

Yaşadığı yuzyıl 13 ile 14. yy arası kabul edilir. Bu donemde Buyuk Selcuklu Devleti Moğol istilasına uğramış, devlet yıkılma aşamasına gelmiş ve Anadolu ’da beylikler kurulmaya başlanmıştır. Anadolu ’da var olan otorite boşluğu ve toprakların surekli el değiştirmesi yuzunden de Anadolu halkı, yoksullaşmıştır. Bu donemde fani herhangi bir şeye guvenemeyen halk, haklı olarak, ilahi guce sığınmıştır. Bu bakımdan da tekke ve tarikatlar guclenmiş, yayılmıştır. Yunus Emre de bu donemde yaşamış Hacı Bektaşi yoluna girmiş bir derviştir.
Son zamanlarda Yunus Emre ile ilgili yapılan araştırmalar artış gosterse de yine de ceşitli rivayetlerden toplama bilgiler ve onun eserlerinden cıkarılmaya calışılan ipucları ile yaşam oykusu kurulmaktadır. Anadolu sahasındaki şairler hakkında yoğun bilgi birikimi bulunan tezkirelerde dahi Yunus Emre ’nin adını cok goremiyoruz. Sadece Meşa ’iru ’ş – Şuara adlı eserde (Aşık Celebi ) Yunus Emre ’ye yer verilmiştir.
Yunus Emre ’nin Doğum ve Olum Tarihi
Beyazıd Devlet Kutuphanesi ’nden alınan bilgiye gore Yunus Emre 1320 – 21 yılları arasında 82 yaşındayken hayata gozlerini yummuştur, buna gore şairin doğum yılı da 1240 ya da 1241 yıllarında olmalıdır. Tabii ki bu bilgi yetersizdir ve Yunus Emre ’nin şiirlerine başvurulur. Yunus Emre şiirlerinde Mevlana ’nın Ahmet Fakih ’in ve Geyikli Baba ’nın adını sık sık anar; ayrıca yaşadığı donemin olaylarına da şiirlerinde yer verir. Bu bakımdan bircok araştırmacının kabulune gore yukarıdaki tarihlendirme doğrudur.
Yunus Emre ’nin Doğum Yeri
Yunus Emre ’nin doğum yeri ile ilgili bilgiler kaynaklarda celişkilidir. Ayrıca Anadolu ’nun pek cok yerini gezdiği, bunun yanı sıra bir donem Azerbaycan ’a kadar ulaştığı verilen bilgiler arasındadır. Bu kadar yer gezmiş birisinin nerede doğduğu tam olarak tespit edilemez ama eldeki bilgiler kıyaslandığında Yunus Emre ’nin doğum yeri İc Anadolu ile Batı Anadolu arasında bir yerdir.
Yunus Emre ’nin Eğitim Seviyesi
Yunus Emre ’nin eğitim seviyesinin ne olduğu, eğitiminin ne kadar onemi olduğu tartışma konusudur. Yani bir kısım araştırmacı Yunus Emre ’nin eğitimini merak ederken bir kısım araştırmacı da bu eğitimin edebiyat tarihi icin cok da onemli olmadığı goruşundedir.
Yunus Emre ’nin şiirlerine bakıldığında onun temel bilgileri aldığını gormekteyiz. Bu bakımdan şiirlerine bakan bircok araştırmacı Yunus Emre ’nin duzenli bir eğitim aldığını ileri surmektedir. Kimi araştırmacılar da bunu reddeder ve onun ummi olduğunu yani duzenli bir eğitim almadığını ileri surer. Aslında araştırmacıların one surdukleri bu iki durumun da kanıtları vardı. Kaynaklarda Yunus Emre ’nin bir eğitim aldığında bahsedilmez ama şiirlerine baktığımızda onun en azından temel bilgilere sahip olduğunu goruyoruz. Bu bakımdan eldeki bilgiler Yunus Emre ’nin eğitimi hakkındaki goruşlerin herhangi birisini kanıtlaması acısından yetersizdir.
