Bu konu oldukca karışık ve uzun bir konudur. Bu bakımdan bu yazıda, konuyu biraz daha kısaltıp en anlaşılır dille yazmaya calışacağız. Bu bakımdan once batın / batınniye ve daha sonra onun karşıtı olan zahir sozcuklerinin anlamını oğreneceğiz.
[h=4]Batın ve Zahir Ne Demektir?[/h]Batn ya da butûn kokunden gelen “batın” “Gizli olmak; bir şeyin ic yuzunu bilmek” anlamındadır. Zahir ise “zuhur” kokunden gelir ve “Bir şeyin dış gorunuşu, kabuğu anlamındadır.” Batıniyye ise “gizli olanı bilen, ic yuzunu bilen” anlamına gelir. Bu terim, hicrî IV. yuzyılın ilk yarısında ortaya cıkmış, ondan once kullanılmamıştır.
İslam duşunce tarihinde Batıniyye anlayışı cok genel bir anlamı kapsar. Bu terim, insanları zahir- batın ayırımına tabii tutarak genel İslam duşuncesinden farklı olarak yorumlayan ve din anlayışını inkar derecesine gelen gruplar icin de kullanılırken bir yandan da gizli siyasal gruplar icin de kullanılmıştır. Bu gizli siyasal grupların temel ozelliği ise iktidara karşı isyan faaliyetlerinde bulunmalarıdır. Kaynaklar bu gruplara neden Batıni dediklerini farklı nedenlere bağlamışlardır.
Batıniye konusu bu yazıda İslam Ansiklopedisi temel kaynak alınarak anlatılacaktır; bu bakımdan herhangi bir taraf tutma soz konusu değildir; bu konu hakkında ana ve en ayrıntı verici kaynak olduğu icin İslam Ansiklopedisi ( Diyanet baskısı ) tercih edilmiştir. Bu ansiklopedi de acıkca yazar ki “Bununla birlikte BÂtıniyye ’yi gercek yuzuyle ve ayrıntılı olarak tanıtan kaynaklar son derece azdır.”
Batınilik hakkında edinilen bilgiler ya Batınilik mezhebini tanıtmaya calışan kaynaklar değildir; tam tersine muhalifler tarafından yazılan yazılardır ama bu kaynaklarda Batınilik tarikatına girip onların kurallarını oğrenip cıkmış ya da cıkarılmış kişilerin goruşleri de bulunmaktadır.
[h=4]Batınilik'in Doğumu, Buyumesi ve Gelişmesi[/h]Batınilik, farklı ulkelerde farklı adlarla anılmaktadır. Hemen hem tum İslam ulkelerinde faaliyet gostermelerine rağmen hemen hemen tum ulkelerde farklı lakaplara maruz kalmışlardır.
Batınilik inancının kokeni hakkında elde uc farklı goruş vardır. Bu goruşlere kısaca bakalım:
1. Batıni olduğunu soyleyen yazarlar Batınilik ilminin kaynağını Cafer es Sadık zamanına kadar indirir.
2. Ehl-i Sunnet yani Hz. Muhammed ummeti ise Batınilik inancının Yahudilik, Mecusilik gibi eski dinlerin bir karışımı olarak tanımlayarak İslam dışı olduklarını savunur. Hatta bunu bir din olarak bilek kabul ederler. Bu konuda, sunnet ehillerine gore , İslam ’ın yayılışını kılıcla engellemeyen kişiler sanki İslam kurallarına uyuyormuş gibi gorunup ona eski inanclardan fikirler karıştırmışlardır. Onlara gore amac, İslam dairesini icten cokertmektir. Buna dayanak olarak da Batınilerden Meymûn b. DeysÂn el-KaddÂh ’ın Mecusi inancından, HamdÂn Karmat ise SÂbiîlik inancından geldiğini soyler ki gercekten de oyledir. Ayrıca bazı Batınilerin peygamberi inkar noktasına gelmesi, bu goruşun taraftarlarını coğaltmıştır.
3. Gunumuze daha yakın araştırmacılar ise Batıniliği bir mezhep olmaktan cok bir fikir akımı gibi gorme eğilimindedirler. Buna gore Batıni inancının kaynağı “Yeni Eflantuculuk” akımıdır; yani bir felsefe akımıdır. Garip olanın ilk kez Yahudi bir filozof Philion ’un Batıni fikirlerini Tevrat uzerinde uygulaması ve bunun da İsmailiyye mezhebinin temel kitabında aynen kopyalanması olmuştur.
Mezhepler tarihi araştırmacıları olaya daha farklı ve doğru bir acıdan en azından tarafsız bir acıdan bakmışlardır. Onlara gore Batınilik hareketinin başlangıcı 8.yy ’a kadar iner. Bu donemde İslam dunyasının başında Emeviler bulunmakta ve onların izledikleri ırkcı politikalar halk arasında kutuplaşmalara yol acmıştır. Abbasilerin yonetimi ele alması ortamı biraz yatıştırsa da aslen zaten cozulme Emeviler doneminde başlamış ve bir aristokrat sınıfı dahi oluşmuştur. Abbasilerin Şii mezhebinden olanlara uyguladıkları baskı, Şiileri gizlenmeye itmiş ve İslam karşıtı olan diğer din mensuplarının da onları desteklemesine neden olmuştur. Bu durum da halkı bir isyana teşvik etmiştir; Batıni fikir akımının zeminini de boyle bir durum oluşturmuştur.

