

Şapkalı mantarlar; humuslu topraklarda, nemli tarla ve cayırlarda gorulen mantar turudur. Genellikle ilkbahar ve sonbahar mevsiminde gorulurler. Organik madde bakımından zengin olan bu mantar ceşidi nemli ve loş ışıklı ortamlarda yetişir. Şapkalı mantarları toprağa bağlayan, kok gorevi yapan hiflerin uzantısıdır. Şapkalı mantarlarda gercek kok bulunmaz. Koksuz sapları ve şemsiye veya huniye benzer tepe kısımları vardır. Şapkanın altında lameller, lameller arasında spor keseleri bulunur. Bu bolumler uremelerini sağlayan ozel yapılardır. Bu yapılar başta ruzgar olmak uzere ceşitli etkenler ile cevreye dağılarak başka yerlerde de şapkalı mantarların yetişmesini sağlar. Curukcul olarak beslenir ve sporlar ile coğalırlar. Şapkalı mantarların gelişmelerinin onemli bir bolumu toprağın altında gercekleştiğinden buyumeleri uzun sure fark edilmez, birden bire toprağın uzerinde biterler.
Şapkalı mantarların ilk olarak bundan 4 milyar 570 milyon yıl once, Proterozoik Devir ’de ortaya cıktığı tahmin ediliyor. Bu mantar turunun kullanımı ise Paleolitik Devir ’e (yontma taş devri) uzanıyor. Yapılan araştırmalar, şapkalı mantarın kotu niyetle de kullanıldığını ortaya koymuştur. Tarihi belgelerde II. Claudius ve Papa VII. Clement ’in duşmanları tarafından zehirli bir mantar turu olan Amanita ile zehirlendiği bilgisi bulunmaktadır.
[h=3]Şapkalı Mantarlar Hakkında Kısa Bilgi[/h]Genellikle nemli ortamlarda birden buyume gosteren şapkalı mantarlar, yağmurlu gunlerinden ardından ormanlık alanlarda sıklıkla gorulebilir. İlk zamanlar adeta bir mercimek buyukluğunde olan bu mantar turunun capları 10 santime kadar cıkabilmektedir. Ormanlık alanlarda curumuş canlı ve bitlikler ile yağmur suları sayesinde beslenerek buyuyen mantarların gelişmesi 5 gunu bulur. Gelişmeleri icin nem, sıcaklık, 4 ila 7 arası ph değeri, oksijen ve az miktarda ışığa ihtiyac duyarlar. Mantarlar, ılıman iklimlerde elbiselerin, kameraların, teleskopların, mikroskopların ve diğer optik malzemelerin kuflenerek zarar gormesine neden olurlar.
[h=3]Şapkalı Mantarların Canlılık Ozellikleri[/h]Eşeyli ve eşeysiz uremeyle coğalan mantarlar her iki şekilde de “humenium” adı verilen yapılardan meydana gelen sporlar oluştururlar. Eşeyli ureme iki haploid hucrenin birleşmesiyle olur. Toprağa dokulen sporlar ruzgar veya bocekler vasıtasıyla cevreye dağılarak yıllarca yaşayabilir. Nemli ortamlarda (yağmur sonrası donemlerde) topraktaki sporlar cimlenir ve mantarlar meydana gelir. Tek hucreli mantarlar tomurcuklanarak coğalabiliyorken, suda yaşayanlar mantarlarda eşeysiz ureme genellikle hareket organeli (yani flagellum) bulunan zoosporlar ile olur. Mantarların yaşam dongulerinde somantik safha ve ureme safhası olmak uzere iki onemli safha bulunmaktadır. Somantik safha, mantarların beslenme ve besinsel aktivitelerini yerine getirdiği safha iken, sporların uretimi ve somantik yapılan diğer ureme yapılarında kullandığı safha ise ureme safhasıdır. Mantarlarda plasmodium ya da pseudoplasmodium denilen cok nukleuslu yapı, bir hucreden ibaret yapı ve hifsi yapı olmak uzere 3 farklı somatik yapı gorulebilir. Renksiz, ince ve uzun iplikler olan hipler yan yana gelerek miselyum denilen dokuyu oluşturur. Miselyumlar ise tallus adı verilen yapıyı oluşturur.
Mantarların “holomorf” diye adlandırılan yaşam dongusu eşeyli ve eşeysiz uremeyi kapsamaktadır. Her iki ureme şekli de spor oluşumuyla sonuclanır. Eşeysiz ureme sporları ile ilgili ureme yapılarının gozlendiği evre "anamorf" (imperfect) evresi olarak bilinir. Eşeyli ureme yapılarının gozlendiği evre ise "telemorf" (perfect) evredir.
[h=4]Şapkalı Mantarlar Zehirli midir?[/h]Şapkalı mantarların bir kısmı yenilebiliyorken bir kısmı ise zehirlidir. Zehirli ve zehirsiz mantarlar genellikle yan yana buyurler ve goruntuleri birbirine cok benzer. Bu nedenle hangisinin zehirli hangisinin ise zehirsiz olduğunu ayırt etmek zor olabilir. Zehirli ve zehirsiz mantarları bu konuda uzman biri kolaylıkla ayırt edebilir.
