Kuruluş Osman dizisiyle beraber Osmanlı Padişahları'ndan bircoğu da merak ediliyor. Osman Gazi veya Osman Bey, Osmanlı İmparatorluğu'nun birinci padişahıdır.İşte Osman Gazi hakkında merak edilenler...
[h=3]OSMAN GAZİ KİMDİR?[/h]I. Osman veya Osman Gazi, mahlasıyla Fahruddin veya Osmancık (1258, Soğut – 1 Ağustos 1326, Bursa), Osmanlı Beyliği ve Osmanlı Hanedanı'nın kurucusu ve beyliğin ilk padişahı olan Turk hukumdardır. Osman Gazi'nin dedesinin Suleyman Şah veya Gunduz Alp isimli Kayı Beyi olduğu bilinmektedir.

Buyukannesi Hayme Hatun (Suleyman Şah'ın eşi), babası Ertuğrul Gazi ve annesi Halime Hatun'dır. ÂşıkpaşazÂde'nin 14. BÂb'ına gore Osman Gazi bir taraftan kendisinin "Gok Âlp" neslinden olduğunu ileri surerken, diğer taraftan da kendi dedesinin isminin Kaya Alpoğlu Suleyman Şah değil, Kutalmışoğlu Suleyman Şah olduğunu soylediği iddia edilmektedir.
Beyliğin bağımsızlık ilanı
1299 yılında uc beyi olmaktan cıkıp Soğut ve Domanic'te Osmanlı Beyliği'ni kurmuştur. Sonrasında bağımsızlığını ilan etmiştir. Tarihci Halil İnalcık'a gore Osmanlı Devleti bağımsızlığını 1302'de Koyunhisar Muharebesi'nden sonra kazanmıştır. Moğol istilalarından kacan bazı Turkmen topluluklarının beyliğine sığınması ile siyasi ve askerî gucu artmıştır. Cokuş doneminde bulunan Doğu Roma İmparatorluğu'ndaki karışıklıkların da etkisiyle kısa surede Anadolu ve Doğu Roma'nın hÂkimi durumuna gelmiştir. Olduğu zaman beylik, Eskişehir ile Bursa arasındaki topraklarda hukum suruyor ve Doğu Roma İmparatorluğu'na ait İznik ve Bursa'yı abluka altında tutuyordu.[10]
Akcakoca Bey: ilk kumandanlardan
Sultan Osman: Osmanlı Devleti kurucusu
Konur Alp: ilk kumandanlardan
İlk yılları
Osman Bey, 1258 yılında Soğut'te doğdu.
Yaşamının erken donemleri hakkında guvenilir kayıtlar yoktur. Osman Bey'in soyuna ve boyuna ait bilgiler gelenekseldir ve en eskisi olumunden 100 yıl sonra yazılmıştır. Bu eserler arasında en eskiden başlayarak Ahmedî (o. 1414), DÂstÂn ve Tevarih-i Mûlûk-i Âl-i Osman', Şukrullah (o. 1464), Behcetu't-Tevarih ve ÂşıkpaşazÂde (o. 1481), Tevarih-i Âl-i Osman adlı eserler isimlendirilebilir. Donemine ait tum cağdaş eserler buyuk olcude 1422 ya da hemen sonrasında tarihlendirilen ve artık mevcut olmayan ama ozgun bir metinden turemiş oldukları iddia edilmektedir. Bazı tarihcilere gore,
Osman Gazi'nin yaşam ve savaşları tarihsellikten cok, masalsı destansı bir ortuntu icinde, halk soylentileri, ermişlik oykuleri ve mitolojik lejantlarla renklendirilmiştir.
Babası Ertuğrul Gazi Batı Anadolu'da Soğut Ovası ile Domanic Yaylasında yaşayan Oğuz Turkleri'nin Bozok boyunun Kayı kolundan olan buyuk kalabalık bir obaya başkanlık etmekteydi. Osman Gazi onun kucuk oğlu idi. Tarihci İbn-i Kemal (o. 1534) Tevarih-i Al-i Osman adlı eserinde Ertuğrul Bey'in Anadolu'ya (Rum'a) geldiğinde iki oğlu bulunduğunu, Soğut'te gocebe yaşamının surdururken 1258'de (hicri 658'de) "aslan yapılı ay yuzlu" kucuk oğlu Osman'ın doğduğunu bildirir. Halk soylentilerine gore babaannesi, Hayma Ana'dır.
