Doğru zamanı geldiğinde, Henry bir gun neredeyse sihirli bir bicimde ben sahildeyken ortaya cıktı. Yağmur yağmaya başlamıştı. Yağmurdan kacmaya karar verdik ve bir sinemaya sığındık. Bundan sonraki her gun beni oğle yemeğine, akşam yemeğine ya da sinemaya cağırdı. İyileşmeme ve tek başınalığıma o kadar yoğunlaşmıştım ki, Henry’yi duygusal anlamda aklıma bile getirmedim. Onu bir birey ve bir arkadaş olarak seviyordum.
Sonra bir gun, akşamustu saatlerindeki bir beyzbol macına gittik, acık tribunde onun yanında oturuyordum. Guneş batıyordu, hafif bir esinti cıkmıştı ve sahaya doğru bakıyordu. Ona bakarken aniden tum bedenim kalbimle doldu. Sanki onu ilk kez goruyordum ve o an anladım. Kafamın icinde kendimden emin bir bicimde; “Ah Tanrım, aradığım O!” dediğimi hatırlıyorum. Bu farkına varışla anında perde kalktı ve orada, tam karşımda Tanrı’nın bana vaat ettiği Kusursuz Aşk duruyordu.
Kitabın link:
KiTABIN ŞİFRESİNİ İNDİR: