Edebiyat, uydurma bir sozcuk ustelik, sadece 200 kusurluk bir gecmişi var.
Edebiyat, uydurma bir sozcuk ustelik, sadece 200 kusurluk bir gecmişi var. Sadece Tanzimat doneminden beri kullanılan edebiyat, nasıl pek cok anlama gelmiş onu goreceğiz..
[h=3]Edebiyatın Kelime Anlamı Nedir? [/h]Edebiyatın etimolojisini yapmak isterdik ama edebiyatın etimolojisi yok.. Yani, edeb - i – y- at diye bir ayrım soz konusu değil cunku edebiyat sozcuğu Tanzimat doneminde uydurulmuş bir sozcuk.. Tanzimat oncesindeki donemde “edebiyat” yerine “edeb” ya da “şiir” sozcuğu kullanılırdı. Hatta edebiyat yapana "edib", yapanlara “udeba” denirdi; şairler şuarası da vardı cunku Osmanlı edebiyatı zaten cok buyuk coğunlukla şiirlerden meydana geliyordu. Tanzimat doneminde roman, gazete, şiir gibi turler de hayatımıza girince, edebiyat artık sadece şiir olmaktan cıktı. Orhan Okay ’a gore edebiyat sozcuğu, Tanzimat doneminde Litterature sozcuğunden ilhamla yapılmış bir uydurma. O donemde zaten Avrupa ’da alınan yen kavramlar icin pek cok “at” ekli sozcuk hayatımıza girmişti : Lisaniyat, ruhiyat gibi..
Kaya Bilgegil ’e gore edebiyat sozcuğu turetildiği donemde Fransızcadaki manalarına paralel olarak genişlemeye başladı. Yani artık bir kavram haline gelmişti. Ustelik edebiyat denilince akla sadece şiir gelmiyordu. Roman, hikaye, makale de geliyordu.
Turkcede bugun hem literatur hem de edebiyat kavramı vardır. TDK, edebiyat kavramının şu şekilde tanımlamıştır : “isim Olay, duşunce, duygu ve hayallerin dil aracılığıyla sozlu veya yazılı olarak bicimlendirilmesi sanatı, yazın (II), gokce yazın” . Aynı başlığın altında literatur kavramı ile aynı anlama geldiğini soylediği ikinci bir anlamı da vermiştir: “Bir bilim kolunun turlu konuları uzerine yazılmış yazı ve eserlerin hepsi, literatur”. Edebiyat ise İngilizcede “literature” olarak cevrilir ( Bkz : Oxford Sozluğu). Bizdeki edebiyat kavramı, ilk haliyle tercume edilen literatur ile aynı şey değildir. Edebiyat bir sanat olarak gorulurken literatur bir alan hakkında yazılan her şey olarak bilinir. Oysa, Batı, yazılan her şeye literatur demektedir. Yani, Tanzimat doneminde yeni bir kavram cıkmış; aslında Batı ’dan doğmuş ama daha sonra ozgunleşmiştir. Oyle ki daha sonra tercume edilen sozcuk, Batı dillerinden yeniden alınmak zorunda kalınmıştır..
Literatur, tum yazılı kaynaklardan eder ama zaten bu kavram Turk edebiyatının tum edebiyat varlığını kapsamamaktadır. Turk edebiyatında sozlu edebiyat alanı da vardır. Bazı araştırmacılar buna şifahî edebiyat da derler hatta. Bu bakımdan literatur ayrı bir kavram, edebiyat ayrı bir kavramdır..
[h=3]Edebiyat Bir Sanat Dalı mıdır? [/h]Edebiyat, Batı dunyasında Alman filozof Hegel ile bir sanat dalı sayıldı. Hatta, en onemli sanat dalı sayıldı. Batı dunyasında “Sanat nedir” sorusu soruldukca, sanatın sınırları ve sanatın amacları da sorgulanmış ve edebiyatında da sanata aynı sorulara yanıt aradığı fark edilmiştir. Bir heykeltraş, ne kadar heykelinin beğenilmesini isterse bir yazar ya da şair de eserinin o kadar beğenilmesini arzu eder. Her ikisinin de derdi beğenilmek ve anlaşılmaktadır. Bu durumda, ikisini birbirinden ayırmanın da bir mantığı yoktur.. Hegel, guzel sanatları bir sistem icinde değerlendirirken edebiyatı da guzel sanatlar cercevesinde değerlendirmiştir ve edebiyatın “tamamen zihni bir” sanat olduğuna vurgu yapmıştır. Yani bir ressam resim yapmak icin malzeme arar, bir heykeltraşın heykeli meydana getirmesi icin sadece duşunmesi yetmez ama bir edebiyat urunu malzemeye ya da mekana ihtiyac duymaz. Bir şair, şiirini yazacak bir yer bulamazsa şiiri soyler ama yine de edebiyat sanatını icra eder mesela.. Cunku edebiyatın en onemli malzemesi sozdur.. Dildir..
Gunluk dil ve edebiyat dilinin farkı..
Dil denilince her zaman aynı kavram gelmemeli akla. Dil, en genel anlamıyla gunluk iletişimde, aynı dili konuştuğumuz varlığa derdimizi anlatmaktır.. Onemli olan dilin ne olduğu değil; onu nasıl kullandığımız ile alakalıdır. Gunluk dil, yalın, anlaşılır ve en onemlisi işlevseldir. Edebiyat dili genel dilden farklı olarak mecazlarla, alt anlamlarla ve hatta başka anlamlara devişirir. Sembolik anlamlara gebedir ve bağlamdan gunluk dilde kazanmayan anlamlar kazanabilir. Buna dil sapması diyen pek cok araştırmacı vardır.
