

Teknolojinin gelişmesi, gozlem ve inceleme olanaklarının artması ile birlikte bir turlu anlamlandırılamayan bu olayın aslında uzayda hareket eden katı ve kucuk kitlelerin dunya atmosferine girmesiyle yaşanan bir olay olduğu, hatta gorunenlerin yıldız bile olmadığı anlaşılmıştır. İnsanların gordukleri ve izledikleri şey yıldız kayması değil meteor diğer adıyla gok taşı duşmesiydi.
Meteor, gokyuzunde gercekleşen olağanustu olay anlamına gelen Latince ‘meteoron ’ sozcuğunden gelir. Meteor, Guneş sistemindeki maddelerin dunya atmosferine duşerken yuksek hızda hava ile surtunmesi sonucunda akkor haline gelerek, yeryuzunden ozellikle geceleri kısa sureli bir ışık cizgisi şeklinde gorulmesine verilen addır. Diğer bir ifadeyle uzaydan yeryuzune duşen taş ve kaya parcalarının genel adıdır.
Halk arasında gok taşı olarakta bilinen meteor, yeryuzune cok seyrek duşmektedir. Ortalama olarak dunya yuzeyine yılda birkac bin meteor duşer. Fakat bu taşların sadece 500 kadarı buharlaşmaya uğramadan yeryuzune ulaşır. Bazı bilim adamları bu sayının daha da fazla olduğunu soyler. Dunya yuzeyinin buyuk bir bolumunun suyla kaplı olması nedeniyle Dunya uzerine ulaşabilen meteorların bircoğu okyanuslara ya da gollere duşerler. Bu sebeple de yeryuzune duşen meteor sayısı bilinenden cok daha fazladır.
Meteor (Gok Taşı) Nasıl Oluşur?
Meteorun nasıl oluştuğu hakkında araştırmalar yapan bilim adamlarına gore Guneş cevresinde buyuk bir elips uzerinde, saniyede 30 km ’lik bir hızla donen Yerkure, bu dolanma esnasında zaman zaman uzayda dolaşan irili ufaklı bazı taş ve kaya parcalarına rastlar. Bu kaya ve taş parcalarının hızı da yaklaşık olarak saniyede 30 km kadardır. Yerkurenin Guneş cevresinde yaptığı hareketi sırasında Yerkureye yeterince yakın olan taşlar, yerin cekimine uğrayarak yuksek bir hız kazanırlar ve yer atmosferinden iceri girerler. Ceviz ya da nohut buyukluğunde olanlar hava icinde yanarlar ve ışık cizgisi cizip toz olurlar. İnsanların ‘ yıldız kaydı ’ ya da ‘yıldız aktı ’ dediği olay aslında budur. Boyutu daha buyuk olan parcalar ise ilk hızın yarattığı surtunme ısısı ile yanarak parcalanır ve yeryuzune dokulurler. Dokulen parcalar arasında demir ve nikel yapılı olan taşlar parcalanmaz. Sert ve hızlı bir şekilde tıpkı bir gulle gibi yere saplanırlar. Boylelikle cok değerli taşlar sınıfına giren ve gunumuzde koleksiyonu bile yapılan meteor taşları oluşmuş olur.
Meteorların bircoğu atmosferde yok olsa da, atmosfer engelini atlatıp, yeryuzune duşen meteorlar bazen kucuk ebatlarda olabildiği gibi bazen de devasa buyuklukte olabiliyorlar. İşte bu devasa buyuklukteki meteorlar aynı buyuklukte krater acabiliyorlar. Bugune kadar yeryuzune duşen meteorların actığı 10 buyuk krater ise şunlardır:
Barringer Krateri, Arizona, ABD
Bosumtwi, Gana
Deep Bay, Kanada
Aorounga Krateri, Cad, Afrika
Gosses Bluff, Avustralya
Mistastin Golu, Kanada
Clearwater Golleri, Kanada
Kara-Kul, Tacikistan
Manicouagan, Kanada
Chicxulub, Meksika
Gok Taşlarının Ozellikleri
Gok taşlarının bircoğu Fe-Ni yani demir-nikel metalinden oluşmaktadır. Bu nedenle Dunya ’da bulunan kayalara gore daha yuksek yoğunlukta olup, cok daha ağırdırlar. Tabi ki buna istisna oluşturabilecek durumlarda soz konusudur. Yani bazı gok taşları belirttiğimizin aksine metal veya metal karışımı icermeyebilirler. Ozellikle patlamış volkan kenarlarında bulunan yanmış kayalar kadar hafif de olabilirler.
Duzensiz bir yapısı olan gok taşlarının şekli yuvarlak değildir. Gok taşlarının yuvarlak olabilmesi icin Apollo kapsullerinin dunya atmosferine girdiği gibi girmesi gerekirdi. Yani atmosfere donmeden girmiş olsaydı, koni bicimini alabilirdi. Ancak bu sık rastlanılan bir durum değildir. Bu nedenle coğu gok taşı yapısı itibariyle duzensizdir.
