Kuzey'le Yıldız; bir koprunun ustundeki iki inatcı keci, aynı denizin iki hırcın dalgasıdır. Yıldız, Kuzey'i, kendini bildi bileli sevmektedir. Ondan başkasını gozu gormemiştir. Aileler de birbirinin can dostu olduğundan Kuzey'le Yıldız'a ivedilikle birer soz yuzuğu takılır. Amma ve lakin, Kuzey, universite okumak icin İstanbul'a gittiğinde tum sozlerini unutur, yeni aşklara yelken acar.
Bu durum, ailesi ve Yıldız tarafından oğrenildiğinde ise Kuzey, kendi ailesi dahil koydeki herkes tarafından aforoz edilir. Artık Kuzey'in ne bir memleketi, ne de bir ailesi vardır. Yıldız, Kuzey'ini, goğunu ayakta tutan direğini, bildiği tek yonunu kaybetmiş, kalbine cakılan bir kazıkla oylece kalakalmış, bunun acısını, bir an olsun unutmamıştır.

Kuzey, aşık olduğu kadınla evlenmiş, uc cocuk sahibi olmuştur ama Yıldız'a yaşattığını tam yirmi sene sonra yaşamış, terk edilmiş; ustelik dolandırılıp sıfır noktasına gelmiştir. Kuzey, yıllar once binbir umutla geldiği ve hayallerini, en guzel gunlerini yaşadığı şehri, uc kızıyla birlikte terk edip memleketine donmeye karar verir.
Kızlarıyla birlikte kendisini doğduğu topraklara kabul ettirecek, ettiremese de gitmeyecek, orda kalacaktır. Ama Yıldız, onu geldiği yere gondermeye, onu donduğune pişman etmeye yeminlidir. İşin icine bir de biri genc kadınlığın eşiğinde, biri ergenliğin doruklarında, diğeri de cocuk yaşta uc tane kız cocuğu ve Kuzey yuzunden birbirine duşman olmuş iki aile eklenince olaylar kontrol edilemez bir hal alır.
Kuzey gitmemeye, Yıldız affetmemeye, aileler de barışmamaya yeminlidir. Bu inat hikayesinden en cok inat eden, pes etmeyen galip cıkacaktır. Şimdilik kimsenin pes etmeye niyeti yoktur.
Kaynak: DailyMotion.com