
Lale, Osmanlı ’dan gunumuze kadar gelmiş ve bircok anlamı olan nadir ciceklerden biri. İstanbul denince akla ilk gelen cicek laledir.
Lale, ilkbahardan sonbahara kadar nazenin yapısı ile insanlara gulumseyen asil bir cicektir. Anavatanı Anadolu olan lale, Osmanlı doneminde Avrupa ’ya yayılmıştır. Herkesin severek izlediği, renklerine gore anlamları olan ve onlarca turu bulunan nadide ciceklerden biridir. Lale, gurulu bir cicektir ve asil bir gecmişe sahiptir.
Turk kulturunde ve İslamiyet ’te ceşitli anlamlar yuklenen, bircok doneme tanıklık eden sus bitkisidir. Mimariden edebiyata, cinilerden kumaşlara kadar bircok alanda izlerine rastlanır. İstanbul denince akla gelen ilk cicektir. Turkiye ’de adına festival duzenlenen, Avrupa ’ya Osmanlı ’dan yayıldığı halde Hollanda ’nın sahiplendiği ve paylaşılamayan bir cicektir. Paylaşılamaz; cunku goren herkesin hayran kaldığı mukemmel bir gorunuşu vardır. Lale tarlaları, toprağa serilmiş halı gibi izlerken insanı mest eder. Bir cicekten cok daha fazla anlamlar ifade eden lale; aşkı, guzelliği, nezaketi, inceliği, zarafeti nazik govdesinde pekiştirmiştir. Bu kadar ovguyu hak eden laleyi anlatmak icin bazen kelimeler yetersiz kalabiliyor. Yine de anlatmayı deneyelim!

[h=4]Lalenin Ozellikleri [/h]Lale, Zambakgiller familyasından Tulipa cinsi bir sus bitkisidir. Soğanlı ve cok yıllık otsudur. Soğanlarının uzerinden zarımsı ortu vardır. Yaprakları mızraksı ve uzundur, cicekleri kadeh şeklindedir. Cicekleri parlak altı tac yapraklı, bir ceneklidir. Cok tohumlu bir bitkidir. Kapsul yapılı meyveleri vardır. Ciğdem ve zambak yakın akrabasıdır. Ağırlıklı olarak bahce ve parklardaki suslemelerde kullanılır. Buket ve aranjmanlarda da guzel bir hediyedir.
Lale ağacı ise, anavatanı Guney Amerika olan, Manolyagillerden bir ağactır. Ciceği ve yaprağı gorunuş olarak laleye benzediği icin bu ad verilmiştir. Lale ciceği ile gorsel benzerliği dışında herhangi bir akrabalığı bulunmuyor.
[h=4]Lale, Edebiyat ve Osmanlı [/h]Lale, edebiyat tarihimizde onemli bir yere sahip. Şiir ve edebiyatta ilk olarak Mevlana tarafından kullanılmış. Tasavvuf ilminde Allah ’ın birliğini temsil eder. Lale yapraklarının yukarı doğru el acılmış gibi şekil alması sebebiyle “dua etmek” anlamı da yuklenmiştir. Divan edebiyatında ‘şarap kadehi ’ ve ‘aşığın goğsundeki yara ’ anlamlarında kullanılır. Osmanlı ’da lale motifinin uygulandığı bezeme ve mimarlık oğelerine ise ‘lale uslubu ’ adı verilirdi. Padişahların kaftanlarından pabuclarına kadar giysilerinde lale figuru kullanılırdı.
Laleye Osmanlı doneminde o kadar değer verilmiş ki, yuzlerce ceşidi uretilmiş. Yakut ışığı, beyaz nur, sevgilinin yuzu, bahar sabahı, gul bahcesinin oku gibi şaşaalı isimler verilmiş. Hatta İran ’dan getirilen ‘Duhterî ’ veya ‘Kızlık ’ olarak bilinen lale soğanının tanesi bin altın değerindeydi. ‘Cicek Endumen-i Daniş ’i adı verilen bir akademi bile kuruldu.
