
ANAYASA Mahkemesi (AYM), taşkomuru havzasında bulunan binası madencilik faaliyetleri nedeniyle yıkılan Sabri Uğrağ'ın bireysel başvurusu icin 'mulkiyet hakkı ile bağlantılı olarak etkili başvuru hakkı ihlali' kararı verdi. İhlalin kanun maddesinden kaynaklanması nedeniyle AYM, sorunun cozumu icin meselenin Turkiye Buyuk Millet Meclisine (TBMM) bildirilmesine hukmetti.
Zonguldak'ta taşkomuru havzasında iki katlı kargir binası bulunan Sabri Uhrağ, binanın kusurlu komur uretimi nedeniyle oluşan tasmandan (cokuntu) dolayı meydana gelen cokmeler sebebiyle hasar gorerek tamamen kullanılamaz hale geldiği iddiasıyla 2011'de Turkiye Taşkomuru Kurumu Genel Mudurluğu (TTK) ve işletme hakkını alan şirket aleyhinde alacak davası actı.
ETKİLİ BAŞVURU HAKKININ İHLAL EDİLDİĞİNE KARAR VERİLDİMahkemenin tayin ettiği bilirkişi heyeti, dava konusu binanın tamamen kullanılamaz durumda olduğunu, meydana gelen hasarın yuzde 15'inin yapımdan kaynaklanan kusurlardan, yuzde 85'inin ise davalıların Neomi damarında komur uretiminden doğan tasman etkisiyle meydana gelen oturmadan kaynaklandığını tespit etti. Davanın reddine karar veren mahkeme, kararında 3303 sayılı Kanun uyarınca tapu kayıt maliklerinin maden işletmeciliği sebebiyle meydana gelen zararlardan dolayı bir hak ve tazminat talep etme hakları bulunmadığına dikkat cekti. Temyiz ettiği kararın Yargıtay tarafından onanması ve karar duzeltme talebinin reddedilmesi uzerine Sabri Uhrağ, 6 Eylul 2017 tarihinde AYM'ye başvurdu. Bireysel başvuruyu 29 Aralık 2020 tarihinde goruşen AYM, Anayasa'nın 35'inci maddesinde guvence altına alınan mulkiyet hakkı ile bağlantılı olarak, Anayasa'nın 40'ıncı maddesinde duzenlenen etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine karar verdi.İHLALİN COZUMU İCİN KARAR TBMM'YE GONDERİLDİMahkeme ayrıca, yapısal sorunun cozumu icin meselenin TBMM'ye bildirilmesine hukmetti. AYM'nin gerekceli kararı Resmi Gazete'nin bugunku sayısında yayımlandı. Kararda şu tespitlere yer verildi: "Başvurucunun kendi taşınmazı uzerindeki imar planına uygun bir yapı, madencilik faaliyeti kapsamında buyuk olcude tasman etkisinden dolayı yıkılmıştır. Diğer taraftan somut olayda başvurucu, hem TTK'nın hem de ozel şirketin kusurlarından dolayı zararın meydana geldiğini ileri surmektedir. Ancak 3303 sayılı Kanun'un 3'uncu maddesi kategorik olarak kusurlu-kusursuz sorumluluk ayrımı yapmaksızın hicbir tazminat davası acılamayacağını duzenlemektedir. Bu sebeple gerek ilk derece mahkemesi gerek Yargıtay Dairesi, zararın madencilik faaliyeti sırasında TTK'nın veya ozel şirketin kusurlu davranışlarından kaynaklanıp kaynaklanmadığını irdelememişlerdir. Sonuc olarak mulkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasının esasının incelenmesi ve giderim sağlanmasını engelleyen kanun hukmu nedeniyle Anayasa'nın 35'inci maddesinde guvence altına alınan mulkiyet hakkı ile bağlantılı olarak Anayasa'nın 40'ıncı maddesinde duzenlenen etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir."'YENİDEN YARGILAMA UYGUN DEĞİL'Hak ihlalinin, doğrudan kanun maddesinden kaynaklandığını vurgulayan AYM, "İlgili Kanun hukmu halen yururlukte olduğuna gore yeniden yargılama mağduriyetin giderilmesi icin uygun bir yol olmayacaktır. Kararın bir orneğinin yasama organına gonderilmesi somut başvuru bağlamında, başvurucunun ihlalden kaynaklanan mağduriyetini butunuyle gidermemektedir. Başvurucunun da aralarında olduğu bu durumda olan kişiler yonunden tazminat hukumlerine ilişkin duzenleme yapılması hususunda keyfiyetin TBMM'ye bildirilmesi gerekir. Ancak makul bir sure icinde boyle bir duzenleme yapılmaması durumunda başvurucunun AYM'den maddi ve manevi zararlarını talep edebileceği ayrıca belirtilmelidir" değerlendirmesinde bulundu.
Kaynak: Demiroren Haber Ajansı / Aslıhan ALTAY KARATAŞ