması gerektiğini savunur. Vatandaşların refahının, devletin en onemli sorumluluğu olduğunu vurgular. “Negatif ozgurluk” anlayışına sahiptir. Sivil ve politik ozgurluk, hukukun ustunluğu ve temsili demokrasiyi savunur, ekonomik ozgurluğu vurgular.
Sosyal Liberalizm: “Modern liberalizm” veya “reform liberalizmi” olarak da bilinir. Sağlık, eğitim gibi konularda, kamusal ve sosyal alanlarda ozgurlukleri savunur. Gelir adaletsizlikleri, yoksulluk, konut edinme hakkı, calışma hakkı, cevre kirliliği ve vergi sistemlerine karşı eşitlik ve ozgurluğu vurgular. Fırsat eşitliği temelinde refah ozurluğunu one surer. Bireyler sosyal koşullardan zarara uğruyorsa, devletin, bu zararları azaltmak veya ortadan kaldırmak icin sosyal sorumlulukları olduğunu ifade eder.
Siyasal Liberalizm: Makul liberal goruşleri onaylayıp, uygulayabilecek siyasal adalet anlayışını ifade eder. Dini, felsefi ve ahlaki doktrinlerin yerine gecme iddiasında değildir. Temel siyasal meseleler uzerinde makul kamusal bir gerekcelendirme ilkesinin mumkun olduğu şartları ortaya cıkarmayı amaclar.
MuhafazakÂr Liberalizm: Liberal hareketin “sağ kanadını” temsil eden liberalizmin bir varyantıdır. Liberal değerleri ve politikaları daha “muhafazakÂr” tutumlarla birleştirir. Otoriteye ve geleneğe dayalı dine bağlı olma eğilimindeki dini kurumlar ve devlet arasında ayrımı destekler. Ayrıca, ekonomi konularında daha ılımlı yaklaşımları ve askerî mudahalelere destekleri sebebiyle bazı liberalizm ceşitleri ile cakışan goruşleri vardır.
İktisadi (Ekonomik) Liberalizm: Ekonominin “bireycilik” temelinde orgutlenmesini, ekonomik kararların bireyler tarafından alınmasını savunur. Piyasa ekonomisinde ve uretim araclarında ozel mulkiyete onem verir. Sosyal liberalizm ve sosyal demokrasi gibi ideolojilerle cakışan goruşleri vardır. Merkantilizm ve feodalizme karşı tepki olarak ortaya cıkmıştır
Neoliberalizm: Dış pazarların acılmasını sağlamak, hukumetlerin ticari engellerini ve ic pazar kısıtlamalarını azaltmayı amaclayan programları ifade eder.
Ulusal Liberalizm: 19. ve 20. yuzyılda bircok Avrupa ulkesinde yaygınlaşan ve coğunlukla Ekonomik Liberalizm ’den turetilen politikalarla milliyetciliği birleştiren bir liberalizm varyantıdır.
Ordoliberalizm: 20. yuzyılın ortalarında Almanya'da gelişen, serbest pazarın teorik potansiyeline yakın sonucların elde edilmesini sağlamak icin devlete olan ihtiyacı vurgulayan bir liberalizm ceşididir.
Paleoliberalizm: Neoliberalizm ’e karşı cıkan bir varyanttır. Aşırı liberal ve aşırı sosyalist fikirlerle gelişmiştir.
Kulturel Liberalizm: Bireylerin kulturel normlara karşı ozgurluğunu vurgulayan liberal toplum goruşunu ifade eder.
Liberal Feminizm: İş hayatı, siyaset ve eğitimdeki haklara ve eşitliğe daha cok odaklanan bir feminizm ceşididir. Liberal feministler, evliliği eşit bir ortaklık olarak gorurler, erkeklerin cocuk bakımına dahil edilmesini savunurlar. Ayrıca, kurtaj ve diğer ureme hakları, kişinin yaşam tercihleri ve ozerkliklerinin kontrolu ile de ilgilenir. Aile ici şiddet ve cinsel tacizi sona erdirmek, kadınlarla erkekler arasında eşitlik gibi konular da ilgi alanları arasında yer alır. Erkeklerle kadınlar arasında biyolojik temelli farklılıklar olabileceğini kabul ederken; bunların kadın ve erkek arasında ucret eşitsizliği gibi konularda gerekce olarak gosterilemeyeceğini savunur.
