Yeşilkentteki yaz okuluna Ann Taylorın oğretmen olarak atandığı haftaydı. Genc kadın yirmi dordunden henuz gun almıştı o yaz... Bob Spauldingsse bıyıkları bile terlememiş on dortluk bir delikanlıydı.
Aradan bunca yıl gectikten sonra bile herkes hatırlıyor, Ann Tayloru. Oğrencilerin sabah gelirken ona vermek icin kır cicekleri topladıkları, elmalar, portakallar getirdikleri, karatahtayı pırıl pırıl etmek icin yarıştıkları, coğrafya dersinin haritalarını asabilmek icin sac başa sille tokat dovuştukleri bir kadındı. Batmak icin onun eve donmesini beklerdi guneş... Son golge oyunlarını onun yuzunde oynardı. Temmuz sıcağına yurek ferahlatan bir serinlik, kış soğuğuna insanın iliklerini ısıtan bir sıcaklık verirdi sanki... ıınsanlar ne zaman bir değişiklik isteseler, Ann Tayloru karşılarında bulurlardı. Gittiği, duyduğu yerden oylesine farklılaşırdı ki, hemen goze batıverirdi . ıısteseniz de kacıramazdınız onu gozden...
Aradan bunca yıl gectikten sonra bile herkes hatırlıyor, Ann Tayloru. Oğrencilerin sabah gelirken ona vermek icin kır cicekleri topladıkları, elmalar, portakallar getirdikleri, karatahtayı pırıl pırıl etmek icin yarıştıkları, coğrafya dersinin haritalarını asabilmek icin sac başa sille tokat dovuştukleri bir kadındı. Batmak icin onun eve donmesini beklerdi guneş... Son golge oyunlarını onun yuzunde oynardı. Temmuz sıcağına yurek ferahlatan bir serinlik, kış soğuğuna insanın iliklerini ısıtan bir sıcaklık verirdi sanki... ıınsanlar ne zaman bir değişiklik isteseler, Ann Tayloru karşılarında bulurlardı. Gittiği, duyduğu yerden oylesine farklılaşırdı ki, hemen goze batıverirdi . ıısteseniz de kacıramazdınız onu gozden...