Dini konularda araştırma yapanlar Sandalyede namaz kılınır mı? konusunda detaylı incelemeler yapıyor. Diyanet İşleri Başkanlığı da Din İşleri Yuksek Kurulu Başkanlığı vasıtasıyla Sandalyede namaz kılınır mı? konusunda fetva yayınladı. Peki,Sandalyede namaz kılınır mı? İşte, detaylar
[h=3]SANDALYEDE NAMAZ KILINIR MI?[/h]Din İşleri Yuksek Kurulu, 20/10/2010 tarihinde Din İşleri Yuksek Kurulu Başkanı Prof. Dr. Hamza AKTAN'ın başkanlığında toplandı.

Gundem dışı olarak "Sandalyede Namaz" konusu goruşuldu. Muzakereler sonunda;
Namaz, kulun Allah'a en cok yakınlık kazandığı bir ibadettir. Bu niteliğinden dolayı Hz. Peygamber (s.a.v) bu ibadeti "en hayırlı amel" (İbn MÂce, Taharet, 4) olarak tanımlamış, kıyamet gununde hesabı sorulacak ilk amelin namaz olacağını bildirmiştir. (Tirmîzî, SalÂt, 188) Bu sebeple namazın terk edilmesine izin verilmemiş, ima ile de olsa mutlaka kılınması istenmiştir. Hz. Peygamber "Kim namazı kasten terk ederse Allah'ın himayesi ondan uzak olur." (Ahmed b. Hanbel, Musned, VI. 421) buyurmuştur.
Namaz ibadetinin rukunlerinin neler olduğu Kur'an ve Sunnette belirtilmiş ve nasıl uygulanacağı da bizzat Hz. Peygamber (s.a.v.) tarafından sozlu ve pratik olarak ortaya konulmuştur. Bu rukunler iftitah tekbiri, kıyam, kıraat, ruku, secde ve ka'de-i ahiredir. Allah Teala "Gonulden boyun eğerek Allah icin namaza kalkın" (Bakara, 2/238) "Ey iman edenler, ruku edin, secde edin, rabbinize kulluk edin ve hayır işleyin ki kurtuluşa eresiniz." (Hac, 22/77) buyurmuştur. Hz. Peygamber (s.a.v.) de; namaz kılmayı oğrettiği bir sahabiye, sonunda nasıl teşehhud yapacağını gosterdikten sonra "Bunu da yaptığında namazın tamam olur" buyurmuştur. (Tirmîzî, Sunen, Ebvabu's-SalÂt, 226)
Bu rukunlerden her hangi birinin mazeretsiz olarak terk edilmesi halinde namaz sahih olmaz. Ancak dinimizde sorumluluklar, kulun gucune gore belirlenmiş (Bakara, 2/286); gucu aşan durumlar icin kolaylaştırma ilkesi getirilmiştir. (Bakara, 2/185) Namazın rukunlerinden herhangi birini yerine getirmeye engel olan rahatsızlıklar da kolaylaştırma sebebi sayılmıştır.
Buna gore;
Namazı normal şekli ile ayakta kılmaya gucu yetmeyen kimse icin asıl olan namazını oturarak kılmaktır. Boyle bir kişi namazını kendi durumuna gore diz cokerek veya bağdaş kurarak yahut ayaklarını yana ya da kıbleye doğru uzatarak kılar. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.) nasıl namaz kılacağını soran hasta bir sahabiye "Namazını ayakta kıl. Eğer gucun yetmezse oturarak, buna da gucun yetmezse yan uzere kıl." (Buhari, Taksiru's-Salat, 19) buyurmuştur.
Ayakta durabilen ve yere oturabildiği halde secde edemeyen kimse namaza ayakta başlar, rukudan sonra yere oturarak secdeleri ima ile yapar.
Ayakta durabildiği halde oturduktan sonra ayağa kalkamayan kişi namaza ayakta başlar, secdeden sonra namazını oturarak tamamlar.
Ayakta durmaya ve ruku yapmaya gucu yettiği halde yere oturamayan kimse namaza ayakta başlar rukudan sonra secdeyi tabure ve benzeri bir şey uzerine oturarak ima ile eda eder.
Ayakta durmaya gucu yetmeyen, yere de oturamayan kimse namazı tabure, sandalye ve benzeri bir şey uzerine oturarak ruku ve secdeleri ima ile yerine getirir.
Kul Rabbine ibadet ederken hem ozde samimi olmalı hem de dinin belirlediği şekil şartlarını tam olarak yerine getirmeye ozen gostermelidir. Ozen ve hassasiyet eksikliğinden dolayı Rabbine karşı sorumlu olacağı bilincinde olmalıdır. Bu sebeple namazını tabure, sandalye ve benzeri şeyler uzerinde kılan muminin ileri surduğu mazeretleri kendisini vicdanen rahatlatacak boyutta olmalıdır. Namazı asli şekline uygun olarak kılmaya engel olmayacak hafif bedeni rahatsızlıklar bu konuda meşru mazeret olarak gorulmemelidir.
Ote yandan dini acıdan zorunlu ve meşru bir sebep bulunmadıkca camilerde sandalyede namaz kılmak, goze hoş gelmeyen bir goruntu ortaya cıkarmakta ve cemaat arasında tartışmalara sebep olmaktadır. Ozellikle uzerinde namaz kılmak amacı ile camilerde sıralar halinde sabit oturakların yapılması, cami doku ve kulturuyle bağdaşmamaktadır. Bu sebeple hastalık ve ozurluluk gibi herhangi bir rahatsızlığı bulunan kimselerin, zorunlu olmadıkca namazlarını sandalyede değil, yere oturarak kılmalarının uygun olacağı karara bağlandı.