• 15-05-2021, 04:00:58
    #1
    MISIR 'IN OLULER KiTABI



    Dusunce evreninin besigi kabul edilen Yunanlilar, Thales ya da Euclid'e ragmen yine de zaman ve saat matematigin'! yeterince cozumleyememislerdi, cok daha farkli bir kulturel konumda bulunan Misirlilar'in pratik cozumu sasirticidir. Gercekten de Misir'in Yunan'da oldugu gibi bir matematik felsefesi, dusunurleri yoktu. Astronomik tum bilgileri dinsel torenlerle kisitliydi ama Misirlilar MO 3000 civarinda, gunesin dogusunu ve batisini hesaplayarak bir dikilitasin neresinin gunun hangi saatinde isik alacagini, bir tapinagin bir yerindeki penceresinden iceri girecek olan gunes isigi ile bir yazi sifrelemeyi biliyorlardi. Gunesin disinda, Eski Misirlilar, gokyuzununun en parlak cisimlerinden Sirius' un da, yilda bir kez sabah saatinde gunesle ayni konuma geldigini de kesfetmislerdi. Bu astronomik konum, Nil'in tasmasiyla ilgili olarak Nil yilinin baslangiciydi, Misirlilar icin bu gunler Misir tanrilari Osiris, Horus, Seth, isis ve Neftis'in dogum gunleriydi. Nil yili daha da dogrusu Nil Nehri'nin varligi Misirlilar icin oylesine onemlidir ki, olum otesiyle ilgili inanclari da dogurmustur.


    Firavun bir Tanri'ydi...

    Fransiz Moret'e gore, Nil Nehri Misir'i Akdeniz ve Afrika Misir'i diye ikiye ayirir, gercekten de bu cografi konum bin yillarca Misir'i Yukari ve Asagi Misir ya da Krallik olarak jeopolitik olarak boldu. Bu bolunme ve temeldeki krallik kavgalari Misir'in tek kralinin yani Firavun'un varligim da boldugunden onemlidir, zira tum eski uygarliklarin icinde kendisinin tanri oldugunu ileri suren tek kral, Firavundur. Gerek Mezopotamya'da, diger Orta Dogulular'da daima krallar tanrilarin sectigi temsilcilerdiler, ancak olumlerinden sonra tanrilastilar ama Misir'da Firavun, tanri demekti. Yasarken Horus, oldugunde ise Osiris'ti. iste bu inanc topyekun Misir mitolojisi ile, kralligin dogrudan iliskisi demekti. Misirlilarin mumyalama ve mumyalama ile ilgili mitler, uygulanan ritueller hep bu temelin uzerindeydi. Olum ve olum otesi yasama boylesine bir takinti sadece Firavun'un olumsuzlugu ve tanriligi nedenine baglidir. Ama Misir'da Osiris kultunun hemen yaninda kokeni cok daha eskilere giden bir de Ra kultu yani Gunes-Tanri veya dini vardi, ikisinin kokteyli ve yasamin kokeni olan Nil inanclari Misir dinini olusturuyordu, Cok kisa olarak Osiris'i tanimamizda yarar var.




    Bilim kurgu romanina benzeyen bir mitoloji,

    Osiris bitkiler evreninin tanrisidir, olur ve yeniden dirilir ama ayni zamanda da yeralti dunyasinin da hakimidir, ruhlarin yazgisina karar veren kurulun basidir ve salt bu yonuyle mumyalama rituellerinin kaynagi olur. Osiris'in erkek kardesi Seth ile olan kavgasi ise Yukari-Asagi Misir ayriminin simgesidir. Boylece Osiris'in sosyal, dinsel ve siyasal uc kimligi ortaya cikar, isis, Osiris'in kizkardesi ve ayni zamanda da karisidir, kayinbiraderleri olan Seth ve Typhon 72 ihtilalciyle beraber iyi Kral Osiris'i parcalara ayirip, Misir'in 42 eyaletine bu parcalari atacakti. isis, Seth'in dagittigi parcalari bulacak ve kizkardesi Neftis'in yardimiyla yeniden yasama dondurecektir. Osiris, bundan sonra yeralti ulkesinde yasayacak ve oglu Horus ocunu alacaktir. Horus daima sahinle simgelendi ve firavunlarin baslarinda sahin armasi bulunurdu. Ama firavun ayni zamanda da Misir'in ilk krali ve dunyanin yaraticisi olan olan Ra'nin da ogluydu. Osiris ve Ra kultlerinin karisimi burada acikca gorulur.


