Anna Karenina benim okuduğum en mukemmel, en kusursuz, en derin ve en zengin roman. Tolstoy'un her şeyi goren, herkesin hakkını veren hicbir ışığı, hareketi, ruhsal dalgalanmayı, şupheyi, golgeyi kacırmayan, inanılmayacak kadar dikkatli, acık, kesin ve zekice bakışı, bu romanın sayfaları cevirdikce okura, "evet, hayat boyle bir şeyi" dedirtir. Yarıştan onceki bir atın diriliğini, mutsuz bir burokratın yavaş yavaş duştuğu yanlızlığı, bir kadın kahramanının ust dudağını, bir buyuk ailedeki dalgalanmaları, hep birlikte yaşanşn hayatlar icinde tek tek insanların inanılmaz ve hayattan da gercek kişisel ozelliklerini Tolstoy mucizeye varan bir edebi yetenek, hoşgoru ve sanatla onumuze seriverir. Roman sanatı konusunda eğitim icin okunacak, defalarca okunacak,ilk roman Anna Karenina'dır. Nabokov'un bu buyuk roman hakkındaki sonsozu ise tolstoy'un mirascısı bir başka buyuk yazarın edebiyat, roman ve hayat konusunda vazgecilmez bir dersi niteliğinde.