Yine tarihci İbn-i Kemal, Osman'ın gencliğinde "yiğitler arasına girdiğini" ve "vurmada tutmada ve durmada ve oturmada herkesi kendine uydurduğunu" belirtir ve kardeşlerden (Gunduz Bey ve Saru Batu Savcı Bey) en kucuğu olmakla beraber "şimşir (kılıc) ve tedbirle cumlesinden evvel olduğunu" bildirir. Bu anlatımın Oğuz destanının temalarına benzer şekilde işlenmiş olduğu barizdir.
1281 yılında 23 yaşındayken Omer Abdulaziz Bey'in kızı Malhun Hatun ile evlendi. Bu evlilikten daha sonra Osmanlı Devleti'nin başına gececek olan Orhan Gazi doğdu.
Osman Gazi Beyliği eline gecirme cabaları
1281 yılında babası Ertuğrul Bey 90 yaşlarındayken olmuştur.
Bircok tarihcinin anlaştığı goruşe gore, Kayı aşireti beyliği icin beylik gorevi değişmesi barışcıl olmamış ve beylik gorevini uzerine alabilmek icin Osman Gazi yakınları ile taht mucadelesi yapmıştır. Bu mucadelenin kimle yapıldığı ve nasıl geliştiği tartışmalı olup değişik tarihciler değişik anlatımlarda bulunmaktadırlar.
Bu anlatımlardan cokca sayıda taraflısı olan birisine gore, Osman Gazi amcası Dundar Gazi ile beylik icin catışmaya girişmiştir. Bu anlatıma gore Dundar Bey Kayı boyunun ileri gelen ulusları tarafından tutulmakta ve aşiretin genc yiğitleri ise Osman Bey'i desteklemekteydi. Bu catışmanın ne kadar surduğu ne turlu devam ettiği bilinmemektedir fakat catışma sonunda Osman Bey galip gelmiş ve duşmana karşı yapılan akınlara karşı cıktığı bahanesi verilerek yaşlı Dundar Bey'i bir ok atımı ile oldurmuştur. Bundan sonra Osman Bey Oğuz toresine uygun olarak Kayı aşiretine baş ve bey olmuştur.[11]
Alternatif bir anlatım olan Hacı Bektaş'ın "VelÂyet-NÂme" eserinde ise Osman'ın beyliğe gecme anlatımı değişiktir.[15] Kayı boyu aşireti Sultanonu ve civarına yerleştikten sonra once amcası Aydoğmuş ve sonra babası Erdoğdu (Ertuğrul) Bey beyliklerinden daha sonra da abisi Gunduz Alp Kayı beyi olmuştur. Osman Gazi bu sırada cevresindeki aşiret yiğitleri ile yerel Bizanslı Yarhisar, Bilecik, İnegol, İznik yorelerine akınlar duzenlemeye başlamıştır. Bizanslı Bursa Tekfuru Konya'da bulunan Selcuklu sultanı III. Alaeddin Keykubad'a elciler gonderip bu akınlardan şikayet etmiştir. Selcuklu Sultanı ise Gunduz Alp'a haber gondererek akınları duzenleyen kucuk kardeşi Osman Bey'i yola getirmesini istemiştir. Gunduz Alp Osman Beyi yakalayarak yiğitleri ile birlikte Konya'ya III. Alaeddin Keykubad'a gondermiştir.