Sozluk anlamı olarak cicek dışında mahkûmların boynuna gecirilen halkaya ve meyve toplamak icin kullanılan catallı değneğe de lale adı verilmiş. Kırlarda yetişen gelincik ciceğine de gelincik lalesi veya lale diyenler vardır. “Lale” kelimesinden turetilmiş bazı kelimeler de var. Bu kelimeler şunlardır; Laledan: Lale vazosu, Lalehadd: Lale yanaklı, Lalefam, Lalereng ve Lalegun: Lale renkli, Lalename: Lale icin yazılan şiir ve nesirlerin bulunduğu risale, Lalegul: Turk Muziği ’nde bir makam ve kadın ismi, Lalelik: Lale vazosu, Laleli: İstanbul da bir semt, Laleruh: Lale yanaklı, Bir Turk Muziği makamı, Laleveş: Lale gibi, Lalezar: Lale bahcesi, Lalezari: Lale bahcesi sahibi…
Laleler, duyguları ifade etmek icin de kullanılır. Renklerine gore anlamları vardır. Sarı lale; sevgi ve hoşgoruyu temsil ederken, kırmızı lale; ‘seni seviyorum ’ ifadesinin yansımasıdır. Beyaz lale; saflık ve temizlik, pembe lale ise; şefkat ve sadakat anlamlarını icerir.
Ciniler, kumaşlar, halı ve kilimler ve mucevherler gibi bircok yapı, obje ve alanda kullanılan lale figuru, gecmişten gunumuze sanatkÂrların vazgecemediği ve işlemekten zevk aldıkları bir figur olarak onemini koruyor.
[h=4]Lalenin Avrupa ’ya Yayılışı [/h]Lale, Avrupa ’ya Osmanlı ’dan yayıldı. Ancak asıl vatanının Orta Asya olduğu ve buradan Anadolu ’ya Turkler tarafından getirildiği yonunde rivayetler de var. Anadolu ’da 12. yuzyılda lale figurleri kullanılmış. 16. ve 18. yuzyıllar arasında lale Osmanlı ’da en gorkemli yıllarını yaşamış.
İlk lale soğanı 1562 yılında Alman diplomat Busbecq tarafından İstanbul ’dan Viyana ’ya goturulmuş. Daha sonra Hollanda, ardından Kanada ’nın Ottawa kentine gecmiş. Hollanda o donemden bugune laleyi o kadar sahiplendi ki, gunumuzde lale ihracatından hatırı sayılır gelir elde ediyor. Hollanda ’nın lale tarlaları fotoğrafcıların gozde mekÂnlarındandır. Hollanda, Ottawa ve Japonya laleye sahip cıkarak bircok etkinlikle ulke tanıtımı ve turizm geliri elde etmek icin kullanmaktadır.

[h=4]Ters Lale [/h]Anadolu coğrafyasının endemik bitkilerinden olan ters lalenin anavatanı HakkÂri ’dir. ‘HakkÂri lalesi ’ ve ‘Şemdinli lalesi ’ gibi isimlendirilir. Genellikle sarı ve turuncu rengindedir. Boyu 60-80 santimetre arasındadır. Avrupa ’da ilac ve kozmetik sanayisinde katkı maddesi olarak kullanılıyor. Dunya uzerinde 165 tur ters lale olduğu tahmin ediliyor.
Bircok dinde kutsal kabul edilir. Huznun sembolu olarak bilinir. Hıristiyan inanışına gore ters lale, Hz. İsa ’nın carmıha gerilişine şahit olan Hz. Meryem ’in gozyaşlarının duştuğu yerde yetişmeye başlamış. Muslumanlara gore de Kerbel ’da Hz. Hasan ile Huseyin ’in şehit edilmesi sebebiyle lalelerin başı bukuk kalmış. Ferhat ile Şirin ’in kavuşamamasının sembolu olduğu da rivayet edilir. HakkÂri ve Van ’da huznun sembolu olarak mezarlarda yetiştirilir. Anadolu ’da ‘ağlayan lale ’ olarak da bilinir. Anadolu ’dan batıya 16. yuzyılda Fransız bir botanikcinin goturmesi ile yayılmış.

[h=4]Ters Lale ve Selimiye Camii [/h]Bir ters lale hikÂyesi de Edirne ’deki Selimiye Camii ’nde yaşanmış. Muezzin mahfilinin mermer ayaklarından birinin uzerine kazınmış serce buyukluğundeki ters lale figuru, Selimiye ’ye ziyarete gidenlerin camiden cok gormek istediği ilginc bir figur. Peki, Mimar Sinan buraya neden ters lale figuru yaptırmış.
