Turk edebiyatı, Turk dilinin sanatlı soyleyişlerinden oluşmuştur. Tanrı Dağlarından Adriyatik kıyılarına kadar uzanır.
Turk dili. Bugun dahi başka herhangi bir dil bilmeden Cin ’e kadar sizi goturecek tek dildir Turkce.
Bu bakımdan bu kadar guzel ve etkili dilin oluşturduğu edebiyatımız da oldukca dikkat cekici olacaktır. Sonucta edebiyat, dilin gucu kadar gucludur. Oysa yaşam tarzı da en az dil kadar etkili edebiyat gelişimi icin.
Turk edebiyatının bilinen en eski eserleri Orhun Anıtlarıdır. Turkce nutuk ifadesiyle adete kusursuzca işlenen bu kaya yazıları, Turkceyi daha da geri zamanlara goturmuş ve kokeni hakkında bitmek bilmeyen bir tartışmaya neden olmuştur. Biz ise bu donemin ve tartışmanın ileri zamanları ile ilgileneceğiz.
Turkler, ozellikle Oğuz boyu Anadolu ’ya geldikleri zaman yanlarında dillerini getirdiler mi getirmediler mi? Asıl meselemiz bu olacak bugun…
Turklerin Anadolu ’ya gelişi..
Turkler Anadolu ’ya akınlar yaparken elbette dillerini de getirdiler ama Turklerin gocebe bir hayat tarzı yaşadıklarını unutmadan bu dil yadigarlarını değerlendirmeliyiz. “Turkler, buraya geldiklerinde herhangi bir yazı dili getirmeselerdi” konusu uzerine kafa yorarak başlayalım:
Turkler, buraya geldiklerinde herhangi bir yazı dili getirmeselerdi Doğu edebiyatı urunlerini aynen alırdı der kimi araştırmacılar. Ayrıca gocebe hayat tarzı bakımında yanlarında sanat eseri getirmeleri de beklenemez Turklerin. Bu bakımdan Turkler sadece dilleriyle gelmişlerdir Anadolu ’ya ve burayı yurt edinmişlerdir. Turklerde otağ kulturu olduğunu biliyoruz, ev yapmadıklarını da biliyoruz. O halde Anadolu ’ya gelen kucuk bir kafilenin buraya yerleşmesi onları doğal bir asimilasyona maruz bırakacak zaten.
Nitekim oyle de oldu. Doğu ’nun baharına kapılarak kendi edebiyatımızı ve dilimizi unuttuk. Doğu, ornek alınacak en buyuk edebiyat olduğu icin Turkler de bu edebiyatı ornek aldılar. Bir yerden sonra ornek almak değişik ve kotu boyutlar kazansa da bu durum duzeltildi.
Dikkat edilmesi gereken şey bu edebiyatın aynen kopya edilmemiş olmasıdır. Bu edebiyat Turkler tarafından şekillendirilmiştir.
Bir diğer goruş ise Turklerin Anadolu ’ya gelirken herhangi bir yazı dilinden habersiz olmaları ve bu yazı dilini direk burada oğrenmiş olmaları. Yalnız Turklerin Anadolu akınları sırasında Orta Asya ’da Uygur imla geleneği hakimdi. Turklerin Anadolu ’da Uygur imla geleneğini surdurmeleri, Turklerin bir yazı diline sahip olmamaları iddiasını duşurur niteliktedir.
Sonuc olarak bircok araştırmacının da hem fikir olduğu konu, Turklerin Anadolu ’ya geldiklerinde bir yazı diline hakim olmuş olmaları.
O halde nasıl oldu da Doğu bizi etkiledi; ya da en doğru soru şu sanırım: Divan Edebiyatı nedir?
Turkler Doğu Edebiyatı ile Tanışıyor…
Bircok kaynakta şu yazar : “Turkler, İslam dinini benimsedikten sonra Arap – Fars kulturunun etkisi altına girdiler.”
Ayrıca biz şuan Batı Turklerini konuşuyoruz ama Doğu ’da kalan Turkler de bir Cağatay Hanlığı kuracak ve onlar da Doğu edebiyatından etkilenerek gazeller yazacak, murabbalar dokturecek.
O zaman ortak bir soru cıkıyor karşımıza: Turkleri doğuda da batıda da kendine ceken Divan edebiyatının cekim sırrı ne?
Cevap basit: Din.
İslamiyet ve Doğu Edebiyatı…
Dinler sadece insanların maneviyatını doyurmazlar. Bazı dinler vardır ki insanların nasıl yaşayacaklarını nasıl giyineceklerini ve nasıl yemek yiyeceklerini yani toplumsal olarak ne yapmaları gerektiğini duzenler. İslamiyet de bu dinlerden birisidir. Kuran sadece insanlara ibadet etmeyi ya da Allah ’a tapmayı oğutlemez; mirastan kadın haklarına evliliğe hukuka kısaca her şeye değinir. Turklerin İslamiyet ile tanışıp bu dini benimseyip onun gereklerini yerine getirmemesi duşunulemezdi.
“Tarihsel gelişim surecinde Turklerin İslamlığı benimsemeleri, buyuk olcude hayvancılıktan tarıma, gocebelikten de yerleşik bir duzene gecme sonucu olmuş, gocebe kultur yerleşik kulture yenik duşmuştur. Cunku İslam yalnız gonullere egemen olan bir din değil, toplumsal yaşamı da duzenleyen, yonetimi etkileyen, tarımsal ekonominin hukuksal sistemini oluşturan bir dindir.” der Atilla Ozkırımlı. İslamiyet ’in Turklerin hayat bicimini değiştirdikten sonra onlar tarafından benimsediğini one surerek İslam dinini kabul eden Turklerin İslam dinine en yakın medeniyete ornek alacağını da ima eder Ozkırımlı.
