Son yıllarda ust uste gercekleşen depremler, olası İstanbul depreminin daha da yuksek sesle konuşulmasına neden olmuş durumda. Son olarak Milliyet’e acıklamalarda bulunan Boğazici Universitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitusu Muduru Prof. Dr. Haluk Ozener ve Kandilli Rasathanesi Bolgesel Deprem-Tsunami İzleme ve Değerlendirme Merkezi Muduru Dr. Doğan Kalafat, deprem calışmalarıyla ilgili son tespitlerini paylaştılar.
Japon meslektaşları ile birlikte 2013’te başlayan ve bu gune kadar devam eden Marmara Deniz Tabanı Gozlemevi Projesi’nden cok kapsamlı veriler elde ettiklerini belirten Prof. Dr. Haluk Ozener, calışma yontemleri ve bulguları hakkında şu acıklamalarda bulundu:
[h=2]Marmara Ereğlisi acıklarında deprem riski Silivri’den Buyukcekmece acıklarına kıyasla az[/h]
“Deniz tabanına yerleştirdiğimiz elektrik alan olcum cihazları, tabandaki kabuk deformasyonlarını belirleyen acılma olcerlerin yanı sıra deniz tabanı mikro-deprem olcum cihazları ile tabandaki sismik gozlemlere ait veriler bize yeni bilgiler sundu. İlk bulgular ‘batı pacası’ dediğimiz segmentte yılda 1.5 santim sağ yanal atım gozlemlendi. Yani Kuzey Anadolu Fay Hattı yılda 2.5 santim batıya doğru kayarken, Tekirdağ-Şarkoy acıklarından Marmara Ereğlisi acıklarına uzanan fay hattı (batı segmenti) 1.5 santim sağ yanal atım, yine bu segmentte 1 santimlik surekli enerji salınımı tespit edildi.
Bu boşalım diğer segmentlere gore daha duşuk bir risk olarak yorumlanabilir. Tekirdağ-Şarkoy acıklarından Marmara Ereğlisi acıklarına uzanan fay hattı (batı segmenti) boyunca yapılan olcum sonuclarına gore bu alandaki deprem riski Silivri’den Buyukcekmece acıklarına uzanan orta segmentten daha duşuk olarak yorumlanabilir.”
[h=2]Uzun zamandır deprem olmayan alanlarda deprem riski daha yuksek[/h]
Kuzey Anadolu Fay Bolgesi’nin iki ana kola ayrıldığını ifade eden Dr. Doğan Kalafat ise şu şekilde konuştu:
“Marmara Denizi’nde tek bir fay parcası yok. Bircok fay parcası (segment) var ama biz Kuzey Kolu uzerindeki ana fay parcalarını inceliyoruz. Fay zonunun Marmara Denizi’nden gecen Kuzey kolu genel olarak Batı, Orta, Doğu olmak uzere 3 ana parcadan oluşuyor. Batı ve orta segmentteki calışmalarımız bitmek uzere. İstanbul Prens Adaları acıklarından Cınarcık-Yalova acıklarına uzanan doğu segmentine ait veriler ise pandeminin sona ermesiyle ele alınacak. Veriler bize batı segmentindeki enerjinin daha yavaş biriktiğini ve bu alandaki depremlerin daha derinde gercekleştiğini gostermiştir. Bu nedenle de batı segmentte olası deprem olma potansiyelinin goreceli olarak daha az risk taşıdığı şeklinde yorumlanabilir.
Ozel olcum cihazlarından alınan bilgilerin analizinden yararlandık. Batı segmentindeki yoğun enerji boşalımı soz konusu. Ancak Orta Marmara’da daha sıkıntılı bir tablo soz konusu. Bu segmentte en son meydana gelen depremin 1766’da olduğu ceşitli bilim adamları tarafından kabul edilmektedir. Yaklaşık 250 yılı aşkın suredir deprem olmamış bir alanda riskin daha fazla olduğunu soyleyebiliriz. Ayrıca orta segmentte Japonlar ile yaptığımız calışmada, sismik hızlarda değişkenlikler, hız kontrastları gorulmuştur. Duşuk hıza sahip alanlarda sismik aktivite daha yuksek ancak sismik aktivitenin duşuk olduğu alanlarda sismik hızların yuksek olduğunu gorduk.
Eldeki verilere gore Silivri acıklarından Buyukcekmece’ye doğru uzanan orta segmentin gelecekte meydana gelebilecek depremler icin aday olduğu şeklinde yorumlanabilir. Hız kontrastları olası kırılmanın olacağı yerleri gosteriyor. Yalova acıklarından Prens Adaları’nın onunden doğru uzanan parcadaki calışmaları henuz tamamlamış değiliz. Şimdiye kadar elde ettiğimiz verilere gore yuksek anomalilerinin gorulduğu orta segment (Silivri-Kumburgaz-Buyukcekmece) acıkları. Olası kırılmanın beklendiği alan olarak one cıkıyor.”
[h=2]Bazı bolgelerde hic deprem aktivitesi gorulmuyor[/h]
Kuzey Anadolu Fayı uzerinde gercekleşen depremlerin 1939 Erzincan depreminden bu yana batıya doğru hareket ettiğini ifade eden Prof. Ozener, acıklamalarını şu şekilde tamamladı:
“Başta İstanbul’u etkileyecek Marmara Depremi’nin buyukluğu 7’nin uzerinde olacak. Tarih veremiyoruz. Bu aşamada yapılabilecek tek şey deprem zararlarını azaltmak. Bu tek parcalı bir kırık olabileceği gibi birden fazla kırılmayı da icinde barındırabilir. Marmara Denizi’nin altından gecen tek bir fay parcası yok. Bircok ve birbirinden farklı kırık parcaları soz konusu. Her bir kırık parcası kendine has ozellikler barındırıyor. Batı segmentinde daha derinde depremler olurken, orta segmentte depremler daha sığ gercekleşiyor. Ancak orta segmentin belli yerlerinde ise hic deprem aktivitesi gorulmemektedir. Tum bu yorumlar elde edilen verilerin analizine dayalı olarak yapılıyor.”