
Ele gecirdiği Alamut Kalesi'nde Haşhaşiler'in eğitimini veren Hasan Sabbah, tarihin ilk suikastcilerini yetiştirmesiyle bilinir. Hasan Sabbah, Selcuklu Devleti'nin yıkılmasında buyuk rolu olan kişilerden birisiydi. Hasan Sabbah hakkında merak edilen Hasan Sabbah'ı kim oldurdu? Hasan Sabbah nasıl oldu? Hasan Sabbah kimdir? sorularına yazımızdan ulaşabilirsiniz. İşte Hasan Sabbah hayatı!
[h=3]HASAN SABBAH KİM OLDURDU? HASAN SABBAH NASIL OLDU?[/h]Mayıs 1124'te hastalanıp yatağa duşen Hasan Sabbah, olumunun yaklaştığını duşunerek halefi olması icin Lemeser Kalesi komutanı Kiya Buzrug Ummid'i secti. Ebu Ali'yi sağına oturttu ve kendisini misyonerlik faaliyetlerinin başına getirdi. Kasranlı Adem'in Oğlu Hasan'ı sağına ve ordularının komutanı Kiya Ebu Cafer'i de onune oturttu ve onlara imamın gelip devletin başına gececeği gune dek Kiya Buzrug Ummid'in liderliğinde uyum icinde calışmalarını salık verdi ve 23 Mayıs 1124 Cuma gunu oldu.
Bu aynı zamanda goz alıcı bir liderliğin de sonuydu. Sunni ve Şiî İsmaili bircok vakanuvis onu keskin zekalı, yetkin, aritmetik, astronomi, buyu ve daha pek cok alanda bilgi sahibi biri olarak tarif eder. İsmailileri sevmeyen bir Arap biyografi yazarına gore Alamut'ta ikamet ettiği otuz beş yıl boyunca, ne bir kimse ortalık bir yerde şarap icebilmiş ne de testilere şarap doldurulabilmişti. Oğlu Muhammedi şarap ictiği icin idam etmiş diğer oğlu Huseyini ise asılsızlığı kanıtlanmış olan Dai Huseyin Kaini'nin katlini azmettirmek sucundan idam ettirmişti.
Hasan Sabbah aynı zamanda bir yazardı. Sunni yazarlar eserlerinden iki parcayı, bir otobiyografik metni olan ve bir ilahiyat risalesini muhafaza etmişlerdi. Hasan Sabbah asla imam olduğunu iddia etmemiştir. Yalnızca imamın bir temsilcisi olduğunu soylemiştir.[9] Hayatını anlattığı kitabın adı Sergi'ızeşt-i SeyyidinÂ'dır. Tarihci Ata Melik Cuveyni Moğollar Alamut kutuphanesini yakmadan once kitabı kutuphaneden almıştır.
[h=3]HASAN SABBAH KİMDİR? HASAN SABBAH HAYAT HİKAYESİ[/h]İlk yılları ve Alevîlik (Alevîler HanedÂnı) soyu:
1046-47 veya 1053-54 yıllarında On iki İmam Şiiliği'nin onemli bir merkezi olan Kum kentinde doğduğu rivayet edilir. Sabbah, hayatını anlattığı Serguzeşt-i Seyyidina adlı eserinde Himyerî Krallığı'nın soyundan geldiğini ve babasının Yemen'den Kufe'ye oradan da Kum şehrine goc ettiğini belirtmektedir. Babası Ali bin Muhammed Oniki İmam Şiiliğinin onemli isimlerinden birisiydi. Oğlu Hasan'ın felsefe, kelam, mantık, fıkıh ve riyaziyyat alanlarında iyi eğitim almasını sağladı.
İsmaili mezhebiyle tanışması ve Alamut Kalesi oncesi faaliyetleri
Din alimi olmak isteyen Sabbah tahsilini devam ettirmek icin Rey şehrine gitti. On yedi yaşına kadar bağlı kaldığı Oniki İmam Şiiliğinden, karşılaştığı Fatımî daisinin etkisiyle İsmaililik mezhebine geciş yaptı. Sabbah'taki yeteneği fark eden Irak bolgesi başdaisi İbn Attaş kendisine Fatımî Halifesi Mustansır'ın yanına gitmesini ve Darulhikme'de İsmaili mezhebi hakkında eğitim almasını tavsiye etti. İsfahan civarında iki yıl İbn Attaş'ın vekili olarak davette bulunduktan sonra Azerbaycan, Musul, Sincar, Rahbe, Şam, Sayda, Sur ve Akka uzerinden 1078 yılında Kahire'ye ulaştı. Burada başdai Ebu Davud tarafından karşılandı ve Halife Mustansır-Billah ile goruştu, ilgi ve alakasına mazhar oldu. Halife, kendisini vekil olarak secti ve ileride Horasan bolgesinde dailik yapmasını istedi.