    "Oluler Kitabi" ve otesi...

    Eski Misir'da olum ve otesiyle ilgili kaynaklar Piramit ve Tabut yazitlaridir, butun bunlar "Oluler Kitabi" denen olum, olume gecis ve olumden sonra yasamla ilgili kurallari ve duzeni anlatan butun bir bilgi veya inanc sisteminin parcalaridirlar. Misirlilar olumden sonra yeniden dirileceklerine inanirlardi, Osiris'in yeniden dogmasi ve onun kisiliginde simgelenen KIS ve BAHAR orneklerindeki gibi. ?nsan beden ve ruhtan olusuyordu, her ikisi de olumden sonra ebedi olarak kalabilirdi, yeter ki olumden sonra insan Osiris'in onunde gunahlarini bagislatsin ve saf olarak cennette kalabilsin. Osiris, insanin kalbini bir tuy ile tartarak samimiyetini olcerdi, eger olu insan bu olcumde basarisiz olursa ac, susuz ve gunessiz olarak ebediyen mezarinda kalirdi. Osiris'in sinavlarindan basariyla gecebilmek icin bazi yontemler uygulanirdi, ornegin mezarlara yiyecek ve tanrilari sevindirecek tilsimlar konurdu. Ayrica, balik, yilan, hamambocegi gibi bocekler rahipler tarafindan kutsanarak oluye yardimci olurlardi. Ama en onemlisi, "Oluler Kitabi" nin satin alinip mezara konmasiydi. "Oluler Kitabi" olum rahiplerinin yazdiklari dua ve yontemlerle, Osiris'i sakinlestirecek ve hatta aldatacak onerilerle doluydu. "Oluler Kitabi" orneklerinden yuzlercesi papirus rulolar halinde mezarlardan cikarilmistir ve en eskileri Piramitler Donemi'ne aittir, yani M.O. 2500'lere. Misir inanclarina gore tum bilgiler veya bilim bilge tanri ve yazman Toth tarafindan yazilmistir. Bugun dahi bazi mistikpagan cevreler Tarot Kartlari'nin kokeninin Toth kultunden kaynaklandigina inanirlar.




    Tek Tanri'nin pesindeki Kral

    Tum bu yontemlerin sonucunda olen bir insan, oteki dunyada yasamak icin hak kazanabilir, gunahlarini affettirebilir, istenilen yasama kavusurdu. ?lginctir tum Eski Misir olum inanclarinda ahlaki ogutlere pek rastlanmaz, rahipler halkin dinsel torenleriyle ugrasirlar ama genelde onlarin ahlaki duzeyi ile ugrasmazlardi. Oluler Kitabi'nda eger rahipler cozum getirdiyse, iyi ve ahlakli biri olmanin pek uzerinde durulmaz. Sihir ve buyu Misir inanclarinda cok etkin ve yaygindir, Firavun'un ozel buyucu ve sihirbaz danismanlari vardi, ozetle Misir dini tum zengin ogelerine ragmen, ahlaki bir ogreti icermedigi veya ruhsal egitmeyi iceren bir yaklasimda bulunmadigi icin kutsal bir kitaba sahip degildir, bilindigi kadariyla dinsal metin olarak ortada sadece "Oluler Kitabi" nin bolumleri vardir. Ama "Oluler Kitabi" ndan ornekleri gormeden once bir donem Misir'i etkileyen dinsel reformu unutmamak gerekir. Reformun babasi MO 14.Yuzyil'da yasayan IV.Amenofis'ti, bu Firavun monoist bir temeli olan ve yaratici ilah Aton'un disinda tum tanrilari reddeden yeni bir dini kurdu. IV.Amenofis, tahta gectiginde rahip sinifinin gucunun kralliktan fazla oldugunu ve yonetimi ellerinde tuttuklarini fark etti, bundan kurtulmak istemisti, bir baska kaynaga gore ise Firavun, bir gunes rahibi olan amcasinin etkisindeydi. once baskenti Orta Misir'a Amarna'ya tasidi, Amarna'ya "Aton'un Ufku" anlamina gelen "AknetAton" adi verildi, sonra Amon'un buyuk rahipligi makamim kaldirdi ardindan Teb'de isyan cikti ama ordu bastirdl, IV.Amenofis kararliydi. Yeni dinin esaslarini belirledi ve mistik siirler yazdirdi, inancin temelinde yalana karsi gelerek gercege ulasma dusturu vardi ...





    Bin yillar dinleri bagliyor mu?