Rivayete gore, muezzin mahfilinin bulunduğu bolge Lale isminde bir kadının arazisiymiş. Bircok altın teklifine rağmen kadın arsasını satmak istememiş. En sonunda ‘buraya cami durdukca hatırlanmamı sağlayacak bir şey koyarsanız satmayı kabul ederim ’ demiş. Bunun uzerine mahfilin ayaklarından birine lale figuru yapılmış; ancak kadının tersliğini belirtmesi icin lale ters olarak resmedilmiş.
Bu arada, Selimiye ’deki cinilerde de 98 ceşit lale figuru olduğunu da belirtelim. Muezzin mahfilinin mermer ayağındaki ters lale ile birlikte 99 adet lale figuru yer alıyor.
Mimar Sinan ’ın, Selimiye Camii icin nazarlık olsun ve ziyarete gelenlerin keskin nazarını ters laleye ceksin diye 99. laleyi ters olarak yaptırdığı da tarih araştırmacılarının tespit ettiği bir başka rivayettir.
[h=4]İstanbul ve Lale [/h]Lale, İstanbul ’la ozdeşleşen bir cicek. İstanbul ’daki bircok tarihi binada lale figurune rastlamak mumkun. Camileri susleyen cinilerde, cam eserler, hat ve tezhip suslemelerinde lale figurunun oldukca fazla olduğu gorulur. Tarihte ‘cicek medeniyeti ’ olarak anılan Osmanlı ’dan İstanbul ’a kalan bir mirastır lale...
Osmanlı ’nın 1718-1730 yılları arasındaki ‘tefekkur ve ihtişam ’ donemine Lale Devri adı verilir. III. Ahmet ’in saltanat devrini anlatmak icin kullanılır. Yahya Kemal Beyatlı ’nın adını verdiği ve 1910 yılında tarih kitaplarına giren bu donem; İstanbul ’un imar edildiği, matbaanın kurulduğu, kulturel gelişmelerin yaşandığı donem olarak kaydedilmiştir. Bu yıllar arasında İstanbul ’da yaygın olarak lale yetiştirilmiş ve lale İstanbul ’la ozdeşleşmiştir.
Lale Devri ’nde sadece İstanbul ’da 200 ceşit lale soğanı olduğu rivayet edilir. Bazı kaynaklar 2000 ceşit lale olduğunu belirtir. Bu lalelerden bazıları; mahbud, berri lale, lale-i hamra, lale-i dağdar, lale-i deşti şeklindedir. Lale Devri, Patrona Halil İsyanı ile sona ermiştir. İsyan sırasında pek cok kasır ve koşkteki lale bahceleri tahrip edilmiştir.
[h=4]İstanbul Lalesi [/h]En dikkat cekici lale turlerinden biri de İstanbul Lalesi ’dir. Hancerî sivri yaprakları, badem şeklinde cicekleri vardır. İstanbul Lalesi ’nin 1588 ceşidi olduğu yonunde rivayetler vardır.
İstanbul Lalesi ’nin uretim, tanıtım ve yayılmasını artırmak amacıyla 2006 yılından beri İstanbul ’da lale festivali duzenleniyor. İstanbul Buyukşehir Belediyesi tarafından duzenlenen festival kapsamında her yıl 1-30 Nisan tarihleri arasında ceşitli etkinlikler tertipleniyor. 2017 yılında 12. Lale Festivali gercekleştirildi. Festival boyunca Emirgan Korusu, Sultanahmet Meydanı ve Kadıkoy Goztepe 60. Yıl Parkı ’nda ceşitli etkinlikler duzenleniyor. Tenis ve futbol turnuvaları yapılıyor, resim sergileri acılıyor. Her yıl Sultanahmet Camii ’nin yanındaki meydanda da dunyanın en buyuk lale halısı oluşturuluyor. Festival kapsamında İstanbul halkına binlerce lale soğanı dağıtılıyor. Son on yıl icinde İstanbul ’da belediyenin onculuğunde dikilen lale sayısı ise 50 milyonun uzerindedir.
Ote yandan, lalelerin yaygınlaştırılması ve korunması, lale turlerinin coğaltılması, ulusal ve uluslararası platformlarda tanıtılması, uretiminin geliştirilmesi, laleyle ilgili kultur ve sanat araştırmaları yaparak ceşitli eserler ortaya koymak amacıyla 2012 yılında Sarıyer ’de İstanbul Lale Vakfı Lale Muzesi ve Araştırma Merkezi kuruldu.