[h=3]Liberalizm Doktrinleri ve Değerleri[/h]Liberal duşunceler ışığında liberalizmin savunduğu bazı doktrinler ve değerler şunlardır;
Devlet ozgur değildir, keyfî davranamaz.
Kişilerin devlete bictikleri roller ve gorevler, kişinin liberal olup olmadığını belirler.
Devlet, gucunden ve kotu yonetilmesinden korkulan bir ihtiyactır.
Bireysel ozgulukler, devlete feda edilemez.
Birey, kendi kendine yeterlidir, kendini yonlendirebilir, birey ozgurluğu her şeyden onemlidir.
Demokrasi, bireye indirgenmelidir.
Ozgurluk bireysel bir durumdur; ozgurluğun oznesi herhangi bir toplum, ulus veya grup değildir; insan, sadece birey olarak insandır.
İnsanın gercek anlamda ozgur olabilmesi icin ona yalnızca bu imkÂnı sağlayan hukuki bir cerceve bulunması yeterli değildir.
Birey; fiili imkÂnlar ve toplumun urettiği mal ve hizmetlerden pay almalı, bireyin gucu ortak refaha katkıda bulunması icin arttırılmalıdır.
Hoşgoru, bireysel ozgurluğe bağlılığı ifade eder. İnsanlar, onaylamadıkları davranışlara ve eylemlere mudahale etmemelidir.
Ozerklik, bireyin tercihlerinin dış etkenler tarafından belirlenmemesini savunur.
Toplumsal ve siyasi tasarım acısından coğulculuk ve tarafsızlık esastır. İnsanlar, hayatı değerli kılan konularda kendi goruşlerini koruyarak ahlÂk cercevesinde anlaşabilir.
Piyasa ekonomisi, “sınırlı devlet” ilkesinin bir gereğidir.
Toplumun iktisadi acıdan devlete bağımlı olmaması, kendi ayakları ustunde durabilecek durumda olması gereklidir.
[h=4]Bunları Biliyor musunuz?[/h]
“Liberal” kelimesi, Latince “ozgurluk” anlamındaki “liber” kelimesinden turetilmiştir.
Turkiye ’deki ilk liberal dernek, Ankara'da 26 Aralık 1992 tarihinde gayrı resmi, 1 Nisan 1994 ’ tarihinde resmen kurulan Liberal Duşunce Topluluğu ’dur (LDT). Amacı; Turkiye'nin temel problemlerine liberal bakış acısı ile cozum yolları bulmaktır.
Turkiye ’deki Liberal Demokrat Parti (LDP), devletciliğe ve burokratik engellere karşı goruşlere sahip Besim Tibuk tarafından 26 Temmuz 1994'te kurulmuştur.
Turkiye ’de liberalizm, 1980 ve sonrası Turgut Ozal donemiyle tartışılmaya başlanmıştır.
Liberal sanatlar; mesleki becerilere karşı entelektuel yetenekler geliştirmeyi amaclayan akademik calışmalardır.
Anarşizm; liberalizmin cok daha radikal bir bicimi olarak gorulur; cunku anarşizm gibi liberalizm de Komunizm, sosyalizm, faşizm gibi totaliter ve otoriter yonetim şekillerine muhaliftir.
Liberalizm, Anglo-Amerikan duşunce geleneğinin bir urunudur.
İngiliz filozofu John Locke, liberalizmin ilk duşunurudur.
Osmanlı devletinin 19. yuzyıl başlarında belirginleşen “modernleşme” cabası, bazı tarihciler tarafından “liberalleşme” olarak tanımlanır.
Ataturk ’un “iktisadi liberalizme” yakın goruşleri olduğu ifade edilir.