    IV.Amenofis. buyu ve sihri yasakladi, olumden sonra da tek hakimin Aton olduguna inanildi. Yeni dine inanan, Aton'un buyuklugu ve tekligme iman eden kisi, ote dunyada da mutlu olacakti. Buna ragmen. IV. Amenofis tanri ogullugu sifatini reddetmedi ve yuzyillar sonraki Hz isa'yi animsatan bir tur peygamberlik yaklasimi icindeydi. Ama onemli bir yon daha vardi, kisi Tanri'ya asla bir ihtiyacini karsilamak icin hitap etmezdi. aksine doganin guzelligine ve Yaratici'nin iyiligine heyecan ve ask duyan biri olmaliydi, gokten akan ve yasamin kaynagi olan Nur'a tapilirdi. esit olarak yayilan aydinlik adalet kavramim simgelerdi ve bu Nur Gerceklik Ulkesi'ne bagliydi, burada da Anadolu Tasavvufusun bazi cizgileri ister istemez akla gelir. Bir yazitta soyle denir; "Ey yasamin baslangici olan Aton, yeryuzunu guzellikle doldurursun, isigin yarattigin her seyi aydinlatir ve her sey senin askinin baglariyla baglanir, her goz kendi ustunde seni gorur, Ey Sen ki, tek ilahsin ve hicbir benzerin yoktur, sen dunyayi kalbinin istedigi gibi yarattin..." Anlasiliyor ki, IV.Amenofis Tek Tanri dusuncesinin simgesi olarak gunesi ve isinlarini secmisti. Tapilan bir heykel veya put yoktu. Bu yeni din, yuvarlak kirmizi bir gunes ve ondan cikarak yere inen ve uclannda el sekilleri bulunan isinlar olarak simgelendi. Buradan cikan bir sonuc var...


    Simgeler bilinmeyen gercegi sakliyor

    Tarihci ve arastirmaci Arthur Weigall' a gore, Hz Musa'nin kavmiyle beraber Misir'i terk etmesi M.O. 1346'da Firavun Tutankamon do
    neminde olmalidir. Ozgun adiyla "Manethon" yani Musa, tarihi bir kisiliktir, IV.Amenofis'in din reformu doneminde yasamis ve bu dusuncelerden yola cikmistir. Buna karsin, IV.Amenofis'in din reformu Misir'da koklesmemis, yirmi yil surmus ve olumunden sonra eski inanclara donulmustur ama Tek Tanri inanci farkli bir yerde, Filistin'de koklesecek ve baska bir dinin temeli olacaktir. Biz yine "Oluler Kitabi" na donelim; bircok cagdas uzmana gore "Oluler Kitabi" cok buyuk ve cok derin bir sirdir. 1758'de Fransiz Cyprianus, derinligine zor varilan gercek kutsalligi bu kitapla tanidigim belirtirken, bir diger uzman Lucien; "Misir dini bilmecelerle doludur, konuyu iyice bilmeden ve hatta mistik deneylerden gecmeden asla alay etmemeli veya kucuk gormemeliyiz, tanrilarin gercekten tanri, kopekbaslilarin ne oldugunu bilmek icin bu sirlari tanimak gerekiyor" diyordu.




    Olum otesine gecis...

    "Oluler Kitabi"nin anlamini iyi bilen ruh, Evrenin Buyukleri'ne meydan okuyabilirler ve hakimlerin karsisina korkmadan cikabilirler. Her olunun ruhunun tartilisi adli korkunc sinavda savunma yapabilecekler, Osiris'in onunde yeri optukten sonra ruhlarini pisliklerden koruyacaklar. Cunku ruh hem bir kadinin karnindan cikarken, hem de yasami suresince kapildigi tutkular yuzunden kirlenmistir ve ruh bedeninin kirlendigini hisseder. Ancak "Oluler Kitabindaki dua ve formuller sayesinde ruh Ra'nin atesinde tutusmadan, 42 hakimin onune cikmaktan korkmayacaktir. 42 hakimin her birisi Misir'in bir bolgesin! ve 42 gunahtan birisini temsil ederken oluyu sorgularlar, olu o anda Thot'un onunde yanlislari itiraf etmelidir, Thot gizlilerin sahibidir, bilinmeyen bir nedenle bir sebek olarak resmedilir. Peki olu ne diyecektir veya nasil olmalidir? Thot ve cakal kafali tanri Anubis teraziyi dikkatle izlerlerken olu, insanlara karsi gunah islemedigini, mevkilere saygili oldugunu, tanrilari kizdiracak bir sey yapmadigini, oldurmedigini ve oldurmek icin emir vermedigini, kimseye aci cektirmedigini. tapinaklardan bir sey calmadigini. kimsenin topragini calmadigini. hileli tarti kullanmadigini, tanrilarin kuslarini ve kutsal gollerin baliklarini calmadigini dogru olarak soyleyecek ve kendini temize cikaracak.