Hasan Sabbah, Halife Mustansır'dan sonra hilafet makamına veliaht Nizar'ın gecmesini isterken vezir ve başkumandan Bedr el-Cemali ise Ahmed el-Musta'li'nin gecmesini istiyordu. Sabbah'ın muhalefetiyle karşılaşan el-Cemali, Sabbah'ı once hapse attı ardından da ulkeden surdu veya diğer bir rivayete gore Sabbah Mısır'dan kactı ve 1081 yılında İsfahan'a ulaştı. 9 yıl boyunca İran'ı baştan sona dolaşarak Batıniliğin propagandasını yaptı. İran'ın kuzeyine yoneldi. Ozellikle Deylem bolgesi ile ilgilendi. Bu bolge İslam'ı zorla kabul etmeyen, toprakları zor fethedilen, savaşcı ve eski gelenekleri surduren yerli bir halkın kontrolundeydi. Bu propagandadan cok etkilenen Gilan, Mazenderan bolgelerinde 3 yıl boyunca calışarak dağlardaki savaşcıları ve gonderdiği dailer sayesinde bolge halkını yanına cekti. Sabbah'ın faaliyetlerini izleyen Selcuklu Veziri NizÂmulmulk yakalanması icin emir verdi. Bunun uzerine Hasan Kazvin'e kactı. Burada mustahkem Alamut Kalesi'ni karargahı olarak secerek NizÂrî-İsmaili Devleti'ni 4 Eylul 1090 tarihinde kurdu.
Alamut Kalesi donemi
Alamut Kalesi'ne yerleştikten sonra kaleyi ele gecirilemez ve kuşatmalara dayanacak şekilde tahkim ettirdi ve yiyeceklerin uzun sure bozulmaması icin depolar yaptırdı. Bundan sonra Alamut askeri ve idari merkezi oldu. Halife Mustansır'ın olumunun ardından yerine Sabbah'ın muhalif olduğu diğer oğlu Musta'li-Billah gecti. Sabbah bu durumu kabul etmeyerek Nizar'ı destekledi ve adına hutbe okuttu. İsmaililer'in Mustaliyye ve Nizariyye olarak ikiye ayrılmasıyla Sabbah Alamut'ta Nizariler'in lideri konumuna geldi ve Fatımîler'le ilişkilerini butunuyle kesti.
Nizariler'i Fatımîler'den ayıran en onemli fark Nizariler'e duşman olanların fedailer tarafından oldurulmesinin dini bir vazife olarak kabul edilmesidir. Muritlerinin eğitim almasını yasaklayarak cahil kalmalarını sağlamıştır. Onların eğitim almasına gerek yok, cunku Allah'ı tanımak akıl ve fikirle değil masum imamın yol gostermesiyle mumkundur. Ayrıca muritlerine cenneti vadediyor ve cennetteki mutluluğu dunyada hissetmeleri icin onlara esrar iciriyordu ve bu şekilde emirlerini koşulsuz yerine getiren fedai haline geliyorlardı.
Sonunda Hasan Sabbah Elburz Dağları'ndaki Elemût Kalesi'nde karar kıldı. Kale geniş bir vadiye egemen konumdaki buyuk bir kayalık uzerine inşa edilmişti. İki bin metre yukseklikteki kale kayanın tabanının yuzlerce metre uzerinde, yalnızca sarp ve dolambaclı bir patikadan cıkılabilen bir yerde bulunmaktaydı. Rivayete gore kale Deylem krallarından biri tarafından inşa edilmişti. Kral kartalını salmış, kartal ise bu kayalığa konmuş, boylece kalenin yapımına başlanmıştı. Ve kaleye "kartalın oğretisi" anlamında "Aluh Amut" ismi verilmişti.
Hasan Sabbah'ın buraya vardığı sırada kale onu Selcuklu sultanından almış olan Alevi Mehdi adındaki bir hukumdarın elindeydi. Once bolgeye dailerini yollayan Hasan, bolge halkını ve Alamut'ta yaşayanları kendi tarafına cekmiştir. Hasan Sabbah bu olayları şoyle anlatmaktadır:
" Ve sonra Kazvin'den Alamut'a bir dai gonderdim. Alamut insanlarından bazıları dainin telkinlerine uyup mezhep değiştirdiler ve Alevileri de buna teşvik ettiler. Dai yenilgiye uğramış gibi gorundu, ancak bir yolunu bulup donmelerin tumunu kale dışına cıkardı ve butun kapıları kapatarak kalenin sultanın malı olduğunu ilan etti. Uzun munakaşalardan sonra onları yeniden iceri aldı ve insanlar da daha kotusuyle karşılaşmamak icin onun himayesi altına girdiler. „
Bundan sonra 4 Eylul 1090 gunu gizlice kaleye alınmış, kalenin onceki sahibi elinden bir şey gelmediği icin kaleyi terk etmiştir. İranlı tarihcilere gore Hasan Sabbah, Mehdi'ye uc bin altın dinar değerinde bir senet vermiştir. Boylece Hasan Sabbah, Haşhaşin tarikatını resmen kurmuştur.