Yunus Emre ’nin eğitim durumu ile ilgili bir goruş daha mevcuttur. Buna gore onun şiirlerine bakarak onun bilgiyi “ilm-i ledun” olarak yani “gonul kitabı” ’ndan almak istediğini goruyoruz. Bu aşamada onun herhangi bir medrese eğitimi alıp almadığı onemli olmaz cunku boylesi bir bilgiyi isteyen kişi, medrese eğitimi almış bile olsa bu eğitimi yok sayacaktır ve edebiyat tarihi icin de medrese eğitimi alıp almamasının bir onemi kalmayacaktır. Ayrıca o zamanlar Selcuklu devleti aydınlarının edebiyat dili Farsca idi. Eğer Yunus Emre duzenli bir eğitim alsaydı mutlaka eserlerinde Farsca kelimeleri sıkıştıracaktı ama Yunus Emre ’nin şiir dilinde akıcı saf bir Turkce vardır. Bu bakımdan sanıyoruz ki Yunus Emre ’nin ilmi gonul kitabından okuma isteği daha ağır basıyor .
Yunus Emre Batınî midir?
Yunus Emre Turk tasavvuf edebiyatının ustalarından birisidir ki bu durum da onun Batınî olup olmadığı konusunu gundeme getirmiştir. Kimi araştırmacılar onun Batınî olduğunu dile getirir. Bazı araştırmacılar da onun tarikat ehli olup olmadığını sorgular. Yalnız Yunus Emre şiirlerinde Tapduk Emre ’nin muridi olduğundan sıkca bahseder; ayrıca Hacı Bektaş-ı Veli Menakıbnamesi ’nde Yunus Emre ’den bahsedilir. Menakıpnamede Yunus Emre ’nin bugunku yere gelmesinde Hacı Bektaşi Veli ’nin ve Tapduk Emre ’nin oneminden bahsedilir.
Yunus Emre ’nin Mezarı Nerede?
Yunus Emre ’nin doğum yeri hakkındaki soru işaretleri onun olum yeri icin de gecerlidir. Bu konu da maalesef aydınlığa kavuşmamıştır. Kaynaklarda bununla ilgili verilen bilgiler ceşitli ve karmaşık olmakla birlikte onun Anadolu ’nun pek cok yerinde bulunması da kafa karıştırıcı bir noktadır. Haklı olarak pek cok il, Yunus Emre ’nin mezarını barındırdığını iddia etmektedir. Yalnız , kesin olmamakla birlikte, mezarının İc Anadolu bolgesinde olduğu sanılmaktadır.
Yunus Emre Hakkındaki İlk ve En Unlu Rivayet
Yunus Emre hakkında ilk ve en unlu bilgi Uzun Firdevsî ’nin (o. 918/1512) yazdığı sanılan VilÂyetnÂme-i Hacı BektÂş-ı Velî ’de yer almaktadır. Bu bilgi, Yunus Emre ’nin derviş olma macerası ile ilgilidir. Buna gore Yunus Emre ’nin derviş olma macerası şu şekildedir: Yunus Emre, Sarıkoy ’de yoksul bir ciftcidir. Kıtlıktan o da payını almıştır ve ekecek buğday bulamamıştır. Koyluler ona Hacı Bektaşi ’ye gitmesini, onun kapısının yoksula acık olacağını soyler. Yunus Emre de buğday almak amacıyla Karahoyuk ’e Hacı Bektaşi ’nin yanına gider. Bir sure orada kalır, buğdayı da alır ama tam buğdayı alacakken Hacı Bektaşi Veli ona “nefes” vermeyi teklif eder. Hacı Bektaşi Veli ’nin bu isteğini reddeden Yunus Emre sadece buğday almak isteyerek tarikattan ayrılır ancak yolda buğdayın nefesten daha onemli olmadığını anlayarak tarikata geri doner. Hacı Bektaşi Veli ’den af diler Hacı Bektaşi Veli, onun donuşunun cok gec olduğunu soyleyerek onu Tapduk Emre ’ye yonlendirir. Yunus Emre, Tapduk Emre ’nin yanına gelerek durumu anlatır, Tapbuk Emre ’ye bu durum daha once malum olmuştur ve Yunus ’u tekkeye kabul eder. Tapduk Emre, Yunus Emre ’nin zamanı gelince nasbini alacağını mujdeler ama once tekkeye hizmet etmesi gerektiğini soyler. Yunus Emre, tekkeye 40 yıl hizmet eder ve tekkeye eğri odun dahi sokmaz. Bir gun Tapduk Emre tekkesinde buyuk bir meclis kurulur. Yunus Emre ’den başka bu mecliste Yunus Guyende adında bir Yunus daha bulunur. Tapduk Emre, Yunus Guyende ’ye “ Yunus, soyle” der. Guyende bunu duymaz, Tapduk Emre uc kez tekrarlar lafını, uc kez de Guyende duymaz ve Tapduk Emre Yunus Emre ’ye donerek “Yûnus, vakit geldi, o hazinenin kilidini actık, nasibini aldın, hunkÂrın nefesi yetişti, sen soyle!” der. O andan sonra Yunus Emre “inci ve mucevher” değerinde sozler soylemeye başlar. (MenÂkıb-ı Hacı BektÂş-ı Velî, s. 48-49).
