Sadece kitapları ile değil; yaşamı ile de cok buyuk ilgi cekmiş, olumuyle bile yoneticileri korkutmuş bir aydın, dahi..
Tolstoy, bir kont olan babanın oğluydu, asker oldu ve Turklerle savaş alanında karşı karşıya geldi. Rusya ’nın kıtlık doneminde devasa servetinden 80 ’i aşkın aş evi kurdu. Aforoz edildi, olumunde bile yoneticiler onu kendi saflarına gecirmeye calıştılar. O kadar cok seveni vardı ki cenazesine neredeyse tum Rusya katıldı. Bu bakımdan Tolstoy sadece bir yazar değildi; topluma yon veren bir aydın ama en onemlisi bir kanaat lideriydi. Şimdi İngilizlerin Leo Tolstoy olarak bildikleri bu aydını soru cevaplar ile anlatalım..
[h=2]Lev Tolstoy ’un Hayatı[/h]Rusca Лев Никола́евич Толсто́й olarak bilinen ve tam adıyla Lev Nikolayevic Tolstoy, 9 Eylul 1828 tarihinde doğmuş ve tam 82 yaşında 20 Kasım 1910 tarihinde bir istasyonda hayata gozlerini yummuştur
1. Tolstoy Nerede Doğmuştur?
Tolstoy, 9 Eylul 1928 yılında Rusya ’nın başkenti olan Moskova ’da, Tula civarındaki Yasnaya Polyana Malikanesinde bir kont veliahttı olarak dunyaya geldi.


2. Yasnaya Polyana Konağı ’nın ozeliği nedir? Şuan nerededir?
İngilizce Bright Glade olarak gecen Polyana konağı, şuan Tolstoy soyuna aittir ve aynı zamanda Lev Tolstoy ’un mezarının bulunduğu yerdir. Tolstoy ’a şatosunu tarif et denildiğinde “ Ulaşılamaz edebi kalem” diye tarif etmiştir. Gercekten de burayı kendi kalesi olarak gorurdu; Anna Karenina ile Savaş ve Barış romanlarını burada yazmıştır.
Yasnaya Polyana mulku ilk elden Kartsev ailesininmiş ama 18. yy sonlarına doğru Tolstoy ’un dedesi Prens Nikolai Volkonskiy tarafından satın alınmıştır. Bugun o ihtişamını kaybetse de Fransız bahcesini oluşturan kişi de Nikolai Volkonskiy ’dir. Ayrıca İngiliz tarzı bir dekorasyon da vardır ki şuan İngilizler buraya akın edercesine ziyaret etmektedir.
Prens Nikolai Volkonskiy bir erkek evladına sahip değildi; tek kızı Maria Volkonskiy, Nikolai Ilyich Tolstoy ile evlenmiş; babası olunce kızına gecen konak, ataerkil anlayışın getirisi ile Tolstoy ’un mulku olmuştur. Nikolai Ilyich Tolstoy, konağı daha da guzelleştirmiş; calışma odaları ile evin oda sayısını 41 ’e cıkarmış ve bahceleri de daha da geniş hale getirmiştir.
Şato 32 odalıdır. Bu devasa evi muze olarak acma fikri 6 evladından birisi olan Alexandra Tolstoy ’un fikri idi. Şimdi Moskova ’nın 200 km guneybatısında olan bu yerin işletmesi Vladimir Tolstoy ’a aittir. Zaten arazi de 1921 yılında kamuya acılmıştır. Şimdi burada restore edilmiş, oda sayısı kırkı gecen Yasnaya Polyana şatosu, ondan daha geniş ve buyuk olan bahcesi ve bu bahcede Tolstoy ’un koyun cocuklarının okuması icin kurduğu okul ile birlikte bir mezar taşından ibaret olan Tolstoy ’un mezarı yer almaktadır.
3. Lev Tolstoy ’un Ailesi Kimdir?
Yukarıda da anlattığımız gibi Tolstoy ’un annesi Prens Nikolai Volkonskiy ’in biricik kızı Maria; babası ise 1812 yılında İngiltere – Rusya savaşı gazilerinden Nikolai Ilyich Tolstoy olarak bilinir. Ama maalesef İki yaşında annesini, dokuz yaşında babasını kaybetmiş olan Tolstoy, akrabaları tarafından buyutulmuştur.
