
Amerikalı oyuncu Jeremy Piven hakkında merak edilenleri yanıtladı. Piven, Turklere benzediğini soyledi. "Hic Turk dizisi izledin mi?" sorusuna ise, "Evet, izledim. Keşke Turkceyi anlayabilseydim. Yani alt yazılı izledim. Bana bir film ya da oyuncu tavsiyesinde bulunmak istersen memnuniyet duyarım" dedi. Ayrıca programda oyuncu Gulcin Hatıhan da bağlanarak Jeremy Piven'a surpriz yaptı.
Yakın zamanda "My Dad's Christmas Date" isimli filminiz cıktı. Filminiz hakkında bize biraz detay verebilir misiniz? Bu projeyi diğer yılbaşı filmlerinden farklı kılan ne oldu?
Oncelikle filmin adı kafanızı karıştırmasın. Cunku alışılagelmiş yılbaşı filmlerinden değil. Aslında cok fazla parcası olan bir film. Oynadığım karakter David, eşini kaybeden birisi ve bu onun canını yakıyor. Kızıyla bağlarını kuvvetlendirmek istiyor. Yapabileceklerinin en iyisini yapıyorlar. Kızım benim yalnızlığımı goruyor ve flort sitelerine uye yapıyor beni. Bu biraz dokunaklı bir film yani acıkcası alışılagelmiş yılbaşı filmlerinden değil. Kaybettiklerimizin acılarıyla nasıl başa cıkıyoruz ve hayatta var olmanın en iyi yonu nedir, ne kadar eğlencelidir, sınırları nedir gibi konulara değiniyor. Ben bundan dolayı gurur duyuyorum.
Gercek hayatta Jeremy ve David'in benzerlikleri ve farklılıkları var mı?
Bu cok guzel bir soru, teşekkur ederim. Bu karakterin bugune kadar oynadığım karakterler arasından bana en cok benzeyen karakter olduğunu soylemek istiyorum. Onun sanatcı bir ruhu var ve filmde bir danscı olmak istediği goruluyor. Aslında ben de bazı dansları oğreniyorum şu anda. Filmdeki rolumun dansını cok sevdim. Ayrıca bu karakter, cok calışkan ve duygusal. ve en nihayetinde bu bir insan, sıradan bir insan. Elinden gelenin en iyisini yapmaya calışıyor. Yani oldukca fazla benzerlikler olduğunu soyleyebilirim. Bu filmdeki karakter bana cok benziyor ve bu filmin bir parcası olmaktan gurur duyuyorum.
Film endustrisinde kendinizi nasıl konumlandırıyorsunuz?
Şu anda film sektorunde herhangi bir kesinlik olduğunu duşunmuyorum. Ayrıca film cekmek bile cok zor. Koronavirusten arındırılmış bir set ortamı sağlamak oldukca guc. İnsanlar sinemalara gitmek yerine filmleri ceşitli platformlardan izliyor. Bu surec film endustrisinde bircok değişikliğin olduğu anlamına geliyor ve izlemek isteyen insanlara oldukca fazla secenek sunuyor. Şu anda bu yeni olanaklarla filmi cok sayıda kişi izleyebilir. Belki de sinemada izleyebilecek kişi sayısından da fazla. Yani her şeyin bir donuşum surecinden gectiğini soyleyebiliriz. Ben kariyerimdeki en buyuk ilerlemeyi 37 yaşına kadar sağlayamadım. "Entourage" filminde 'Yılın Taze Yuzu' odulunu almıştım. Odulu aldığımda teşekkur ettim ama yuzumde herhangi bir tazelik belirtisi yoktu. Yani teknik olarak kariyerimde zıplama yaptığım bir rol bulmak daha cok zaman aldı. Herhangi birisiyle rekabet icinde değiliz. Biz yapabileceğimizin en iyisini yapıyoruz. Bir oyuncu olarak her gun daha iyiye gidiyorum, oğreniyorum, calışıyorum. Kamera onunde bulunmam yani "Aşk Olsun Baba!" filminden de anlaşılacağı gibi… Yani yerimin neresi olduğunu tanımlamak zor. 80 film yapacak ve 10 yıl boyunca ekran karşısında olacak kadar şanslıydım. Ben calışıp cabalayıp bir oyuncuyum ve bundan gurur duyuyorum.
Sette ustesinden gelmekte zorlandığınız şey ne oldu?
Bunlar oldukca iyi sorular, teşekkurler. Cok fazla zorluklar var. Bence ortaya bir film cıkarmak tamamen mucize. Studyo bulmak, para bulmak ve bunları bağımsız olarak yapmak… En nihayetinden bunları insanlara ulaştırmak tam bir mucize. Yani sette olduğun zaman, bazı şeyleri yoluna koymak icin gayret edersen seni hicbir şey durduramaz. İşte bu sahip olduğun anlayış. Ridley Scott ile "Black Hawk Down" filmini Fas'ta cektik. Bir Amerikan helikopterimiz vardı. Bu karmaşık askeri ekipmanların arasındaydık. Arizona'da 130°F sıcaklıkta… Yani cok fazla ilginc zorluklar oldu. "Aşk Olsun Baba!" filminde cok fazla zorluk cektiğimiz soylenemez. Cunku cok iyi bir senaryo ve yonetmen, cok iyi bir oyunculuk ve muhteşem bir ekibimiz vardı. Filmi York'ta cektik, her şey harika gorunuyordu. Filmi cekerken işler rayında gitti ve bundan dolayı gururluyum.
