
ABD Başkanı Donald Trump'ın 8 Ocak gunu Twitter'da 'kalıcı olarak' askıya alınması, 'platformsuzlaştırma' (de-platforming) tartışmalarını tekrar gundeme getirdi.
Platformsuzlaştırma, kutuplaştırıcı, hedef gosteren, ve nefret soylemi kullanan kişi, grup veya kurumlara fiziksel veya sanal alanları kapatmayı ve sınırlandırmayı ifade eden bir kavram. Bu kavram, ABD ve Avrupa'da giderek artan kutuplaşmanın bir sonucu olarak ayrıştırıcı dil kullanan kanaat onderlerinin goruş belirtecekleri 'platformların' sınırlanmasını ongoruyor.
Trump'ın Twitter hesabının askıya alınmasından sonra, hesabını iki haftadır kilitli tutan Facebook da bu engellemeyi bir iki hafta daha uzatacağını duruydu. Bu iki endustri devini takiben Twitch, Shopify, Paypal gibi dijital platformlar da hem Trump'ın, hem de onun destekcilerine ait cok sayıda hesabı askıya aldı.
[h=3]İşe yarar mı?[/h]Peki Trump ve destekcilerini en populer sosyal medya platformlarından engellemek ve onları 'platformsuzlaştırmak' işe yarar mı?
Platformsuzlaştırmanın işe yarayıp yaramadığı son beş yıldır dijital demokrasi ve İnternet-temelli radikalleşme alanlarında calışılan, uzunca bir sure IŞİD ve benzeri orgutler, sonra da Batı ulkelerinde aşırı sağcı şiddet yanlısı gruplar uzerinde gozlemlenen bir soru.
Facebook, Twitter ve Youtube başta olmak uzere sosyal medya platformları uzun bir suredir icerik kaldırma, hesap dondurma/silme ve gecici olarak hesap askıya alma gibi stratejiler uzerinde calışmış, bunların neticesinde ortaya net olmayan bir sonuc cıkmıştır.
Bu sureclerin belki de en uzun soluklusu, IŞİD'in propaganda ve militan devşirme aktivitelerine donuk yoğun hesap ve icerik kaldırma politikası oldu.
2016-19 arasında hem ABD Ulusal Guvenlik Ajansı ve Ordu Siber Komutanlığı, hem de Avrupa Polis Teşkilatı Europol, IŞİD'in sosyal medya hesaplarına donuk topyekun bir dijital savaş yuruttu. Bu savaşın sonunda her ne kadar IŞİD'in en buyuk sosyal medya platformları olan Facebook ve Twitter'daki ağı cokertilmiş olsa da, sadece birkac ay sonra orgutun Youtube ve Facebook'ta farklı hesaplarla tekrar ağ oluşturduğu, Twitch, TikTok ve Telegram gibi alternatif iletişim araclarına yoneldiği gozlemlendi.
Benzer şekilde Amerikan aşırı sağ gruplar uzun bir suredir buyuk sosyal medya platformları tarafından yoğun markaj altındaydı; bu markajın neticesinde Parler, MeWe, Rumble ve DLive gibi yeni platformlar kurup kendi platformlarında yeni ağlar oluşturdukları ortaya cıktı. Hatta son ABD secimlerinde Biden'ın kazanmasıyla birlikte Parler, Trump destekcilerinin yeni iletişim kanalı olarak Apple AppStore'da bir haftada 4.5 milyon yeni kullanıcıyla birinci sıraya yerleşti. Rumble ve MeWe gibi benzer platformlar da tek bir haftada birer milyon kullanıcıyla en hızlı buyuyen platformlar oldu.
[h=3]Geniş uygulama yelpazesi[/h]6 Ocak gunu Amerikan Kongre Binasını basan kitlenin de Twitter ve Facebook'tan ziyade bu yeni platformlar uzerinde organize olduğu, ve Joe Biden'ın 20 Ocak'ta duzenlenecek yemin toreni oncesinde benzer kalkışmaları bu mecralarda planlandığının altını cizmek gerekiyor. Bu sebeple Apple, Parler adlı uygulamayı Kongre baskını sonrasında AppStore'dan cekti. Ancak Trump destekcilerinin kullanabileceği geniş bir uygulama yelpazesi hala bulunuyor.
Platformsuzlaştırma stratejisinin başarısı hala en olumlu tabirle 'belirsiz'.
Gectiğimiz yıllarda 'platformsuzlaştırılan' orgut, kişi ve kurumların kısa vadede sorun yaşadıklarını, ancak kolaylıkla farklı platformlara gecerek stratejilerini buralarda surdurduklerini gorduk. Her ne kadar platformsuzlaştırma bu grupların daha geniş kitlelere erişimini engellese de bu stratejinin orgutsel faaliyet ve davranış acısından neyi değiştirdiği hala bir soru işareti.
Trump ve destekcilerini en populer sosyal medya platformlarından uzaklaştırmak kısa vadede tansiyonun duşmesine katkıda bulunabilir.
[h=3]İstenen sonucu vermiyor[/h]Ancak Twitter yoneticilerinin 9 Ocak'ta yaptığı acıklamada platformdan uzaklaştırılan aşırı sağcı hesapların başka sosyal medya platformlarına gecerek daha geniş bir kalkışma planladıkları uyarısı onemli. Uzerinde yıllarca uğraşılması ve buyuk kaynaklar ayırılmasına rağmen, hem ABD Ulusal Guvenlik Ajansı, Ordu Siber Komutanlık ve Avrupa Polis Teşkilatı'nın IŞİD ve benzeri orgutlerin dijital ağlarını cokertme stratejilerinde sorun yaşamaya devam etmeleri, platformsuzlaştırma stratejisinin - en azından mevcut haliyle - istenen sonucu vermediğini gosteriyor.
Her ne kadar platformsuzlaştırma stratejisi aşırıcı soylem ve grupları kamusal tartışmalardan kısa sureliğine uzak tutsa da, bu soylem ve gruplar hala ana akım siyaseti etkileyecek faaliyetleri surdurmeye devam etmekte ve engellenseler dahi şekil değiştirerek başka mecralar yoluyla varlıklarını surdurmektedirler.
Bu tip hesaplar ve tartışmaları gercek anlamda ortadan kaldırmak icin işler bir cozum arayışı hala devam ediyor.



