• 10-04-2021, 08:20:28
    #1
    "SINIRLAR ARASINDA" ilk soz
    Koskoca Osmanlı coğrafyası parcalanıp bolunduğunde, milyonlarca insan sınırlar arasında kalmıştı. Balkanlardan Ortadoğu'ya, Kafkaslara kadar aynı dili konuşan aynı şekilde davranan , benzer hislerle yaşayan ve aynı tehditlerle karşılaşan milyonlarca insan! Onlar yuzyıldır , hangi ulkelerin sınırları icinde yaşarlarsa yaşasınlar, hep' sınırların arasında' kaldılar...


    Onlar, Bulgaristanın Kırcaalisi'nde Yunanistan'ın Gumulcine'sinde, Makedonya'nın Koca Ali'si ya da Suriye'nin sınır koylerinde yaşarlar. Batum'da, Kırım'da Kerkuk'de . İran'da onlara rastlarsınız.

    Uzaklarda bizi anarlar biz hep uzaklara bakarız. Her ailede anılar vardır. Anılar kuşaktan kuşağa aktarılır.

    Ben de sık sık uzakları huzunle anan bir ailenin icinde buyudum. Belki bundan dolayı, Sınırlar Arasında olan bitene merakım, bizden olan bir şeylere dokunma tutkum.

    Anneannem Balkan harbinin dehset veren goc dalgaları arasında Selanik'le İstanbul arasında bir yerde doğmuş. Dedem bir Manastır gocmeni..

    Babamın babası Bahattin Bey Dağıstan doğumlu. Kucuk bir cocukken İstanbul'a getirilmiş. Yıldız Sarayı'nda buyumuş, Cerkes gocmeni Nazmestan hanımla evlenmiş, iyi bir asker olarak unlenmiş, unlendikce birilerinin gozune batmış ve sonunda Halep'e surgune gonderilmiş. Boylece babamın doğum yeri Halep! O doğduğu yıl (1893) Halep bir Osmanlı vilayeti... Halam bir Trablusgarplı'ya varmış!

    O da Osmanlı'nın bir başka vilayeti....

    Kısacası tum cocukluğum, mubadele hikayeleri, Dağıstan dansları, Trakya turkuleri, Suriye'den gelenlerin getirdiği ve salona yayılan pırıltılı kumaşların ve pestil ve şeker dolu kutuların buyulu fısıltılarıyla oruldu...

    Bu cocukluğumun Sınırlar Arasında'ya katkıları...Sonra mı..
    Sonrasında Zenciler Birbirine Benzemez'le 15 yaşında yaşamıma giren ve 20'li yaşlarımda tanışma fırsatı bulduğum bir Attila İlhan var. Şiirleri, romanları, kitaplarıyla sorular sorduran, isyanı, ve mantığı, dunyayı ve vatanı yerli yerine oturtma cabalarına en buyuk katkıyı yapan Attila 'ağabey'!

    Sınırlar Arasında gezebilmek, kalbi aynı hislerle carpan insanlarla buluşabilmek TRT sayesinde mumkun oldu. Bunca yıldır yapmayı beklediğim program, once Serpil Akıllıoğlu'nun yardımıyla karar masasına gelebildi. Ve Şenol Demiroz'un hic tanımadığı birine duyduğu guven ve destekle hayata gecti.

    Ve bu zorlu mucadele annemin ve Taner'in buyuk desteği ve buyuk yardımlarıyla devam edebildi.

    Mujgan Tekin kardeşim, Ozlem Pekel Bulbul ve Gokhan Cınar'ın masa başı ve Ali Kiremitci ve Erkut Ercakır'ın gorsel hunerleriyle ekranlardan sizlere yansıdı.

    Belgin Sarmaşık'ın ikna gucuyle kitaplaştırıldı..

    Sınırlar Arasında , bu coğrafyanın en cok karıştırıldığı donemlerden birinde , 20 ulke ve bolgeyi dolaştı. Bir yıl icinde 30 programda gozlem, tesbit ve anılar gozyaşı, huzun ve sevgiler derlendi. Her ulkede ihanete bulaşanlarla da sadakati bilenlerle de konuşuldu... İşte şimdi onlar satır aralarından sizlerle buluşacak...

    Banu AVAR


    SON SOZ
    Balkanlarda dolaşırken huznun ağır ortusu ustume coktu... Kafkasya'da bir ozlem!

    Uzak Doğu'da 'Biz niye yapamayalım?!' duygusu.

    Karadeniz kıyıları kararsızdı... Karadeniz devlerin savaş alanıydı.

    Kafkasya 'da Gurcistan turunculara burunmuştu Azerbaycan 1 milyon kackın ve gockunuyle buruk, beşte biri işgal altındaydı.

    Kafkasya bir kapıydı .. sonsuz Asya'ya acılan bir kapı...

    Colu gol yapan Turkmenbaşı Kaf dağının hemen ardındaydı. Ruhnamede vatan olmayı anlattı... Ozbekistanda Aripov'un şiirleri cebimizde, Semerkantta bir geceydi...

    Uluğbey'in rasathanesi onunde bilimin tarihiyle burun burunaydık ve kalbimiz yerinden cıkacakmış gibi carptı.

    Konradda bir kadın , bir duğun gecesinde sıkıca tutup kolumu sessiz bir cığlık attı:'Kızım İstanbulda bul onu!' Tahranda Asgar Fardi, yazı masasının başında bana bir İstanbul şiiri okudu.. Sonra ağır ağır cevirdi başını gozlerini dikti yuzume: 'Ben İranlıyım' dedi. 'Turkiyeye kar yağsa burada uşurum!'

    Halepde Herran bir emlakcı.. 'herşeyimi veririm amca oğlumu bulmak icin..' Hic akrabası yoktu. Sınırlar ayrılırken herkes ote yanda kalmıştı... Amcaoğlu mutlaka hayattaydı . Herran onu bulmalıydı...Gozyaşları tapu paftalarının uzerine aktı.

    Golandaki Nedim bey Kafkasyalı... Yerle bir olmuş 67 savaşında Golanın yarısı Derin gozleri mayınlı araziden karşı tepelere bakıyor.... O tepelerden megafondan yayılan sesler geliyor. 'Bu işgal bitecek!!!! Size kavuşacağız!' 60'i geckin Nedim bey ağlıyor. Beyaz yemenisiyle Durzi şeyhlerinden biri gozleri karşı tepelere dikili...

    Ben Moskova'da sıcak bir kahvehanede Dugin'i dinliyorum. İskemlenin uzerindeki kalpakda yuz yılın hikayesini goruyorum.

    Sonra Kazan'a Rafael Hekimov'un evindeyim, dışarısı eksi 30 derece! Şominenin karşısında Sultan Galiyev'in yaşamını anlatıyor ic Hic ...

    Pekin'de Ren var. Dağların ardındaki dağları ve goklerin ardındaki gokleri anlatıyor. 'Hic bir dağın zirvesine cıkmayan, zirve nedir bilmez ki!' diyor. 'Diğer dağların zirvesini gorebilmek icin bir dağın zirvesinde olmak gerek!' diyor.

    Prizren'de Hızır ve Şukran, Sırbistan'da Dutsi ve Duşan var. Arnavutluk'un incisi Berat'daki Nazmi bey unutulur mu! Ya Bulgaristan'da Deli Ormanlı'nın dostluğu!

    Ahh, yazılan cizilenlerin otesinde goklerin ardında gokler var. Sisin ardından dalga dalga beliren bir deniz var.. Cok engin..

    Ufkun otesinde başka ufuklar var...

    Gizli İçerik:
    Gizli içeriği görmek için mesaj yazmalısınız.


    alternatif
    Gizli İçerik:
    Gizli içeriği görmek için mesaj yazmalısınız.