    Cennet'te yasam

    Tanrilarin yazicisi olan Thot ve mezarliktan koruyan Anubis, oluyu dinledikten sonra teraziye bakacaklar ve eger Thot terazinin iki kefesinin dengede oldugunu yazabilirse. kefenin birisinde olunun vicdaninin ve iradesinin simgesi olan kalbi, digerinde ise Maat'in yani gercegin tuyu vardir, yani gercek tuy kadar hafiftir. O zaman ibis kusu kafali Thot, oluler tanrisi Osiris'e donecek ve olunun kalbinin dogru oldugunu ve kalbin tuyden agir olmadigini soyleyecektir. ?ste o zaman olu, ebediyen istedigi
    yerlere gidebilir, canlilarin arasina,yerin altina, Sa manyolunun derinliklerine... Artik o bir olu degildir ,olumsuzlerle beraberdir,bulundugu yerde yiyecek tarlalari vardir.incir agaclarinin golgesinde serinligi tadacaktir ve tanricalarin sutunden icecektir. Bu arada kotulerin yerinide gorecektir,
    orada kendi ic organlarini yiyen krallar, iskenceci tanrilar, kafatari kesik ama vucutlari olan belleksiz ruhlar vardir". Ama o onlardan uzaktir ve isik ruhlarin arasinda. ebediyen yukselmistir, ?ncil'de yazdigi gibi; "..onlar cennette isik sacan yildizlar gibi olacaklar"dir.




    "Olum geceye benzer"

    "Oluler Kitabi"indan bazi bolumlerdi bunlar, aslinda tumu Misir'in gizeminden ancak birkac damlasi. Boylesine garip bir uygarligin bir diger ornegi tarihte yoktur. Yunan uygarliginin temelinde Misir yatar. Basta soz edildigi gibi, Misirlilarin matematik bilgisinin incelenmesi hayal kirikligi yaratmistir cunku gunumuze kadar ulasabilen dev yapitlar insa edebilmislerdi fakat buna karsin TIP bilgileri sasirtici duzeydedir. Ote yandan Eski Misirda Mezopotamya'da oldugu gibi, Astroloji yoktur, yerinde Astroaltri yani gok cisimlerinin tanri kabul edilmesi vardir. Onlar, gok olaylarini dinsel bir cerceve icinde goruyorlardi. Ayrica, goklerde sasmaz bir duzenin bulunduguna, gorunumler degisse bile temelde bir kararliligin bulundugu inancindaydilar. Ama bu inanc mitoloji ve masallarla oruluydu ve bu yuzden Misir astronomisi ayinlerle, dinsel torenlerle ic iceydi. Cok dindardilar, din islerinin aksamamasi icin cok ozen gosteriyorlar, zamanin akisina anlam veriyorlardi. Onlara gore zaman bitimsiz oldugu icin, daima yeniden, yeri bastan yasaniyordu. Gunleri ugurlu veya ugursuz diye ikiye ayirirlardi, her zaman dilimi icin sihir formulleri vardi, hareketlerini buna gore yonlendiriyorlardi. Geceye benzettikleri olum sonrasinda, ruhlarin kendilerini dusmanlarindan koruyabilmeleri ve davranislarini duzenleyebilmeleri icin dunyasal gorevlerini dogru zamanlarda yerine getiriyorlardi. Salt bu yuzden mezarliklarda lahit kapaklarinin iclerini kosegensel yildiz saatleri resimleriyte suslediler.

    Misir, unlu bir gezginin soyledigi gibi anlatilmasi degil, gezilip gorulmesi ve hatta yasanmasi gereken bir yerdir. Giza Piramrtlerini, Teb'i. Karnak ve Luksoru ve de muzelerdeki goz kamastiran eserleri yakindan gormeden gunumuzden binlerce yil once yasamis olan bu insanlari anlamak mumkun olmaz. Belki de boyle bir gorsel asamadan sonra, Misirin gizemi, "Oluler Kitabi" nin icyuzu ve diger bilinmeyenler aydinlanabilir.


    Gizli İçerik:
    Gizli içeriği görmek için mesaj yazmalısınız.