Ancak Selcuklu Sultanı Osman Gazi'yi beğenip el ve onay alması icin onu Sultan Karahoyuk'te bulunan Hacı Bektaş Veli'ye yollamıştır. Hacı Bektaş, Osman'ı buyuk bir misafirperverlikle karşılaşmış, ve tekbirle kendi tulbentini onun başına dolayıp sanki ona tac giydirmiştir. Osman Konya'ya donerken Hacı Bektaş onunla Sultan'a hitap eden Osman'ı oven bir mektup da gondermiştir. Selcuklu Sultanı bu mektubu okuduktan sonra "buna yuce bir mansıp veresuz" dediği bildirilir. Osman Gazi Sultanonu ucunun merkezi olan Soğut'e dondukten sonra Selcuklu Sultanı ayrıca "altun başlı sancak" ve "tablhane (mehter)" gonderip onu odullendirmiştir. Bu oyku Vilayetname yanında Yazıcizade'nin Selcukname adlı eserinde de tekrar edilmektedir.[16] Bircok tarihci bu odullendirmeyi uc beyliğine istiklÂl verilmesi olarak kabul etmektedir.[11] Hacı Bektaş Vilayetname eseri Gunduz Alp ile Osman arasındaki ilişkilerin sonradan ne olduğunu kapsamamaktadır. Birkac tarihci Osman Bey ile kardeşi Gunduz Alp'ın arasında catışma olduğu ve bu catışma sonunda Gunduz Alp'ın oldurulerek Osman Bey'in uc beyi olduğunu kabul etmektedir fakat diğer bazı tarihciler ise Gunduz Alp'ın bey olmasını ve Osman Bey ile Gunduz Alp mucadelesini tumuyle hic olmamış gibi bir kenara bırakmaktadırlar. Yine bazı tarihciler Gunduz Alp'ın "Domanic Muharebesi"'nde şehit olduğunu bildirirler ki bu en yuksek ihtimaldir. Bu tarih karmaşasında bazı tarihciler ise Osman Bey ile Dundar Bey'in mucadelesinin olmadığını ve bu mucadele anlatımının Osman Bey-Gunduz Alp mucadelesine atıf ettiğini kabul ederler.Ayrıca "Domanic Muharebesi"'nde olen kişinin Osman Beyin ortanca abisi Saru Batu Savcı Bey olduğunu kabul eden tarihcilerde mevcuttur.
Bitinya bolgesinde Bizans yerel gucleri ile mucadele ile genişleme
Osman Gazi 1280'lerden 1300'e kadar uzayan yaklaşık 20 yıllık Osmanlı devletinin doğuş sureci evresinde toplumsal duzeni cok karışık Bitinya bolgesinde (yani gunumuzdeki Bursa-Bilecik-İznik yorelerinde) sanını korumak ve ufak uc beyliğini guclendirmek icin bir dizi yerel catışmalar yapmıştır. Bu catışmalarda gaza yoldaşı olan Samsa Cavuş, Konur Alp, Akcakoca, Aykut Alp, Abdurahman Gazi gibi diğer "Alp" beyler ve bunların idaresindeki akıncı birliklerden destek alıp faydalanmıştır. Osman Gazi'ye dinsel ve moral desteği ise Ahiler vermiştir. Ozellikle Osman Bey'in Bala Hatun adlı kızıyla evlendiği kayınbabası Eskişehir ahilerinin İtburnu şeyhi olan Şeyh Edabalı devamlı danışmanlık ve destek sağlamıştır.[11]
Osman Gazi 1283'te İnegol tekfuru Nikola ile yaptığı Ermeni Beli Muharebesi'nde yenik duşmuştur. Bu muharebede kardeşi Saru Batu Savcı Bey'ın oğlu Bayhoca şehit duşmuştur. 1284'te Osman Bey 300 kişilik bir gucle İnegol yakınlarındaki Emirdağı eteklerinde bulunan "Kulucahisar"'a bir baskın duzenlemiş ve bu kaleyi eline gecirmiştir. Bu Osmanlıların ilk kale fethidir.[11][17] 1286'da ise Osman Bey ile Bizanslı İnegol Tekfuru ile Karacahisar (Malachiya) Tekfuru'nın birleşik yerel kuvvetleri arasında Ekizce mevkiinde "Domanic Muharebesi" yapılmıştır. Osman Bey bu muharebeyi de kazanmıştır ama kardeşi Savcı (bazı kaynaklara gore Gunduz Alp) bu muharebede şehit olmuştur. Bu galibiyet sonunda Karacahisar Osman Bey eline gecmiştir. Bundan sonra Osman Gazi, muttefikleri ile birlikte akınlar yapma stratejisini uygulamaya başlamıştır. Mudurnu yakınlarında yerleşik Samsa Cavuş ve kardeşi Satılmış ve Harmankaya (Priminos) Tekfuru Kose Mihal gucleri ile birlikte Sakarya Nehri vadisinde Sorkun, Taraklı Yenicesi ve Goynuk taraflarına akınlar yapmışlardır.[11]
1298-1299 yıllarında Osman Gazi'nin yukselişinden rahatsız olan ve tehlikeyi onceden sezen Bilecik (Belekona) Tekfuru, Yarhisar tekfurunun kızı ile evlendireceği oğlunun duğunune Osman Gazi'yi de cağırarak ona pusu kurup oldurmeyi amaclamıştır fakat Osman Gazi'nin dostu olan ve Bilecik Tekfuru ile aralarında duşmanlık bulunan Harmankaya Tekfuru, bu tuzağı Osman Gazi'ye haber vererek onun tuzağa duşmesini engellemiş ve oyun icinde oyun diye adlandırılan bir taktikle bu kenti almıştır. Bu "oyun icinde oyun" taktiğine gore Osman Gazi kırk yiğidine kadın giysileri giydirerek (tarihcinin anlatımı ile "bir nice gazileri da baş bezleriyle avrat donuna koyup) Bilecik kalesine sokmuş ve diğer taraftan kecelere burunerek okuz surusu icinde kaleye gelip kapılardan giren yiğitler de bunlara destek sağlayarak Bilecik kalesini eline gecirmiştir. Bu anlatım Osmanlı tarihcilerin Osman Bey donemi icin anlattıkları masalsı mitlerin ilkelerinden olmuştur. Aynı kampanyada Osman Bey Yarhisar'dan yola cıkan duğun alayı koruyucu guclerini "Cakır Pınarı" mevkinde alt etmiştir. Bu gelin alayında bulunan Yarhisar tekfurunun kızı olan Holofira (Nilufer Hatun) adlı gelin ise Turklerin eline gecerek Osman Gazi'nin oğlu Orhan Bey'le evlenmiştir. Bu catışmalar sonunda Bilecik tekfuru oldurulmuş; Bilecik ve Yarhisar kaleleri Osman Bey eline gecmiştir.[11]
Aynı donemde (1298-1299 yıllarında) Turgut Alp İnegol kalesinin kuşatmış ve bu kalenin de Osmanlı beyliği eline gecmesini sağlamıştır.[15]
Beyliğin kurulup istiklalini kazanması ve yerel Bizans guclerine karşı savaş ve fetihler
Osman Gazi'nin hangi tarihte, ileride Osmanlı Devleti olacak uc beyliğini kurduğu tarihciler arasında tartışmalıdır. Kulucahisar ve Karacahisar kalelerini fetihleri takiben 1299 yılında İnegol'u alması Osmanlı Devleti'nin kuruluşu olarak kabul edilir. Bircok tarihci 1299 yılında Anadolu Selcuklular Devleti'nin yıkılışı ile Osman Gazi'nin, Anadolu'nun diğer Turk beylikleri arasında istiklalini ilan ederek, Osmanlı Devleti'ni kurduğunu kabul ederler. Diğer tarihciler 1299'da Anadolu Selcuklu Sultanı II. Gıyaseddin Mesud'in Osman Gazi'ye tabl ve bayrak gondermiş olduğunu ve bu tabl ve bayrak odulleri ile uc beyliğine sembolik olarak istiklÂl verdiğini iddia ederler.
Bir ipekcilik ve demircilik merkezi olan Bilecik kalesinin eline gecmesi ile Osman Gazi'nin yetmiş yıllık hayatının ucuncu evresine girmiş olduğu tarihcilerce kabul edilir. Bu hayatının bu evresinde de savaşlar onemli roller oynarlar.[15]
Bu evrede ilk başarı Kopruhisar'ın beylik gucleri eline gecirilmesi ile başlamıştır. Bu donemde hedef onemli bir Bizans şehri olan ve Ucuncu Haclı Seferi'nde Latin Haclıların ele gecirdikleri Konstantinopolis'e karşı Doğu Roma/Bizans İmparatorluğu direniş merkezi olan ve 1261'de tekrar Konstantinopolis'i eline gecirip imparatorluk kuran ve o zamanlar hala imparatorluk tahtında bulunan Paleologos Hanedanı'nın merkezi sayılan İznik'ti. İznik Golu'nun doğusunda bulunan İznik şehrine karşı olmak uzere golun batı kısmına 1301'de Turkmen nufuslu Yenişehir kurulmuştur. Osman Bey Yenişehir'i beylik merkezi yapmıştır.
Tarihci Mehmet Nesri'nin 1500'lerde kalem aldığı tarihe gore[18] aynı yıl Osman Bey adına ilk hutbe Şeyh Edebali'nin muritlerinden olan Karamanlı Dursun Fakih tarafından Karacahisar'da bir kiliseden cevrilmiş olan camide verilmiştir.
Osman Bey fethettiği yerleri Oğuz toresine uyarak yakın akraba ve silah arkadaşlarına "dirlik" olarak vermiştir. Boylece Eskişehir kardeşi Gunduz Bey'e, Karacahisar oğlu Orhan Bey'e, Yarhisar Hasan Alp'e ve İnegol Turgut Alp'e verilmiştir.
Bizans merkezî gucleri ile de mucadeleler
Osman Gazi'nin ve "Alp"lar komutanlıkları altındaki uc beylik akıncı orduları 1299'a kadar yerel Bizans silahlı milis gucleri ile catışmışlardı. Bizans imparatoru II. Andronikos'un imparatorluk doneminin cok kuşkulu bir sırasında Turkmen beyliklerinin imparatorluğuna olan tehdidini anlamıştı. O yıl ortak imparator olan Mihail komutasında bulunan bir merkezi Bizans ordusu gunumuz Germencik kasabası yakında bulunan "Menderes Magnesia"sı mevkinde bir Turkmen ordusuna yenilip Bizans komutanı esir olmaktan korkup komutasını bırakıp kacarak zor kurtulmuştur.
Bundan birkac hafta sonra, 17 Temmuz 1302'de, Bizans Bursa valisi Orhaneli (Atranos), Kite, Kestel tekfurlarının yerel Bizans kuvvetleri ile Konstantinopolis'ten gemilerle gonderilen ve Yalakova'da sahile cıkan coğu Alan kavminden paralı askerlerinden oluşan bir karışık duzenli merkezi Bizans birliği Osman Bey'in eline gecirdiği İznik şehrini geri almak hedefiyle (gunumuzde Yalova yakınlarında bulunan) Yalakova adı verilen duzlukte ilerlemekte idiler. Hedefleri İznik yonunden gelecek Turk tehdidine karşı kıyıya inen Yalakdere vadisinden gecen yolu tıkamak ve sonra bu vadiden ilerleyerek İznik'i geri almaktı. Komutanları 2.000 askerlik merkezi Bizans birliği "Heteriarkos (Muhafız Komutanı) Muzalon"du.[19] Osman Bey kuvvetleri ise Bizans guclerinin karaya cıktığı haberini almışlardı ve Bizanslıların Yalakdere'den guneye ilerleyip İznik'e gitmelerini onleyip onları durdurma hedefini secmişlerdi. Osman Bey komutasındaki 5000 kişilik karışık Turkmen piyade ve suvari birliği Yalakdere icinden sahile Yalakova'ya hızla indiler ve saldırıya gectiler. Bizanslı komutan Muzalon bunu beklemiyordu ve Osman Bey'in birliği ile karşılaşması, onların ani saldırısı bir baskın havası yaratmıştı. İki ordu boylece İzmit Korfezi'nin guney kıyılarındaki kıyı ovasıyla, İznik'ten gelen kara yolunun kıyı ovasıyla birleştiği bir noktada bir muharebeye giriştiler. Bizans paralı askerlerinden olan Alanlar bir karşı saldırı duzenleyip Bizans milis ve merkezi piyade birliklerini geri cekip mumkunse yeniden toplanmalarına fırsat verdiler. Şiddetli bir mucadele olmakla beraber yaya yerel ve merkezi Bizans askerlerinin fazla dayanma gucleri olmadı ve toplanıp karşı saldırıya gececeklerine paniğe kapılıp duzensiz olarak geri cekilmeye başladılar. Boylece sayıca da ustun olan Osman Bey ordusu bu muharebeyi galip bitirdi. Sonucta, yerel Bizans orduları panik halinde ama pek fazla zayiat vermeden Bizanslılar elinde bulunan İzmit (Nicomedia) şehrine kacmayı başardılar. Merkezi Bizans duzenli birlikleri ise paralı askerler olan Alanlar'ın koruması ile hÂlen kıyıda bulunan gemilere binip Konstantinopolis'e kactılar.[20][21]
Tarihci Halil İnalcık 2009'da verdiği bir konuşmada Osmanlı beyliğinin devlet niteliğini 1302 yılında Yalova yakınlarında merkezi Bizans ordu gucleri ile yapılan Bafeus Muharebesi'ndeki Osman Bey'in galibiyetinden sonrası kazandığını iddia etmektedir.[11][22]
Bu muharebenin yapıldığı mevkii gunumuzdeki Yalova iline bağlı Hersek Koyu topraklarındadır. Bu muharebeye gunun Bizanslı tarihcisi olan Yorgi Pachymeres yazdığı kronolojik tarihinde Yalakdere icindeki Bizans karakolu olan Bafeus/Cobankale'ye atıfla "Bafeus Muharebesi" adını vermektedir. Bazı Turk tarihciler de bu muharebeyi Yalakderesi vadisinde bulunan kucuk Bizans karakol merkezi olan Bapheus'un Turk ismi olarak "Cobankale Muharebesi" adını verirler fakat diğer bazı tarihciler, ozellikle 19. ve 20. yuzyıl başlarından Osmanlı tarihi yazanlar, başta Joseph von Hammer-Purgstall[23] ve Ahmet Refik Altınay[24] olmak uzere isim karışıklığı icindedirler ve bu muharebeye "Koyunhisar Muharebesi" adını vermektedirler.
Bu muharebede Osmanlı tarafında Osman Bey'in yeğeni olan Aydoğdu'nun şehit olduğu belirtilmektedir.[11] Bafeus Savaşı, duzenli merkezi Bizans ordusu ile Osmanlı uc beyliği ordusu arasındaki yapılan ilk savaştır.
Bu muharebeden sonra Marmara Denizi'nin guney kıyılarına Osman Bey'in ordularının hucumuna acık kaldı. O yıl Kite Hisarı, Orhaneli (Atranos) ve Ulubat Golu icinde bulunan Alyos adası Osmanlıların eline gecti. Kite Hisarı'nın Rum komutanı direnişe gecmişti ve kale Osmanlıların eline gecince, Aydoğdu'nun ocunu almak icin olduruldu. Osman Bey'in ordusunun Ege Denizi'nden Edremit'e kadar gitme imkÂnı bulduğunu Bizans İmparatoru da anlamıştı.[15] Osmanlı gucleri bu bolgede bulunan mustahkem mevkileri almaktan ziyade etrafta bulunan ziraat arazisini işleyen koylere ve koylulere akın yapmayı tercih etmişti. Bu kırsal guney Marmara bolgesinde panik yaratmış ve Rum koylulerinin goce başlamalarına neden olmuştur. Gunun Bizanslı tarihcisi Yorgi Pachymeres Bizans kırsal arazilerinden yaşayan koylulerin başlattıkları buyuk gocu ve bu goc hareketinin ortaya cıkardığı zorlukları kitabında anlatmıştır.[25]
Bafeus Muharebesi sonucundan sonra Bizans İmparatoru Osmanlıları ve diğer Turkmen beyliklerini Batı Anadolu'dan atmak hedefiyle cok daha riskli politika uygulamaya karar vermiştir. Akdeniz'de capulcuğu, eşkıyalığı ve korsanlığı ile un yapmış Roger de Flor'u ve onun komutası altında bulunan paralı askerler birliği olan Katalan Boluğu'nun Sicilya'da kontratı bitince Anadolu'ya gelmek icin teklifi kabul etmiş ve onları Konstantinopolis'e davet etmiştir. Coğu Katalonyalılardan oluştuğu icin Katalan Boluğu adını alan bir paralı askerler birliğinin askerleri ve yanlarında bulunan aileleri ile 1 Eylul 1302 de 31 kadırga ve yardımcı yuk gemileri ile Halic'e gelmiştir. Bu birliğin, yarısı ağır zırhlı suvari olan 2.500 kişilik paralı askerden oluştuğu bildirilmektedir. Bizans İmparatoru II. Andronikos Katalan Boluğu'nu kendine daha cok bağlamak icin kızını birlik komutanı Roger de Flor ile evlendirmiştir.[20]
Roger de Flor ve Katalan Boluğu once Cenevizlilere karşı Konstantinopolis'te gozdağı vermiş ve Kapıdağ yarımadasındaki onemli Kzykus şehrini kuşatmaya almış olan Karesi Beyliği guclerine karşı kendi gemileri ile gonderilmiş ve bu Turkmen ordusunu buyuk bir yenilgiye uğratmıştır. Bu muharebede Katalan Boluğu ağır suvari hucumları ve ok işlemeyen zırhları ile cok un yapmıştır. Sonra Roger de Flor Alaşehir'e gecmiş ve kaleyi kuşatmaya alan Karamanoğulları Beyliği guclerini buyuk bir yenilgiye uğratmıştır. Sonra devamlı ganimet toplayarak Toroslarda Gulek Boğazı'na kadar ordusu ile yurumuş; oradan geri donerek Katalan Boluğu'nun ganimetlerinin toplanıp saklandığı Alaşehir'e gelmiş ve burada iken gemilerle Avrupa'dan yeni asker desteği gelmiştir. Katalan Boluğu ve Roger de Flor once karadan Konstantinopolis'e geri gelmiş; IX. Mihail'a destek icin Edirne'ye gitmiş ve 1305'te Edirne'de bir komploya kurban giderek oldurulmuştur.