“Bizim hocamız Farslılardır.”
Turkler, Arapları ornek almamıştır. Bugun sozlukleri actığınızda ya da Osmanlı sozluklerine goz gezdirdiğinizde bircok alıntı kelimenin Farsca olduğunu gorursunuz. Bu bakımdan İlber Ortaylı der ki “Bizim hocamız Farslılardır.”
Dinî terimler de bize Farslılardan kalmıştır. Namaz, oruc, Huda bunlar hep Farsca terimlerdir. Bu bakımdan da aslında Turkiye ’de bir kafa karışıklığına yol acmıştır.
Dini terimler gibi edebiyat da bize Farslardan gecmiştir. Bize dini oğreten İran bir zahmet edebiyatlarını da oğretmiş ve ortaya 600 yıllık bir gelenek cıkmıştır. Orneğin gazel… Gazel aslında Arap asıllı bir turken biz onu ancak Fars edebiyatına gecince tanımışız. Oysaki gazel, kaside arasındaki bir tur hatta şiir parcası ve Araplar kaside ile gazeli ayırmıyor. Bunu ayıran Farslar ve bizim edebiyatımızda da ayrılmış.
Divan edebiyatı nedir?
“Turklerin İslam dinini benimsedikten sonra Arap- Fars kulturunun etkisi altında yarattıkları, oz ve bicim olarak ortak temler, belirli ilkeler cevresinde gelişen edebiyata verilen ad” divan edebiyatıdır. Divan adı verilen defterlerde bu şiirler tutulduğu icin bu isim verilmiştir.
Tanımda onemli iki nokta var:
Turklerin İslam dinin benimsedikten sonra: Din değişiminden kaynaklı bir oğretici gorevi ustlenen Doğu ’nun din yanında bize verdiği diğer şey de edebiyatları olmuştur. Unutulmamalıdır ki edebiyat, din sayesinde yayılır din dışı gelişir. Turkler, Otuken ’de de Goktanrı icin şiirler yazar, ayinler yapardı. Doğu edebiyatında da Allah icin ovguler yazılıyordu. Bu benzerlik bizi Doğu ’ya cekmeye başladı.
Arap- Fars kulturunun etkisi altında yarattıkları: Bu şu demek; Turkler aynen almadı Doğu edebiyatını, kendi edebiyatlarında yoğurdu. Bu da bize yukarıda tartıştığımız konuya goturur. Eğer Turkce ya da Turk edebiyatı olmasaydı Arap – Fars edebiyatı bize etki etmez, direk dikte ederdi. Lakin Doğu sadece bize etki ettiğine gore bizim zaten bir dilimiz ve edebiyatımız vardı. Bu edebiyat ve dili de kucumsememek lazım; nitekim bu dil ve edebiyat bizi Fars şairlerine kafa tutacak haddeye getirdi... Divan edebiyatı ne zamandır hayatımızda var?
Divan edebiyatının ne zaman başladığı kesin olarak bilinemezken bazı guclu tahminler genel yargıyı oluşturuyor.
Divan edebiyatı elde olan yazılı urunlere bakılarak 13. asırdan başlatılmaktadır. Yalnız bu başlangıc once dinî nitelikte olmuş daha sonra Hoca Dehhani ile din dışı hal almıştır. Yani 13. asırda divan edebiyatı, din dışı ( la dinî ) ve dinî – tasavvufî olmak uzere iki ye ayrıldı.
Bu aşamada da bizi yeni bir tartışma bekliyor:
13. asırda elde edilen bu metinlerde bir sanat vardı. Yani Turkler, yabancı oldukları bir edebiyatı alıp kendi dillerine yontarak eser veriyordu. Bu da hemen hemen imkansızdı cunku dilin mutlaka bir işlenme sureci olmalıydı. İşte buradan yola cıkan bircok araştırmacı Anadolu ’daki İslam etkisindeki edebiyatı daha gerilere goturmektedir. Elimizde buna kanıt yazılı eser olmasa da elde edilen yazılı eserlerin kaynakları anca bu şekilde mantık sınırına oturtulmaktadır.
Batı ve Doğu Turkleri…
Biz yukarıda Batı Turklerini yani Anadolu ’ya akın eden Oğuz boylarını işliyoruz. Daha yukarıda ise yurdundan ayrılmak istemeyen Turk boyları da var. Bu boylar Karahanlı ve ardından Cağatay Hanlığını kurarak edebiyatlarını geliştirmiştir. Yalnız 13. asra denk gelen Karahanlılar da Doğu etkisinde eser vermişlerdir. Hatta ilk mesnevi olan ve Yusuf Has Hacip tarafından yazılan Kutadgu Bilig adlı eser de Karahanlı devletinden cıkmıştır.
Yani Turkler Batı da Doğu da İslamiyet etkisine girmişler, bu etkiyle edebiyatlarını değiştirmişler, yaşamlarına yeni standartlar getirmişlerdir.
Fikrimce, Doğu edebiyatı, Turk edebiyatına uyan bir edebiyat değildi. Muhayyel ve halktan uzak olan bu edebiyat eğer cok etkili olsaydı Halk edebiyatı gibi bir edebiyat cıkmazdı.
Doğu ’nun edebiyatı, Tanzimat edebiyatında yerini Batı edebiyatına bıraksa da uzerimizdeki şark etkisi henuz gecmedi. Hicbir millet yoktur ki kendi milletini unutarak başka milletlere oykunduğunde ayakta kalsın… Bu bakımdan Turklerdeki Doğu sevdası son bulmuş ve oz edebiyatlarına donmuşlerdir.
Bugun Doğu edebiyatı etkisi yok sayılır ama Batı etkisi icin o kadar emin konuşamayacağız…