
Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) gercekleşen 6 Ocak Kongre binası baskını pek cok acıdan onumuzdeki surecin belirleyicileri arasında yer alacak. ABD'nin merkezinde yer aldığı dunya sisteminin artık sonunun geldiği yonundeki tartışmalardan Amerikan federal sisteminin daha cok tartışılacağı bağlamındaki anlatılara uzanan geniş bir duzlemde, mesele gundemde olacak gibi gorunuyor. Buna ABD'nin Cin'le giriştiği ekonomik ve Rusya'yla belirli bir olcude giriştiği askeri guc mucadelesini de eklemek gerekir. 20 Ocak'ta başkanlık koltuğuna oturmaya hazırlanan Demokrat Joe Biden ve yonetiminin Kongre baskını sonrasında daha fazla ice mi kapanacağı, yoksa secim kampanyasında vurguladığı uzere Amerika'nın (kuresel guc mucadelesi ve hegemonya alanlarına) geri doneceği bir surecin mi yaşanacağını zaman gosterecek. Fakat her halukarda 6 Ocak Kongre binası baskını bir kırılma noktası olarak sadece Joe Biden yonetimi bakımından değil, Amerikan muesses nizamı icin de bir nevi travma işlevi gormeye devam edecek. Cunku ABD 6 Ocak'ta pek cok Demokrat partilinin tanımladığı gibi artık kendi "teroristleri" ile en ust seviyeden tanışmış oldu.
Sosyal medya şirketlerinin mudahalesi
Kongre binası baskını sonrasında gundeme gelen bir diğer konu ise sosyal medya mecralarının pratikleri oldu. Twitter ve Facebook'un onculuk ettiği bu pratiklerde, daha once olduğu gibi, şirketler ABD Başkanı Trump'ın Twitter hesabından yaptığı paylaşımlar konusunda kapatma ve sınırlandırma yonunde işler yaptı. Aslında Twitter tarafından gercekleştirilen bu uygulama yeni değil: 3 Kasım'da yapılan ABD secimlerinin kampanya surecinde başlayan yaklaşım bicimi, sair zamanlarda Trump aleyhine hayata gecirilmişti. Fakat bu kez işin rengi tumuyle değişti.
6 Ocak Kongre binası baskını surecinde hesabın 12 saat boyunca askıya alınması yeni bir ileri adım olarak değerlendirilmişti; gercekten de hemen ardından Trump'ın hesabı tumuyle kapatıldı. Trump'ın hesabına erişmek isteyenlerin karşısına bu hesap askıya alınmıştır uyarısı cıkmaya başladı. Yasak sadece Twitter ile sınırlı kalmadı. "Big Tech" olarak kavramsallaştırılan yeni iletişim teknolojilerinin yonetim katı tarafından, neredeyse eşzamanlı şekilde, Trump'a butun sosyal medya mecralarında karartma uygulandı; hesapları ya kapatıldı ya da askıya alındı. Twitter ve Facebook dışında bu şirketler arasında Google, Instagram, YouTube, Snapchat, Spotify, Reddit, Pinterest, Twitch ve Shopify gibi mecralar yer alıyor. Trump'ın aslında Cumhuriyetci secmenin sohbet icin yoğun şekilde kullandığı Parler'de hesap acması ve Trump taraftarlarının uyelik icin yoğun ilgi gostermesi uzerine Google, Parler'ı Play Store'dan cıkartarak oradaki varlığını da engellemiş oldu. Trump'ın Beyaz Saray'a ait @POTUS hesabından yaptığı paylaşımlar da Twitter tarafından silinmiş durumda.
Dolayısıyla Trump'ın sosyal medyada hesap acarak hedef kitlesine sesini duyurabileceği bir mecra olarak sadece Cin'li Tik Tok kalmış oldu. Ana akım Amerikan medyasının yuzde 90'lar oranında Trump karşıtı olduğu realitesiyle eşzamanlı duşunulduğunde, Trump'ın buyuk bir sınırlandırmayla karşı karşıya olduğu acık. Fakat bu uygulamanın sadece Trump ile sınırlı kalacağını duşunmek, meselenin esasını gozden kacırmak olur. Cunku yukarıda isimleri zikredilen Big Tech şirketlerinin birbirleriyle sermaye ortaklığı ve yoğun sahiplik ilişkisi bulunuyor. Bu tabloya bakılarak, sosyal medya şirketlerini kontrol eden sermaye gruplarının salt ABD'de değil, aynı zamanda kuresel olcekte de kendi kurallarını ve prensiplerini istedikleri zaman dayatabileceği sonucunu cıkarmak eşyanın tabiatına uygun. Dunya iletişimin gucunu kontrol etme konusunda tekelleşmiş yeni bir kuresel hegemonya bicimiyle karşı karşıya. Henuz gorevdeki bir ABD başkanı icin tum mecraları kapatan buyuk sermaye gruplarının, kendi cıkarlarıyla uyuşmadığını duşundukleri durumlarda, benzer uygulamaları farklı siyasi aktorlere karşı da yapabileceğinin herkes farkında.
