
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıcdaroğlu, Boğazici Universitesindeki eylemlere ilişkin, "Bu oğrenciler ne istiyorlar? Bunlar delikanlı, bizim evlatlarımız, cocuklarımız. Neden bu rektor atamasından rahatsızlar? Asıl devleti yoneten bir kişinin bu soruyu sorması lazım. Bu soruyu sormuyorsunuz, herkesi terorist ilan ediyorsunuz." dedi.
Kılıcdaroğlu, "10 Ocak Calışan Gazeteciler Gunu" dolayısıyla parti genel merkezinde basın toplantısı duzenledi.
Medyada yaşanan sorunların cozulmesi icin hazırladıkları cozum onerilerini acıklayan Kılıcdaroğlu, şunları kaydetti:
"Dostlarımızla iktidar olduğumuzda medya konusunda neleri yapacağız? Asgari 10 maddelik bir tabloyu bilgilerinize sunmak isterim. Bir, herhangi bir medya sahibi, medya faaliyeti dışında başka bir ticari faaliyette bulunmamalı. Aktif siyasetle uğraşmamalı. Temel iş sadece medya olmalı. Cunku boyle bir yapılanma medya sahibini siyasal baskılar karşısında daha guclu kılar. İkinci kuralımız, gazetelerin dağıtımı butun medya sahiplerinin ortak olduğu bir şirket tarafından yapılmalı. Cunku bir gazetenin patronajına gazetelerin dağıtımı teslim edildiğinde, dağıtım konusu rakip gazeteler icin tehdit olarak kullanılabilir. Uc, medyada sendikalaşma şart olmalı. Cunku gazeteci, patronuna karşı da ozgur olmalı. Sendikadan guc alarak haberinin arkasında durabilmeli."
RTUK'un yeniden yapılandırılması gerektiğine işaret eden Kılıcdaroğlu, "RTUK'un, uye yapısı meslek orgutleri ile universitelerin temsilini sağlayacak doğrultuda değiştirilmeli, siyasi partilere tanınan kontenjan sayısı duşurulmeli. RTUK, cezalandırmayı değil evrensel yayıncılık ilkeleri cercevesinde hareket etmeyi amaclayan yonlendirici bir kurula donuşmeli." diye konuştu.
Kılıcdaroğlu, hicbir gazetecinin, gazetecilik faaliyetinden kaynaklı iddialarla tutuklanmaması gerektiğinin altını cizerek, olası yargılamalarda tutuksuzluğun esas alınmasının onemine vurgu yaptı.
"Gazetecilerin guvencesi olacak"
Kılıcdaroğlu, Basın İlan Kurumunun, internet medyasını da kapsayacak şekilde yeniden yapılandırılması, burada meslek orgutlerinin temsil sayısının arttırılması gerektiğini soyledi.
Gazete tirajları ve internet sitelerinin izlenme trafiğinin bağımsız bir denetim kuruluşu tarafından denetlenmesinin onemine işaret eden Kılıcdaroğlu, sozlerini şoyle surdurdu:
"Basın İlan Kurumunun ilan kesme yetkisine son verilmeli. Kamu ilanlarının fiyat tarifesi, objektif kıstaslara bağlanarak, siyasal iktidarın keyfi tutumuna bırakılmamalı. Basın İlan Kurumu, yerel medyanın desteklenmesi konusunda pozitif ayrımcılık yapmalı. Evrensel kriterlere uygun, şeffaf ve denetlenebilir bir reyting olcum sistemine gecilmeli. Televizyonlarda gosterilen ve 'zorunlu ilan' olarak sunumu yapılan tanıtım filmlerinin ucretsiz yayınlanmasından vazgecilmeli. Basın kartı, meslek orgutlerinin ortak katılımıyla oluşturulacak bir kurul tarafından verilmeli. Devlet bu alandan tumuyle cekilmeli. Kimin gazeteci olup olmadığına devlet değil, gazeteciler karar vermeli. Basın ve ifade ozgurluğune sınırlama getiren evrensel kriterler haric, her ne koşulda olursa olsun sansur yasaklanmalı. Sosyal medya, yeni medya veya alternatif medya olarak nitelendirilen mecralarda yayınlanan haberlerin doğruluğuyla ilgili bağımsız denetim/teyit mekanizmaları oluşturulmalı."
Kılıcdaroğlu, bu 10 madde hayata gecirildiğinde gazetecilerin guvencesinin olacağına dikkati cekerek, "Doğru haber yaptıkları icin kimse cezalandırılmayacak. Doğru haberlere erişim engeli olmayacak. Gazeteciler, siyasal baskıyla tutuklanma, gozaltına alınma, hapse atılma gibi bir olayla karşılaşmayacak. Evrensel kurallara uygun olarak gorevlerini yapmış olacaklar." dedi.