[20] Katalan Boluğu ve Roger de Flor Osmanlı gucleri ile doğrudan muharebeye girmemekle beraber, Katalan Boluğu'nun diğer Anadolu Beylikleri ordularına karşı 3 değişik buyuk muharebede ustun galibiyet kazandığı ve giriştiği cok sayıda kucuk carpışmaları da hicbir zaman yenilgiye uğramadan galip bitirdiği Bizans tarihcileri tarafından bildirilmektedir. Yine Bizans tarihcilerine gore Roger de Flor ve Katalonya Boluğu'nun bu yenilmezlik unu dolayısı ile Osmanlı beyliğinin guney Marmara'da fetihlerinin gelişmesi cok yavaşlamıştır.[20]
1308'de tekrar başlayan fetih akınlarıyla ilk olarak İznik-İzmit yolu uzerindeki stratejik Karahisar (Trikokıya) ele gecirildi. 1313'te Osman Bey'e buyuk yardımları dokunan Bizans Harmankaya Tekfuru olan Mihail Koşes Musluman olarak Kose Mihal adını aldı ve fetih akınlarına katılmaya başladı. 1313-1315 doneminde Sakarya Nehri vadisinde bulunan Lefke, Mekece, Akhisar, Geyve, Golpazarı ve Leblebici kaleleri ele gecirildi.[11]
Bu fetihlerden Osmanlı beyliğinin daha genişlemesini sağlamak icin bu yorede en buyuk Bizans şehri olan Bursa'nın ele gecirilmesi gerekmekteydi. Osman Bey doneminde emrinde bulunan askeri gucler bu şehrin buyuk kalesini ele gecirmek yeteneğinde değildiler. Bu nedenle Osman Bey Bursa'yı abluka almayı tercih etti. Zaten Bursa uzaktan uc yanından Osmanlı kaleleri ile cevrili hale gelmişti. Osman Bey bu şehrin daha yakın ablukaya alınması icin iki kucuk "havale hisarı" yaptırdı ve bu hisarların komutanlığını yeğeni Aktimur ile kolesi olan Balancık'a verdi.[11]
Son yılları ve olumu
Osman Gazi son yıllarında yaşının ilerlemesi ve "damla illeti" yani gut hastalığı yuzunden tarihcilerin bildirdiklerine gore, beylik idaresini oğlu Orhan Bey'e bırakmıştı. Ancak Osman Bey'in ne zaman olup, Orhan Bey'in ne zaman beylik idaresini tumuyle eline aldığı tartışmalıdır. 1320'den sonraki olayların tarihcilerce anlatımlarında Osman Bey'in ismi gecmemektedir. 15. yuzyıl Osmanlı tarihcilerinden Ruhi Celebi 1481 tarihine kadar getirdiği Tevarih-i Âli Osman adlı tarih eserinde Osman Bey'in 1320'de olduğunu bildirmektedir. II. Mehmet ve II. Bayezid doneminde yaşayıp 1502'ye kadar olanları inceleyen Oruc Bey'in "Tevarih-i Âli Osman" adlı tarih eserinde ise Osman Bey'in olum tarihi 1327 olarak verilmektedir. Diğer tarihciler Osman Bey'in olumunu bu iki uc tarih arasında vermektedirler. Modern tarihci Necdet Sakaoğlu[11]
"1320'den sonraki olaylarda Osman Bey'in adı gecmezken, oğlu Orhan'ın 1324'te bey olduğunu kanıtlayan belgelerden soz edilir" deyip Osman Bey'in olumunun 1324'te olduğunu ileri surmektedir.