Kim daha eşit
George Orwell'in Hayvan Ciftliği romanını anmanın tam sırası: Yazar 1950'nin başlarında yayımladığı kitabında, hayvanların hak ve eşitlik arayışıyla ciftlik sahiplerine karşı giriştiği isyan uzerinden bir sistem eleştirisi yapar. Kitabın odağında bir siyasal sistem olarak sosyalizm ve onun eşitlik vurgusu uzerinden kitlelere sunulması yer almaktadır. Cunku insanların ciftlik yonetiminde eşitliğe aykırı faaliyetleri nedeniyle isyan eden hayvanlar, insanları kovduktan sonra yeni bir duzen kurarlar; fakat kurulan yeni duzende de hiyerarşiler oluşur. Başlangıcta fazla onemsenmeyen bu hiyerarşiler gun gectikce yeni eşitsizliklere neden olan birer mekanizmaya donuşur ve bu boyle devam eder. Kitabı anlatma niyetinde değilim; ama sonucta hayvanlar tarafından kurulan duzen, başlangıctaki iddiaların aksine, bazı hayvanların "diğerlerinden daha eşit" gorulduğu bir duzen olarak temayuz eder ve "daha eşit" olan hayvanların dışındakiler, insanların yonetimindeki ciftlik duzenini ozlemle anmaya başlar.
Orwell'in Hayvan Ciftliği romanındaki kurgu, sosyal medya şirketleriyle dunyaya pompalanan, herkesin eşit koşullarda icerik paylaşabileceği, ifade ozgurluğunun kısıtlanmayacağı ve kurucu yapının herkese eşit mesafede olacağı yonundeki iddialar ile aslında buyuk olcude benzeşiyor. Algılar ve gercekler birbirinden olabildiğince uzak. Tum sosyal medya kullanıcıları "eşit" ama bunun da bir "sınırı" bulunuyor. Bu sınırı ise ilgili şirketlerin patronları belirliyor. Cizilen bu sınırlar doğrultusunda, ilgili sosyal medya şirketleri, Turkiye gibi bazı ulkelerin guvenlik ve egemenlik haklarını dikkate almayabiliyor. Bu şirketler Turkiye tarafından terorist olarak aranan isimlere olabildiğince geniş bir hareket alanı sağlayabiliyor. Dolayısıyla devlet dışı aygıtlar arasında tanımlayabileceğimiz sosyal medya şirketlerinin yeni bir hegemonya bicimi ureterek kuresel ve siyasal alanları parsellemede el yukselttiği bir donemdeyiz. Bu donemde ilgili şirketlerin bazı ulkelere "daha eşit" muamelesi yaparken Turkiye gibi "diğerlerine" ise eşit olmayan ve verilenle yetinmesi gereken ulkeler muamelesi yaptığı goruluyor. Bu yuzden Twitter ve Facebook şirketlerinin başını cektiği uygulama bicimlerini, bazılarına devasa ayrıcalıkların tanındığı yeni bir "hayvan ciftliği" uygulaması olarak değerlendirmek mumkun.
Hiyerarşinin geri donuşu
Yasama, yurutme ve yargı ile birlikte demokrasilerde dorduncu erk olarak vurgulanan medyanın artık toplum adına iktidarları denetleyemediği varsayımıyla birlikte, kuresel olcekte "beşinci guc" kavramı, buyuk olcude iki binli yılların başında dolaşıma sokulmuştu. O gunden bugune, surec icinde yoğun şekilde sahiplenilen yeni iletişim teknolojileri icin, mevcut durum yeni bir aşama olarak değerlendirilebilir. En azından bu sanal dunyalara giydirilmiş olan "hakikatin temsili" yanılsaması konusunda bir farkındalıktan bahsedilebilir.
Teknolojik ilerlemenin geriye doneceğinden bahsetmiyorum elbette. Altını cizdiğim gerceklik, sosyal medya platformları icin bir on kabul şeklinde dayatılan tarafsızlık, objektiflik, eşitlik ve ifade ozgurluğu yonundeki mitlerin geride kaldığıyla ilgili. Sair zamanlardaki uygulamalarıyla ilgili şirketler ilk orneklerini vermiş olsa da, gorevdeki ABD başkanının sessizleştirilmesi, aslında dunyaya verilmiş urkutucu bir mesaj. Bu mesaja gore, gerek duyulduğunda, kuresel sermaye şirketlerinin milli iradeler tarafından secilen siyasetcileri hice sayabileceği ve onlara hiyerarşik bir ilişkinin dayatılabileceği yargısı on planda.
Kitle iletişim aracları ile kontrol ve ikna kavramları arasında kurulan guclu ilişkinin yeniden tasarlandığı bir duzlemde, sosyal medya şirketleri ile gecmişin sayfalarında bırakıldığı varsayılan medya-birey ve medya-toplum arasındaki hiyerarşik ilişki kurma biciminin, aslında cok daha guclu bir şekilde geri donduğu goruluyor. Farklı ulkelerdeki az sayıda insan tarafından yonetilen medya şirketlerinin o ulkelerdeki cok sayıda insanın duygularına hitap ettiği gunlerden gecerek geldiğimiz şimdilerde, hitap edilen mekan, zaman ve nufus cok daha fazla artarken, yoneten pozisyonundakilerin sayıca bile olabildiğince azaldığı, apacık bir gerceklik olarak ortada duruyor. Bir taraftan etkileşim kavramı uzerine kurgulanan masallar anlatılırken, diğer taraftan insanlık tarihinin en katı hiyerarşilerinden biri inşa edilmiş durumda. Bu hiyerarşinin başarısının sırrı ise aslında bir hiyerarşinin olmadığı hissini yaşatabilmesinde saklı. Trump'ın sosyal medyadaki "fişinin cekilmesi" kuşkusuz belli bir etki oluşturmuş olabilir. Fakat buyu henuz bozulmadı.
[İstanbul Medipol Universitesi İletişim Fakultesi oğretim uyesi olan Doc. Dr. Yusuf Ozkır aynı zamanda Kriter dergisinin yayın koordinatorudur]
Kaynak: Anadolu Ajansı / Doc. Dr. Yusuf Ozkır