Gok taşlarının bircoğu demir-nikel metalinden oluştuğu icin bir mıknatıs tarafından cekilebilir. Yani manyetik olabilirler. Fakat bazıları da manyetik olmayabilirler. Ozellikle kayasal yapıdaki gok taşlarında metalik element olmadığından mıknatıs tarafından cekilmezler.
Bununla birlikte onemli bir ayrımı da yapmak gerekir. Yeryuzunde bulunan bircok kaya manyetik olup, mıknatıs tarafından cekilebilirler. Bu nedenle mıknatısa ilgi gosteren her kaya ya da kaya parcasının gok taşı olduğunu soylemek doğru değildir. Diğer bir ifadeyle bir kaya parcasının manyetik ozellikte olması tek başına onun gok taşı olduğunun bir gostergesi değildir.
Gok taşlarının buyuk bir kısmı ya da tamamı metalden oluştuğu icin yeryuzunde bulunan diğer kayalardan farklıdır ve bu nedenle diğer taşlardan kolaylıkla ayırt edilebilir. Fakat bazı volkanik kayalar gorunuş olarak gok taşlarına benzediğinden ayırt etmekte bazı zorluklar yaşanabilir.
Bazı istisnai durumlar dışında gok taşlarının coğu kabarcıklı bir yuzeye sahip değildir.
Gok taşları dunya atmosferine girdiği sırada yaşanan surtunme olayı nedeniyle daha fazla ısınır. Bu erime derecesinde daha yuksek olan ısınmayla birlikte gok taşının yuzeyi erimeye başlar. Gok taşının atmosferde yaşadığı yuksek ısıdaki surtunmeden dolayı hızı yavaşlar ve bunun sonucu olarakta yuzeyinde siyah renkte bir fuzyon tabakası oluşur.
Fuzyon kaplaması gok taşının yeni duşup duşmemesine bağlı olarak siyah veya kahverengi olabileceği gibi soluk ve parlakta olabilir.
Dunya uzerine duşen gok taşının fuzyon kaplaması bir sure sonra paslanabilir ve bu paslanma gok taşının yuzeyinde kahverengi ve kızılımsı bir renk oluşturabilir. İlerleyen zamanlarda bu fuzyon kaplaması kısmen ya da tamamen aşınabildiği gibi gok taşının yuzeyinde cok kucuk catlaklar oluşmasına da neden olur.
Dunya atmosferine giren gok taşlarının bircoğunun uzerinde sığ cukurlar oluşmaya başlar. Regmaglypts adı verilen bu cukurlar, genellikle demir meteoritlerin uzerinde sıkca bulunur.
Gok taşları yapıları ve bileşimlerine gore 4 temel sınıfa ayrılırlar. Bunlar:
Camsı Gok Taşları: yeryuzunde cok seyrek olarak bulu¬nan camsı goktaşları, cama benzer yapıdadırlar.
Taşımsı Gok Taşları (Aerolit): Demir, silisyum, karbon, aluminyum, oksijen ve magnezyumdan oluşmuştur.
Taş Demirli Gok Taşları (Siderolit): Metal ve sli-kat oranı hemen hemen eşit bir yapıdan oluşmuştur.
Demirli Gok Taşları (Siderit): Yapısında daha cok demir ve nikel vardır. Bunun dışında galyum, nikel, germanyum ve iridyum bulunur.
Bugune kadar yeryuzune duşen en buyuk gok taşı Namibya ’ da bulunan Goba Gok Taşı ’dır.
Binlerce meteor gokyuzunde bir arada, tek ve belirli yonde hareket halinde gorulebilirler. Bazı meteorlar toplu iğne başı kadar kucuk iken bazı meteorlar ise tonlarca ağırlıkta olabilirler. Bir meteor parcası dunya yuzeyine ulaştığında ‘meteroit ’ adını alır.
İsa ’dan once 467 yılında, Romalılar zamanında dunya yuzeyine duşen meteorit Romalı tarihciler tarafından onemli olay olarak kabul edilmiş ve bu olayı kayıtlara gecmişlerdir.
Jupiter ve Mars arasında bulunan, Dunya ’ya Asteroidler kuşağından gelen meteoritlerin 3 ceşidi vardır. Bunlar:
Taş Meteoritler
Metal Meteoritler
Karışık Meteoritler
Meteoritleri Nasıl Tanıyabiliriz?
Meteoritler Dunya ’daki bazı kayaclara cok benzerler. Meteoritleri diğer kayaclardan ayırabilmek icin ince kesit yapılarak, polarizan mikroskopla incelenmelidir. Boylece yoğunluğu cok fazla olan metalik meteortilerin, kristalleşme ve meneralojik bileşimleri dunyada bulunan materyallerden cok farklı olduğu ortaya cıkar.
Cok yaşlı olan meteoritler 4,5 milyar yıl once oluşmuşlardır. Meteoritlerin incelenmesi Guneş sisteminin nasıl meydana geldiğini anlamamıza yardımcı olurken aynı zamanda gezegenlerin icindeki materyaller hakkında da bilgi verir.