Film sizin icin neyi temsil ediyor? Filmin yapımcısı ve yonetmeni ile aranız nasıldı?
Philippe Martinez ve Davis bizim yonetmenimiz. Adını zikrettiğim icin şanslıyım. Onları arkadaşım olarak tanımlıyorum. Daha once tanımıyordum. Aramızda oldukca iyi bir ilişki vardı. Yani bilirsiniz işte karşılıklı sayı vardı, eğleniyorduk. Bu filmde oldukca ciddi koşullar vardı ve bunun icinde bir mizah oğesi bulursan bir hedef gibi. Yani oldukca iyi bir sete sahip olduğumuz icin şanslıyız. Davis'le bir set yapmak ve sete katkıda bulunmak bizi oldukca rahatlatan şeylerdi. Bunun ortak bir cabanın urunu olduğunu soylemek isterim. Benim icin bu yaratıcılığın en iyi yolu.
Anlatmak istediğiniz hikayelerde hep değişiklikler ve farklılıklar var. Bu sizi Mr.Selfridge gibi bir donem hikayesi uretmeye zorladı mı?
Mr.Selfridge inanılmazdı. İnsanların anlamadığı şey şu; Mr.Selfridge 165 ulkede gosterildi. Yani bu bir gurur; bu Entourage'den de fazla. Yani kac ulkenin filmimizi gosterdiğini goz onune alırsak… Cok renkli ve parlak bir hikaye. Londra'ya gidip biraz daha cekim yapmak isterdim, bu harika olurdu. Bence onun hayatı hakkında daha fazla şey oğrenmeliyiz. Orada cok fazla var. Yani siz bana karakterin değişmesiyle ilgili soruyorsanız eğer o karakter değişiyor. Yani ben bundan gurur duyuyorum. Dunya capında oldukca populerdi ancak ABD haric. Eğer inanırsan tabii.
Covid bu surecte sizi zorladı mı? Pandemi koşulları ile alakalı set yonetmelikleriniz neler?
Yaşayan bir efsane olan Bruce Dern ile bir film cekiyordum; muhteşem bir oyuncu. Yani bu oldukca Amerikan bir kısım. Filmimizi 16 Mart'a kadar cektik ve bu film cekimlerini surdurmemize izin verilen son tarihti. Cok şanslıydık; "Last Call" isimli bir film cektik. Yakında gosterime girmesini bekliyoruz. Ben daha once hic Turkiye'de bulunmadım bu arada. Her zaman gitmek istemişimdir. Aslında bana insanlar Turklere benzediğimi soyluyor. Bunu bir iltifat olarak alıyorum. Belki Turkiye'ye gelirsem insanlar oralı olduğumu duşunebilir. Turkiye'de gercek bir kahveciye gitmek istiyorum. Cunku biliyorsunuz şu anda bir salgın surecinden geciyoruz ve kıyametmiş gibi hissettiriyor. Gidip bir kahve aldım ama bana sanki dunyadaki son kahve dukkanındaymışım gibi davrandılar. Yani sonucta dunyadaki son kahve dukkanını deneyimlediğim icin ilk kahve dukkanına gitmek istiyorum. Bunu sabırsızlıkla bekliyorum. Salgınla ilgili olarak ise şu anda bir cekim yapmak gercekten zor. ABD'de bircok yer kapalı. Herhangi bir yerde cekim yapılmıyor. Ama oldukca yaratıcı bazı kişiler koronavirusten arındırılmış set ortamı sağlamayı başardı. Fakat bu cok fazla zaman ve caba gerektiriyor. Tabii ki ekstra para… Yani herkesin guvenliği ve sigorta icin. Sonuc olarak bircok stand-up yapıyorum. Mike Tyson ile podcast yayınları da yapıyorum; "Hotboxin' with Mike Tyson." Ayrıca Entourage'den arkadaşlarla "Victory" adında bir podcast yapıyoruz.
Kendinizi Turklere benzetiyor musunuz?
Evet, Turklere benzediğimi duşunuyorum. Yani yuzlerimizin benzer gorunuşe sahip olduğunu hissediyorum. Bilmem isterseniz siz soyleyin. Lutfen beni kabul edin; bundan onur duyarım.
Hayatınızda hic Turk dizisi izlediniz mi? Tanıdığınız bir Turk oyuncu var mı?
Evet, izledim. Keşke Turkceyi anlayabilseydim. Yani alt yazılı izledim. Bana bir film ya da oyuncu tavsiyesinde bulunmak istersen memnuniyet duyarım. Size bir sorum var. Turkiye'ye gelip İngilizce konuşursam insanlar beni anlayabilir mi?