Edebiyat hangi kitleye hitap eder?
Edebiyat, malzemesi soz olduğu icin her kitleye hitap edebilir. Yazar, kendi kapasitesine gore herkese ya da belirli bir kitleye ulaşabilir. Bu bakımdan en cok tartışılan sanat dalıdır; diktator rejimlerinde en cok yasaklanan ya da her zaman arac olarak kullanılan bir alandır. Ustelik edebiyat, her zaman doğrudan doğruya okuyucuya, muhataba ulaşan tek sanat dalıdır. Farklı yorumlar ortaya cıksa da aslında bu yorumlar tek bir yorumdan turer. Konu her zaman anlaşılır; verilmek istenen mesaj ya da anlatılmak istenen dertler de okuyucuya az ya da tam olarak ulaşır. Resim icin bunu soyleyemeyiz; ressam her zaman derdini herkese tam olarak anlatamaz..
[h=3]Edebiyatın Turleri Nelerdir? [/h]Edebiyat, nazım ve nesir olarak iki turdedir. Şimdi nazım ve nesir sozcukleri yerine şiir ve duzyazı ifadeleri kullanılmaktadır. Temelde iki şekilde incelediğimiz edebiyatın, bugun, pek cok ceşidi vardır ama dunya genelinde, ilk edebî turun nazım olduğu kabul edilmiştir. İlk edebî urunler destanlar olarak sayılmaktadır. Destanlar ise ya nazım ya da nazım – nesir karışık urunlerdir ve pek cok araştırmacı da destanların nazım grubuna girdiğini kabul etmiştir. Turk edebiyatı ve dunya edebiyatında ilk nesirlere baktığımızda, nazıma yaklaşmak amaclı uyaklar olduğu da goze carpar. İlk sozlu urunlerin de şiir ya da ilahi olduğu duşunulunce, edebiyatın ilk turunun nazım olması cok da mantıksız bir yaklaşım olarak gorunmuyor.
Edebiyat, nazım ve nesir temelinde pek cok alana yayılmıştır. Bu alanların hatta alt turlerin nedeni ise teknik – konu – icerik farklarıdır. Şiirde mesela, lirik, didaktik, epik gibi turler konu bakımdan ayrılmıştır. Eski edebiyat dediğimiz Divan edebiyatı da şekle yani tekniğe gore ayrılmıştır. Bunun konu bakımından ayrılan ve şekil bakımından sıralanan nazımları da vardır. Zaten bu yuzden divan edebiyatında “nazım turleri” ve “nazım şekilleri” diye iki ana başlık vardır.
[h=3]Edebiyat Kaca Ayrılır? [/h]Edebiyat, başlı başına bir sanat olarak değerlendirilir ve uce ayrılır:

Nazım
Gostermeye Bağlı Edebi Tur
Anlatmaya Bağlı Edebi Tur
Gostermeye bağlı olan tur, tiyatrodur. Anlatmaya bağlı olan tur ise, bir kurgusu olan, icinde olay, kişi, yer, zaman ogelerini barındıran edebiyat urunleridir. Roman, hikaye, kısa oyku vb bu alana girer.
Edebiyatın estetik ve toplumsal kaygısı var mıdır?
Bu konu yıllardır ve hala da “Sanat sanat icin mi yoksa sanat toplum icin mi” diye tartışılmış ve tartışılmaktadır. Bu, iki zıt noktadır. Sanat, sanat icinse sadece o zaman edebiyatcının eserinde cağındaki hicbir sorundan bahsetmiyor olması gerekiyor. Eğer sanat, sanat icin değil toplum icin olsaydı sadece, sanatcının bir tez belirleyip o tezde roman ya da şiir yazması gerekirdi. Edebiyat dunyasında boyle eserler yok değildir ama bu eserler zamansız olamamış, kendi zamanlarında tenkitlerle yok olmuş gitmişlerdir. O zaman bu durumda salt sanat ya da toplum amacından bahsetmek oldukca zorlama bir tez olacaktır.
Edebiyat, guzel sanatların bir kolu kabul ediliyorsa, edebî metnin oyle ya da boyle bir sanat değeri taşıması gerekir. Yazar, elbette yaşadığı cağın sorumluluğunu bilecek ve cağındaki sorunları dile getirecektir. Bunu ister bir aşk romanında ara konu halinde sunar; ister toplumsal konulu bir roman yazar ve ara konu olarak aşkı belirler. Sadece toplumsal bir sorunu anlatmak icin akademik yayınlar, gazeteler, koşe yazıları zaten var.
Edebiyat camiasında “tezli roman” gibi bir tabir vardır. Son zamanlarda pek sık kullanılan bir tabirle tanıtılmayan eserler icin “konusuz” ya da “tezsiz” roman mı diyelim sorusu ortaya cıkmaktadır. Kuşkusuz, her roman bir dert anlatmak uzere kurulur, bir konu uzerine inşa edilir. Bu bakımdan “tezli roman” anlayışı, antisi duşunulduğunde doğru bir adlandırma değildir.