[h=3]Batınilik ve Hz. Ali İlişkisi[/h]Bircok kaynak, Batıni inancının kaynağını Abdullah b. Sebe olarak gosterir. Abdullah b. Sebe, Hz. Ali ’yi ilahlaştıran birisidir ve Kuran ’ı Batıni anlayışa gore yorumlamıştır.
Abdullah B. Sebe ’den sonra Muhammed b. Haneffiye ile oğlu Ebu Haşim etrafında “Keysanniyye” ve “Harbiyye” grupları toplanmıştır. Onlara gore Hz. Muhammed, kendisine gelen vahyin zahirini getirmiş, Hz. Ali ve soyu ise bu vahyin gerceğini ortaya cıkarmışlardır. Bu bakımdan da bu gruptaki imamların insanların iclerindekileri gorebildikleri ileri surulur.
Zamanla ceşitli gruplardan ortaya cıkan kişiler, Kuran ’ı farklı bir şekilde yorumlayarak tarihe gecmişlerdir. Yalnız zamanla Batınilik ile bur gruplardan birisi olan İsmaliyye arasında bir bağ olmaya başlamıştır. Butun Batıniyye inanışlarının imamı kabul edilen Ebu ’l Hattap, goruşlerini İslamiyye mensuplarına aktarınca Batınilik ile İslamiyye aynılaşmıştır. Bu kadar cok grubu iceren Batınilik, bir sure sonra kendi icinde KarÂmita, Nusayriyye, Durziyye olarak gruplanmıştır.
[h=3]Selcuklulara kadar Uzanan Bir Fikir Hareketi[/h]İsmailiyye ile aynılaşan ve buyuyen Batınilik inancı, Abbasi halifelerinden Me ’mûn doneminden başlayarak Anadolu ’ya kadar yayılmıştır.
Abbasi bolgesinden Anadolu ’ya kadar bircok isyan Batıni gruplarca cıkarılmış, Buyuk Selcuklu Veziri Nizamulmulk, Batıniler tarafından oldurulmuştur. Ayrıca bircok Sunni devlet adamı da Batıni cinayetlerine kurban gitmiştir. Oldukca kanlı bir tarihtir Anadolu ’daki Batıni faaliyetleri.
Selcuklular, bu grubu teskin etmek icin olağan ustu caba harcamış; bunu bir aşamaya kadar yapmış ama vurucu darbe Moğollardan gelmiştir. Moğollar, Sunni ya da Batıni demeden buyuk bir katliam başlatınca Batıni hareketleri de mecburen sonmek zorunda kalmıştır.
[h=4]Batınilik ve Gizlilik [/h]Batınilik , genelde Sunni coğunluğun oldukları devletlerde o coğunluğun kabul etmedikleri inancları yaymaya calıştıkları, kimi zaman da kanlı eylemler yaptıkları icin her zaman gizli bir orgut olmuşlardır. Bu bakımdan da kendileri hakkında kesin bilgilere ulaşılamamış ancak iclerinden cıkanların ya da sızdırılan bilgilerin ışığında yonetimleri kavranabilmiştir. Bu yonetimde şu kişiler bulunur:
İmam: İnancın en ustundeki kişi, yoneticidir.
Huccet: İmam vekilleridir.
Dai : Halkı bu inanca davet eden misyonerlerdir.
Mumin-i mustecib: Batıni kişilerdir.
Batınilik İnanc Sisteminin Goruş ve Dayanakları
Batinilik, herhangi bir ilmi olcu izlemez ya da izliyorsa da bunu biz bilemiyoruz. Kaynaklarını Kuran-ı Kerim olarak gosterirler. Sunnilerin kabul ettikleri esasları kabul etmemekle birlikte ayetleri iki şekilde yorumlayarak inanc sistemlerini peyda ederler:
Ayetleri Batıni anlamlarla yeniden yorumlamak
Ayetleri icerdikleri harflerin sayısına gore ve ebced hesabına gore yorumlamakBatıniler genelde birinci durumu tercih eder. Onlara gore ayetin Batıni yorumu sadece imamlar tarafından bilinebilir; Batıni olmayanlar bunu bilmeyenler. Ayetlerin Batıni yorumlarını oğrenenler, o ayetlerin zahiri anlamlarını terk etmeliler.
İslam tarihinde, Sunni duşunurler, Batıni inancını Sunni, Mutezili ve bazı uc Şii alimlerce İslam ’a karşı olan bir hareket olarak değerlendirmişlerdir. Buna neden olan duşunce ise Sunni devlet adamlarının Batıniler tarafından oldurulmesi, Sunni devletlerin egemenliğinde olan Batınilerin siyasi otoriteden ayrılarak Mısır ’da Fatımi devletini Bahreyn ’de Katımileri kurmaları olmuştur.
İslam dunyasında 12.yy ’da Batıni faaliyetleri azalsa da fikir bakımdan etkileri uzun surmuştur. Mustafa Galib ’e gore aşırı Şii gruplarından olan Durzilik, Nusayrilik ve Babilik anlayışlarında Batınilik izini surdurmektedir.
Mezhep tarihcileri, Batınilik hakkında Batınilerin kendilerinden cıkma pek az eserin var olduğunu ileri surer; bu bakımdan konuya tek taraflı bakmamak adına elimizde bilgilerle sınırlı olduğu icin yazıyı burada bitirmekteyiz.