Her gun, daima oğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır, fakat buyuk bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla zapt ederek geziniyor, rastgele gozume carpmış gibi onunde durduğum Kurk Mantolu Madonna'yı seyre dalıyor, ta kapılar kapanıncaya kadar orada bekliyordum.Kimi tutkular rehberimiz olur yaşam boyunca. Kollarıyla bizi sarar. Sorgulamadan peşlerinden gideriz ve hic pişman olmayacağımızı biliriz.apıtlarında insanların gorunmeyen yuzlerini ortaya cıkaran Sabahattin Ali, bu kitabında guclu bir tutkunun resmini ciziyor. Duzenin sildiği kişiliklere, yaşamın ucuculuğuna ve aşkın olanaksızlığına dair, yanıtlanması zor sorular soruyor.
Bir “aşk hikayesi”dir Kurk Mantolu Madonna. Tutkulu, ama temiz; yaşama bağlayıcı, ama olume yazgılı; umut dolu, ama umutsuz bir aşk oykusu. Sabahattin Ali’nin başarısı da burada: Bir duygu gelişimini, bir ilişkiyi gorunurde yalın, ozunde ise karşıt uclara gidip gelen, yukselip alcalan bir gerilimi duyurarak anlatmasında. Ustelik olayın akışıyla değil, olayı yaşayan kişilerin ic dunyası yansıtılarak sağlanan bir gerilim bu. Cunku yazarın amacı, kurduğu aşk oykusu cevresinde insanı anlatmak, onun dışa cok az, belki de hic yansımayan ic zenginliğini sergilemek. Giderek her insanın dış gorunuşunun basitliğine, sıradanlığına karşın bu gorunuşuyle celişen, karmaşık bir kişiliği olabileceği gerceğini vurgulamak. Kısacası anlatılan aşk oykusu, Sabahattin Ali icin cizdiği Raid Efendi ve Maria Puder tiplerinin ic gerceklerini yansıtmada bir arac.