Polly, calıştığı gazetenin yazıişleri muduru tarafından, insanlardan surekli kacan esrarengiz Boris Leander'le bir roportaj yapmaya ikna edilmişti. Ona gore, bu iş kolay olacaktı, cunku Polly, Boris'in bir sure once olen karısına tıpatıp benziyordu.
İşler Polly'nin umduğu kadar zor olmadı;
Avrupa'nın bu en zengin ve en yaklaşılmaz adarmıyla konuşmayı başardı. Ama buna sevinmeye fırsat kalmadan Boris'in son derece garip teklifiyle karşılaşınca, neredeyse şok gecirecekti.
Polly, hakkında hicbir şey bilmediği bu vahşi yabancıya nasıl guvenebilirdi? Hem de, onun nasıl seviştiğini kısa surede oğrendikten sonra?..