Son olarak not duşelim; Turkiye ’nin uluslararası arenada tanıtılması icin kullanılan logoda da lale figuru bulunuyor.


Turk kulturunde ve İslamiyet ’te ceşitli anlamlar yuklenen, bircok doneme tanıklık eden sus bitkisidir. Mimariden edebiyata, cinilerden kumaşlara kadar bircok alanda izlerine rastlanır. İstanbul denince akla gelen ilk cicektir. Turkiye ’de adına festival duzenlenen, Avrupa ’ya Osmanlı ’dan yayıldığı halde Hollanda ’nın sahiplendiği ve paylaşılamayan bir cicektir. Paylaşılamaz; cunku goren herkesin hayran kaldığı mukemmel bir gorunuşu vardır. Lale tarlaları, toprağa serilmiş halı gibi izlerken insanı mest eder. Bir cicekten cok daha fazla anlamlar ifade eden lale; aşkı, guzelliği, nezaketi, inceliği, zarafeti nazik govdesinde pekiştirmiştir. Bu kadar ovguyu hak eden laleyi anlatmak icin bazen kelimeler yetersiz kalabiliyor. Yine de anlatmayı deneyelim!

[h=4]Lalenin Ozellikleri [/h]Lale, Zambakgiller familyasından Tulipa cinsi bir sus bitkisidir. Soğanlı ve cok yıllık otsudur. Soğanlarının uzerinden zarımsı ortu vardır. Yaprakları mızraksı ve uzundur, cicekleri kadeh şeklindedir. Cicekleri parlak altı tac yapraklı, bir ceneklidir. Cok tohumlu bir bitkidir. Kapsul yapılı meyveleri vardır. Ciğdem ve zambak yakın akrabasıdır. Ağırlıklı olarak bahce ve parklardaki suslemelerde kullanılır. Buket ve aranjmanlarda da guzel bir hediyedir.
Lale ağacı ise, anavatanı Guney Amerika olan, Manolyagillerden bir ağactır. Ciceği ve yaprağı gorunuş olarak laleye benzediği icin bu ad verilmiştir. Lale ciceği ile gorsel benzerliği dışında herhangi bir akrabalığı bulunmuyor.
[h=4]Lale, Edebiyat ve Osmanlı [/h]Lale, edebiyat tarihimizde onemli bir yere sahip. Şiir ve edebiyatta ilk olarak Mevlana tarafından kullanılmış. Tasavvuf ilminde Allah ’ın birliğini temsil eder. Lale yapraklarının yukarı doğru el acılmış gibi şekil alması sebebiyle “dua etmek” anlamı da yuklenmiştir. Divan edebiyatında ‘şarap kadehi ’ ve ‘aşığın goğsundeki yara ’ anlamlarında kullanılır. Osmanlı ’da lale motifinin uygulandığı bezeme ve mimarlık oğelerine ise ‘lale uslubu ’ adı verilirdi. Padişahların kaftanlarından pabuclarına kadar giysilerinde lale figuru kullanılırdı.
Laleye Osmanlı doneminde o kadar değer verilmiş ki, yuzlerce ceşidi uretilmiş. Yakut ışığı, beyaz nur, sevgilinin yuzu, bahar sabahı, gul bahcesinin oku gibi şaşaalı isimler verilmiş. Hatta İran ’dan getirilen ‘Duhterî ’ veya ‘Kızlık ’ olarak bilinen lale soğanının tanesi bin altın değerindeydi. ‘Cicek Endumen-i Daniş ’i adı verilen bir akademi bile kuruldu.
Sozluk anlamı olarak cicek dışında mahkûmların boynuna gecirilen halkaya ve meyve toplamak icin kullanılan catallı değneğe de lale adı verilmiş. Kırlarda yetişen gelincik ciceğine de gelincik lalesi veya lale diyenler vardır. “Lale” kelimesinden turetilmiş bazı kelimeler de var. Bu kelimeler şunlardır; Laledan: Lale vazosu, Lalehadd: Lale yanaklı, Lalefam, Lalereng ve Lalegun: Lale renkli, Lalename: Lale icin yazılan şiir ve nesirlerin bulunduğu risale, Lalegul: Turk Muziği ’nde bir makam ve kadın ismi, Lalelik: Lale vazosu, Laleli: İstanbul da bir semt, Laleruh: Lale yanaklı, Bir Turk Muziği makamı, Laleveş: Lale gibi, Lalezar: Lale bahcesi, Lalezari: Lale bahcesi sahibi…
Laleler, duyguları ifade etmek icin de kullanılır. Renklerine gore anlamları vardır. Sarı lale; sevgi ve hoşgoruyu temsil ederken, kırmızı lale; ‘seni seviyorum ’ ifadesinin yansımasıdır. Beyaz lale; saflık ve temizlik, pembe lale ise; şefkat ve sadakat anlamlarını icerir.
Ciniler, kumaşlar, halı ve kilimler ve mucevherler gibi bircok yapı, obje ve alanda kullanılan lale figuru, gecmişten gunumuze sanatkÂrların vazgecemediği ve işlemekten zevk aldıkları bir figur olarak onemini koruyor.
[h=4]Lalenin Avrupa ’ya Yayılışı [/h]Lale, Avrupa ’ya Osmanlı ’dan yayıldı. Ancak asıl vatanının Orta Asya olduğu ve buradan Anadolu ’ya Turkler tarafından getirildiği yonunde rivayetler de var. Anadolu ’da 12. yuzyılda lale figurleri kullanılmış. 16. ve 18. yuzyıllar arasında lale Osmanlı ’da en gorkemli yıllarını yaşamış.
İlk lale soğanı 1562 yılında Alman diplomat Busbecq tarafından İstanbul ’dan Viyana ’ya goturulmuş. Daha sonra Hollanda, ardından Kanada ’nın Ottawa kentine gecmiş. Hollanda o donemden bugune laleyi o kadar sahiplendi ki, gunumuzde lale ihracatından hatırı sayılır gelir elde ediyor. Hollanda ’nın lale tarlaları fotoğrafcıların gozde mekÂnlarındandır. Hollanda, Ottawa ve Japonya laleye sahip cıkarak bircok etkinlikle ulke tanıtımı ve turizm geliri elde etmek icin kullanmaktadır.

[h=4]Ters Lale [/h]Anadolu coğrafyasının endemik bitkilerinden olan ters lalenin anavatanı HakkÂri ’dir. ‘HakkÂri lalesi ’ ve ‘Şemdinli lalesi ’ gibi isimlendirilir. Genellikle sarı ve turuncu rengindedir. Boyu 60-80 santimetre arasındadır. Avrupa ’da ilac ve kozmetik sanayisinde katkı maddesi olarak kullanılıyor. Dunya uzerinde 165 tur ters lale olduğu tahmin ediliyor.
Bircok dinde kutsal kabul edilir. Huznun sembolu olarak bilinir. Hıristiyan inanışına gore ters lale, Hz. İsa ’nın carmıha gerilişine şahit olan Hz. Meryem ’in gozyaşlarının duştuğu yerde yetişmeye başlamış. Muslumanlara gore de Kerbel ’da Hz. Hasan ile Huseyin ’in şehit edilmesi sebebiyle lalelerin başı bukuk kalmış. Ferhat ile Şirin ’in kavuşamamasının sembolu olduğu da rivayet edilir. HakkÂri ve Van ’da huznun sembolu olarak mezarlarda yetiştirilir. Anadolu ’da ‘ağlayan lale ’ olarak da bilinir. Anadolu ’dan batıya 16. yuzyılda Fransız bir botanikcinin goturmesi ile yayılmış.

[h=4]Ters Lale ve Selimiye Camii [/h]Bir ters lale hikÂyesi de Edirne ’deki Selimiye Camii ’nde yaşanmış. Muezzin mahfilinin mermer ayaklarından birinin uzerine kazınmış serce buyukluğundeki ters lale figuru, Selimiye ’ye ziyarete gidenlerin camiden cok gormek istediği ilginc bir figur. Peki, Mimar Sinan buraya neden ters lale figuru yaptırmış.
Rivayete gore, muezzin mahfilinin bulunduğu bolge Lale isminde bir kadının arazisiymiş. Bircok altın teklifine rağmen kadın arsasını satmak istememiş. En sonunda ‘buraya cami durdukca hatırlanmamı sağlayacak bir şey koyarsanız satmayı kabul ederim ’ demiş. Bunun uzerine mahfilin ayaklarından birine lale figuru yapılmış; ancak kadının tersliğini belirtmesi icin lale ters olarak resmedilmiş.