Nerede olduğunuza gore değişir. Turklerin sizi sevmesi icin aynı dili konuşmanıza gerek yok. Siz burada cok seviliyorsunuz.
Teşekkurler. Mr.Selfridge, Turkiye'de populer mi?
Entourage daha populer. Turkiye'de cok tanınıyorsunuz. Bizim kitlemiz sizinle olan bu roportajı cok merak ediyor. Bir de size surprizimiz var. Unlu bir oyuncumuz olan Gulcin Hatıhan da bizimle birlikte...
Guzel.
Gulcin Hatıhan : Merhaba Jeremy. Benim adım Gulcin, Turkiye'den. Şu anda bir televizyon dizisinde oynuyorum. Nasılsın?
İyiyim, sen nasılsın?
Gulcin Hatıhan : Teşekkurler. Biz Turkiye'de seni cok seviyoruz ve evet Turklere benziyorsun. Ayrıca Turkiye'ye gelirsen seni anlayabilirler.
Cok teşekkurler.
Gulcin Hatıhan : Her şey nasıl gidiyor? Yeni yılda her şeyi durdurunuz değil mi ABD'de?
Yapımlar durdu, yani dediğim gibi ben cok şanslıydım. Cok aktiftim.
Gulcin Hatıhan : Bir sonraki projen ne?
Bilirsiniz işte bu konuda tam olarak konuşamam ama gelecek hafta bazı stand-up gosterilerim olacak ve canlı performans sergileyeceğim. Ayrıca bazı filmler icin anlaştığım soylenebilir. Ama doğrusunu soylemek gerekirse o filmlerin cekimi yapılıp yapılmayacağından emin değilim. Kendi podcast yayınımı yaptığım icin cok şanslıyım. Yani bilirsiniz işte benimle ilgili bir fikriniz var ama sonra "Aman Tanrım, o duşunduğumden de farklıymış" diyorsunuz. Gercekten sevdiğim şey; bu uzun podcast yayınında ve roportajda bir his alıyorsunuz. Kişinin gercekten nasıl birisi olduğuna dair bir his… Benim icin şu an daha iyi bir şey yok. Cunku bir karakteri canlandırıyorsunuz ve onu ictenlikle oynuyorsunuz. Birinin oturma odasında bulunuyorsunuz. Yani doğaustu guclere sahip şeytani bir ajan gibi… Ama bu kesinlikle ben değilim. Ama ben bu turu seviyorum. Cunku gercekten kim olduğumu anlayabiliyorsunuz.
Gulcin Hatıhan : Sen aynı zamanda yapımcılık da yapıyorsun değil mi? Mr.Selfridge filminde yapımcılardan birisiydin. Değil mi?
Ben şu anda bir filmle ilgili calışıyorum ve umuyorum ki uretim aşamasına gectiğimiz zaman herkes bundan haberdar olacak.
Gulcin Hatıhan : Bir sonraki projelerin icin bir Turk oyuncu duşunur musun?
Evet, tabii ki. Neden olmasın.
Ferit Omeroğlu : Aşka inanıyor musunuz? Guzellik nedir sizce?
Evet, cok guzel sorular. "Aşk Olsun Baba!" filminin ana temalarından birisi aşk ve kaybetmek. Eğer birisini tum kalbinizle severseniz ve kaybederseniz hayatınızın geri kalan kısmında nasıl yonunuzu bulacaksınız? Hepimiz bu derin duyguları hissediyoruz. Yani benim karakterim David, yaşadığı kayıplardan dolayı bir anlamda sakatlanmış durumda ve ileriye gidemiyor. Yani bunun ileriye gitmesine izin vermeliyiz ve yeniden sevmeliyiz. Ben kesinlikle aşka ve aşkın gucune inanıyorum. Ama ne yazık ki halen bekarım. Bundan stand-up gosterimde bahsettim. Bircok kişi neden hep yalnızsın diye sordu. Onlara gerceği soyledim, ben işimle evliyim. İşim başka insanları gormeyi tercih etti.
Turk izleyiciler 3 dizi ve 3 film onerebilir misiniz?
Bu arada bunların gercekten cok iyi sorular olduğunu ifade etmek isterim. Vincent Cassel adında muhteşem bir Fransız oyuncu var. Cok zeki birisi; "Irreversible" isimli bir filmde oynadı. Herkes icin uygun değil ayrıca Fransızca. Ama cok etkileyici ve izlemek icin cok guzel bir film. Ayrıca "Paris'te Son Tango" filmini de seviyorum. Neden butun filmler Fransızca bilmiyorum. Bir de "Apocalypse Now" filmi var. Ayıca Marlon Brando hayranı olduğumu soyleyebilirim. "Fleabag" adında bir televizyon dizisi var; onu da seviyorum. Kameranın onunde gidip gelen bir kadın oyuncu var, cok zekice. BBC yapımı "Luther" dizisini de seviyorum. ve bir de Entourage filmini seviyorum; sadece şakaydı. (Guluyor.)
Kaynak: Hurriyet