giyim tarzını bul giyim tarzı oluşturma tarzını bul kendi tarz değiştirmek
Sadece geceleri, gokyuzu yorganın altında siyah renge burunduğunde, moda da uykuya dalıyor. Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte gardıroplarınızın karşısına gectiğiniz andan itibarense tıpkı bir puzzle'ın parcaları gibi yeni benliğinizi giymek uzere zamanı kullanmaya başlıyoruz.

Bugun ne giyeceğiniz ajandanıza bağlı olabilir; şirket icinde toplantı, ardından cocuklarla buluşma... Gun icinde ruhsal bir dalgalanmaya maruz kalacağınız cok acık.

Hava ve yol durumu

Bu durumda, zaten modacıların şu sıralar fazla yuz vermediği duşuk bellilerden medet ummaya gerek yok. Siyah mini bir etek de uzerinize fazladan seksapel yukleyebilir. Tebrikler, rahat kesimli bir jean pantolon ve ona uygun bir ustle bu sabahki sınavı başarıyla gectiniz. Şimdi sıra ayakkabılarda... Hava biraz yağmurlu mu olacak ne? Marc Jacobs bugun icin icin iyi bir secim olmayabilir. Yine de yuksek topuk tercih edebilirsiniz.

Kıyafet iletişimdir

Giydiklerimiz, kişisel hikayemizdir. Kıyafet iletişimdir. İster modanın bize dikte ettiği şekilde giyinelim ister modayı tamamen reddedelim. Nasıl yaşıyorsak, bunu giydiklerimizle tum dunyaya gosteririz. Kısacası, kişisel hikayemizi aslında uzerimizde taşırız. Cevremizdekilerin stilleri de tanıyalım ya da tanımayalım ilk once dikkatimizi ceken ozellikleridir. Orneğin, başarılı bir akademisyeni uzerinde imitasyon yılan derisi bir pantolon, yun corap ve safari ceketle gorduğunuzde şaşırmaz mısınız? Ya da terapistinizi derin dekolteli bir mini elbiseyle...

Kariyerlerinin zirvesinde olsalar da bu goruntuleriyle sizde cidd bir imaj oluşturmayacakları kesin. Demek ki, hepimiz kıyafetlerimizle dunyaya birşeyler soyluyoruz.

Kendimizi ifade bicimimiz

Eteğin uzunluğu, jean pantolonun dar ya da bol olan pacala1arı, sectiğimiz renkler, aslında icinde bulunduğumuz ruh halinin dışavurumundan başka bir şey değil. Şaşırtıcı olansa, tum bu karakterlerin bilincaltında topluma kişinin kendisiyle ilgili mesajlar veriyor olması. Akademisyen, sıra dışı kıyafetiyle kadınlığının altını ciziyor aslında. Belki baskıcı bir ailenin kızıydı belki de erken yaştaki hamileliğinin travmatikliğiyle ozguvenim geliştiremedi. Şimdi kaybettiği tum o zamanları daha da onemlisi kadınlığını bulmanın peşinde.

Ve giyim stiliyle bunu gosteriyor. Giydiklerimiz kişiliğimizin resimli bir albumu gibi. Herkes albumun sayfalannı cevirebilir. Cunku kıyafetimiz kendimize cehre kazandırmadan once okuduğı bir şeydir. Uzmanlara gore de "dresscode”olarak adlandırılan stil anahtarı bizim yabancılara karşı kendimizi guvenceye aldığımız en onemli oryantasyondur. Yeniden farkına vardığımız psikolojik şemamızı giysilerimizle bir daha gozden gecirmiş oluruz. Aynı zamanda giydiğimiz mantonun markası, sezona ait ayakkabı ve modaya uygun pantolon formuyla tanımlandığımızı biliyoruz.

Cunku giyim tarzımız sosyal zekamızın onemli bir parcasını oluşturuyor. Moda dışarıdan, stil duygusu ise icten gelen bir ozellik. Uzerimize daracık oturan bir kazak giyip, pekala onu goz rengimizi yansıtan taşlı bir kolyeyle dikkat cekici hale getirebiliriz. Stil, icimize ve dışımıza giydiklerimizin arasında hareket alanı bulur kendine. Tıpkı baştan cıkarma ve aynı zamanda reddetme gibi... Tabii ki, hepimizin amacı giyinirken mumkun olduğunca varlığını hissettirme isteğinden geciyor. Topluma ideal bir karakter sunmayı hayal ediyoruz.