Bu arada, Selimiye ’deki cinilerde de 98 ceşit lale figuru olduğunu da belirtelim. Muezzin mahfilinin mermer ayağındaki ters lale ile birlikte 99 adet lale figuru yer alıyor.
Mimar Sinan ’ın, Selimiye Camii icin nazarlık olsun ve ziyarete gelenlerin keskin nazarını ters laleye ceksin diye 99. laleyi ters olarak yaptırdığı da tarih araştırmacılarının tespit ettiği bir başka rivayettir.
[h=4]İstanbul ve Lale [/h]Lale, İstanbul ’la ozdeşleşen bir cicek. İstanbul ’daki bircok tarihi binada lale figurune rastlamak mumkun. Camileri susleyen cinilerde, cam eserler, hat ve tezhip suslemelerinde lale figurunun oldukca fazla olduğu gorulur. Tarihte ‘cicek medeniyeti ’ olarak anılan Osmanlı ’dan İstanbul ’a kalan bir mirastır lale...
Osmanlı ’nın 1718-1730 yılları arasındaki ‘tefekkur ve ihtişam ’ donemine Lale Devri adı verilir. III. Ahmet ’in saltanat devrini anlatmak icin kullanılır. Yahya Kemal Beyatlı ’nın adını verdiği ve 1910 yılında tarih kitaplarına giren bu donem; İstanbul ’un imar edildiği, matbaanın kurulduğu, kulturel gelişmelerin yaşandığı donem olarak kaydedilmiştir. Bu yıllar arasında İstanbul ’da yaygın olarak lale yetiştirilmiş ve lale İstanbul ’la ozdeşleşmiştir.
Lale Devri ’nde sadece İstanbul ’da 200 ceşit lale soğanı olduğu rivayet edilir. Bazı kaynaklar 2000 ceşit lale olduğunu belirtir. Bu lalelerden bazıları; mahbud, berri lale, lale-i hamra, lale-i dağdar, lale-i deşti şeklindedir. Lale Devri, Patrona Halil İsyanı ile sona ermiştir. İsyan sırasında pek cok kasır ve koşkteki lale bahceleri tahrip edilmiştir.
[h=4]İstanbul Lalesi [/h]En dikkat cekici lale turlerinden biri de İstanbul Lalesi ’dir. Hancerî sivri yaprakları, badem şeklinde cicekleri vardır. İstanbul Lalesi ’nin 1588 ceşidi olduğu yonunde rivayetler vardır.
İstanbul Lalesi ’nin uretim, tanıtım ve yayılmasını artırmak amacıyla 2006 yılından beri İstanbul ’da lale festivali duzenleniyor. İstanbul Buyukşehir Belediyesi tarafından duzenlenen festival kapsamında her yıl 1-30 Nisan tarihleri arasında ceşitli etkinlikler tertipleniyor. 2017 yılında 12. Lale Festivali gercekleştirildi. Festival boyunca Emirgan Korusu, Sultanahmet Meydanı ve Kadıkoy Goztepe 60. Yıl Parkı ’nda ceşitli etkinlikler duzenleniyor. Tenis ve futbol turnuvaları yapılıyor, resim sergileri acılıyor. Her yıl Sultanahmet Camii ’nin yanındaki meydanda da dunyanın en buyuk lale halısı oluşturuluyor. Festival kapsamında İstanbul halkına binlerce lale soğanı dağıtılıyor. Son on yıl icinde İstanbul ’da belediyenin onculuğunde dikilen lale sayısı ise 50 milyonun uzerindedir.
Ote yandan, lalelerin yaygınlaştırılması ve korunması, lale turlerinin coğaltılması, ulusal ve uluslararası platformlarda tanıtılması, uretiminin geliştirilmesi, laleyle ilgili kultur ve sanat araştırmaları yaparak ceşitli eserler ortaya koymak amacıyla 2012 yılında Sarıyer ’de İstanbul Lale Vakfı Lale Muzesi ve Araştırma Merkezi kuruldu.
Son olarak not duşelim; Turkiye ’nin uluslararası arenada tanıtılması icin kullanılan logoda da lale figuru bulunuyor.
