Yumuşak huylu bir insan olan Vincent Artus, karısından başka kimseyi oldurmuş değildi. Beatrice'in bakışlarında... bir kuşku ışığı yansımıştı birkac saniye boyunca. Patikanın kenarında, gozleri Vincent'a dikilmiş halde, bir an havada asılı kalmıştı. Şaşkınlıktan, leylak rengi lekeler belirmişti yuzunde, ve sanki ucacakmış gibi kollarını cırpmıştı. Oysa ucmadı. Bedeni, duşuşune eşlik eden taşların şangırtısı arasında, bir sistem gibi giderek ağırlaşarak, zıplaya zıplaya yuvarlandı bayırdan aşağı." Kendi halinde bir insan olan Doktor Vincent Artus'u zaman zaman tedirgin eden tek şey, oldurduğu karısı Beatrice'le ilgili anılarıdır. Omru, tek dostu Semione'la birlikte calıştığı dispanserle, papağanı Pumblechook'la yaşadığı kamyon arasında tukenip gitmektedir. Hastaları, Cafe Le Petit Pompon'daki aperitifler, haftada bir Semione'la sabaha kadar suren poker partileri, sevimsiz pazar gunleri Paris sokaklarında kamyonla gezintiler ve Pumblechook'un bakımı yegane uğraşlarıdır. Bu sakin yaşamı bir gun, Beatrice'in -varlığından bile haberdar olmadığı- ilk evliliğinden olan kızı Camille'in ortaya cıkmasıyla altust olacaktır. Camille, hala yaşadığına inandığı annesini bulmak istemektedir ve Vincent'ı, ona bu arayışında yardımcı olmaya zorlar. Artus, once direnmeye calışsa da sonunda, tıpkı annesi gibi gizemli bir cekiciliğe sahip olan bu inatcı ve kustah kıza boyun eğmek zorunda kalır... Ancak, işlenen cinayet ortaya cıkarılmadan bir olunun izi nasıl bulunabilir ki? Paris sokaklarında bir kovalamacayla başlayan bu seruven, Pireneler'in ıssız ve sevimsiz bir ucurumunda, surpriz bir sonla noktalanır.

Gizli İçerik:
Gizli içeriği görmek için mesaj yazmalısınız.