Tolstoy, entelektuel bir ailede buyumuştur. Ceddinden birisinin Car Petro ’nun bakanlarından biriyken yeğeni Kont Aleksi sevilen bir yazar, şair ve oyun yazarı idi. Buyuk dedesinin prens unvanı almasının nedeni de onun, Katherina zamanındaki orduya başkomutanlık yapmış olmasıdır. Cok varlıklı ve guclu bir aileden gelen Tolstoy, anne ve babasını kaybettikten sonra efendisi olduğu yuzlerce koy ve devasa bir şato ona kalmıştı. O, beklenen aksine ne yuksek sosyete girmek istedi ne de koylunun hakkını gasp ederek daha da zengin olmaya calıştı..
Ayrıca, Rus kaynaklarında Tolstoy ’un soyunun Cengiz Han ’dan geldiği yazılır. Aslında Kırgızistan da dahil olmak uzere bu durum Moğolistan ’ın olduğu her yerde gecerlidir. Kırgızların anlatılarına gore Moğollar, istila donemlerinde tum Kırgız erkeklerini katletmiş ve Kırgızların iklimlerinin aksine esmer olmalarını sağlamıştır. O zamanlar ufak bir beylik olan Rusların pek coğuna da tecavuz ettikleri, asimile ettikleri soylenir. Bu bakımdan Turkî devletlerde Moğol soyundan gelen kişi pek coktur. Pek tabii Tolstoy ailesi de bunlardan birisi olabilir.
4. Tolstoy ’un Eğitim Hayatı Nedir?
Tolstoy, 1844 yılında 16 yaşında eğitim icin Kazan Universitesine gonderildi ama o , 1847 yılında kalesine geri donerek ailesine resmi eğitimin ne kadar gereksiz olduğundan bahsederek kendi kendini yetiştirmek istediğini soyledi. Oyle de oldu.
5. Tolstoy Neden Askerlik Yapmak İstedi?
1852 yılında henuz genc bir adamken zenginlik dolu yaşamından kurtulma kararı aldığından bahseder anılarında. Bunun icin ağabeyi Nikolay ’ın ( O zamanlar askerdi ve komutan rutbesindeydi ) yanına giderek asker olmak istediğini soyledi. O zamanlar Rus İmparatorluğu bir yayılma politikası izliyordu. Amacları Kafkaslar, Balkanlar ve ardından Avrupa fethi idi. Hatta Uzakdoğu da Rusya ’nın ele gecirmek istediği yerlerdendi. Elbette bu politikası ile Almanya, Japonya, Avusturya ile karşı karşıya geldi. Ozellikle Petro doneminde Rusların duşman ilan etmedikleri sanırım sadece Afrika ve Hindistan kalmıştır. Hatta Osmanlılar ile karşı karşıya gelmiş, Almanya – Avusturya – Osmanlı ortaklığı sayesinde Kafkasya ’da Ruslara karşı bir cephe acılmıştır. Buna Kafkas cephesi denir ve Tolstoy da bu cephede gorev almıştır. Yani Tolstoy ile Turkler savaşta karşılaşmıştır. Elbette bu tarihte ilk değildir cunku Don Kişot yazarı Cervantes de Turkler ile savaşta tanışmış ve gelen bir Turk kurşunu ile Cervantes sakat kalmıştır. Aynı durum Tolstoy icin gecerli olmadı ama; o, yara almadan ya da sakat kalmadan asteğmen rutbesine kadar yukselmişti. Turk milletinden olan Tatarların baskınını bastırmak icin gorevlendirilmiştir ve adından da anlaşılacağı uzere bir oykusunde bu baskını konu almıştır. Kafkas cephesinde olduğu sıralarda “BASKIN”, “ORMAN KESİMİ”, “SİVASTOPOL OYKULERİNİ” adlı hikayelerini kaleme almıştır.
Savaşta olması Tolstoy ’un Savaş ve Barış adlı romanının tarihe gecmesini sağlamıştır. Cunku Tolstoy, savaş karşıtlığı fikrini, askerliğin reddedilme duşuncesini burada edinmiştir. Ustelik donemindeki savaş karşıtı yazarların aksine, tarafsız ve ulusal bir kaygı gutmeden savaşı anlatmıştır. Savaşın daha cok ruhsal ve etik sorunlarını tanışarak doneminin savaş karşıtı yazarlarına yeni bir ufuk acmıştır. Savaşın ne kadar anlamsız olduğunu, insanı ve ulusları nasıl sevgisizleştirdiğini kendine has betimlemeleri ile anlattığı hikayelerinin sonunda “Savaş ve Barış” romanı gelmiştir zaten. Daha sonra bu tecrubelerinden edindiği duşunceleri ile Gandhi ile mektuplaşacaktır. 1857 yılında kendi hayatını anlattığı “COCUKLUĞUM, İLK GENCLİK VE GENCLİK” kitabın cephede boş zamanlarında yazmıştır. Ayrıca yine ilk buyuk romanı olan “KAZAKLAR” adlı romanı cephedeyken yazmıştır ama 1863 yılına kadar yayımlamamıştır.


6. Tolstoy Askerliğe Devam Etti mi?
Tolstoy, askerlikten nefret etti. Gandhi ’ye olumunden hemen once yazdığı mektubundan askerliği herkesin reddetmesinden bahsediyordu. Bu bakımdan askerliği bıraktı ve Avrupa ’ya doğru bir geziye cıktı. 1857 yılındaki bu ilk buyuk gezisinde Fransa, İtalya ve İsvicre ’yi gezdi. Zaten okumaya cok onem vermiş, Fransızca oğrenmiş ve hatta J.J. Rousseau ve Voltaire ’yi aslından okumuştur. İki yıl bu toprakları gezdi, anlamaya calıştı. Zaten aklında şimdiki dinin yozlaşmış olduğu fikri vardı; insanları mutlu edecek yeni bir din arayışındaydı. Belki bu yuzden Avrupa ’da ozellikle eğitim kurumlarını gezdi. 1859 yılında Rusya ’ya donduğunde koyundeki cocuklar icin bugun bile pek cok gelişmiş ulkede olmayan bir okul actı. Bu okulda odul, ceza yoktu, derse gelme zorunluluğu yoktu. Tamamen cocuk uzerine bir eğitim inşa etmişti. Bu esnada da “AİLE MUTLULUĞU” adlı romanını yazdı ve bir yıl sonra yeniden Avrupa ’ya seyahat etti. Artık yavaş yavaş kendisine ait bir felsefe sistemi geliştirmiş ve gercekten de halk tarafından cok fazla seviliyordu. Ama yeni bir şey once her zaman tek bir şey yapılmalı idi.
7. Tolstoy Neden Aforoz Edildi?
1863 yılında 35 yaşında SAVAŞ VE BARIŞ adlı eserini yazmaya başladı ve bunu 6 yıl sonra bitirdi. Daha sonra ANNA KARENİNA adlı romanına 1873 yılında başladı ve 1877 yılında onu da bitirdi. Otobiyografilerinden anlaşıldığı kadarıyla yazarken en cok sıkıldığı eseri ANNA KARENİNA idi ve bir ara yarım bırakmayı bile duşunmuş. Ama bunun yanı sıra en cok ovunduğu iki eseri de SAVAŞ VE BARIŞ ile ANNA KARENİNA olmuştur.
Bu iki buyuk eserlerle hem halk tarafından hem de donemdaşlarından Turgenyev, Dostoyevski gibi Rus edebiyatının devlerinden tam not aldıktan sonra 1880 yılından itibaren Carlık Rusya yonetimine ve kiliseye saldırmaya başlamıştır. Kilise ve yonetimi eleştiren eserleri ust uste gelmeye başladı : İVAN İLYİC ’İN OLUMU(1886), KROYCER SONAT (1889), EFENDİ İLE UŞAĞI (1895) ve aforoz edilmesini sağlayan DİRİLİŞ ( 1899)…
Carlık Rusya ’nın halkı ac bırakan savaş şartlarını bir de vergilerle desteklemesi ile olumun eşiğine gelen koylulere neredeyse servetinin yarısını dağıtarak 80 ’i aşkın aş evi kuran Tolstoy ’un dinsiz olması halkın umurunda değildi. Halk tarafından o kadar seviliyor ve o kadar saygı goruyordu ki ne kilise ne de Carlık yonetimi ona dokunamamıştı.
8. Tolstoy ’un Ahlak Anlayışı Nedir?
1900 yıllarından olumune kadar ahlak kuramları ile ilgilendi. Gandhi ile mektuplaşmalarından da goruleceği gibi her dine karşı sevgi ve hoşgoru besliyordu. Mulkiyet konusunda bugun komunizmin temellerini attı diyenleri haksız cıkarmayacak olcude mulkiyetsizlik fikrini savunuyordu. Son zamanlarda tutun ve alkol gibi luks tuketimi bırakıp koyluler arasında bir hırka ve cuvaldan kendisinin diktiği elbiseler ile yaşıyordu. Onlardan biriydi. Olurken dahi “Koyluler ne olacak” diye duşunuyordu.
