sinirli cocuğa nasıl davranmalı





Cınar Koleji Geleneksel 5. Bilim-Sanat Şenliği’nin ucuncu gununde Cınar Koleji velileri ile biraraya gelen Prof. Dr. Ustun Dokmen; akademik birikimlerinin ve doğal gozlem yeteneğinin urunu sıra dışı paylaşımlarda bulundu.

Konuşmasını eşler arası iletişim, ebeveynler ve cocuklar arasındaki iletişim başlıkları altında yoğunlaştıran Dokmen; baştan sona ozgun orneklere dayanan dinamik ve gercekci bir anlatımla Cınar Kongre Merkezi’ndeki dinleyenlere zevkli ve bilgi yuklu anlar yaşattı.

“Duşunceleriniz yerine duygularınızı cocuklarınızla paylaşın”
Ebeveynlerin cocuklarıyla olan iletişiminde gosterdikleri tepkilerin genelilkle ne hissettiklerini aktarmanın dışında bir mesaj taşıdığını ifade eden Ustun Dokmen şoyle konuştu:
“Cocuklarınızla olan diyaloglarınızda onlara ne duşunduğunuzu değil ne hissettiğinizi aktarmalısınız.

Cocuk akşam gec kalmış. Merak icindesiniz. Cep telefonundan da ulaşamıyorsunuz. Nasıl olur da gec kaldığını, neden telefonunu acmadığnı soyler sinirli bir şekilde tepki gosterirsiniz. Oysa bu aktardıklarınız sizin duygularınız değil. Siz kaygılanmışsınızdır. Onu merak etimşsinizdir. Butun bu tepkinin yerine ona onu ne kadar merak ettiğinizi, başına bişiy gelmiş olabileceğine dair uzulduğunuzu, telefonunun şarjı bittiyse yedek bir batarya taşıması gerektiğini anlatırsanız duygularınızı aktarmış ve beklediğiniz anlayışı gormuş olursunuz.”
Cocuklarımızaemir vererek veya duşuncelerimizi kabul ettirmeye calışarak onlarla sağlıklı bir iletişim yakalamanın mumkun olmadığını belirten Dokmen, her zaman duyguların on planda tutulması gerktiğini vurguladı.

Cocuklar olabildiğince yaşayarak oğrenmeliler ote yandan…
Bir cocuğun derslerinde başarılı olması , sosyal yaşamda aktif roller ustlenmesi veya ozguvenini elde etmiş bir birey olarak diğer insanlarla iletişim kurmasının yaşadıklarıyla doğru orantılı olduğunu belirten Dokmen; cocukların bizzat tecrube ederek hayatı oğrenebileceğini belirtti.


Cocukların yaşayarak oğrenebileceklerinin altını cizen Prof. Dr. Usutn Dokmen; bu her şeyi, orneğin uyuşturucu kullanmak, yaşamalarına izin verilmesi gerektiği anlamına gelmez. Dokmen’e gore kışın yazlık ayakkabı giyen bir cocuğun, ayaklarının ıslanması tecrubesinin yaşamasına izin verilmesi ve dolayısıyla kişisel gelişimine katkıda bulunulması gerekiyor.

Anne ve baba cocukları ile ilgili konularda abartıdan kacınmalı
Ustun Dokmen, anne ve babaların cocuklarına yonelik yaklaşımlarında ortaya koydukarı abartı ve aşırı hassasiyetlerin cocuk gelişiminde oldukca olumsuz sonuclar doğurduğunun altını cizdi. Bu abartının ozellikle ebeveynin cocuğu ile ilgili olarak kaygılanması noktasında cok daha belirginleştiğini dile getirdi.
“Cocuğun ıslak ayakla betona basmasının kalp kaslarında bir rahatsızlık meydana getirme ihtimali tıbben mumkun değildir. Ancak boyle bir durumla karşılaştığında ebeveyn, soz konusu bu ihtimalin yuzdesini oldukca yuksek tutar ve cocuğa bu temelde tepkisini gosterir. Bu yanlıştır.” şeklinde konuştu.

“Az yemek insanı hırsız, cok laf arsız eder.”
Ustun Dokmen’e gore cocuğumuza bir şeyi defalarca soylemek sonuc almayı değil sonuc almamayı garanti altına alır. Dokmen’in bu konudaki goruşleri şoyle:
“Cocuğunuza bir şeyi yapması konusunda defalarca uyarılarda bulunmak sizin kredinizi tuketir ve ustelik cocuğun soz konusu tutumu sergilemesi konusunda onu motive etmiş olmazsınız. Aksine motivasyonunu kırmış olursunuz. Bir ata sozumuz vardır. Az yemek insanı hırsız, cok laf arsız eder.Calış oğlum, calış kızım, calış yavrum. Zamanla tepki gormeyen bir etki halini alır bu uyarılar.”


Cocukların anne ve babanın atadığı memurlar olmadığını ifade eden Dokmen, cocuğun kendi icinden gelerek bir şeyi yapması ile dışardan gelen bir istek doğrultusunda harekete gecmesi arasında fark olduğunu dile getirdi. Kendi isteğiyle calışmaya başlayacakken ona calış demeniz onu artık memur olarak atadığınız anlamına gelir.

Cocuklarımız yara bandı değildir
Prof. Dr. Ustun Dokmen’e gore ebeveynler; cocuklarının kendilerinin kucuk birer modelleri olmadıklarının ve ayrı birer birey olduklarının bilincinde hareket etmelidirler. Hayata cocuğumuz adına kendi gozluklerimizden bakmamamız gerektiğinin altını cizen Dokmen, onların kendilerini cok daha iyi tanımalarına yardımcı olmalı, onlara bu anlamda fırsat tanımalı ve kendi geleceklerini inşa etmelerine engel olmamalıyız.

Bugun dunyada 1000’in uzerinde mesleğin varolduğundan bahseden Ustun Dokmen, ebeveynlerin bildikleri 20 meslek icerisinden cocuklarına meslek sectiklerini soyledi. Cocuklarımızın ilgi alanlarını ve yeteneklerini keşfetmekten cok kendi yaralarımızı kapatmanın ve ideallerimizi cocuklarımızda yaşatmanın peşinde koştuğumuzu ifade eden psikiyatr, cozuklarımızın yara bandı olarak kullanmaktan vazgecmemiz gerektiğine dikkat cekti.

İki kere iki dort etmez
Hayatı ben merkezli duşunme hatasına duşmememiz gerektiğini dile getiren Dokmen, farklı bakış acılarının varlığının kendi modelimizi hic kimseye dayatmamız gerektirdiğini ifade etti ve şoye devam etti:
“İki kere iki bana gore dort eder am asana gore sıfır eder. Ondalık istemde dort eder belki ama ikilk sistemde sıfır eder. Yani, iki kere ikinin dort etmesi evrensel değildir.”


Ebeveynlerin empati kurma becerilerinin gelişmesi gerektiğinin altını cizen yazar, cocuğu oncelikle dinleyerek onun hayata bakış acısını oğrenmeye calışmak gerektiğine değindi. Ustun Dokmen; farklı anlayışların, algılamaların ve duşuncelerin varlığını şu ilginc ornekle acıkladı:
“Sokratın idam edilmesine karar verilir. Eşi nasıl boyle bir şey yaparlar. Haksızlık bu. Sokrat eşine doner ve şoyle der: ‘beni haklı yere oldurseler daha mı iyiydi. Butun bunları duyan birisi koridorda bağırır: ‘Vay be! Sokrata bak. Gider ayak eşine bir laf daha giydirdi.’



ALINTI hanemiz.com