Osman Bey'in olum yerinin nerede olduğu da tartışmalıdır. Buyuk olasılıkla Soğut'te olmuştur. Bazı tarihciler Bursa'nın onun olumunden once Osmanlı Devleti eline gectiğini kabul ederek, Bursa'da olduğunu iddia ederler. Ancak Bursa'nın Orhan Gazi tarafından kendi beyliği doneminin başında fethedildiği uzerinde Osmanlı tarihcilerinin coğu hemfikirdirler. Osman Gazi'nin once Soğut'te babası Ertuğrul'un turbesine gomulduğu ve Bursa'nın fethinden sonra buradan alınıp Bursa kalesinde Osmaniye Meydanı'nda bulunan Gumuşlu Kumbet'e (Aya Elia) gomulduğu kabul edilmektedir.[11]
Osman Gazi, babası Ertuğrul Gazi'den yaklaşık 4.800 km² olarak devraldığı Osmanlı toprağını oğlu Orhan Gazi'ye 16.000 km² olarak devrettiği hesaplanmıştır.
Osman Gazi'nin Turbesi şuan Bursa ilimizin Tophane ilce semtinde bulunmaktadır. (Yol tarifi isteyenler icin; Bursa Orduevinden aşağı tarafta kalmaktadır.)
Vasiyeti
Once dedi ki: Oğul! Ben olduğum vakit beni Bursa'da şu Gumuşlu Kubbe'nin altına koy. Bir kimse sana Allah'ın buyurmadığı sozu soylese sen onu kabul etme. Eğer bilmezsen Allah ilmini bilene sor. Bir de sana itaat edenleri hoş tut. Bir de alplarına (askerlerine) daima ihsan et ki senin ihsanın onun halinin tuzağıdır.[26]
Olumunden sonra geride bıraktıkları
Nice şehirler fethedip savaşlar kazanan, ganimetler alan Osman Gazi'nin olumunden sonra ona ait hic altını ve akcesi bulunmamıştır, sadece bir sırtlak tekelesi (binevi elbise) bir yancığı (atın yanına asılan torba), bir tuzluğu, bir kaşıklığı, bir sokman cizmesi, birkac atı, birkac cift okuzu ve birkac suru koyunundan başka bir şeyi yoktur.[27]
Yenilikler
İlk Osmanlı gumuş sikkeleri akce adıyla 699/1300'de Soğut'te, daha sonra 700/1301 ve onu takip eden yıllarda Yenişehir'de Osman Gazi tarafından bastırılmıştır. Bunlardan ilki onun hutbe ve sikke bağlamında istiklÂlini ilÂn ettiğini belgelemesi, ikincisi ise sarayını yaptırdığı başkenti Yenişehir'de diğer Oğuz unsurlarının kendisine biati sırasında darp edildikleri icin cok onemlidir. Osman'ın şimdi İstanbul Arkeoloji Muzeleri'nde bulunan tarihsiz sikkesi ise halkın elinde dolaştığını belgeleyen uzerindeki delik sebebiyle, bu sikkelerin simgesel olarak değil gercekten tedavul amacıyla bastırıldığını gostermesi bakımından dikkate değerdir.
Ailesi
Eşleri
Malhun Hatun - Eskişehir Beyi Omer Abdulaziz Bey'in kızı, Orhan Gazi'nin annesi.[28][29]
RÂbi'a Bala HÂtun - İslam alimi Şeyh Edebali'nin kızı.
Erkek cocukları
Orhan Bey (1281 - 1362)Coban Bey (1283 - 1337)Pazarlı Bey (1285 - 1311)AlÂeddin Paşa (1280[30] - 1331)Hamid Bey (1288 - 1329)Melik Bey (1290 - 1366)Kız cocukları
1. Fatma Hatun KardeşleriGunduz BeySaru Batu Savcı BeyPopuler kulturdeki yeri
TRT 'de yayınlanan Diriliş Ertuğrul dizisinde 5. sezonda Emre Uctepe Osman Bey'in cocukluk yıllarını canlandırmıştır.
20 Kasım 2019 tarihinden itibaren ATV ekranlarında yayınlanmaya başlanan Kuruluş Osman dizisinde kendisini Burak Ozcivit canlandırmaktadır.