"Bunlar bizim gundemimiz değil"
Medya mensuplarının yaşadığı acıları bildiğini dile getiren Kılıcdaroğlu, "Umuyorum gelecek 10 Ocak'tan itibaren daha guzel bir Turkiye'yi, daha guclu, vesayetten arınmış bir medyayı, patron baskısının olmadığı, herkesin sosyal guvenlik haklarının olduğu, ayrıldığı zaman kıdem tazminatını alabileceği, siyasi otoriteyi ve siyasetcileri ozgurce denetleyebilecekleri bir duzeni birlikte getireceğiz." ifadesini kullandı.
"Hayatımda bu kadar sacma bir şey duymadım"
Kılıcdaroğlu, acıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
"Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve İcişleri Bakanı Suleyman Soylu, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu hakkında 'terorist' suclamasında bulundu. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu uzerine Kılıcdaroğlu, Turkiye'nin cok ağır bir gundeminin olduğunu, işcinin, emeklinin, esnafın sorunlarının bulunduğunu, milyonlarca işsizin soz konusu olduğunu belirtti.
Butun bunlara bakıldığında Turkiye'nin gerceklerini halktan gizlemek isteyenlerin yapay gundem oluşturduğunu savunan Kılıcdaroğlu, şoyle devam etti:
"Efendim 'CHP İl Başkanı şoyleymiş, boyleymiş...' Hayatımda bu kadar sacma bir şey duymadım. Bunlar bizim gundemimiz değil. İstanbul İl Başkanı'nın gundemi de benim gundemim de butun arkadaşlarımın gundemi de işsizlik, esnafın, ciftcinin, evine ekmek goturemeyen işsizin sorunu, yatağa ac giren yuzbinler, cop konteynırlarından yemek, ekmek toplayan, ekmek kırıntılarıyla beslenen yuzbinler. Bizim sorunumuz bu. Onların gundemi ayrı. Onlar cunku Turkiye'yi unuttular. Onların hedefinde sadece ve sadece CHP var. Cunku CHP'nin doğruları soylemesine tahammul edemiyorlar. Edecekler, soyleyeceğiz. Hangi baskıyı kurarlarsa kursunlar, doğruları soyleyeceğiz."
"Bu cok ağır bir tablo"
"Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Saadet Partisinden Oğuzhan Asilturk'u ziyaretini nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna ise Kılıcdaroğlu, bunun, partilerin ic işi olduğunu, hicbir partinin ic işine karışmadıklarını soyledi.
"Sizler gazeteciler olarak ne kadar buyuk bir dikkatle izliyorsanız, biz de o kadar buyuk bir dikkatle izliyoruz." ifadesini kullanan Kılıcdaroğlu, şu goruşleri paylaştı:
"Erdoğan, gideceğini goruyor, biliyor. 'Acaba nasıl kurtulabilirim, nasıl iktidarımı surdurebilirim?' Zulum ile iktidar olunmaz. Zulum ile iktidar olanın sonu erken gelir. Erdoğan, kendi sonunu goruyor. Bu millete zulmetti, kendi partililerine zulmetti. Yoksulluğun en fazla olduğu yerler AK Parti'ye en fazla oyun cıktığı yerler. Onların hakkını, hukukunu kim savunuyor? Biz savunuyoruz, o savunmuyor, savunamıyor da zaten."
"Cumhurbaşkanı Erdoğan, Turk Telekom vurgunuyla bilinen Saad Hariri'yi kabul etti. Bunu nasıl değerlendirirsiniz?" sorusu uzerine Kılıcdaroğlu, "Acıkca Turkiye Cumhuriyeti devletini soydular, soyan adam şimdi gelmiş Erdoğan ile yan yana. Devleti, Turk Telekom'u soyan adam, faturasını bizim bankalara cıkaran adam senin muhatabın oluyor. Sen ona şu soruyu sordun mu, 'Neden bankaların borcunu odemediniz?' Bu cok ağır bir tablo." değerlendirmesinde bulundu.
Kılıcdaroğlu, bu tablonun faturasının salgın surecinde cocuklara cıktığını, 3 milyonu aşkın cocuğun internete ulaşamadığını ifade ederek, "Bunu yapacak olan kimdi? Turk Telekom'du. Ağır bir fatura. Onunla Erdoğan'ın bir araya gelip konuşması bile başlı başına bir dramdır. " dedi.