9. Tolstoy ’un Dış Gorunuşu Nasıldı?
Tolstoy, cirkin, tıknaz ve kısa boylu bir adamdı. Yanaklarına kadar cıkan sakalları vardı. Cirkinliğini bu sakallar ile sakladığı bilinmektedir. Ayrıca kendisi de ne kadar cirkin olduğunun farkındadır. Ama Turganyev ’in anlatımıyla, cok keskin bakışlara sahip olduğu biliniyor.
10. Tolstoy ’un Karısı ve Cocukları Kimdir?
1862 yılında Sophie Behrs ile evlendi. Sophie Behrs o zamanlar 16 yaşında, Tolstoy ise 34 yaşında idi. Sophie Behrs ’den tam 12 cocukları oldu. 5 tanesinin kimisi doğumda, kimisi de doğumdan kısa bir sure oldu. Karısı ozellikle SAVAŞ VE BARIŞ adlı eserinin duzetilmesinde cok yardımcı oldu.
Sırası gelmişken Tolstoy ’un en buyuk iki korkusu olduğundan bahsetmek lazım : Muzik ve kadınlar. Kadınları kendisinde buyuk şehvet uyandırdığı icin korkunc bulurken piyano sesinden de korkardı. Kadınlara karşı kin tuttuğunu kendisi de dile getirirken bunun nedeni sorulduğunda kadınların şehvet arzusunu arttırdığı icin erkeklerde olması gereken cesaret ve akıl gibi ozellikleri yok ettiğini soylerdi. Kadınlara karşı duyduğu kini ve şehveti de ancak av ile kontrol altına aldığı biliniyor. Yalnız av konusunda pek cok defa aşırıya kacmıştır.
Tolstoy giderek buyuk bir depresyona giriyordu. Koylulerin ac ve sefil halleri her gun onun daha da kotu hissetmesini sağlıyordu. Hayvanlara karşı duyduğu acımasızlığı insana karşı duyamıyordu. Bunun sonucunda servetinin yarısından fazlasını koyluler icin harcamaya ve onlara dağıtmaya başladı. Ama karısı Sophie Behrs bu durumu hic hoş karşılamadı ve aralarında tartışmalar başladı. Bu durumdan oldukca sıkılan Tolstoy, bu yuzden 1910 yılından, olumunden birkac hafta once 82 yaşındayken kucuk kızını ve doktorunu da alarak atla evden kactığı bilinmektedir.


11. Tolstoy ve Gandhi İlişkisi Nasıldı ?
Hindistan ’da savaş esnasında halka destek olan kanaat liderleri Gandhi ile Tolstoy mektuplaşmışlar ve fikir alışverişinde bulunmuşlardır. 1 Ekim 1909 yılında Londra ’dan gonderdiği mektupta Gandhi, Tolstoy ’a eserlerini okuduğundan bahsetmekte ve ayrıca ondan “yaşamımızın ana sorunu yaptığımız” sorulara cevap bulmasını rica etmiştir. Tolstoy bu mektubu mutlulukla karşılamış ve ona 7 Eylul 1910 yılında Koceti ’den cevap yazmıştır.
12. Tolstoy ’un Edebi Kişiliği Nasıldır?
Tolstoy ’un oncelikle muthiş bir gozlem yeteneği vardır. Bu yeteneğinin altında aslında koyluler icinde cok fazla yaşamasının, yetiştirildiği ortamdan cok daha farklı ortamlara defalarca girmesinin etkisi de olabilir. Ama Dostoyevski bile onu oğretmen olarak tanımlar ve kendisinin de ancak onun oğrencisi olduğunu dile getirir.
Ataol Behramoğlu ’nun da dediği gibi onun eserlerinde insanı sıkan, gereksiz uzatmalar yoktur. Deyim yerindeyse bir hayatı tum cıplaklığı ile ama guzel bir bicimde anlatır. Ustelik, sectiği konular yine Behramoğlu ’nun deyimi ile “derinleşen ve genişleyen” konular. Her zaman her romanında sizi şaşırtabilir .
Tolstoy, pek cok kişiye gore aynı zamanda duşunce adamı olduğu icin de cok değerlidir. Deyim yerindeyse kuru edebiyat yapmaz, alt metinlerle doludur ve karakter yaratımı oldukca başarılıdır. Anlatım gucu ise belki doğuştan gelen yeteneği belki cok yazması belki de her ikisi sayesinde olağanustudur. Eserlerinin Ruscalarının yani asıllarının cok daha iyi olduğu pek cok araştırmacı tarafından kabul edilmiştir.