[h=3]Yunus Emre ’nin Edebî Kişiliği[/h]Yunus Emre, sadece edebiyatımızın değil Turk dilinin gelişimi icin de onemli bir sanatcıdır. Bu bakımdan onun edebî kişiliğini iki ayrı alanda inceleyeceğiz.
Yunus Emre, cok guclu bir duygu yoğunluğuna sahiptir. Onun eserlerinin bu kadar cok sevilmesinin altında yatan sır da onun bu duygu yoğunluğudur. Yunus Emre Divan adlı eseri ile un kazanmışsa da bu ununu kazanmasında bu eserinde meydana getirdiği duşuncelerin etkisi cok buyuktur. Yani sadece bir duygu yoğunluğu yoktur, duygunun yanında bir duşunce deryası da mevcuttur onun şiirlerinde.
Yunus Emre ’nin her şeyden mutasavvıf olduğunu, onun şiiri bir arac olarak kullandığını unutmamak gerek. Şiiri aracılığı ile meydana getirdiği duşunceler, onu Yunus Emre yapmıştır zaten. Bir mutasavvıf olan Yunus Emre ’nin şiirlerinde işlediği konular tasavvuf ile ilgili duşuncelerdir. Yani ilahi aşk, ilahi aşkın verdiği ruh hali ve coşkunluk, heyecan şiirlerinin on planında yer alan konu ve duygulardır.
Yunus Emre de her mutasavvıf gibi “insan-ı kamil” yani olgun insan olmanın yollarını işler. Bu yolda cekilen sıkıntıları işler. Bu bakımdan Allah aşkı onun ilk konusudur ama diğer mutasavvıflardan farklı olarak sadece Allah aşkını değil Allah ’ın yarattığı her şeye duyulan aşkı inceler. “Yaradanı sev, Yaradan ’dan oturu” bu duşuncesini en iyi işleyen sozudur. Zaten bu fikri ve zikri onu Yunus Emre yapmıştır. Şiir duşuncesini kardeşlik, barış ve sevgi uzerine kurmuştur. İnsanların din ve mezhep ayrımı ile otekileştirmesine karşıdır.
Yunus Emre ’nin bu guzel duşunceleri ve şiir tarzı onu sadece lirik değil aynı zamanda didaktik yani oğretici de yapar. Yalnız onun oğretici yanı lirik yanı kadar kuvvetlidir. Kuru bir bilgi vermez, oğretici tarzı akıcıdır ve insanı rahatsız etmez. “Genel olarak, şiirlerinin didaktik edasının, onun lirik uslubunun icerisinde eritildiğini soyleyebiliriz.” ( Mine Mengi – Eski Turk Edebiyatı Tarihi, s.70)
Yunus Emre ’nin Divan ’ında yer alan manzumeler dil bakımından da oldukca onemlidir. Bu manzumelerin dili 13.yy Anadolu Turkcesinin tum guzelliklerini verir. Ayrıca bu donemin Turkcesinin gelişmesinde de onemli bir paya sahiptir hatta direk oncudur bu manzumeler. Bu manzumelerin hemen hemen hepsi Yunus Emre ’nin Turkceyi kullanmaktaki başarısını gozler onune serer.
