

''Kendine bir eş bulmanın zamanı geldi Theo. Sorumlulukların var.
Eğer kabul edersen olduğum zaman Savakis Denizcilik Hatları'nın kontrolunu sana devredeceğim.
Ama reddedersen, bunu imzalıyorum."
Theo Savakis buyukbabasının "bu" derken kastettiği belgenin
şirketi yaşlı adamın yonetim kurulundaki diğer arkadaşlarına teslim edecek evrak olduğunu anlamıştı.
"Bana secim şansı bırakmıyorsun..."
"Bu kadar acıklı konuşmana gerek yok, Theo Senden istediğim sadece genc bir kız bulman. Cok mu yani?"
Buyukbabasının el hareketi Theo'nun midesini bulandırmıştı. Aslında bu tarza alışıktı.
Ailede sadece dunyaya cocuk getirmesi icm evlenilen pek cok gelin ve guclu Yunan aileleri arasında gercekleşen
ve başarısızlıkla sonuclanan bir yığın evlilik vardı.
Theo'nun asla benimseyemeyeceği bir şeydi bu.
"İmzalayacağım," dedi. "Ama bir şartla. Cocuğumun annesini kendim secerim, Dimitri. Kendi gelinimi kendim secerim."
"Hayır." Yaşlı adam başını iki yana salladı. "Sana bir kadın buldum bile."
"Bakire mi bari?"
"Şu alaycı tavrını bir kenara bırak, Theo. Lexis Chandris en yakın arkadaşımın kızıdır."
Yaşlı adam kollarını iki yana acarak "En azından bir dene..." dedi.
"Dene mi?"
"Bana masum rolu yapma, Theo. Onu yatağa al ve.
"Evet... teşekkurler." Theo bakışıyla buyukbabasını susturdu.
"Babası onu Kalmos'a gonderdi."
"Ne yaptı?"
"Ona senin yatını oraya gotureceğinden bahsetmiştim. Sana başka bir denizcilik firmasının sahibinin kızından bahsediyorum.
İki firma bir araya gelince buyuk bir imparatorluk kurulabilir. Kaderden kacamazsın Theo. Bu senin kaderin!"
"Hayır, Dimitri. Ben hayatta kendi yolumu kendim cizerim."