"Gundemi başka yere cekmek istiyor"
"Boğazici Universitesindeki eylemlerin" de sorulduğu Kılıcdaroğlu, şu yanıtı verdi:
"Erdoğan'ın gundemi cok farklı. Erdoğan'ın gundeminde Turkiye yok, fakir, fukara, işsiz, esnaf, ciftci, sanayici yok. Cunku Erdoğan halkın gundemini calmak, kendi gundemini halka dayatmak istiyor. Boyle bir yapısı var. Neden? İşsizlik sorununu cozemiyor, esnafın sorununu, uretim sorununu cozemiyor. Bastırdılar 'faizi yukselt' diye, yukseltti. Kim bastırdı? Tefeciler bastırdı. Tefecilerin talebini yerine getiren kim? Erdoğan. Peki esnafın, ciftcinin, işsizin talebini yerine getirdi mi? Hayır. Gundemi başka bir yere cekmek istiyor. Boğazici'nde oğrenciler eylem yapmışlar, 'Efendim bunlar terorist.' Ne yaptı bu oğrenciler? Şiddet mi uyguladılar? Hayır, oğrencilerin ayağı kırıldı."
Oğrencilerin muzikle eylem yaptığını dile getiren Kılıcdaroğlu, "Şunu sormak gerekir? Bu oğrenciler ne istiyorlar? Bunlar delikanlı, bizim evlatlarımız, cocuklarımız. Neden bu rektor atamasından rahatsızlar? Asıl devleti yoneten bir kişinin bu soruyu sorması lazım. Bu soruyu sormuyorsunuz, herkesi terorist ilan ediyorsunuz. Ne kadar guzel, herkes terorist, o pirupak bir yerde duruyor. Caresizlik buraya getirdi." ifadesini kullandı.
"Siyaset kurumunun duşunmesi lazım"
Kılıcdaroğlu, "Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD'de yaşanan olaylarla ilgili 'Biz, bu filmi 18 yıldır izliyoruz' dedi. Cumhuriyet mitingleri ve Gezi olaylarını hatırlattı 'Darbe cağrıları yapılmıştı' diye. Bezmialem Camisi ile ilgili soylemlerini tekrarladı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusunu, "Bezmialem Camisi falan filan... Hayatımda bu kadar cok yalan soyleyen bir adam gormedim. Sen, o camide miydin? Kim vardı orada? İmam. İmam ne dedi? 'Boyle bir şey yoktur' dedi. Ben, imama mı inanacağım, o camide olmayan adama mı inanacağım?" diye yanıtladı.
Kabataş'ta meydana geldiği belirtilen olayın goruntulerinin hala gosterilmediğini anımsatan Kılıcdaroğlu, şoyle konuştu:
"Bunun kadar yalan soyleyen ikinci bir insan gormedim. Devlet yalanla yonetilmez, bilgiyle, birikimle, adaletle, liyakatle yonetilir. O universitede sadece oğrenciler mi? Hocalar da istemiyorlar onu. Oturup siyaset kurumunun duşunmesi lazım, 'Biz burada bir hata mı yaptık, eksikliğimiz mi oldu' diye. Ama siz duşunmuyorsunuz, herkesi 'terorist' ilan edip, oradan kurtuluyorsunuz. Bu, devlet yonetimi değildir. Ne oldu peki? Oğrencilerin hepsi serbest bırakıldı. Universitenin kapısına kelepce taktınız, bu fotoğrafı butun dunya gordu. Bunlar doğru değil."
"Herkes gorevini hukuk icinde yapacak"
"Sayıştay raporunda, Ziraat Bankasının, vergi cenneti olarak bilinen British Virgin Adaları'nda kurulan bir şirkete 1,6 milyar dolarlık kredi verdiği ortaya cıktı. Rapora, Ziraat Bankasının yonetim kurulu uyelerine maaş dışında her 3 ayda bir ikramiye odendiği ve uyelere tum masrafları banka tarafından karşılanan kredi kartları verildiği, bu kredi kartlarının harcamasına yonelik bilginin paylaşılmadığı da yansıdı. Bunu nasıl değerlendirirsiniz?" sorusu uzerine Kılıcdaroğlu, şunları kaydetti:
"Milyonu aşkın universite mezunu var işsiz ama bu beyler, saray ve cevresi ve onların beslemeleri bir yerden değil, beş yerden maaş alıyorlar. En duşuk maaşları aylık 50-60 bin lira. Arkadaş bir, iki, uc, dort maaş yetmiyor mu da beş yerden maaş alıyorsun? Devleti acıkca soyuyorlar. Hesabını vermeye gelince de vermiyorlar. Niye versinler ki? 'Şahsım devletinde' kimse hesap vermez ki zaten. Bu tabloyu değiştireceğiz, adaletli, liyakate dayalı bir devleti yeniden inşa etmek zorundayız hep beraber. Herkes gorevini hukuk icinde, hukukun ustunluğu icinde yapacak. Eğer bir devlet kaynak yaratıyorsa o kaynağın adaletle dağıtılması lazım."
"Arpalıklara" son vereceklerini, işsize, esnafa bakacaklarını belirten Kılıcdaroğlu, Turkiye'de kimsenin kendisini sahipsiz hissetmemesini istedi.
(Surecek)
Kaynak: Anadolu Ajansı / Mehmet Tosun