Yunus Emre “sehl-i mumteni” sanatını yani kolay gibi gorulen ama yazılması zor olan cumleler meydana getirme sanatını oldukca iyi kullanır. Manzumelerine ilk bakışta bu cumlelerin herkes tarafından soylenebileceğine inanırsınız ama derine indikte o basit gibi gorulen sozlerin sizde iz bıraktığını hissedersiniz. “Yaradanı sev Yaradan ’dan oturu” cumlesi gibi.
Yunus Emre ’nin şiir dilinde İslam ’a ait terimlerin fazla olması ister istemez diline Arapca ve Farsca terkiplerin karışmasına yol acmıştır. Bu durum ozellikle Rİsalet ’ul Nushiyye adlı eserinde gorulur ama yine de cok yoğun bir etkiden soz edemeyiz. Ayrıca bu iki dilden aldığı kelimeleri Turkceden ustun tutmayarak yan yana kullanması da yazı dilinin mukemmele yakın olmasını sağlamıştır.
Yunus Emre, halkın kullandığı atasozleri, deyimleri kendi şiirine katmaktan hic usanmamıştır. Bu da onu halktan kopuk olmayan bir şair yapmış ve daha cok sevilmesine yol acmıştır. Dil acısından bakarsak da dilinin akıcı olmasını, anlaşılır olmasını yine halka yakın olmasına borcludur.
Yunus Emre, ozellikle tekke edebiyatında kendi tarzını yaratmış, kendisinden sonrakilere ornek olmuş ve hatta “Yunus Tarzı” ’nı yaratmış. Yunus Emre ’den sonra onun gibi şiir yazmaya oykunen dervişlerin cıkması hem Yunus Emre ’yi bu zamana kadar yaşatmış hem de onun hakkında bilgi karmaşasına neden olmuştur.
Toparlarsak, Yunus Emre ozellikle tekke edebiyatını etkilemiş onemli bir şair, halkın onemsediği bir mutasavvıftır. Kendi tarzını yaratabilen ve gunumuzde bile duşunceleri ile bizi derinden sarsan Anadolu ’nun bilgelerinden birisidir. Ayrıca onun bu duşuncesi ve şiirleri, Osmanlı edebiyatında Divan edebiyatını da etkilemiş, bircok aydın Yunus Emre ’yi ornek almıştır.
[h=3]Yunus Emre ’nin Eserleri[/h]Yunus Emre ’nin bilinen iki eseri vardır: Divan ve Risaletu ’n Nushiyye.
Divan: Gunumuze kadar ununu kazanmasında en etkili olan eseridir. Yunus Emre ’nin tum duşunce dunyası bu eserde saklıdır. Yunus Divan ’ı Yunus Emre ’nin ilahi tarzındaki şiirlerinin yer aldığı defteridir. Bu ilahi tarzındaki manzumeler hece olcusu ile yazılmasına rağmen “mustefîlun/ mustefîlun / mustefîlun / mustefîlun” aruz kalıbında yazılmış musammat gazel izlenimi de vermektedir.
Yunus Emre ’nin Divan ’ı Ahmet Yesevi ’nin hikmetlerini andırmakta bu bakımdan kimi araştırmacılar bu manzumeler Ahmet Yesevi ’nin hikmetlerinin takipcisi olarak gormektedir. Ancak Yunus ’un ilahilerinde Ahmet Yesevi ’den daha farklı bir tat vardır cunku duygu yonunden daha etkileyicidir.
Yunus Emre ’nin Divan ’ında sadece ilahiler yoktur. Munacat, naat, şathiye, miraciye gibi değişik turde şiirler de vardır.
Risaletu ’n Nushiyye: 630 dolaylarında olan Risaletu ’n Nushiyye bir mesnevidir. Turkce yazılmış ilk didaktik eser konumundadır. Eserin ilk on uc beyiti “fÂilÂtun/ fÂilÂtun / fÂilun” kalıbı ile esas bolumu ise “mefÂilun / mefÂilun / fÂilun” kalıbı ile yazılmıştır.