30'lu yaşlarda stilimiz oturuyor

Karakterlerimizi bir anlamda kıyafetler oluşturuyor. Ve annelerimiz hayatımızdaki ilk moda tasarımcılarımız. Vucudumuzu kendi zevkine ve kurallarına gore forma sokuyurlar. Kıyafetlerini kirletmelerine izin verilmeyen kucuk erkek cocukları buyuduklerinde bambaşka bir giyim tarzını benimsiyorlar. Gunun birinde annenin satın aldığı kazak kaşıntı yapmaya başlıyor, ceketler dar geliyor ve şapkalar terletiyor. Annemizin bizim icin sectiği giysilerinin icinde mutsuzlaşıyoruz.

Artık ne giyeceğimize kendimiz karar vermek istiyoruz, alışverişe tek başımıza cıkmak en buyuk arzuya donuşuyor. Ergenlik doneminde kıyafetler, ebeveynlerden uzaklaştıran birer savaş alanlarına donuşuyor.

Ergenlikten sonrası

Bu donemde giyilenler hic olmadığı kadar onem taşımaya başlıyor. Marka kıyafetler gelişen kişiliğe cesaret veriyor. Kuresel ısınma dahi istenmeyen bir sac kesimi kadar kulağa dramatik gelmiyor.

Moda trendlerine bağlı kalanlar 30 yaşla birlikte kendi stillerini oluşturmaya başlıyor. Bu donemde, sosyal araştırmacıların ortantasyon arayışı olarak adlandırdıkları bu uzun surec aile oluşturma ve meslek edinmeyle birlikte sona ermiş oluyor. Stil sosyal kimlikle birlikte oturuyor.Sonrası mı...?

Ama zaman icinde biryerlerde yeni bir kırılmaya hazır olun. Kalcalarımız giydiğimiz jean pantolonun icinde bize fazla gelmeye başlıyor. Onu gardıroba kaldırırken derin yırtmaclar ve mini etekler icin geckin olduğumuz aklımıza bile gelmiyor.

Kafamızdaki resimlere pek de uyum sağlayamadığımız gerceğiyle yuzleşmek zorunda kalıyoruz. Bazı parcaları giymek icin hakikaten yaşlıyız. Psikolojinizin giyimlerin onune gecmeye başladığı bir doneme hoşgeldiniz!

Postmodern zamanların değişimi

Trend danışmanları insanların zaman zaman başka biri olmak icin kendilerine başvurduklarını soyluyorlar. Gorunumu değiştirmek kolay. Bir alışveriş gunu, kuaforde kararlaştırılan başka bir sac modeli... İşte, sembolik olarak yeni bir role gectiniz bile. Postmodern zamanlarda değişim gecirmek zor değil. Yaşam secimlerimiz arasında gidip gelmek oldukca normal karşılanıyor. Yeniden evlenmek, yeni bir iş bulmak, hobileri değiştirmek kısaca tum yasanı tarzını değiştirek mumkun.

Bir bakmışsınız, en sevdiğiniz kazak artık dolabın en arka koşesinde. Gozunuzdeki eski ihtişamını kaybetmiş. O artık verilmiş bir soz değil, sizi bile baştan cıkarmıyor. Işıltısını kaybetmiş, size kendinizi mukemmel hissettirmekten cok uzak. Bir zamanlar vitrinlerde rastladığımız aşk, zaman icinde sıradan bir rituele donuştuyse, oradan uzaklaşmak gerekir. Ruzgarına kapıldığımız ve bizim icin hayatı kolaylaştırdığını duşunduğumuz satın almanın buyusu artık yoktur. O zaman, icinde kendimizi değerli hissedeceğimiz yeni bir "aşkı" aramaya başlamak gerekir.

Giysilerin dili

Hepimiz giysilerin soylemek istedikleri konusunda uzmanız. Yine de ortulerin altındaki insanların ne anlattıklarını sormadan yada tanımadan bilemeyiz. Derin yırtmaclı eteği ve buram buram parfumuyle erkeklerin akıllarını başlarından alan kadının baştan cıkarıcı goruntusunun ardında belki de yaralı bir genc kız var. Gecmişte yaşadığı cinsel baskıyı bu şekilde ortaya cıkarıyor. Travmalarını ve yaralarını bir anlamda giydikleriyle gosteriyor.

Marilyn Monroe da gencliğinde cinsel istismara uğramıştı. Kimse stiliyle bir efsane olmuş bu kadının ucuz bir kıyafet aldığını gormedi. O, cocukluğunun zedelenmiş ozguvenini bu yolla koruyordu.