Bu mantar turunun zehirleri cok guclu olduğundan olume sebebiyet verebilir. Tatlarına bakarak şapkalı mantarların zehirli ya da zehirsiz olduğunu anlamak zordur. Bu nedenle yemek olarak kultur mantarları tercih edilmelidir. Laboratuvar ortamında yetiştirilen kultur mantarları, nemli ve karanlık ortamlarda, gubre ve saman karışımında kolayca yetiştirilmektedir.
Mantarlarla ilgili olarak halk arasında yanlış bazı bilgiler dolaşmaktadır. Bu bilgiler de zehirlenme vakalarının artmasına sebep olabilmektedir. Zehirli bir mantarı salyangozların yemediği, ağaclarda yetişen mantarların zehirsiz olduğu, kurutulmuş mantarın zehirsiz olduğu, yoğurdun mantar zehirlenmesini onlediği veya ic kısmı koparılınca mavileşen mantarın zehirsiz olduğu bilgileri kesinlikle doğru değildir.
[h=3]Şapkalı Mantarlar Fotosentez Yapar Mı?[/h]Klorofil taşıyan canlıların guneş enerjisini kullanarak organik bileşikleri uretmesi olayına fotosentez denir. Fotosentez yapan canlılar bitkilerdir. Mantarlar ise klorofil taşımadıkları icin fotosentez yapamazlar.
Mantarların bir kısmı oksijenli solunum yaparken, bir kısmı ise oksijensiz sonum yaparlar. Oksijenli solunum yapan mantarlar bu işlem ile besin molekullerinin oksijenlerini acığa cıkarırlar.
Şapkalı mantarlar, onceki yıllarda diğer mantar turleri gibi, hem hareketsiz olmaları hem de bitkilerinkine benzeyen hucre duvarlarının bulunması sebebiyle uzunca bir sure bitki olarak kabul edilmiş. Fakat mantarların klorofil iceren kloroplastları yoktur, dolayısıyla da fotosentez yapamazlar. Besinlerini kendileri uretemediklerinden hazır olarak alırlar. Bu nedenle de mantarlar farklı bir canlı sınıfı olarak incelenirler.
[h=3]Mantarların Doğa ve İnsanlar Acısından Onemi[/h]Doğada her canlının ayrı bir gorev ve sorumluluğu vardır. Mantarların en onemli gorevi ise, yeryuzundeki madde donuşumunde yer almalarıdır. Mantarlar, olu bitki ve hayvan kalıntılarının curuyerek toprağa karışmasında rol alırlar. Bitkilerin sonbaharda dokulen yaprakları, mantarlar aracılığıyla curutulur ve humuslu organik maddelere donuşturulur. Bu işlem sırasında oluşan fosfat ve nitrat gibi mineraller bitkiler tarafından alınarak yaşam dongusune katılırlar. Ormanlarda karbondioksit salınımı gercekleştirirler ve toprağın yapısını bitkilerin buyuyup gelişmesi icin uygun hale getirirler. Mantarlar mikoriza diye adlandırılan ortaklıklar oluştururlar ve bu yapı ile bitkilerin koklerine tutunarak bitki koklerinden karbonhidrat alırlar. Bu işlem sırasında mantarlar hifleri aracılığıyla topraktan su ve suda cozunen tuzları emer. Mantarların bazı eklembacaklı turlerinde mycangium isminde yapılar bulunur. Bu yapılar seluloz sindirimine katkıda bulunur. Algler ile birleşerek ekosistem icin cok onemli olan likenleri oluştururlar. Ayrıca tarım zararlıları ve hastalıklarıyla biyolojik mucadele amacıyla bazı mantar turlerinden faydalanılmaktadır.
Mantarlar ayrıca, ilac sanayi, gıda ve fermantasyon endustrisi, peynir-alkol-ekmek yapımı ve ceşitli urunlerin elde edilmesinde kullanılmaktadır. Bilindiği uzere, ekmek yapımı sırasında hamura maya katılır. Bu maya kimyasal tepkimeler ile karbondioksit gazının ortaya cıkmasını sağlayarak hamuru kabartır. Salgıladıkları enzimlerle bazı maya mantarları glikozu parcalayarak alkole donuşturur. Şarap ve bira gibi alkollu icecekler ise şekerin fermantasyonu sonucu oluşmaktadır.
Eski cağlardan bu yana tuketilen şapkalı mantarın besin değeri oldukca yuksektir. İcerdiği vitamin, mineral ve protein değeri mantarı insanoğlu icin onemli bir besin yapmaktadır. Mantar ayrıca kalsiyum, bakır, demir, potasyum ve fosfor acısından zengindir.
Mantarlar ilac sanayisi acısından da oldukca onemlidir. Vitaminlerin buyuk bolumu, ceşitli antibiyotikler ve steroit hormonlar mantarlardan elde edilen ilaclardır.
Mantarlar son yılarda kanser tedavisinde de kullanılmaktadır. Penicillium chrysogenum mantarının urettiği penisilin antibiyotiği gunumuzde bakteriyel hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır.